20 TEMMUZ 2016 TARİHİNDEN SONRA VERİLEN SİGORTACILIK TAHKİMİ KARARLARI İSTİNAF KANUN YOLUNA TABİDİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


02 Kas
2017

Yazdır

T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi

ESAS NO            : 2017/3318
KARAR NO         : 2017/7291

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ       : İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ                 : 12/04/2017
NUMARASI          : 2017/399 - 2017/352
DAVACI                : H.B.
DAVALI                : H. Sigorta A.Ş.

 -K A R A R-

5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun 25  ve  geçici 2. maddeleri uyarınca tüm yurtta 20.07.2016 tarihinde göreve başlamıştır.

5684 Sayılı Sigortacılık Kanunun “Sigortacılıkta Tahkim” başlıklı 12. maddesinin son cümlesinde “Temyize ilişkin usul  ve esaslar hakkında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun uygulanır” düzenlemesi, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 447/2 maddesi “Mevzuatta yürürlükten kaldırılan 18/06/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerinin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.” düzenlemesi ile sigortacılıkta tahkim ile ilgili kanun yolunda Hukuk Muhakemeleri Kanunun uygulanacağı anlaşılmaktadır. Ayrıca 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341/5. maddesinde diğer kanunlarda temyiz edilebileceği veya haklarında Yargıtay’a başvurulabileceği belirtilmiş olup da bölge adliye mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işlere ilişkin nihai kararlarına karşı, bölge adliye mahkemelerine başvurulabileceği düzenlenmiştir.

HMK.’nın 439/1 maddesinde hakem kararına karşı yalnızca iptal davası açılabileceği, iptal davasının ise tahkim yerindeki mahkemede açılabileceği, HMK’nın 410. maddesinde ise tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkemenin tahkim yeri bölge adliye mahkemesi olduğu düzenlenmiştir. HMK.’nın 361. maddesinde bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde temyiz yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir.

Ayrıca 28 Haziran 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 Sayılı Kanunun 45. maddesi ile 5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun 5. maddesinin 2. fıkrası değiştirilerek 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa ve 21/6/2001 tarihli ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanununa göre yapılan tahkim yargılamasında; tahkim şartına ilişkin itirazlara, iptal davalarına, hakemlerin seçimi ve reddine yönelik davalar ile yabancı hakem kararlarının tanıma ve tenfizine yönelik davalara asliye ticaret mahkemesinin heyetçe karar vereceği düzenlenmiştir.

Bütün bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde HMK.’nın  439/1.  maddesi gereği hakem heyeti kararlarına karşı yalnız iptal davası açılabileceği anlaşılmaktadır. HMK’nın  439. maddesinin 6. fıkrasında iptal davasına karşı temyiz yolunun açık olduğu belirtilmiştir. Ancak bu düzenleme HMK’nın 410. maddesi gereği tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkeme tahkim yeri bölge adliye mahkemesine uygun olarak yapılmış bir düzenlemedir.

Hakem heyeti kararlarına karşı açılacak iptal davalarında Hukuk Muhakemeleri Kanununun 410. maddesi ile daha sonra yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 45. maddesi ile değişik 5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında görevli mahkeme konusunda düzenlemeler  bulunmaktadır. HMK.’nın 410. maddesinde hakem heyeti kararlarına karşı açılacak davada Bölge Adliye Mahkemelerini görevli sayılırken 5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun 5. maddesinin 2. fıkrası asliye ticaret mahkemelerini görevli saymıştır. İptal davalarına ister HMK’nın 410. maddesi gereği bölge adliye mahkemesince bakılsın,  ister 5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun 5. maddesinin 2. fıkrası gereği asliye ticaret mahkemelerince heyet halinde bakılsın,  HMK’nın  361. maddesi gereği temyiz yoluna başvurulabilmesi için bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde temyiz yoluna başvurulabilir. Bu  durum  istinaf  yargı  yolunun getirilmesindeki amaç olan  kararların iki dereceli denetim sistemine tabi olması ilkesine de uygun düşecektir. Bu nedenle bölge adliye mahkemelerinin açıldığı 20.07.2016 tarihinden sonra verilen hakem heyeti ya da itiraz hakem heyeti kararları istinaf  kanun yoluna tabi olup, inceleme bölge adliye mahkemesince yapılacağından dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesine gönderilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 07.07.2017 gününde Üye B.Aydın'ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

 Başkan                Üye                Üye               Üye             Üye
A.Ş.Sertkaya         M.Özcan        H.Tuztaş        R.Eğri         B.Aydın
                                                                                              (Karşı Oy)

KARŞI OY

03.06.2007 tarihinde kabul edilip 14.06.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 1.maddesinde belirtildiği gibi bu kanun amaçlarından birisi sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesine yönelik olarak sigorta tahkim sistemi ile ilgili usul ve esasları düzenlemektir. Sigortacılık Kanunu'nun 30. maddesinde sigortacılık tahkiminin usul ve esasları düzenlenmiştir. Kanun'un 30/12 maddesinde “Kırkbin Türk Lirasının üzerindeki kararlar için temyize gidilebilir” şeklinde hüküm mevcut olup 13.06.2012 tarihli 6327 Sayılı Kanun’un 58.maddesiyle bu hüküm “Kırkbin Türk Lirasının üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen kararlar için temyize gidilebilir. Ancak tahkim süresinin sona ermesinden sonra karar verilmiş olması, talep edilmemiş bir şey hakkında karar verilmiş olması, hakemlerin yetkileri dahilinde olmayan konularda karar vermesi ve hakemlerin, tarafların iddiaları hakkında karar vermemesi durumda herhalükarda temyiz yolu açıktır.” şeklinde değiştirilmiştir.

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK’nun 439.maddesine göre hakem kararlarına karşı sadece iptal davası açılabilir. Oysa sigortacılık tahkiminde geçerli kılınan kanun yolu açıkça temyizdir. Sigortacılık Yasasından sonra 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK’dan dokuz ay kadar sonra 13.06.2012 tarihli 6327 sayılı kanunla yapılan değişiklik sonrasında da temyiz edilebilirlik hükmü değiştirilmemiş ve yeni temyiz gerekçeleri eklenmiştir.

6100 Sayılı HMK’nun 341/5 maddesindeki düzenleme ilk derece mahkemelerince verilen kararlara ilişkin olup sigortacılık yasasına göre hakemlerin kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine hakem heyetince verilen kararlara karşı bu madde uygulanamaz. Yine HMK 361, 410 ve 439.maddelerinin de Sigortacılık Yasası'nın 30/12.maddesinde yapılan özel düzenleme karşısında uygulama yeri olmayıp özellikle sigorta tahkim yönteminin düzenlenmesinin temel amaçlarından birisinin yargılama sürecini hızlandırmak olduğuda dikkate alındığında kanun koruyucu tarafından sürecin çabuk sonuçlanabilmesi için iptal davası yoluna gidilmesinin arzu edilmediği anlaşılmaktadır. Aksi halde kanun koyucunun açık düzenlemesine rağmen HMK'da düzenlenen genel tahkim sistemine ilişkin iptal davası yoluna gidilmesi kanun koyucunun özel iradesine de aykırılık teşkil edecektir. 

Açıklanan nedenlerle Sigortacılık Yasasında açıkça belirtilen kanun yolu temyiz olduğundan Sayın Çoğunluğun hakem kararlarına itiraz üzerine hakem heyetince verilen kararların istinaf kanun yoluna tabi olduğu görüşüne katılmamaktayım.

Üye
Belma Aydın