25 GÜN İŞ GÖREMEZLİK DURUMUNA GÖRE 4.000 TÜRK LİRASI MANEVİ TAZMİNATA HÜKMEDİLMESİ UYGUNDUR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


20 Ağu
2017

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/4-1359
KARAR NO    : 2017/1208

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ            :
Aydın 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                     : 27/02/2014
NUMARASI              : 2014/22 - 2014/127
DAVACI                    : S.T. vekili Av. G.K.
DAVALILAR              : O.A., T.A. ve A.M. vekilleri Av. V.T.

Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Aydın 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 04.10.2012 gün ve 2012/440 E., 2012/446 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalılar vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 31.10.2013 gün ve 2013/18777 E., 2013/16710 K. sayılı kararı ile;     

"… 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Davalıların diğer temyizine gelince; dava, kasten yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

Borçlar Yasası'nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.

Dava konusu olayda;

Olay tarihi, olayın gelişimi ile yukarıda açıklanan ilkeler gözetildiğinde; davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı fazladır. Davacı yararına daha alt düzeyde manevi tazminata karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması doğru değildir…”

gerekçesiyle oyçokluğu ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalılar vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.

Davacı vekili müvekkilinin köy odasında davalıların saldırısına uğrayarak ağır şekilde yaralandığını, vücudunda kırıklar oluştuğunu, ağır ameliyatlar geçirdiğini, uzun tedavilere rağmen iyileşemediğini, fizik tedavi görmek zorunda kaldığını ileri sürerek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

Davalılar vekili davacının davalı Osman’ın kızı Fatma’ya  sözlü tacizde bulunması üzerine tartışma çıktığını ve olayın tamamen davacının haksız tahriki sonucunda meydana geldiğini, ayrıca davacının günlük yevmiye ile hergün çalıştığının doğru olmadığını, yaralanması sonucu refakatçi tutmasının da maddi açıdan mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Yerel Mahkemece Borçlar Kanunu'nun 41. maddesi gereğince gerek kasten gerek taksirli haksız eylemiyle başkasına zarar veren kimsenin zararı tazmine mecbur olduğu, davalıların faili belli olmayacak şekilde davacıyı yaraladıkları hususunun mahkeme kararı ile sabit olduğunu ancak eylemin davacının haksız tahriki altında meydana geldiği gerekçesiyle maddi ve manevi tazminat miktarlarında uygun indirim yapılarak 1.557,75 TL maddi, 4.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmiştir.    

Taraf vekillerinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılan gerekçelerle oyçokluğuyla bozulmuştur.

Yerel Mahkemece önceki gerekçe genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararını davalılar vekili temyize getirmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından haksız eylem nedeniyle yaralanan davacı yararına takdir edilen manevi tazminat miktarının fazla olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Manevi tazminat isteminin temelinde, davalının haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere, haksız eylemin unsurları; zarar, fiil ile zarar arasında illiyet bağı ve fiilin hukuka aykırı olmasından ibarettir.

Öte yandan, mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 47. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.) maddesinde düzenlenen manevi tazminatta kusurun gerekmediği, ancak takdirde etkili olabileceği, 22.6.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bu kararın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

Yine Borçlar Kanununun 47. (TBK 56) maddesi hükmüne göre; hâkimin özel halleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği tutar adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi, kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.

Manevi tazminat, duyulan elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetinde iadesini amaçladığından hâkim, Medeni Kanunun 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir. Hakim, belirlemeyi yaparken saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetmelidir.

Yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; her ne kadar davalılar haksız tahrik sonucunda davacıya karşı etkili eylemde bulunmuşlar ise de davacının  olay sonucunda yirmibeş gün iş ve güçten kalacak şekilde yaralandığı, bacağında oluşan kırık nedeniyle yoğun acılar yaşadığı, hastanede ve evde uzun süre tedavi gördüğü anlaşılmakta olup, mahkemece davacının gördüğü zarar ile tarafların kusur durumu, sosyal ve ekonomik durumları ve olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü değerlendirilmek suretiyle takdir edilen manevi tazminat miktarının yerinde olduğu kurul çoğunluğunca kabul edilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, somut olay itibariyle olayın davacının haksız tahriki nedeniyle gerçekleştiği dikkate alındığında bozma kararında belirtildiği gibi manevi tazimat miktarının fazla olduğu bu yönüyle direnme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

Hal böyle olunca yukarıda belirtilen ilkeler ve maddi olgular dikkate alınarak takdir edilen manevi tazminat miktarına ilişkin yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olup direnme kararının onanması gerekir.

S O N U Ç : Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı (204,93 TL) harcın temyiz edenlerden alınmasına, hüküm alınan tazminat miktarı itibariyle karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05.07.2017 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nda bulunan 21 üyenin 15'i ONAMA, 6'sı ise BOZMA yönünde oy kullanmışlardır.