T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI

ESAS NO       : 2018/5329
KARAR NO    : 2019/7778

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              :
İSTANBUL 7. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ                        : 06/03/2018
NUMARASI                 : 2016/879 - 2018/237
DAVACI                       : Q.G. EMLAK GELİŞTİRME VE YATIRIM LTD.ŞTİ. VEK. AV. M.E.K.
DAVALI                       : G. AKSESUAR TEKSTİL TURİZM DIŞ TİCARET SANAYİ LTD.ŞTİ. VEK.
                                      AV. S.G.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y     K A R A R I

Davacı; kira sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle cezai şart alacağının tahsili talebiyle davalı aleyhine başlattığı icra takibine, davalının haksız olarak itirazda bulunduğunu ileri sürerek; davalının itirazının iptaline, icra takibinin devamına ve asıl alacağın % 20’ı oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 

Davalı; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davalının İstanbul 25. İcra Müdürlüğünün Esas: 2013/5..7 sayılı dosyasına vaki itirazın iptaline, takibin devamına, davacının icra inkar tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile asıl alacak 38.656,80 EURO 'nun takip tarihinden itibaren uygulanan kur üzerinden TL 'ye çevrilerek hesaplanacak % 20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş; hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 08.03.2016 tarih ve 2015/11633 Esas - 2016/1774 Karar sayılı ilamıyla “...dava konusu olayda ise cezai şartın fahiş olup olmadığı, dolayısıyla indirilmesi gerekip gerekmediği mahkemece tartışılmamıştır. Bu durumda T.B.K. 182/son (B.K. 161/son) maddesi gereğince cezai şarttan indirim yapılıp yapılmayacağının değerlendirilmesi gerekirken cezai şartın tümünün tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. ” gerekçesi ile bozulmuştur.

Mahkemece; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile, davalının İstanbul 25. İcra Müdürlüğü'nün 2013/5..7 Esas sayılı dosyası yönünden itirazın kısmen iptali ile takibin 27.059,76 EURO asıl alacak, 160,36 TL ihtarname gideri, 1.163,44 Euro işlemiş faiz üzerinden devamına, kabul edilen asıl alacağın takip tarihi itibarı ile TCMB efektif satış kuru karşılığı üzerinden hesaplanan karşılığı olan 63.517,37 TL'nin %20'si olan 12.703,47 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde taraflarca temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan esasa ilişkin sair temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davalının hükmedilen icra inkar tazminatına yönelik temyiz itirazlarına gelince;

İcra ve İflas Kanunu'nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur.

Mahkemece, 27.059,76 Euro asıl alacak ve 160,36 TL ihtarname gideri, 1.163,44 Euro işlemiş faiz alacağına yönelik olarak itirazın iptaline karar verilmiş ve asıl alacağın % 20'si oranında 12.703,47 TL icra inkar tazminatına hükmedilmiş ise de; icra inkar tazminatına konu asıl alacağı oluşturan cezai şart alacağının miktarının tayini yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı isteminin kabulüne karar verilmesi doğru değildir.

Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK'nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.

SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın hüküm fıkrasının 3. bendinde yer alan "Kabul edilen asıl alacağın takip tarihi itibarı ile TCMB efektif satış kuru karşılığı üzerinden hesaplanan karşılığı olan 63517,37 TL'nin %20'si olan 12703,47 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine," ibaresinin çıkartılarak yerine "Dava yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine" ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan            Üye               Üye            Üye          Üye
M. DUMAN      F. PINARCI   M. ÖZER   E. ATEŞ   F. TEMEL

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi

ESAS NO             : 2019/4025
KARAR NO          : 2019/7000

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ       : BİLECİK 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ                 : 01/11/2018
NUMARASI         : 2018/297 - 2018/405
DAVACI               : T. MERMER VE MADEN İŞLETMELERİ ÜRETİM İHRACAT VE TİCARET A.Ş.
VEKİLİ                : AV. S.Y.
DAVALI               : T.Ö.
VEKİLİ                : AV. V.U.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasındaki dava sonucu mahkemece verilen 26/05/2016 gün ve 2014/247 sayılı hükmün Dairemizce 23/03/2017 gün ve 2016/13131E. 2017/1769 K. sayılı ilamla bozulması üzerine mahkemece verilen yukarıda tarih ve sayısı belirtilen direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, 02.12.2016 tarih ve 6763 sayılı Yasa'nın 43 ve geçici 4/1. maddesi uyarınca dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Süha Akın Yener tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, davacı ile dava dışı Yetkin B. arasında 05/12/2012 tarihinde akdedilen alacağın temliki sözleşmesi gereğince dava dışı Yetkin B.'nun davalı Turgut Ö.'den doğmuş alacaklarının tamamının davacıya devredildiğini, dava dışı Yetkin B. ile davalı arasında düzenlenen 01/12/1997 tarihli sözleşme gereğince Yetkin B. ve eşi Ani B.’nun Ö. Mermer San. ve Tic. A.Ş.’ndeki sahibi bulundukları şirket sermayesinin % 40’ına tekabül eden 2 Milyar TL nominal değerli toplam 400 adet hisselerini hisselerin iadesini her zaman istemek koşulu ile davalıya devrettiklerini, davalının aynı sözleşme ile bu hisselerin ve şirket sermaye artışları ile ulaştıkları yeni hisselerin Yetkin B. ile Ani B. adına şirkete kaydını sağlayacağını taahhüt ettiğini, bu taahhüdünü yerine getirmemesi halinde ise hiçbir itirazda bulunmadan Yetkin B.'na 20 milyon Amerikan Doları ödeyeceğini beyan ettiğini, davalının hisselerin iade edilmesi için kendisine gönderilen ihtarnameye kayıtsız kaldığını, bunun üzerine sözleşme ile taahhüt edilen cezai şartın ödenmesi için ihtarname gönderildiğini, davalının sözleşme ile iade etmeyi taahhüt ettiği hisseleri önce eşi Nezihe Ö.’e sonrasında da 3. şahıslara devrettiğini ileri sürerek; davalının sözleşmede taahhüt ettiği 20 milyon Amerikan Doları'ndan TMSF'ye ödenen bedelin mahsubu ile bakiye 15 milyon Amerikan Doları'nın tahsili amacıyla icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek; icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekilleri, zamanaşımı def’inde bulunmuş, 01/12/1997 tarihli dayanak belgedeki imzanın davalıya ait olmadığını, belgenin sahte ve gerçeğe aykırı olduğunu, dava dışı Yetkin ve Ani B.'nun dava konusu hisseleri davalıya devretmediklerini, 01/12/1997 tarihli belge içeriğinin muvazaa sözleşmesi niteliğinde olduğunu, muvazaalı işlemlerin hem asıl işlem hem de ferileri yönünden geçersiz olduğunu, temliknamenin geçerli olmadığını, Yetkin B.’nun hisselerinin TMSF tarafından haczi sebebiyle bedellerinin TMSF’ye ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu, bozma ilamı ve dosya kapsamına göre; dava dışı Ö. Mermer Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından TMSF'ye yapılan 5.000.000,00USD ödemenin hisse bedeli olarak kabul edilebilmesi için hisselerin satışının ya da devrinin yapılmış olması gerektiği, oysa söz konusu hisseler üzerindeki hacizlerin kaldırılması ve şirkete atanan denetim ve yönetim kurulu üyelerinin görevlerinin sona erdirilmesi karşılığında TMSF'ye 5.000.000,00USD ödeme yapıldığı ve hisselerin sahibinin değişmediği, bu hususun TMSF’nin 10.04.2018 tarihli yazısından anlaşıldığı, kaldı ki; TMSF'ye ödeme yapan kişinin de hisselerin resmiyette sahibi görünen dava dışı Nezihe Ö. değil Ö. Mermer Sanayi ve Ticaret A.Ş. olduğu, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 329’uncu maddesi uyarınca iktisap yasağı nedeniyle Ö. Mermer Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin kendi hisselerini zaten iktisap edemeyeceği, bu hâliyle Ö. Mermer Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından TMSF’ye yapılmış olan 5.000.000,00USD ödemenin hisselerin bedeli olarak kabulünün mümkün olmadığı, davalının ihtara rağmen taahhüdünü yerine getirmediği gerekçesiyle verilen önceki kararda direnilmesine ve davanın kısmen kabulü ile Bilecik İcra Müdürlüğünün 2014/1..4 Esas sayılı icra takip dosyası ile yapılan icra takibine yönelik davalının itirazının 15.000.000,00 USD Amerikan Doları asıl alacak ve temerrüt tarihi olan 06/07/2012 tarihinden takip tarihine kadar işlemiş 1.228.229,17 USD Amerikan Doları olmak üzere toplam 16.228.229,17 USD Amerikan Doları üzerinden iptaline 15.000.000,00 USD Amerikan Dolarının %20'si oranındaki 3.000.000,00 USD Amerikan Doları tutarındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekilleri temyiz etmiş Hukuk Genel Kurulu'nun 2019/11-129 E. - 2019/541 K. sayılı ilamı ile direnme kararının yeni hüküm olduğu belirtilerek dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiş, süresi içinde karar düzeltme de talep edilmeyerek temyiz itirazları Dairemizce incelenmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararımn gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, dava dışı Ö. Mermer Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından 28/12/2007 tarihinde yapılan 5.000.000 USD ödeme sonrasında temlik eden Yetkin B.’nun 18/08/2011 tarih 20296 yevmiye numaralı ihtarname ile devredilen hisselerin iadesini ve 21/06/2012 tarihli ihtarname ile sözleşmeden belirlenen cezai şartı talep etmesine, davaya konu icra takibinde de TMSF’ye yapılan ödemeden kalan bakiye bedelin talep edilmesine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Dava, 01/12/1997 tarihli “Sözleşme” başlıklı belgede yer alan 20.000.000 Amerikan Doları cezai şarttan TMSF'ye yapılan 5.000.000 Amerikan Doları ödeme düşüldükten sonra kalan miktarın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. 6098 sayılı TBK 182/son (818 sayılı BK'nun 161/son) maddesi uyarınca hâkimin aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirmesi mümkündür. Cezai şart miktarının fahiş olup olmadığı belirlenirken, tarafların ekonomik durumları borçlunun ödeme gücü, alacaklının asıl borcun ifa edilmesi halinde elde edeceği yarar ile cezai şartın ödenmesinin sağlayacağı yarar arasındaki makul ve adil ölçü, sözleşmeye aykırı davranılması yüzünden alacaklının uğradığı zarar, borçlunun borcunu yerine getirmemek suretiyle sağladığı yarar, borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranışının ağırlığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır. Cezai şarttan makul oranda indirim yapılabileceği Yargıtay uygulamalarında kabul edilmektedir. Somut olayda, davalının bu yöndeki itirazına rağmen mahkemece bir araştırma ve inceleme yapılmaması doğru görülmemiş davalının bu yöndeki itirazlarının kabulü ile hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

3- 2. bentte yazılı olduğu şekilde yapılacak inceleme ile değerlendirildikten sonra mahkemece cezai şart miktarına karar verilmesi gerektiğinden, davaya konu alacağın önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı olmaması sebebiyle İİK'nın 67. maddesi hükmündeki koşulları gerçekleşmemesine rağmen, davacı tarafın icra inkar tazminatı isteminin kabulüne karar verilmesi de doğru görülmemiş kararın bu nedenle dahi davalı yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) no'lu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) no'lu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 08/11/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

Başkan          Üye                                   Üye                      Üye                Üye
A. ÖZGAN     A. ALBAYRAK DOĞAN    M. U. TARHAN     A. ORHAN    M. TUNÇ
                      (M)

KARŞI OY

Dairemizin 23.03.2017 tarih 2016/13131 E. 2017/1769 K. Sayılı temyiz bozma ilamın ile 31.05.2018 tarih ve 2017/4063 E. 2018/4173 K sayılı karar düzeltmenin reddine dair ilamda yer alan gerekçelere ve bundan sonra dosyaya yeni bir delilin de eklenmemiş bulunmasına göre mahkeme kararının bu ilamlarda yer alan gerekçelerle bozulması gerektiği kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

Üye
Ayşe ALBAYRAK DOĞAN

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2019/1644
KARAR NO    : 2019/7152

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ           : İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                     : 20/12/2018
NUMARASI              : 2018/15 - 2018/541
DAVACI-K.DAVALI  : O.A. Taşımacılık vekili avukat N.K.
DAVALI-K. DAVACI : A.T.U. vekili avukat H.G.

Taraflar arasındaki asıl davada itirazın iptali davasının, karşı davada da menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve karşı davanın kısmen kabulü, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı karşı davalı ve davalı karşı davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R 

Davacı karşı davalı; davalının 2.6.2003 tarihli ve 3 yıl süreli sözleşme ile pilot olarak çalışmaya başladığını, kendisine tip eğitimi verdirilip harcama yapıldığını ancak davalının hiç bir neden göstermeden 11.11.2004 tarihli ihtar ile sözleşmeyi feshettiğini, sözleşmenin 10/c maddesine göre 308 euro ile eğitim için harcanan bedelin sözleşmenin ifa edilemeyen dönemine isabet eden 9.979 euronun tahsili için yapılan takibe haksız itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 tazminata karar verilmesini istemiştir. 

Davalı karşı davacı, sözleşmede tek taraflı olarak düzenlenen cezai şart hükmünün geçersiz olduğunu, sözleşme gereğince yükümlülüklerin yerine getirilmediğini, bu nedenle sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini savunarak davanın reddini dilemiş, karşı dava ile de, imzalatılan taahhütnamenin iptali ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, davacının davasının kısmen kabulü ile davacı karşı davalının 1.865 Euro alacağının davalı karşı davacıdan alınarak davacı karşı davalıya verilmesine, bu miktara dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4-a maddesi uyarınca yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, karşı dava yönünden davalı karşı davacının davasının kısmen kabulü ile 17.305 TL. Alacağın davalı karşı davacıdan alınarak davacı karşı davalıya verilmesine dair verilen kararın dairemizce 2015/3853 Esas ve 2016/7951 Karar sayılı ilamı ile 21/03/2016 tarihinde, her ne kadar bozmaya uyulduğu yazılmış ise de, bozmadan sonra alınan bilirkişi raporunda taahhütnamedeki miktar değil de sivil havacılık piyasasındaki tip eğitimi maliyetleri İFTC ye göre eğitim maliyetinin hesaplandığı, eksik ve hatalı bilirkişi raporu esas alınarak bedeli tespit edildiği anlaşılmıştır. Bu haliyle bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiği söylenemez. Mahkemece bozmaya uyulmakla davacı lehine usuli müktesep hak doğar. Hal böyle olunca, bozma ilamında belirtilen, dava konusu olayda, davacı tarafından davaya dayanak alınan sözleşme ve taahhütname, tarafların serbest iradesi ile sözleşme serbestisi kapsamında özel hukuk kurallarına tabi olarak yapılmış bulunduğundan taraflar açısından bağlayıcı niteliktedir. Bu itibarla, ihtilafında bu sözleşme ve taahhütname esas alınarak çözümlenmesi zorunludur. Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen bozma gerekleri yerine getirilmeden hatalı değerlendirmelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı gerekçesiyle bozulması üzerine, bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde; asıl davanın kısmen kabulü ile, 9.926,38 Euro'su taahütnameden kaynaklı alacak, 299,58 Euro'su tazminat olmak üzere toplam 10.225,96 EURO'nun takip tarihinden itibaren Euro cinsinden mevzuata uygulanacak en yüksek faiz ile birlikte fiili ödeme tarihindeki merkez bankası efektif döviz satış kuru karşılığı TL'nin davalıdan alınıp davacıya verilecek şekilde İstanbul 8. İcra Müdürlüğünün 2005/98 sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile, takibin bu şekilde devamına, bakiye ye yönelik talebin reddine, asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilecek şekilde takibin devamına, karşı davanın kısmen kabulü ile 19,170 Euro'luk taahhütname senedinin 9.191,00 Euro'sundan dolayı davalı karşı davacının, davacı karşı davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazlaya yönelik talebin reddine, davalının ödenmeyen aylık ücret uçuş tazminatı, yolluk gibi talep ve alacak haklarının saklı tutulmasına karar verilmiş; hüküm, davacı karşı davalı ve davalı karşı davacı tarafından temyiz edilmiştir. 

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı karşı davalının tüm temyiz itirazlarının reddi, davalı karşı davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 

2- İ.İ.K nun 67 inci maddesinin 2 nci fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının icra hakimliğine başvurmadan, alacağını mahkemede dava ederek, haklı çıkması yasal koşullardandır. Burada borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması da yasal koşullardan değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.

Bunlardan ayrı; alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile Borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olması gereklidir.

Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, cezai şart alacağının likit ve belirli olmaması nedeniyle icra inkar tazminatı koşulları oluşmamıştır. Mahkemece yanlış değerlendirme sonucu bu istemin kabulü ile davalı-karşı davacı aleyhine %20 tazminata karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.  

Ne var ki, yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK. 438/7 maddesi hükmü uyarınca mahkeme kararının aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte belirtilen nedenle davacı karşı davalı ve davalı karşı davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle, mahkeme kararının "Hüküm" bölümünün ilk fıkrasında yer alan ”asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilecek şekilde” sözlerinin ve rakamının hükümden çıkarılmak suretiyle hükmün düzeltilmiş bu hali ile ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davacı karşı davalıya ve davalı karşı davacıya iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 13/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

BAŞKAN      ÜYE          ÜYE            ÜYE      ÜYE
A.S.Erkuş    Ş.Bozer    Ö.Kerkez    İ.Kara    F.Taşkın