T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2019/3133
KARAR NO    : 2021/3683

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

Taraflar arasında görülen tapu iptali-tescil ve tenkis davası sonunda, yerel mahkemece iptal ve tescil isteminin reddine, 1983 yılında yapılan temlik sırasında pay bedelinin mirasbırakan tarafından ödendiğinin kanıtlandığı gerekçesiyle de tenkis isteminin kabulüne ve 483.733,37 TL’nin yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş, tarafların istinafı üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, iptal-tescil isteminin yazılı gerekçeyle reddi ile tenkis isteminin kabulünün kural olarak doğru olduğu, davalı vekilinin kabule yönelik istinaf başvurusunun reddine, ancak tenkis yönünden muris tarafından 1990 yılında yapılan kazandırmanın da hesaplamaya dahil edilmesi gerektiği, bu nedenle davacı vekilinin başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı HMK’nin 353/1.b.2 maddesi gereğince hükmün ortadan kaldırılmasına, iptal-tescil isteminin reddine, tenkis isteminin kabulüne ve 881.124,29 TL’nin tercih tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından süresinde davalı vekili tarafından ise yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 01.07.2021 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat M.Y. geldi. Davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davacı Sultan T. vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi Ramazan İnan tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.

Davacı, mirasbırakan babası Cemal Ö.’in, K. Mermer Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti’nin kurucu ortaklarından olduğunu, anılan şirketin faaliyet gösterdiği 118 ada 5 parsel sayılı taşınmazı diğer ortak Necati C. ile üçüncü kişilerden bedelini ödeyerek satın aldıklarını, ancak mirasbırakanın o dönem şeker hastalığına bağlı görme kaybı yaşaması ve kendisini işlerin takibinde yetersiz görmesi nedeniyle temlik aldığı taşınmaz payını henüz 18 yaşında olan davalı oğlu Mustafa Ö. adına muvazaalı olarak tescil ettirdiğini, aslında payın mirasbırakana ait olduğunu, mirasçılardan mal kaçırma amaçlı hareket edildiğini ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, mümkün olmazsa tenkisini istemiştir.

Davalı, çekişmeli taşınmazın mirasbırakandan geçmediğini, üçüncü kişilerden bedelini ödeyerek parça parça satın aldığını, 1983 yılındaki ilk satın almada eşine takılan ziynet eşyalarını kullandığını, küçük yaşlardan itibaren çalışma hayatının içinde ve iyi bir mermer ustası olduğunu, alım gücünün bulunduğunu, kaldı ki o dönem dava konusu taşınmazın şehirden uzak ve değersiz olduğunu, taşınmazın değerlenmesi ile 32 yıl sonra kötüniyetli dava açıldığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, çekişmeli payların mirasbırakan tarafından davalıya devredilmediği, davalı tarafından üçüncü kişilerden temlik alındığı gerekçesiyle iptal ve tescil isteminin reddine, 1983 yılında yapılan temlik sırasında pay bedelinin mirasbırakan tarafından ödendiğinin kanıtlandığı gerekçesiyle de tenkis isteminin kabulüne ve 483.733,37 TL’nin yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş, tarafların istinafı üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, iptal-tescil isteminin yazılı gerekçeyle reddi ile tenkis isteminin kabulünün kural olarak doğru olduğu, davalı vekilinin kabule yönelik istinaf başvurusunun reddine, ancak tenkis yönünden muris tarafından 1990 yılında yapılan kazandırmanın da hesaplamaya dahil edilmesi gerektiği, bu nedenle davacı vekilinin başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı HMK’nin 353/1.b.2 maddesi gereğince hükmün ortadan kaldırılmasına, iptal-tescil isteminin reddine, tenkis isteminin kabulüne ve 881.124,29 TL’nin tercih tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Dosyaya ibraz edilen veraset ilamı incelendiğinde; 1937 doğumlu mirasbırakan Cemal Ö.’in 21.07.1998 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı kızı Sultan T.’ı, davalı oğlu Mustafa Ö.’i ve dava dışı eşi Emine Ö.’i bıraktığı görülmüştür.

Celp edilen tapu kayıtları incelendiğinde; dava konusu 118 ada 5 parsel sayılı taşınmazın geldisi olan 209 sayılı parselin (5.156 m2’lik tarla) 9/32 payının 31.05.1983 tarihinde, 4/16 payının ise 18.06.1990 tarihinde davalı Mustafa Ö. tarafından 3. kişilerden satın alma yoluyla edinildiği, 31.05.1983 tarihli akitte şirket ortağı olan dava dışı Necati C.’nin de pay temlik aldığı kayden saptanmıştır.

Hemen belirtilmelidir ki, edinme şekli gözetildiğinde dava konusu taşınmaz yönünden ileri sürülen iddianın gizli bağış (para bağışı) niteliğinde olduğu, mirasbırakan tarafından davalıya kayda dayalı bir devir yapılmadığı, gizli bağış iddiası yönünden 01.04.1974 tarih ve ½ sayılı İBK’nın uygulanma olanağının bulunmadığı, koşullarının varlığı halinde tenkis istenebileceği anlaşıldığından, muris muvazaası nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteminin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.

Tenkis istemi yönünden yapılan incelemede;

Dosya içeriğine, toplanan delillere ve özellikle, çekişmeli payları edinme tarihinde davalı Mustafa’nın iş hayatının başlangıcında olduğu, yaşça büyük olmadığı, taşınmazı satın alabilecek ekonomik gücünün bulunmadığı, dinlenen tanık beyanlarına göre taşınmaz üzerinde faaliyet gösteren fabrikadaki işleri mirasbırakan ile ortağı Necati C.’nin sürdürdüğü, müşteriler ile ilgilendikleri, esnaf odasından gelen kayıtlar ile de bu durumun uyumlu olduğu, tarafların annesi olan tanık Emine Ö. tarafından da satış bedellerinin mirasbırakan tarafından ödendiğinin doğrulandığı, bu kapsamda hem 31.05.1983 tarihinde hem de 18.06.1990 tarihinde yapılan temlikler yönünden bedelin mirasbırakan tarafından ödendiği ve saklı pay kurallarını etkisiz kılma amacıyla hareket edildiğinin kanıtlandığı anlaşılmıştır. Davalı vekilinin tenkis isteminin kabulüne yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.

Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;

Hükme esas alınan 27.03.2017 tarihli tenkis raporunun doğru olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.

Şöyle ki; davacının, mirasbırakan babası Cemal Ö.’in gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı çekişmeli taşınmazdaki toplam 17/32 payı saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği davalı adına kaydettirdiği iddiasında bulunduğu, celp edilen tapu kayıtları ile de mirasbırakan tarafından davalıya doğrudan bir pay temliki yapılmadığı ortaya çıkmıştır.

Mahkemece, davalıya kazandırılan payın murisin ölüm tarihindeki değeri keşif neticesinde belirlenmiş, belirlenen bu değer üzerinden yapılan tenkis hesabı ile (27.03.2017 tarihli rapor) davacının saklı payının ihlal edildiği gerekçesiyle tenkis isteğinin kabulü yoluna gidilmiştir.

Ne var ki, eldeki davada gizli bağış iddiası olduğundan, murisin davalıya para bağışladığı gözetilerek, elden bağışlanan bu paranın murisin ölüm tarihinde ulaşacağı miktarın denkleştirici adalet ilkesi uyarınca tespit edilmesi ve tespit edilen bu değer üzerinden tenkis hesabının yapılması gerekmektedir.

Öte yandan, davacı tarafından davalıya kazandırılan payın akitte gösterilen bedelden daha yüksek bir bedel ödenerek temlik alındığı hususu ispatlanamadığından akitte gösterilen satış bedelinin dikkate alınması ve murisin ölüm tarihine göre güncellenmesi gerekmektedir.

Hal böyle olunca, yukarıda açıklandığı üzere 31.05.1983 ve 18.06.1990 tarihli akitlerde çekişmeli paylar için ödenen satış bedellerinin murisin ölüm tarihinde ulaşacağı miktarın denkleştirici adalet ilkesi uyarınca tespit edilmesi, tespit edilen miktar üzerinden tenkis raporunun alınması, sabit tenkis oranının saptanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

Davalı vekilinin değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz eden davacıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01/07/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan       Üye                Üye                          Üye              Üye
H. KAYA      M. ÖZCAN     Ö. KAKİLLİOĞLU   R. ÜLGER    T.T. GENÇ

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2022/4089
Karar No      : 2023/991

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 Gaziantep 12. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                                 : 07.10.2021
SAYISI                                 : 2021/11 E., 2021/29 K.

Taraflar arasındaki muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, araç kayıtlarının ve dolmuş hattının iptali ile mirasçılar adına tescili uygun görülmezse terditli tenkis davasından dolayı Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde, tarafların babası ve ortak mirasbırakanı Erol D.'nin 05.03.2008 tarihinde öldüğünü, mirasbırakanın sağlığında müvekkillerinden mal kaçırmak amacıyla davalıya Gazinantep ili, Şahinbey ilçesi, G. Köyü'nde bulunan 108 ada 24 parseli, 116 ada 166 parseli, 107 ada 104 parseldeki 1/2 hisseyi, 114 ada 17 parseldeki 1/2 hisseyi, aynı yer İstiklal Mahallesinde bulunan 3901 ada 1 parseldeki 140/35450 hisseyi, 27 M 9. plakalı dolmuşu, Cumhuriyet dolmuş hattını, 27 TH 5.1 plakalı traktörü, 27 RR 7.4 plakalı Ford Connect marka aracı karşılıksız olarak kazandırdığını, devir tarihlerinde 17-18 yaşlarında olan davalının alım gücünün bulunmadığını, davalının geçimini üzerine aldığı şehir içi dolmuş hattının gelirleriyle sağladığını belirterek mirasçılardan mal kaçırma amaçlı muvazaalı devirlerin iptali ile müvekkilleri adına miras payları oranında tescilini uygun görülmezse terditli tenkisini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin çocuk yaştan itibaren çalıştığını, dava konusu malvarlığını kendi kazancı ile elde ettiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Gaziantep 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29/07/2011 tarih ve 2008/269 Esas, 2011/558 Karar sayılı kararıyla, Gaziantep ili, Şahinbey ilçesi, G. Köyü'nde bulunan 107 ada 104 parsel, 114 ada 17 parsel, 108 ada 24 parsel, 116 ada 166 parsel, aynı yer İstiklal Mahallesinde bulunan 3901 ada, 1 parsele ilişkin davalı Mürsat D. adına kayıtlı taşınmazların tapusunun iptali ile muris Erol D. mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin talebin ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.

Davacılar vekili ve davalı vekilince kararın temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 01.11.2012 tarih ve 2012/10586 Esas, 2012/12164 Karar sayılı kararıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda Gaziantep 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, Gaziantep ili, Şahinbey ilçesi, G. Köyü'nde bulunan 116 ada 166 parsel sayılı taşınmazın davalı Mürşat D. adına olan tapu kaydının 1/2 oranında iptali ile muris Erol D. mirasçıları adına miras hisseleri oranında tapuya tesciline, her bir davacı için 15.848,84 TL tenkis bedelinin davacıların tercih hakkını kullandıkları 09/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine dair davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV.TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili, verilen kararın yasal dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu 116 ada, 166 parsel hakkında daha önce verilen kararın Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2012/10586 Esas sayılı ilamı ile onandığından karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken belirtilen taşınmaz hakkında da hüküm kurulmuş olduğunu, 27 M 00298 plaka sayılı dolmuş hattının tasarruf tarihi olan 28/12/1998 tarihinde herhangi bir bedel ihtiva etmediği hususunda Gaziantep Büyükşehir Belediyesinin resmi yazısına rağmen hat bedeli konusunda bilirkişi raporu alınarak tenkis hesabına dahil edilmesinin, tenkis hesaplaması yapılırken müvekkilinin kişisel gelirinin, çalışma gücünün ve malvarlığının yokmuş gibi kabul edilmesinin, tarafların annelerinin miras payının tenkis hesabına katılmasının hatalı olduğunu, müvekkili lehine takdir edilen vekalet ücretinin eksik olduğunu belirterek açıklanan ve re'sen saptanacak nedenlerden dolayı kararın müvekkilinin lehine bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, araç kayıtlarının ve dolmuş hattının iptali ile mirasçılar adına tescili uygun görülmezse terditli tenkisi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Adil yargılanma hakkı Anayasamızın 36/1 inci maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenmiş olup, "Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması" başlıklı 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında; "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." hükmüne yer verilmiştir. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK'de de yer verilmiştir. HMK'nin 297 nci maddesine göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak" şekilde gösterilmesi gereklidir.

2. Muris muvazaasının esas kaynağını 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı oluşturmaktadır. 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında sonuç olarak; “Bir kimsenin; mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapu sicilinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmiş bulunması halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların, görünürdeki satış sözleşmesinin Borçlar Kanunu'nun 18. maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabileceklerine ve bu dava hakkının geçerli sözleşmeler için söz konusu olan Medeni Kanunun 507 ve 603. maddelerinin sağladığı haklara etkili olmayacağına” hükmedilmiştir.

3. 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, miras bırakanın tapulu taşınmazlarının temliklerinde yaptığı muvazaalı işlemlere ilişkindir.

4. Miras bırakanın gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi (davalı) adına kaydettirmesi halinde 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı uygulanamaz. Anılan karar, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır. Bedeli ödenerek "gizli bağış" şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur.

5. Türk Medeni Kanununun 560 ve devamı maddelerinde düzenlenen tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbiti gerekir. Miras bırakanın saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedelenen kastının varlığından söz edilemez.

6. Tenkise tabi sağlararası kazandırmalara ilişkin 4721 sayılı Türk Medeni (TMK) Kanunu’nun ilgili 565 inci maddesi şöyledir:

"3. Sağlararası kazandırmalar

a. Tenkise tâbi kazandırmalar

Madde 565 - Aşağıdaki karşılıksız kazandırmalar, ölüme bağlı tasarruflar gibi tenkise tâbidir:

1. Mirasbırakanın, mirasçılık sıfatını kaybeden yasal mirasçıya miras payına mahsuben yapmış olduğu sağlararası kazandırmalar, geri verilmemek kaydıyla altsoyuna malvarlığı devri veya borçtan kurtarma yoluyla yaptığı kazandırmalar ya da alışılmışın dışında verilen çeyiz ve kuruluş sermayesi,

2. Miras haklarının ölümden önce tasfiyesi maksadıyla yapılan kazandırmalar,

3. Mirasbırakanın serbestçe dönme hakkını saklı tutarak yaptığı bağışlamalar ve ölümünden önceki bir yıl içinde âdet üzere verilen hediyeler dışında yapmış olduğu bağışlamalar,

4. Mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan kazandırmalar."

7. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565 inci maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570 inci maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561 inci maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563 üncü maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.

8. Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (MK.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.

9. Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564 üncü maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca sür'atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.

10. Diğer taraftan; tenkis davalarında ileri sürülen iddia gizli bağış (para bağışı) niteliğinde ise, bir başka ifade ile mirasbırakan tarafından davalıya kayda dayalı bir devir yapılmamış ise, mirasbırakanın davalıya para bağışladığı gözetilerek, elden bağışlanan bu paranın mirasbırakanın ölüm tarihinde ulaşacağı miktarın denkleştirici adalet ilkesi uyarınca tespit edilmesi ve tespit edilen bu değer üzerinden tenkis hesabının yapılması gerekmektedir.

11. Zira murisin bedel vermek suretiyle temlikte bulunduğu hallerde davalıya kazandırılan malların bedelleri de tenkise tabi olacaktır, ancak bu halde tenkise tabi tutulacak miktar, miras bırakan tarafından davalılara verilen paranın, mirasın açıldığı tarihte ulaştığı değerdir. Miras bırakan tarafından davalıya mal alınırken verilen paranın miktarını saptamak, bu paranın mirasın açıldığı tarihte ulaştığı değeri, paranın satın alma gücündeki değişimleri usulünce belirli kriterler dikkate alınmak suretiyle hesaplamak, gerektiğinde bu konuda uzman bilirkişiden rapor almak, bu yolla belirlenen değerin tenkis hesabında dikkate alınacağını gözetmek (H.G.K.nun 30.11.2005 gün, ve 2005/2-581 Esas, 2005/672 sayılı Kararı ) bu şekilde davalı yararına yapılan kazandırmaların mirasın açıldığı tarihteki değerlerini doğru olarak tespit edip, bu değerler dikkate alınarak tenkis edilecek bedeli bulmak ve bu bedele taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek dava tarihinden itibaren faiz uygulamak gerekir.

12. Öte yandan, davacılar tarafından davalıya kazandırıldığı iddia olunan payın akitte gösterilen bedelden daha yüksek bir bedel ödenerek temlik alındığı hususu iddia ve ispat edilmediği sürece akitte gösterilen satış bedelinin dikkate alınması, murisin ölüm tarihinde ulaşacağı miktarın denkleştirici adalet ilkesi uyarınca tespit edilmesi, tespit edilen miktar üzerinden tenkis raporunun alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.

3. Değerlendirme

1.Öncelikle Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 01.11.2012 tarihli bozma kararında da belirtildiği üzere, mahkemece 116 ada 166 parsel sayılı taşınmazın ½ payına ilişkin verilen karar yerindedir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin anılan bozma kararının hükmün tamamına ilişkin olduğu dikkate alındığında, davalı vekilinin belirtilen taşınmaz hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiği yönündeki temyiz itirazları haklı görülmemiştir.

2. Dava konusu diğer tasarruflara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde: Davalının üçüncü kişilerden edindiği taşınmaz ve paylar ile araçlar ve miras bırakanın devrettiği dolmuş hattı bakımından da 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama olanağının bulunmadığı; ancak gizli bağış olgusunun kanıtlanması halinde, koşulları mevcutsa tenkis hükümlerinin uygulanması gerektiğinde kuşku yoktur. Ne var ki, gerekçede gizli bağış olgusunun ispatlandığı sonucuna ne şekilde varıldığı açıklanmamıştır.

3. Kararların gerekçeli olması ilkesine ilişkin yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece tenkis talebine ilişkin yazılan gerekçeli karar incelendiğinde sadece dosya safahatının özetlendiği, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin değerlendirilmediği, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin tartışılmadığı, kurulan hükmün hangi nedenlere, hangi delillere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığının ortaya konulmadığı anlaşılmış olup, verilen karar yetersiz gerekçe ile doğru olmamıştır.

4. Zira mirasbırakanın sağlararası kazandırmalarının tenkisine karar verilebilmesi için öncelikle davacı tarafından sağlararası kazandırma yapıldığı hususunun ispatlanması; daha sonra da sağlararası kazandırmanın TMK'nın 565 inci maddesi gereğince tenkise tabi olduğunun netleştirilmesi gerekmektedir.

5. Mahkemece yapılan araştırma, gizli bağış olgusunu kabule yeterli olmadığı gibi; gerekçede hangi delillere dayanarak hangi dava konusu tasarruflar açısından mirasbırakanın bağış olgusunun kabul edildiği, hangi delillere neden öncelik tanındığı hususları da açıklanmamıştır. Dava konusu tasarrufların her biri açısından tenkise tabi tutulmaları için gerekli koşulların ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmesine karşın mahkemece böyle bir araştırma ve değerlendirme yapıldığı söylenemez. Dava konusu tasarrufların her birinin tasarruf tarihlerinin birbirinden farklı olması da, tenkis davasında aranan koşullar nedeniyle ayrıca önem arz etmektedir. Öte yandan dava konusu tasarruflara ilişkin tanık ifadeleri ise, soyut ve genel nitelikte olup davada bir sonuca varabilmek açısından yeterli değildir.

6. TMK'nın 565'inci maddesinde miras bırakanın hangi sağlar arası kazandırmaları hakkında tenkis istenebileceği düzenlenmiştir. Murisin ölümünden önceki bir yıl içinde yapılan bağışlamalar, TMK'nın 565/3'üncü maddesi gereğince koşulsuz tenkise tabi olurken; ölümünden önceki bir yıldan sonra yapılan bağışlamalarda ise saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan kazandırmalar, TMK'nın 565/4 hükmü ile tenkise tabi tutulmuştur. Dava konusu 108 ada 24 parsel sayılı taşınmazın murisin ölümünden önceki bir yıl içinde davalıya devredildiği dikkate alınarak, anılan hüküm gereği, 108 ada 24 parsel dışındaki dava konusu tasarruflar yönünden saklı payı ihlal kastı veya anılan maddenin diğer fıkraları açısından mahkemece etraflı şekilde araştırma yapılmalı ve hüküm kurulurken hangi delillerle hangi sonuçlara varıldığı denetime elverişli olacak şekilde açıklanmalıdır.

7. Mirasbırakanın saklı payı ihlal kastı değerlendirilirken temlik dışı tereke ile temlik içi terekenin birbirlerine oranı, mirasbırakanın davacılar ve davalı ile beşeri ilişkileri gibi hususların da dikkate alınması gerekmektedir. Dosyada mevcut delillere göre, mirasbırakanın davacılardan mal kaçırma kastının olmadığı yönündeki ağırlıklı tanık beyanları ile özellikle davacı tanığı Tevfik Görücü'nün mirasbırakanın kızları ile arasının bozuk olmadığı yönündeki beyanı, aldırılan bilirkişi raporlarına göre temlik içi tereke ile temlik dışı tereke arasında ciddi bir oransızlık saptanmamış olması, davalının minibüs hattında çalıştığına ilişkin elde edilen deliller de dikkate alınarak mirasbırakanın saklı payı ihlal kastıyla hareket edip etmediği belirlenmelidir.

8. Öte yandan, tenkis davasının kabul edilebilmesi için bir diğer koşul da saklı payların zedelenmiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle ve yukarıda anılan ilkelere göre hesaplama yapılmasıyla mümkündür. Ne var ki, mahkemece yapılan hesaplamanın doğru olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir.

9. Eldeki davada bir kısım tasarruflar bakımından mirasbırakanın davalıya para bağışladığı iddiası gözetilerek, elden bağışlanan bu paranın (taşınmazlara ilişkin devirler açısından bedelin daha fazla olduğu iddia ve ispat edilmedikçe tapu akdinde yazan miktardaki paranın) mirasbırakanın ölüm tarihinde ulaşacağı miktarın denkleştirici adalet ilkesi uyarınca tespit edilmesi ve tespit edilen bu değer üzerinden tenkis hesabının yapılması gerekmesine karşın; taşınmazların değerleri üzerinden hesap yapılması, muris muvazaası nedeniyle 1/2 oranında iptali ile mirasçılar adına tesciline karar verilen 116 ada 166 parselin değerinin temlik dışı tereke kapsamında değerlendirilmemesi ve dolmuş hattının değeri yönünden çelişkili delillere karşın hangi delilin neden üstün tutulduğu açıklanmadan hiçbir veriye dayanmayan, yetersiz ve denetime elverişsiz bilirkişi raporundaki değerin esas alınması hususları doğru görülmediğinden yapılan tenkis hesabı da hatalı bulunmuştur.

10. Hal böyle olunca; 166 parsel sayılı taşınmaz yönünden miras bırakandan gelen pay itibariyle tapu iptal ve tescile hükmedilmesi isabetli ise de diğer dava konusu tasarruflar bakımından terditli tenkis isteğine ilişkin olarak yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre denetime elverişli ve gerekçeli bir karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş ve hükmün bu nedenle bozulması gerekmiş; temyiz sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Temyiz sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

20.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan             Üye                           Üye                     Üye                   Üye 
Hikmet Onat       Ali Selman Erkuş     Mustafa Erol        Bayram Şen      Necmi Apaydın