TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
KAYSERİ
5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO       : 2014/339 Esas
KARAR NO    : 2014/407

DAVA               : Tapu İptali Ve Tescil
DAVA TARİHİ    : 10/11/2014
KARAR TARİHİ : 25/12/2014

Mahkememizde görülmekte bulunan Tapu İptali Ve Tescil davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davaya konu Kayseri İli Y.B. mahallesi 3..4 ada 20 parsel sayılı taşınmaza hissedar olduğunu, davalının bir kısım hissedarların payını tapudan satın aldığını ancak kendilerine ihtarname gönderilmediğini, TMK'nın 732 ve 733. Maddeleri uyarınca yasal ön alım hakkını kullanmak istediklerini belirtmek suretiyle davalı adına kayıtlı hissenin iptal ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket ile dava dışı kooperatif ve şahıslar arasında düzenlenme şeklinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, yasal ön alım hakkının kullanılamayacağını, tapudan yapılan devrin amacının sözleşmedeki yükümlülüklerinin yerine getirilmek olduğunu, hissedarların hisselerini gerçekten satmak niyetinde olmayıp ev sahibi olma niyetiyle tapudan devir yaptıklarını belirtmek suretiyle davanın reddini talep etmiştir.

Taraflara usulüne uygun tebligatlar yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır

Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; davacı tarafça hissedarı olduğu taşınmazda davaya konu hissenin bir kısım paydaşlar tarafından davalı şirkete tapudan devredildiğinden bahisle şufa davası açılmış ise de, arsa sahipleri ve dava dışı SS. A.P. Evleri Konut Yapı Kooperatifi ile yüklenici firma olan davalı şirket arasında noterde kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşme gereğince davaya konu payın dava dışı kooperatif tarafından yüklenici davalı şirkete tapudan devredildiği, amacın satış olmadığı ve söz konusu intikalin gerçekte inşaat karşılığı devir amaçlı olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş, verilen kararın temyizi üzerine dosya Yargıtaya gönderilmiştir.

Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 05/11/2013 tarih 2013/8211 esas 2013/13805 karar sayılı ilamı ile "...dava konusu 3..4 ada 20 parsel sayılı taşınmazda davacı 04/02/2011 günü satış nedeni ile 27/280 pay sahibi olup; davalı ise dava dışı paydaş SS. A.P. Evleri Konut Yapı Kooperatifi'nin payını 13/02/2012 tarihinde satın alarak taşınmazda paydaş olmuştur. Davalı ile çekişme konusu taşınmazda pay edindiği dava dışı kooperatif ve dava dışı diğer arsa malikleri arasında Kayseri 8. Noterliğinde 06/01/2012 günlü ve 1..0 yevmiye nolu arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlenmiştir. Bu sözleşmede dava dışı 7..8 ada 6 parsel sayılı taşınmazda bina yapılacağı; 7/a maddesinde arsa maliklerine 42 adet daire verileceği, 21. maddesinde ise, arsa maliklerinin malik olduğu sözleşme konusu (7..8 ada 6 parsel sayılı) arsaların tamamını ve 3..4 adada bulunan arsa tapularının tamamını hak ve borçlarıyla birlikte yükleniciye devredeceği kararlaştırılmıştır. Sözleşme konusunun 7..8 ada 6 parsel sayılı olduğu, arsa malikleri ile yükleniciye bırakılacak bağımsız bölümlerin bu taşınmaz üzerinde bulunduğu görülmektedir. Dolayısıyla 6 sayılı parselde yapılacak binada arsa maliklerine verilecek bağımsız bölümlerin karşılığında dava konusu 20 sayılı parselin devrine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Başka bir deyişle, 6 parsel sayılı taşınmazdaki edimler karşılığı 20 sayılı parselin devri kararlaştırılmadığından davalı ile dava dışı paydaş arasındaki satışın gerçek bir satış olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, önalım koşulları oluştuğundan, davacıya taşınmaz bedeli ile tapu harç ve masrafları toplamını depo etmek üzere süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir" denilmiştir. 

Dava, şufa talebine ilişkindir. 

Davacı vekili duruşmadaki beyanında; dava dilekçesini tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir

Davalı vekili duruşmadaki beyanında; cevap dilekçesini tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Şu halde, davalı şirket ile dava dışı arsa sahipleri SS. A.P. Evleri Konut Yapı Kooperatifi, Hatice A., Fatma Ö., Döndü A. ve Hacıbekir A. arasında 06/01/2012 tarihli düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmede davalı yüklenici şirket tarafından 7..8 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerinde projeye uygun yapacağı inşaattan arsa sahiplerine 42 adet daire tesliminin taahhüt edildiği, sözleşmenin 21. maddesinde ise sözleşmenin imzalanmasını müteakip en geç bir ay içerisinde arsa sahiplerinin sahibi bulundukları arsaların tamamını tapudan yüklenici üzerine devir edeceklerinin, ayrıca bu arsalar dışında kalan henüz temizlenmemiş, sorunlu, ihtiyaç fazlası ve kooperatifçe yapılma olanağı kalmamış Melikgazi ilçesi, Y.B. mahallesi 3244 adada bulunan sözleşme ile SS. Atakent Park Evleri Konut Yapı Kooperatifine intikal etmiş arsa tapularının tamamının da hak, alacak ve borçları ile birlikte yükleniciye devredileceğinin belirtildiği, dava konusu 20 parsel sayılı taşınmazın da 3..4 ada içerisinde yer aldığı ve tapudan davalı şirkete devrinin 13/03/2012 tarihinde yapıldığı, böylece yapılan devirin satış amaçlı değil, inşaat sözleşmesi gereğince yapılan bir devir olduğu, bu nedenle Türk Medeni Kanununun 732 ve dürüst davranma başlığını taşıyan 2.maddesine göre önalım hakkının kullanılamayacağı anlaşıldığından önceki kararda direnilmesine ve davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur. 

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1- Mahkememizin 01/03/2013 tarih ve 2012/431 esas, 2013/77 karar sayılı önceki kararında DİRENİLMESİNE, 

2- Davanın REDDİNE,

3- Alınması gerekli 25,20TL harcın peşin alınan 749,95 TL harçtan mahsubu ile yeniden harç alınmasına yer olmadığına, bakiye 724,75TL'nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,

4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına

5- Davalı tarafından yapılan 71,05TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,

6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.855,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,

7- Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine

Dair tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/01/2015

 

T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi

ESAS NO            : 2016/18975
KARAR NO         : 2017/1792

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ       : Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                 : 25/12/2014
NUMARASI          : 2014/339 - 2014/407
DAVACI                : S.K.
DAVALI                : A. Tekstil Gıda İnşaat ve Turizm San Tic Ltd Şti

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davası sonucunda mahkemece verilen hükmün Dairemizce bozulması üzerine, yerel mahkemece verilen direnme kararına ilişkin dava dosyası, 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunla 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununa eklenen Geçici 4. maddenin ikinci fıkrası uyarınca Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü.

- K A R A R -

Dairemizin 05/11/2013 tarih 2013/8211 Esas - 2013/13805 sayılı Kararı ile yerel mahkemenin 27.02.2013 tarihli ve 2012/431E. 2013/77 sayılı hükmünün bozulmasına karar verilmiş ve mahkeme 25.12.2014 tarihli ve 2014/339-407 sayılı kararıyla ilk hükmünde direnmiştir. 

Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı dava dilekçesinde, önalım hakkına dayalı tapu iptali tescil talep etmiştir.

Davalı cevabında, davalı şirket ile dava dışı kooperatif ve şahıslar arasında düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, yasal önalım hakkının kullanılamayacağını, tapudan yapılan devrin amacının sözleşmedeki yükümlülüklerinin yerine getirilmesi olduğunu, paydaşların paylarını gerçekten satmak niyetinde olmayıp ev sahibi olma niyetiyle tapudan devir yaptıklarını belirtmek suretiyle davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme, "... yapılan devirin satış amaçlı değil, inşaat sözleşmesi gereğince yapılan bir devir olduğu, bu nedenle Türk Medeni Kanununun 732 ve dürüst davranma başlığını taşıyan 2.maddesine göre önalım hakkının kullanılamayacağı ….." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkemenin ilk hükmünü davacı vekili temyiz etmiştir.

Dairemizin 05/11/2013 tarih 2013/8211 Esas - 2013/13805 Karar sayılı bozma ilamında, "...dava konusu 3..4 ada 20 parsel sayılı taşınmazda davacı 04/02/2011 günü satış nedeni ile 27/280 pay sahibi olup; davalı ise dava dışı paydaş SS. A.P. Evleri Konut Yapı Kooperatifi'nin payını 13/02/2012 tarihinde satın alarak taşınmazda paydaş olmuştur. Davalı ile çekişme konusu taşınmazda pay edindiği dava dışı kooperatif ve dava dışı diğer arsa malikleri arasında Kayseri 8. Noterliğinde 06/01/2012 günlü ve 1..0 yevmiye nolu arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlenmiştir. Bu sözleşmede dava dışı 7..8 ada 6 parsel sayılı taşınmazda bina yapılacağı; 7/a maddesinde arsa maliklerine 42 adet daire verileceği, 21. maddesinde ise, arsa maliklerinin malik olduğu sözleşme konusu (7..8 ada 6 parsel sayılı) arsaların tamamını ve 3..4 adada bulunan arsa tapularının tamamını hak ve borçlarıyla birlikte yükleniciye devredeceği kararlaştırılmıştır. Sözleşme konusunun 7..8 ada 6 parsel sayılı olduğu, arsa malikleri ile yükleniciye bırakılacak bağımsız bölümlerin bu taşınmaz üzerinde bulunduğu görülmektedir. Dolayısıyla 6 sayılı parselde yapılacak binada arsa maliklerine verilecek bağımsız bölümlerin karşılığında dava konusu 20 sayılı parselin devrine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Başka bir deyişle, 6 parsel sayılı taşınmazdaki edimler karşılığı 20 sayılı parselin devri kararlaştırılmadığından davalı ile dava dışı paydaş arasındaki satışın gerçek bir satış olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, önalım koşulları oluştuğundan, davacıya taşınmaz bedeli ile tapu harç ve masrafları toplamını depo etmek üzere süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken ...."…….gerekçe gösterilerek karar bozulmuştur.

Mahkeme, 25.12.2014 tarihli ve 339-407 sayılı direnme Kararında, pay devrinin inşaat sözleşmesi gereğince yapılan bir devir olduğu, bu nedenle Türk Medeni Kanununun 732 ve dürüst davranma başlığını taşıyan 2. maddesine göre önalım hakkının kullanılamayacağının anlaşıldığı gerekçesiyle ilk kararında direnmiştir.

Direnme kararı incelenmek üzere, Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiş ise de 24/11/2016 tarihinde kabul edilen 6763 tarihli Kanunla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununa eklenen Geçici 4. maddenin ikinci fıkrası uyarınca, direnme kararı incelenmek üzere Dairemize gönderilmiştir.

Direnme kararının Dairemizce incelenmesi üzerine, her ne kadar 05/11/2013 tarih 2013/8211 Esas - 2013/13805 sayılı Kararla yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin hükmünün bozulmasına karar verilmiş ise de bu defa yapılan incelemede dosyada yer alan inşaat sözleşmelerinin hükümlerinin diğer deliller ile birlikte değerlendirilmesinde hataya düşüldüğü, bozma kararımızın yanılgılı değerlendirmelere dayandığı ve mahkemenin direnme kararının yerinde olduğu anlaşılmıştır. 

Açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin direnme kararı onanmalıdır.

SONUÇ : 1- Mahkemece verilen direnme hükmünün yerinde bulunduğu anlaşıldığından Dairemizin mahkemenin anılan kararının bozulmasına ilişkin 05/11/2013 tarih 2013/8211 Esas - 2013/13805 Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA, 

2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 09.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan                     Üye                    Üye                        Üye                  Üye
H.N.Yılmazcan          N.Koyuncu          E.G.Elverici            S.Arslan           H.Onat

BİLGİ : Bu konu hakkında Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 04 Aralık 2015 tarihli kararı için bkz. 

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/kat-karsiligi-arsa-payi-devri-insaat-sozlesmesi-onalim-hakki-katilma-yoluyla-temyiz

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/14-1765
KARAR NO   : 2020/1033

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              :
Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                         : 15/09/2015
NUMARASI                 : 2015/276 - 2015/487
DAVACI                       : M.Ş. vekili Av. İ.T.
DAVALI                       : H. İnş. Müh. Taah. Tur. Nak. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili Av. H.A.

1. Taraflar arasındaki “önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Konya ili, Meram ilçesi, Dedekorkut mahâllesi 27.02 ada 3 parselde kain taşınmazda paylı malik olduğunu, dava konusu taşınmazda payları bulunan Hakkı Y., Dede Ö., Ali Osman Ç., Muammer B., Ali S., Yusuf S., Musa O., Mustafa Ş., Neslihan O., Veli D., Erdoğan D. ve Ömer T.'nın bir kısım paylarını davalı şirkete sattıklarını, müvekkilinin bu pay devirlerinden ortaklığın giderilmesi davası ile haberdar olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın davalı adına kayıtlı olan 2221/4800 payın iptali ile bu payın tapuda müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. 

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin inşaat işi ile uğraştığını, bu nedenle dava dilekçesinde adı geçen hissedarlar ile arsa payı karşılığı daire vermek suretiyle anlaşmalar yapıldığını, gerçek satış ilişkisinin bulunmadığını, bu hissedarların tamamının Konya 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/4.7 E. sayılı dosyası ile ortaklığın giderilmesi talebinde bulunduklarını, arsa payı karşılığı anlaşma yapılmış olduğunun bir delilinin de ortaklığın giderilmesi davası olduğunu, önalım hakkının kullanılabilmesinin satışın gerçek satış olmasına bağlı olduğunu belirterek açılan davanın reddine, aksi kanaat hâlinde hisselerin gerçek değeri tespit edilerek gerçek bedel üzerinden dava hakkında karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme Kararı: 

6. Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.01.2014 tarihli ve 2012/406 E, 2014/10 K. sayılı kararı ile; dava konusu olayda yapılan pay devirlerinin (arsa payı) kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciye devredildiği, bu devrin gerçek olmadığı, bu nedenle önalım hakkının söz konusu olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 

8. Yargıtay 14. Hukuk Dairesince 30.09.2014 tarihli ve 2014/5484 E, 2014/10703 K. sayılı kararı ile; ''... Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması hâlinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hâle gelir.

Dava konusu 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında, davacı ve davalı dışında davalının pay edindiği bir kısım paydaşlar ile dava dışı kişilerin taşınmazda paydaş oldukları görülmektedir. Davalı, dava dışı önceki paydaş Ali Kırdım, Gülnur Demir, Fatma Ulusal ve Hasan Hüseyin Sürücü’nün tüm paylarına satış yoluyla malik olmuş; adi yazılı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlediği Hakkı, Dede, Ali Osman, Muammer, Ali, Yusuf, Musa, Mustafa, Neslihan, Veli, Erdoğan ve Ömer’in bir kısım payını satış suretiyle edinmiştir.

Dosya içerisindeki tapu kayıtlarına göre taşınmazda davalının arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlediği paydaşlar dışında da sözleşmeye dahil olmayan başkaca paylı maliklerin mevcut olduğu anlaşılmaktadır. 

Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri arsa sahibi veya sahipleri ile yüklenici arasında yapılan ve eser sözleşmelerinin bir türü olan sözleşmelerdendir. 

Üzerinde bina yapılacak arsanın birden fazla maliki varsa sözleşmeye arsanın tüm maliklerinin katılması gerekli olup aksi hâlde sözleşmenin ifa kabiliyeti yoktur. (Yargıtay 15. H.D. 18.03.2008 T. 2007/2188 E. 2008/1738 K.)

Diğer taraftan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde yüklenici bina yapım işini üstlenmekte, yüklenicinin finansını sağlayarak yapacağı bu binaya karşılık arsa sahibi de ona kararlaştırılan arsa payı mülkiyetini geçirmektedir. Bu niteliği itibariyle arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri iki tipli karma bir sözleşmedir. Burada, eser sözleşmesinin konusu olan inşaat yapma edimi ile taşınmaz satım sözleşmesindeki mülkiyet nakli edimi bir araya gelmiştir. Eser sözleşmesi bir şekle bağlı olmasa da arsa sahibi taşınmazdaki bir bölüm mülkiyeti yükleniciye geçirmek zorunda olduğundan sözleşmenin TMK m.706, BK m. 213, Tapu Kanununun 26. ve Noterlik Kanununun 60. maddesi uyarınca Tapu sicil Müdürlüğünde veya noterlerce düzenleme şeklinde yapılması zorunludur. Kanun sözleşmenin geçerliliği (sıhhati) için resmi şekil aradığından, emredici kural gereği, resmi şekle uymadan yapılan sözleşmeler geçersizdir. (İzzet KARATAŞ, Eser (İnşaat Yapım) Sözleşmeleri, Ankara 2009, S.44 v.d.)

Yüklenici konumundaki davalı ile dava konusu taşınmazın paylı maliklerinin tamamı arasında yukarıda açıklandığı şekilde resmi şekilde düzenlenmiş bir arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Dava konusu 3 parsel sayılı taşınmaz bu şekilde tüm paydaşların katıldığı resmi şekilde düzenlenmiş bir arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu edilmediğinden ifa kabiliyeti bulunmamaktadır. Dolayısıyla önalıma konu payın arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği gerekçesiyle davalıya devredildiği yani gerçek bir satışın söz konusu olmadığından bahsedilemez. Davaya konu olaydaki devir de gerçek bir satış olduğundan davacıya önalım bedelini depo etmesi için süre tanınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir...” gerekçesi ile karar oy çokluğu ile bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.09.2015 tarihli ve 2015/276 E, 2015/487 K. sayılı kararı ile; dosyadaki sözleşmelerin adi yazılı olduğu, bu sözleşme üzerine de tapuda resmi devir işleminin yapıldığı, önalım hakkının kullanılması için gerçek bir devir olmasının arandığı, olayda tapuda paydaş olan bir kısım maliklerin arsalarına inşaat yapmak ve bağımsız bölüm edinmek amacıyla arsanın tapusunun davalıya geçirildiği, dosyadaki tüm delillerden bu devirlerin gerçek bir devir olmadığının anlaşıldığı, bunun aksinin davacı tarafından kanıtlamasının gerektiği, olayda gerçek bir satış devri söz konusu olmadığından önalım hakkının kullanılmasının söz konusu olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi gereğince davalı yükleniciye yapılan devirlerin, gerçek satış sayılıp sayılamayacağı, burada varılacak sonuca göre davacı lehine önalım hakkının doğup doğmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümünde, öncelikle önalım hakkının niteliğinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

13. Bilindiği üzere paylı mülkiyette paydaşlar arasında ortak idare ve kullanma durumu söz konusu olduğundan paydaşların birbirlerini bilmeleri ve tanımaları önem taşımaktadır. Bu ihtiyacın gereği olarak paydaşlar arasına yabancı bir kişinin girişini engellemek, taşınmazın daha küçük parçalara ayrılmasını önleyebilmek, hisselerin mümkün olduğu kadar hissedar elinde toplanmasını temin etmek amacıyla paylı taşınmazlarda hissedarın temlik hakkı sınırlandırılarak kanuni önalım hakkı tanınmıştır.

14. Önalım hakkı taşınmaz mal mülkiyetinin kanundan doğan takyitlerinden olup 26.12.1951 tarihli ve 1951/1 E, 1951/6 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında yenilik doğuran bir hak olduğu belirtilmiştir.

15. Öte yandan 20.06.1951 tarihli ve 1949/13 E, 1951/5 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında ise ön alım hakkının hukuki niteliği, “Şufa hakkı, mefşu hissenin üçüncü şahsa satılması ve satışa ıttıladan itibaren bir ay içinde kullanılmış olması gibi muayyen şartlar altında kullanılacak yenilik doğurucu bir haktır ki, şefinin bu hakkı kullandığı yolundaki tek taraflı irade beyanının müşteriye vasıl olmasıyla yeni bir hukuki vaziyet meydana getirilmesine yarar. Bu hakkın kullanılmasıyla şefi yeni bir akit yapmaya hacet kalmaksızın müşteriye hâlef olur” şeklinde açıklanmaktadır.

16. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun “Önalım hakkı sahibi” başlıklı 732. maddesinde “Paylı mülkiyette bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını tamamen veya kısmen üçüncü kişiye satması hâlinde, diğer paydaşlar önalım hakkını kullanabilirler” hükmü öngörülmüştür.

17. Anılan düzenlemede önalım hakkının açık bir tarifi yapılmamakla birlikte temel prensibin mülkiyet serbestisi ve tasarruf yetkisi olduğu gözetilerek paydaşın temlik hakkı sınırlandırılırken bu sınırlandırma sınırlı tutularak sadece satım akitleri için önalım hakkı öngörülmüştür.

18. Bu husus yukarıda içeriği açıklanan 20.06.1951 tarihli ve 1949/13 E, 1951/5 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsenmiş; kararın gerekçesinde, taşınmaz mülkiyetinin takyitlerinden olan kanuni önalım hakkının taşınmazda hisse sahibi bulunan şahsa, diğer bir kimsenin payının üçüncü kişiye satılması hâlinde o hisse müşteriye neye mal olmuş ise o miktar ile ve belli bir süre içinde satın almak yetkisini veren ayni bir hak olduğu ifade edilmiştir.

19. Açıkça görüldüğü üzere kanuni önalım hakkından söz edebilmek için paylı mülkiyet hükümlerine tabi bir taşınmazdaki payın üçüncü şahsa satılması gerekmektedir; önalım hakkının konusu pay satışıdır.

20. Gerçek bir satışın konusu olmayan, satım niteliğinde olmayan pay temliklerinde yasal önalım hakkı doğmayacaktır. Önalım hakkının payın satışındaki şartlar dahilinde kullanılması gerektiğinden, payı paradan başka bir karşılıkla iktisap edenlerden, onu, aynı şartlarla yerine getirmek suretiyle temellük etmeye imkan bulunmamaktadır. Örneğin temlikin hibe şeklinde olması hâlinde, hibede bir malın bedelsiz olarak üçüncü kişinin mülkiyetine geçirilmesi amaçlandığından önalım hakkı kullanılamayacaktır. Zira önalımda, önalım hakkını kullanan kişinin payı satın alana ödemekle yükümlü olduğu bedel hibede mevcut değildir, önalım hakkını kullananın hiçbir bedel ödemeden payın kendisine devrini istemesi mümkün değildir.

21. Bu aşamada 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nda düzenlenen eser (arsa payı karşılığı inşaat yapım) sözleşmelerine ilişkin şu açıklama ve saptamaların yapılmasında yarar bulunmaktadır:

22. Kural olarak 6098 sayılı TBK’nın 470. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) 355.) maddesinde tanımlanan eser sözleşmesinin bir türü olan arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdir. Sözleşmenin taraflarından arsa sahibi, sözleşmeye uygun koşullarda arsasını yükleniciye teslim etmek, yüklenici kendisine karşı edimini yerine getirdiğinde de edimi karşılığı yükleniciye bırakılan bağımsız bölümlerin tapusunu ona devretmekle yükümlüdür. Görülüyor ki, bu sözleşmelerde ücret (bedel), arsa sahibi tarafından ayın olarak ödenmektedir.

23. Sözleşmenin diğer tarafı olan yüklenicinin edimi ise, sözleşmede kararlaştırılan koşullarda binayı yapıp arsa sahibine teslim etmektir. İşte böyle bir sözleşme imzalayan yüklenici, inşaat sözleşmesinden doğan edimlerini yerine getirdiğinde arsa sahibine karşı kişisel hak kazanır ve sözleşme uyarınca kendisine bırakılan bağımsız bölümlerin tapusunun adına nakledilmesini arsa sahibinden isteyebilir. TBK'nın 183 ve devamı (BK’nın 162 vd.) maddeleri uyarınca, bu kişisel hakkını arsa sahibinin rıza ve onayını almaya gerek olmaksızın yazılı olmak koşuluyla üçüncü kişilere de devir ve temlik edebilir. 

24. Hemen belirtmek gerekir ki üzerine bina yapılacak taşınmazın paylı mülkiyete konu olması hâlinde 4721 sayılı TMK’nın 692. maddesi uyarınca sözleşmeye tüm maliklerin katılması gerekir. Aksi hâlde sözleşmenin ifa kabiliyeti bulunmadığından geçersiz sözleşme nedeniyle taraflar birbirlerine verdiklerini, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak geri isteme hakkına sahiptirler.

25. Arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin konusu, arsa sahibinin maliki olduğu arsa üzerine yapılacak bina inşaatıdır. İnşaat, maddi nitelikteki eseri ifade eder. 

26. Arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmelerinde ilk unsur, "yüklenicinin bir inşaat (bina) meydana getirme borcu altına girmesidir". Zira bu sözleşmelerde yüklenici, finansını sağlayarak, lüzumunda sanat, beceri ve emek sarfıyla bir bina (inşaat) meydana getirme borcu altına girer. Fakat inşaat yapım sözleşmelerinin konusunu, yeni bir yapı (bina) yapmak kadar, mevcut bir binaya ilâve inşaat veya değişiklik ya da yapıdaki onarım işi de oluşturabilir.

27. Genel olarak eser sözleşmelerinde olduğu gibi arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmelerinde de "bedel" sözleşmenin unsurlarındandır. Ancak, yukarda belirtildiği üzere, burada arsa sahibi, inşaat yapımına karşılık yükleniciye bedel olarak bir miktar para vererek değil, kararlaştırılan arsa payını devretmek suretiyle edimini yerine getirir. 

28. Arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmelerinde arsa sahibi yükleniciye pay devrini değişik şekillerde yapabilir; Bazen bir arsa üzerinde, ileride kat mülkiyetine konu olmak üzere yapılacak binanın bağımsız bölümleri için o arsanın maliki tarafından kat irtifakı kurulmakta, (634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu m. 2/c) sözleşmede yükleniciye verilmesi kararlaştırılan bağımsız bölümlere karşılık gelen belli orandaki arsa payının devri taahhüt edilerek, yine sözleşmede kararlaştırılan şekilde yükleniciye devir yapılmaktadır. Bazen, arsa üzerinde kat irtifakı kurulmadan arsa tapusu bütünü ile yükleniciye devredilmekte, ilerde inşaat tamamlanınca kat irtifakı kurulmakta ve sözleşmedeki paylaşıma göre kat irtifak listesi birlikte yapılmaktadır. Bazen de, sözleşmede inşaatın geldiği aşamaya göre kademeli tapu devri kararlaştırılmakta ve arsa sahibi tarafından devir buna uygun yapılmaktadır.

29. Uygulamada en çok görülen devir şekli ise, arsa sahibinin devri gereken arsa paylarının satışını vaat etmesi, yüklenicinin de inşaat yapımını taahhüt etmesi şeklinde yapılan devirdir. Buna göre, yüklenici sözleşmeye uygun biçimde edimini yerine getirecek, karşılığında da arsa sahibinden devri taahhüt edilen payın adına tescilini isteyebilecektir.

30. Arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi gereğince, arsa sahibi tarafından yükleniciye ya da onun istemiyle üçüncü kişi veya kişilere yapılan taşınmaz ya da taşınmaz payı temliki, inşaatın yapımı için finans sağlanması amacıyla verilen "avans" niteliğinde olup; yüklenici yüklendiği karşı edimini ifa ettiği oranda "şahsi hak" elde edebilir ve ancak kazandığı şahsi hakkını üçüncü kişilere temlik edebilir. Yüklenici, tüm edimlerini ifa ettiği takdirde ve sözleşmenin de ifa ile sonuçlanması durumunda şahsi hakkı, ayni hakka dönüşür. Nitekim arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi nedeniyle yükleniciden pay iktisap eden üçüncü kişiler, TMK'nın 1024. maddesi ve aynı Kanun'un 1023. maddesi hükmünden yararlanamazlar. İnşaatın hukuki anlamda teslimine kadar arsa sahibi avans olarak verdiği payları geri alma hakkına sahiptir. Hukuki teslim ise yapılan inşaatın yasal mevzuata uygun olarak bitirilmesi (iskan izninin alınması) hâlinde gerçekleşmiş sayılır.

31. Bu aşamada arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmeleri gereğince yükleniciye yapılan pay devrinin gerçek satış sayılıp sayılamayacağı hususu üzerinde durmak gerekir. 

32. Az yukarda belirtildiği üzere gerçek bir satışa konu olmayan, satım niteliğinde bulunmayan pay temliklerinde yasal önalım hakkı doğmayacaktır. Önalım hakkının payın satışındaki şartlar dahilinde kullanılması gerektiğinden, payı paradan başka bir karşılıkla iktisap edenlerden, onu aynı şartlarla yerine getirmek suretiyle temellük etmeye imkan bulunmamaktadır. Arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinde ise arsa sahibi inşaat yapımına karşılık yükleniciye bedel olarak bir miktar para yerine, arsa payını devretmekte olup, bu devir işlemi inşaatın yapımı için finans sağlanması amacıyla yükleniciye verilen "avans" niteliğinde bulunduğundan ve yüklenicinin edimini yerine getirmemesi hâlinde arsa maliki her zaman payının iadesini isteyebileceğinden bu tür temliklerde önalım hakkının kullanılması mümkün değildir. Zira önalımda, önalım hakkını kullanan kişinin payı satın alana ödemekle yükümlü olduğu bedel, yani bir miktar para, arsa payı devri karşılığı inşaat sözleşmesinde mevcut olmayıp, payın bedeli eser meydana getirmek suretiyle ödenmektedir. Önalım hakkını kullananın hiçbir bedel ödemeden payın kendisine devrini istemesi mümkün olmadığı gibi, pay karşılığında yüklenicinin yapması gereken sözleşmede kararlaştırılan koşullarda binayı yapıp arsa sahibine teslim etmesi de düşünülemez.

33. Tüm bu anlatılanlar ışığında somut olaya gelindiğinde; dava konusu temliki işlemler arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi gereği yapılmıştır. Bu durumda yapılan pay devirleri gerçek bir satış niteliğinde bulunmadığından, davacının önalım hakkını kullanması mümkün değildir. 

34. Hâl böyle olunca yerel mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözetilerek arsa payı devri karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yapılmış devirlerin gerçek satış olmadığı gerekçesiyle Özel Daire bozma kararına karşı önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya uygundur.

35. Bu nedenle direnme kararı onanmalıdır.

IV. SONUÇ: 

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA, 

Gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına, 

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliği tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 15.12.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.