T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI

ESAS NO       : 2020/5355
KARAR NO    : 2021/7863

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              : ADANA 4. TÜKETİCİ MAHKEMESİ

TARİHİ                        : 17/01/2018
NUMARASI                : 2017/4 - 2018/28
DAVACI                      : İ.K. VEK. AV. B.E.A.
DAVALI-BİRLEŞEN
DOSYA DAVALISI      : B.A. VEK. AV. A.Ç.
BİRLEŞEN DOSYA    : ADANA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ 2007/425 E.
DAVACI                      : A.R.T. VEK. AV. F.Ç.Ç.
BİRLEŞEN DOSYA    : ADANA 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ 2007/423 E.
DAVACI                      : D.T. VEK. AV. F.Ç.Ç.

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen davaların kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde asıl ve birleşen dosyalar davalısı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y   K A R A R I

Davacı İbrahim K., davalının sahibi bulunduğu Adana ili Yüreğir İlçesi Köprülü Mahallesi 1.88 ada 3 parselde yer alan 3 katlı taşınmazının 2.katını 26.09.2002 tarihinde satın aldığını, 13.11.2006 tarihine kadar söz konusu bu gayrimenkulü kullandığını, 13.11.2006 tarihinde yetkililerce yapılan bildirim sonucunda Adana Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü tarafından satın aldığı gayrimenkulün 1998 yılında Adana'da meydana gelen depremden sonra yapılan tespitlerde ağır hasarlı olduğuna dair rapor tutulduğunu öğrendiğini, bu durumu eski malik olan davalıya bildirdiğini, binanın ağır hasarlı ve yıkılacağına dair hususun ve bununla ilgili bir şerhin de tapu kayıtlarına düşülmediğini öğrendiğini, durumun tespit edilmesi için Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde tespit davası açtığını, 2006/110-57 D.iş esas ve karar sayılı ilamı ile yapılan tespitte yasa ve yönetmeliklere uygun olarak kısa sürede güçlendirme yapılması halinde binanın kullanılabilir hale geleceğinin tespit edildiğini, bunun üzerine 27.02.2007 tarihinde Adana Valiliği Bayındırlık ve İskan Müdürlüğüne yeniden inceleme yapılması yönünden başvurusunun reddedildiğini, ret kararı üzerine Adana 1.İdare Mahkemesinde yürütmenin durdurulması ve idari işlemin iptali için açılan davanın 2007/810 esas 2007/540 karar sayılı ilamı ile zamanaşımına uğradığından bahisle reddedildiğini, davalının sahibi olduğu ağır hasarlı ve yıkılacağı belli olan söz konusu gayrimenkulü bilerek sattığını, davalının söz konusu gayrimenkulü tapuda her ne kadar 7.000,00-TL olarak sattığı gözükmekte ise de; 18.000,00-TL ye sattığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalının ayıba karşı tekeffül sorumluluğundan doğan ve ödenmesi gereken 60.000,00-TL’nin işlemiş ve işleyecek faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.

Birleşen Adana 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/425 esas 2007/480 Karar sayılı dava dosyasında davacı Ahmet Ragıp T., davalının sahibi olduğu Köprülü Mahallesi, 1.88 ada, 3 parselde kayıtlı taşınmazın üzerindeki binanın zemin katının 13.09.2000 tarihinde satın aldığını, 13.11.2006 tarihine kadar söz konusu bu gayrimenkulü kullandığını, 13.11.2006 tarihinde yetkililerce yapılan bildirim sonucunda Adana Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü tarafından satın aldığı gayrimenkulün 1998 yılında Adana'da meydana gelen depremden sonra yapılan tespitlerde ağır hasarlı olduğuna dair rapor tutulduğunu öğrendiğini, bu durumun eski malik olan davalıya bildirildiğini, ancak tapu kayıtlarına bu durumun şerh edilmediğini, binanın mevcut durumunun satıcı tarafından gizlendiğini, Adana Valiliği Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünün yıkım kararının iptali için Adana 1. İdare Mahkemesinde dava açıldığını, mahkemenin kararı ile zamanaşımından talebin red edildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalının ayıba karşı tekeffül sorumluluğundan doğan ve ödenmesi gereken 7.000,00-TL’nin işlemiş ve işleyecek faizi ile davalıdan tahsilini istemiş; 06.10.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını ıslah ederek 60.750,00-TL’nin faizi ile tahsilini istemiştir.

Birleşen Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/423 Esas 2008/108 Karar sayılı dosyasında davacı Dilber T., davalının sahibi bulunduğu Adana ili Yüreğir ilçesi Köprülü mahallesi 1.88 ada 3 parselde kayıtlı 3 katlı taşınmazın zemin katını 13.09.2000 tarihinde satın aldığını, 13.11.2006 tarihine kadar söz konusu bu gayrimenkulü kullandığını, 13.11.2006 tarihinde yetkililerce yapılan bildirim sonucunda Adana Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü tarafından satın aldığı gayrimenkulün 1998 yılında Adana'da meydana gelen depremden sonra yapılan tespitlerde ağır hasarlı olduğuna dair rapor tutulduğunu öğrendiğini, bu durumun davalı tarafça gizlendiğini, bu taşınmazdan dolayı zarara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalının ayıba karşı tekeffül sorumluluğundan doğan ve ödenmesi gereken 7.000,00-TL’nin işlemiş ve işleyecek faizi ile davalıdan tahsilini istemiş; 06.10.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını ıslah ederek 60.750,00-TL’nin faizi ile tahsilini istemiştir.

Davalı, ayıp ihbar mükellefiyetinin süresinde yerine getirilmediğini savunarak asıl ve birleşen davaların reddini dilemiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davacı İbrahim K. in davasının kabulü ile, 60.000,00-TL'nin dava tarihi olan 24/09/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Birleşen Adana 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2007/425 esas sayılı dava dosyası yönünden Davacı Ahmet Ragıp T.'ın davasının kabulü ile, 60.750,00-TL'nin dava tarihi olan 13/11/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Birleşen Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2007/423 esas sayılı dava dosyası yönünden Davacı Dilber T.'nin davasının kabulü ile, 60.750,00-TL'nin dava tarihi olan 13/11/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacılar, davalı tarafından satılan taşınmazların ayıplı olması nedeniyle uğradığı zararın tazmini için eldeki davayı açmıştır. Davalı, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığından davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacı İbrahim K.'in davasının kabulü ile, 60.000,00-TL'nin dava tarihi olan 24/09/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen Adana 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2007/425 esas sayılı dava dosyası yönünden davacı Ahmet Ragıp T.'ın davasının kabulü ile, 60.750,00-TL'nin dava tarihi olan 13/11/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2007/423 esas sayılı dava dosyası yönünden davacı Dilber T.'nin davasının kabulü ile, 60.750,00-TL'nin dava tarihi olan 13/11/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dava konusu Adana İli Yüreğir İlçesi Kuruköprü Mahallesi 1.88 Ada 3 Parselde davacı Ahmet Ragıp T. adına kayıtlı 1.nolu bağımsız bölüm ile aynı ada aynı parselde davacı Dilber T. adına kayıtlı 9.nolu bağımsız bölüm ile aynı ada aynı parselde davacı İbrahim K. adına kayıtlı 3.nolu bağımsız bölümlerin davacılar adına kayıtlı olan tapu kayıtlarının iptali ile davalı İbrahim oğlu BEKİR A. adına tapuya kayıt ve tesciline, dair verilen karar (Kapatılan) Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 13.10.2016 tarih ve 2016/13651 Esas ve 2016/18420 Karar sayılı ilamıyla “...hükme esas alınan bilirkişi raporunu tanzim eden bilirkişi heyetinden, tarafların sunabileceği delillerde gözönünde tutularak “gizli ayıp” veya “açık ayıp” olarak nitelendirilip nitelendirilmeyeceği, gizli ayıp kabul edilmesi halinde bu ayıpların ne zaman oluştuğu ya da oluşacağı ve bunu normal vasıflardaki bir tüketicinin ne zaman farkedebileceği) zaman dilimi dikkate alınarak yasal süresi içinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı yönünde taraf ve yargı denetimine esas olacak şekilde gerekçeli ek rapor alınarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi...”gerekçesiyle bozulmuştur. Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, davacıların davaya konu edilen binanın gizli ayıplı olduğunu 13/11/2006 tarihli kendilerine yapılan tebliğ ile öğrendikleri, bunun üzerine davacı tanık anlatımlarından da anlaşılacağı üzere derhal davalı ile irtibata geçerek sorunun giderilmesini istedikleri, davalıya ayıp ihbarı konusunda süresinde bildirimde bulundukları gerekçesiyle davacı İbrahim K.'in davasının kabulü ile, 60.000,00-TL'nin dava tarihi olan 24/09/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen Adana 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2007/425 esas sayılı dava dosyası yönünden davacı Ahmet Ragıp T.'ın davasının kabulü ile, 60.750,00-TL'nin dava tarihi olan 13/11/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2007/423 esas sayılı dava dosyası yönünden davacı Dilber T.'nin davasının kabulü ile, 60.750,00-TL'nin dava tarihi olan 13/11/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.

Dava tarihi olan 25.9.2007 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı TKHK.’nun 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun bu konudaki 198. maddesi (6098 Sayılı TBK.’nun 223. maddesi) uygulanacaktır. Anılan maddeye göre, alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya derhal (uygun süre içinde) ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 198. maddesinde (6098 sayılı TBK.’nun 223. maddesi) öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz.

Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacıların taşınmazı 26.09.2002 ve 13.09.2000 tarihlerinde satın aldığı ve teslim edildiği, 13.11.2006 tarihinde ağır hasarlı olduğuna dair yazının tebliğ edildiği, 20.11.2006 tarihinde D.İş dosyası ile tesbit yaptırdıkları, ancak tespitte karşı taraf olarak Bayındırlık İl Müdürlüğü gösterildiği, davalının söz konusu değişik iş dosyasında taraf olmadığı, davalıya haricen ayıp ihbarı konusunda bildirim yapılmadığı ve davacıların 25.09.2007 ve 13.11.2007 tarihlerinde eldeki bu davayı açtıkları dosya kapsamı ile sabittir. Davalı süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını ileri sürdüğünden davacıların ortaya çıkan gizli ayıpları derhal karşı tarafa bildirme yükümlülüğünü yerine getirdiklerini ispat etmeleri gerekmektedir. Davacılar ise, ihbar yükümlülüğü konusunda tanık anlatımlarına dayanmıştır. Oysa ki ayıp ihbarının dava değer bakımından HMK 200. maddesi gereğince tanıkla ispat edilmesi mümkün değildir. Kaldı ki, bozma sonrası dinlenen tanıklar, davacıların davalı ile görüşmeye gittiklerini, ancak ne zaman görüşmeye gittiklerini bilmediklerini ve/veya hatırlayamadıklarını beyan etmiştir.

Bu haliyle davacının ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiğini usule uygun delillerle kanıtlayamadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, davacıların süresinde ayıp ihbarında bulunduklarını ispat edemedikleri kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan           Üye                    Üye               Üye              Üye
M. DUMAN      H. ÖZDEMİR     H. KANIK      E. ATEŞ       İ. ULUKUL