T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO       : 2015/1-1730 
KARAR NO    : 2015/2656  

 Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              :
İskenderun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                         : 28/12/2012
NUMARASI                 : 2012/213 - 2012/422
DAVACI                       : S.S. vekili Av. E.K.
DAVALI                        : A.S. vekili Av.S.N.
TEREKE TEMSİLCİSİ : B.D.

Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İskenderun 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 01.03.2011 tarih ve 2006/201 E. 2011/93 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 25.11.2011 tarih ve 2011/8826 E. 2011/11816 K. sayılı ilamı ile;

(... Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davanın bir mirasçı tarafından açıldığı, ve dava dışı mirasçılar bulunduğu, yargılama aşamasında mahkemece, isteğin terekeye iadeye yönelik olduğundan bahisle tereke temsilcisi atanması için önel verildiği ve bu doğrultuda tereke temsilcisinin atandığı, temsilcinin 02.02.2010 tarihli oturuma katıldığı ve dilekçe ile yapılanlara muvafakat göstererek tereke lehine karar verilmesini istediği, bu tarihten sonraki oturumlara katılmadığı, davanın davacı vekili tarafından takip edilerek sonuçlandırıldığı görülmektedir.

Bilindiği üzere; Tereke adına (Türk Medeni Kanununun 640. maddesi uyarınca) temsilci atanması durumunda, davanın sürdürülmesinin onun veya vekil kıldığı avukatı huzuru ile sürdürüleceği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bu tür davaların tereke temsilcisi tarafından takip ve sonuçlandırılması asıldır. Sıfatı kalmayan tereke iştirakçisi Süleyman’ın davayı takip etmiş olması da neticeye etkili değildir.

Hal böyle olunca, tereke temsilcisinin 02.02.2010 tarihli oturumdan sonra davayı takip etmediği gözetilerek, takipsiz bırakılan sürede dikkate alındığında karar tarihinde yürürlükte olan 1086 sayılı HUMK.’nun 409. maddesi (yeni 6100 sayılı HMK.’nun 150. maddesi) hükmü uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken işin esası yönünden hüküm kurulmuş olması doğru değildir.

Davacının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir...) 

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davacı vekili ve tereke temsilcisi

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Davacı vekili, miras bırakanı Celile’nin, oğlu Şekip’e vekalet verdiğini, murisinin vesayet altına alınması için açılan dava derdest iken murisin öldüğünü, miras bırakanın sağır, dilsiz, deneyimsiz, paradan anlamayan, verdiği vekaletnamenin anlam ve sonuçlarını kavrayamayacak bir durumda olduğunu, hukuki ehliyeti olmadığından verdiği vekaletnamenin geçersiz bulunduğunu, vekili olarak hareket eden Şekip’in de temsil yetkisini kötüye kullandığını, vekaletname kullanılarak davalıya yapılan temlikin miras hakkından mahrum etmek ve mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, 370 parsel nolu taşınmazın tapu kaydının iptali ile mirasçılar adına tescilini, olmazsa miras hissesi oranında davacı adına tescilini istemiştir.

Davalı, iddiaların yersiz olduğunu, taşınmazın 40.000 USD bedelle satın alındığını bildirerek, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, miras bırakanın akli melekelerinin yerinde olduğu, satışın da gerçek bir satış olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Davacının temyizi üzerine hüküm Özel Dairece, başlık bölümüne metni alınan gerekçelerle bozulmuştur. 

Yerel Mahkeme, atanan tereke temsilcisinin 02.02.2010 tarihli oturumdan sonra duruşmalara katılmasa da, HMK'ya göre davalı tarafın davayı takip etme hakkı bulunduğundan davalı tarafça takip edilen davanın HMK'nın 150. maddesi uyarınca işlemden kaldırılarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesinin yasalara uygun olmayacağı gerekçesi ile önceki kararda direnmiştir.

Direnme kararını davacı yan ve tereke temsilcisi temyiz etmiştir.

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, tereke temsilcisi atanmış olan terekeye iade istekli davada; davanın tereke temsilcisi tarafından takibinin zorunlu olup olmadığı; tereke temsilcisi tarafından takip edilmeyen, ancak aynı zamanda mirasçılardan olan davalı tarafından takip edilen davada, yargılamaya devam mı edileceği yoksa HMK’nın 150. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılarak davanın açılmamış sayılmasına karar mı verileceği noktasında toplanmaktadır. 

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı tarafından açılan terekeye iade istekli eldeki davada dava dışı mirasçıların bulunduğu, yargılama aşamasında mahkemece isteğin terekeye iadeye yönelik olduğundan bahisle tereke temsilcisi atanması için önel verildiği ve tereke temsilcisinin atandığı, temsilcinin 02.02.2010 tarihli oturuma katıldığı ve dilekçe ile yapılanlara muvafakat göstererek tereke lehine karar verilmesini istediği, sonraki oturumlara ise katılmadığı anlaşılmaktadır. 

Türk Medeni Kanununun 640. maddesi uyarınca tereke adına temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisi veya vekil kıldığı avukatı huzuru ile sürdürüleceği kuşkusuzdur. 

Somut olayda tereke temsilcisi 02.02.2010 günlü oturuma katılmış sonraki oturumlara katılmamış ise de, davalı yan duruşmalara katılarak davayı takip iradesini ortaya koymuş ve davayı takip etmeyeceğine dair bir beyanda bulunmayıp davayı sonuçlandırmıştır (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 150).

Hal böyle olunca, Yerel Mahkemece davaya devam edilerek hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya uygun olup, direnme kararı yerindedir.

Ne var ki, işin esasına yönelik diğer temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

S O N U Ç : Yukarıda açıklanan gerekçeyle direnme uygun bulunduğundan, davacı ve tereke temsilcisinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 1. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 18.11.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.