T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI

ESAS NO       : 2020/5616
KARAR NO    : 2021/6006

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 19. HUKUK DAİRESİ

TARİHİ                        : 17/07/2019
NUMARASI                 : 2017/2792 - 2019/1713
DAVACI                       : Ö.Ü. VEKİLİ AV. M.F.Ö.
DAVALI                       : İ.Ü. VEKİLİ AV. A.R.G.
İLK DERECE
MAHKEMESİ             : İSTANBUL 15. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

TARİHİ                       : 18/07/2017
NUMARASI                : 2013/292 - 2017/461

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının yapılan yargılaması neticesinde davanın kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesince yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacının istinaf başvurusunun kabulüne davanın kısmen kabulüne ve davalının istinaf talebinin reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; duruşma isteğinin miktar yönünden reddi ile temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y   K A R A R I

Davacı, davalının avukatı olarak görev yaptığını, taraflar arasında iki adet “Avukatlık Sözleşmesi" imzalandığını, sözleşme dışında olmasına rağmen başka dava ve icra dosyalarının da sözleşme hükümlerine göre takip edildiğini, davalının vekili sıfatıyla takip edilen dosyalardan dolayı 99.080,66-TL vekalet ücreti ile davalının işleri için bakiye 2.318,26-TL masraf alacağının olduğunu, davalının masrafları ve avukatlık ücretini ödememesi üzerine davalıya ihtarname gönderildiğini, buna rağmen ödeme yapılmayınca haklı nedenlerle istifa ettiğini belirterek 99.080,66-TL vekalet ücretinden şimdilik 70.000,00-TL’nin 05/10/2005 tarihinden, bakiye masraf olarak 2.318,26-TL’nin 09/01/2013 tarihinden, sözleşmenin 14. Maddesi gereği 4.954,03-TL ceza şartın ihtarname tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte olmak üzere toplam 77.272,29 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı, dava dilekçesinde ismi geçen avukat M.F.Ö.'in taraflar arasındaki sözleşmelerin tarafı olması nedeni ile davacı olması gerektiğini, kendi davasını vekil sıfatıyla takip ettiği için vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, dava ve icra takipleri için masraf ödemesi yaptığını, 8 senedir masraf almaksızın işlerin takip edilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 55.269,07 TL avukatlık ücreti, 2.318,26 TL gider alacağı ve 2.763,45 TL ceza şartı olmak üzere toplam 60.350,78 TL'nin 09/01/2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş ve hükme taraflarca istinaf yoluna başvurulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesince, davalının istinaf talebinin reddine, davacının istinaf talebinin kısmen kabulüne, İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesi 18/07/2017 tarih, 2013/292 Esas, 2017/461 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davacının davasının kısmen kabulü ile, 70.000,00-TL avukatlık vekalet ücreti, 2.318,26-TL gider alacağı, 3.933,45-TL cezai şart olmak üzere toplam 76.251,71-TL'nin 09/01/2013 tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanması gerekir.

2- Davalının masraf yönünden temyiz talebine ilişkin yapılan incelemede;

Dava, vekilin vekalet ücreti, masraf ve cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir. Davalı davacının uzun yıllardır vekalet görevini sürdürdüğünü masraf ve vekalet ücreti almadığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, haksız istifa ettiğini ve cezai şart talebinin hukuka aykırı olduğunu savunmuştur.

Avukatlık Kanununun 173/2. maddesinde, “Avukata tevdi edilen işin yapılması veya yapıldıktan sonra sonucunun alınması için gerekli bütün vergi, resim, harç ve giderler, iş sahibinin sorumluluğu altında olup, avukat tarafından ilk istekle avukata veya gerektiği yere ödenir. Bu harcamaların avukat tarafından yapılabilmesi için yeteri kadar avansın iş sahibi tarafından verilmiş olması gerekir.” hükmü mevcut olup, bu hüküm gereğince, işin görülmesi için gerekli olan tüm masrafların iş sahibi tarafından işin başında avukata ödenmiş olduğu karine olarak kabul edilmeli, bunun aksini ileri süren, başka bir ifade ile müvekkilinden masraflar için avans almadığını iddia eden avukatın da, bu iddiasını ispat etmekle yükümlü olduğu kabul edilmelidir.

Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakacak olursak; davacı avukat tarafından isminin yazılı olduğu bir kısım ödemelerin olduğu, bir kısım ödemelerde ise davalı müvekkilinin ismi yazılı olduğu sabittir. Bu hususta uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık davacı avukatın takip ettiği dosyalar için masrafların ödenip ödenmediğine ilişkindir. Davacının masrafa ilişkin talebinin yukarıda bahsedilen Avukatlık Kanununun 173. maddesi gözetilerek çözümlenmesi gerekir. O halde, mahkemece, Avukatlık Kanununun 173. maddesi ile dairemiz kökleşmiş içtihatları da dikkate alınarak masraflar yönünden değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken masraf yönünden hatalı değerlendirme yapılan bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

3- Davalının cezai şart yönünden temyiz talebine ilişkin yapılan incelemede;

Taraflar arasında 15.05.2010 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesi akdedilmiş ve 15.05.2010 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesi’nin 14. maddesinde “Müvekkil işbu sözleşmeye aykırı davranırsa işin bedelinin veya sözleşme bedelinin (tercih hakkı vekildedir) %5’ini cezai şart olarak vekillere ödeyeceğini kabul ve taahhüt etmiştir.” şeklinde düzenlenmiştir. Sözleşmenin taraflarından biri avukatlık mesleğinin icrası ile görevli avukat diğeri de avukatlık hizmetini alan şahıstır. Bu bakımdan taraflar arasında imzalanan 15.05.2010 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesi niteliği itibariyle tüketici sözleşmesidir. Söz konusu hüküm haksız şart niteliğinde olup haksız şart ise; “taraflarca müzakere edilmeden sözleşmeye dâhil edilen ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde bir tarafın aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme şartlarıdır.” şeklinde tanımlanabilir. Bu nedenle mahkemece, anılan madde hükmünün davalıyı bağlayamayacağı kabul edilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine 2. ve 3. bentte açıklanan nedenlerle hükmün HMK 371. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 04.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan            Üye                    Üye               Üye                Üye
M. DUMAN       H. ÖZDEMİR     H. KANIK      İ. ULUKUL     İ. KARA