ADLİ YARGIDA OLAN BİR MAHKEMEDE TRAFİK KAYDININ İPTALİ İLE TESCİLİ KARARI VERİLEMEZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


07 Eki
2022

Yazdır

T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2022/3730
KARAR NO    : 2022/5139

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 18. HUKUK DAİRESİ

TARİHİ                        : 09/02/2022
NUMARASI                : 2019/2222 - 2022/273
DAVACI                      : K.B. VEK. AV. M.A.G.
DAVALILAR               : 1- M.S. VEK. AV. S.Ö.
                                      2- Ş.R.
İLK DERECE
MAHKEMESİ             : BAKIRKÖY 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

TARİHİ                        : 13/12/2018
NUMARASI                : 2014/332 - 2018/599

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen araç mülkiyetinin tespiti ve tescili/alacak davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalılardan Mihraç vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalılardan Mihraç vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y   K A R A R I

Davacı; tanıdığı olan dava dışı Gökhan aracılığıyla 34 ED 5..4 plakalı aracının satımı için daha önce tanımadığı yine dava dışı Volkan ve Abdullah isimli iki kişi ile bir araya geldiğini ve 73.500 TL bedel karşılığında anlaştıklarını, aracın devir işlemleri için 05/07/2013 tarihinde noterliğe gittiklerini ancak, evrakı okumadan imzalaması nedeniyle noterlikte araç satış sözleşmesi değil davalılardan Şhalala adına araç devir yetkisi içeren vekaletname çıkartıldığını ve sonradan farkettiğini, söz konusu işlemin tamamlanmasının ardından parayı almak üzere dava dışı Volkan ve Abdullah ile Bakırköy Finansbank İncirli şubesine gittiğini ne var ki, bu kişilerin bir takım bahanelerle kendisini oyaladıklarını; bu süreç içerisinde de adına vekaletname düzenlenen davalı Şhalala’nın aracı diğer davalı Mihraç’a sattığını, aracın satışının iptalini istemek talebi ile Noterliğe geri gittiğinde öğrendiğini, durumun kolluk kuvvetlerine bildirilmesi üzerine aracın üzerine dolandırıcılıktan ötürü şerh konulduğunu, işbu hileli işlemlerden ötürü mağdur olduğunu ve aracın devri nedeniyle herhangi bir ücret de alamadığını, soruşturma kapsamında yer alan ifadelerdeki çelişkiler ve diğer davalının parayı almadığını beyan etmesi karşısında hile ile iradesi fesada uğratıldığından bahisle; hileli işleme konu aracın tescilinin iptal edilerek adına tesciline, mümkün değil ise aracın satış tarihindeki değerinin şimdilik 20.000 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 06/02/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile araç tescili konusundaki talebini de saklı tutarak aracın bedelinin tahsiline karar verilecek olması halinde dava değerini 75.000 TL’ye artırmış ve dava dilekçesinde istenmesi sehven unutulan yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 29/06/2018 tarihinde ise davalı Şhalala yönünden davasından feragat etmiştir.

Davalı Mihraç; aracının ücretini ödeyerek satın aldığını, bu sebeple isnatların asılsız olduğunu, davacının bahsi geçtiği şekilde devir yerine satış vekaleti verdiğini bilmemesinin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı Shalala, davaya cevap vermemiştir.

İlk derece mahkemesince; davalı Şhalala hakkında açılan davanın feragat nedeni ile reddine, dinlenen taraf tanıkları ve soruşturma dosyası içinde bulunan şüpheli Şhalala'nın beyanı dikkate alındığında Şhalala'nın diğer şüphelilerin vergi borçlarından dolayı satış alamadıklarını söylemeleri üzerine araç satışı için vekaleti aldığını, araç bedelinin Mihraç tarafından Kutluhan'a ödeneceğinin söylendiğini, yine aracı devrettiği Mihraç isimli kişiyi önceden tanımadığını, hiç görmediğini, kendisine Mihraç tarafından herhangi bir para ödenmediğini beyan ettiği dikkate alındığında davacıya bedelinin ödeneceği belirtilip, oyalanmak sureti ile araç satışı için noterde vekalet vermesi sağlandıktan sonra aynı gün içinde davacının vekil tayin ettiği diğer davalı Şhalala tarafından aracın gerçek rayiç değerinin çok altında bir bedelle davalı Mihraç'a satış sureti ile devrinin yapıldığı; her ne kadar, davalı Mihraç tarafından iyi niyetli 3. kişi olduğunu iddia etmiş ise de, aracın davacının elinden çıkış şekli itibariyle hile ve kandırılmak sureti ile elinden çıkmasının sağlanmış olduğunun anlaşıldığı, dolayısıyla adına yapılan tescilin yolsuz tescil olduğu gerekçesiyle; davalı Mihraç hakkında açılan davanın kabulüne; dava konusu olan aracın davalı Mihraç adına olan trafik tescil kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş; karar, davalı Mihraç vekili tarafından istinaf edilmiştir.

Bölge adliye mahkemesince; davalının, aracın satış sözleşmesinde gösterilen rayicin altında olduğu da anlaşılan satış bedelini dahi davacıya ya da vekiline ödediğini ispat edemediği, aracın markası, modeli, yaşı, özellikleri, gerçek piyasa değerine göre aracın gerçek değerinin ne kadar olması gerektiği hususunda kendisinden beklenen özeni de göstermediği, davalının iyiniyet iddiasının TMK'nın 3. maddesi hükümleri ile emsal Yargıtay içtihatları uyarınca dinlenemeyeceği, ilk derece mahkemesince toplanan deliller kapsamına göre verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davalı Mihraç’ın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davalı Mihraç vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Dava, hile sebebine dayalı olarak vekalet ile yapılan satışın iptaliyle aracın tescili olmadığı takdirde ise rayiç değerinin tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece, aracın davalı adına olan tescil kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir. Ancak, motorlu araçların tescil işlemi idari bir işlem niteliğindedir. Mahkemece trafik kaydına tescile karar verilmesi, idareyi işlem yapmaya zorlayıcı bir karardır. Oysa, adli yargı yerinde, idareyi işlem yapmaya zorlayıcı türden bir karar verilemez.

Her ne kadar, taşınmazlara ilişkin davalarda tescile ilişkin hüküm kurulabildiği akla gelmekte ise de; bu husus, 4721 sayılı TMK’da yerini bulan düzenlemelerden kaynaklanmakta olup, 2918 sayılı KTK’da motorlu araçların tesciline ilişkin mahkemelere bu şekilde bir yetki ve görev verilmemiştir.

Uyuşmazlığın mahiyeti itibariyle bu noktada tartışılması gereken asıl husus, araç satışları için 2918 sayılı KTK’nın 19. maddesinde düzenlenen tescilin fonksiyonu olup, bu konuda öncelikle sicile güven ilkesine değinilmesi gerekir.

Taşınırlar üzerindeki hâkimiyetin belirlenmesi zilyetlik yoluyla sağlanırken, taşınmazlar açısından bu belirleme tapu sicili yoluyla olur. Kanun koyucunun 4721 sayılı TMK’nın 1023. maddesinde taşınmaz mallar için açık bir şekilde öngördüğü sicile güven ilkesinin 2918 sayılı KTK’da yer almaması, başka bir anlatımla trafik kaydında yolsuz bir tescile dayanarak hareket eden kişinin iyi niyetinin mülkiyete hak kazanılması noktasında korunması hususunda 4721 sayılı TMK’nın taşınır mülkiyetine ilişkin kurallarına istisna teşkil eden bir yasal düzenlemenin mevcut olmaması karşısında trafik sicil kayıtlarının, tapu sicilinin sağladığı korumaya eşdeğer güce sahip olduğu söylenemeyecektir.

Nitekim, aynı husus, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05/12/2019 tarihli ve 2017/13-505 E. 2019/1289 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.

Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; davacı tarafından davaya konu araca ilişkin tescil kararı istenilmiş olmakla, çoğun içinde azın da olduğu ilkesinden hareketle mahkemece, davaya konu aracın mülkiyetinin tespitine karar verilmekle yetinilmesi gerekirken, yazılı şekilde trafik siciline tesciline yönelik karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

İlk derece mahkemesi kararının yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 26/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan           Üye                Üye              Üye              Üye 
M. DUMAN      A. ÇOLAK     M. ÖZER      H. KANIK    F. TEMEL