AHZU KABZA YETKİLİ OLMASI DURUMUNDA VEKİL SADECE VEKALET ÜCRETİ ALACAKLARI VE YAPILAN GİDERLER ORANINDA VEKİL HAPİS HAKKINI KULLANABİLİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


05 Haz
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2022/8187
Karar No      : 2023/1

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       : 
Kozan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                                 : 20.01.2022
NUMARASI                         : 2019/168 E., 2022/26 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 28.09.2017 tarih ve 2016/24532 Esas ve 2017/8731 Karar sayılı ilamıyla İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davacı/karşı davalının davasının kısmen kabulüne ve davalı/karşı davacının davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı/karşı davalı tarafından duruşma talep edilmeksizin ve davalı/karşı davacı tarafından ise duruşmalı olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, davalı/karşı davacının miktar yönünden duruşma talebi reddedilerek tarafların temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı/karşı davalı asil dava dilekçesinde; davalı avukata icra takiplerini takip etmesi için 05.01.2006 tarihinde vekalet verdiğini, alacaklarını tahsil etmek için Kozan ve Kadirli ilçelerinde birçok icra takip dosyası açtığını ve Kadirli İcra Müdürlüğünün 2006/1452 esas, Kozan İcra Müdürlüğünün 2006/165, 1366, 2254, 1367, 2259 esas ve 2007/948, 2970, 2975, 2972, 2976, 1514 esas ve 2008/317 esas ve 2009/120 esas numaralı icra dosyalarından toplam 30.000,00-TL para tahsil ettiğini, ancak davalının tahsil ettiği bu parayı kendisine ödemediğini, bunun üzerine davalıya Adana 13. Noterliği’nin 20.05.2009 tarih ve 09145 yevmiye nolu ihtarnamesini gönderdiğini, ancak buna rağmen parayı ödemediğini belirterek fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 30.000,00-TL alacağın ihtar tarihi olan 20.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı/karşı davalı vekili 09.12.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 30.000,00-TL dava değerini 6.235,88-TL artırarak 36.235,88-TL’ye yükselttiğini belirterek 30.000,00-TL alacak için 20.05.2009 tarihinden itibaren, ıslahla artırılan 6.235,88-TL alacak için ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı/karşı davacı cevap dilekçesinde; Kozan ilçesinde serbest avukat olduğunu, davacı karşı davalının kendisine verdiği vekalet ile yapılan sözleşme ile davacıya hukuki danışmanlık yaptığını, davacının taraf olduğu davalardan dolayı pek çok yargılama gideri ve masrafı kendisinin ödediğini, davacının kendisine bir ödeme yapmadığını, vekalet ücretinin de ödenmediğini, yine davacı için sayısız dilekçe yazdığını, davacının bunlar için de hiçbir ödeme yapmadığını, bu masrafların tahsil edilen paraların bir kısmı ile karşılandığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı/karşı davacı karşı dava dilekçesi ile karşı davalının; ödenmesi gereken masrafları ödemediğini, bu masrafların kendisi tarafından karşılandığını, yine takip ettiği dosyalarda vekalet ücretlerini alamadığını, karşı tarafa sonuçlandırdığını bildirdiği birçok dosyada vekalet ücretini alamadığını, davacı karşı davalının vekalet ücreti vermemek için kendisini 28.01.2010 tarihinde haksız olarak azlettiğini, bu azilden sonrada icra müdürlüğünden paraları çektiğini, icra takibine geçilen ve yargılaması görülen ekli listesi sunulan dosyalardan akdi ve karşı yan vekalet ücreti toplamı olarak fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 30.000,00-TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı karşı davalıdan tahsiline ve davalı/karşı davacının 30.000,00-TL alacağı da tarafına ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 07.06.2016 tarihli ve 2011/71 Esas, 2016/798 Karar sayılı kararıyla; davacı/karşı davalının davasının kabulüne ve davalı/karşı davacının davasının reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı/karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 28.09.2017 tarih ve 2016/24532 Esas ve 2017/8731 Karar sayılı ilamıyla davalının sair temyiz itirazları incelenmeksizin hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı/karşı davacının davacı/karşı davalıya yaptığı ödemeler bulunduğuna ilişkin sunmuş olduğu delillerin dikkate alınmadığı, davalı/davacının bu yöndeki itirazlarının karşılanmadığı ve bu hali ile hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma sonrası aldırılan bilirkişi raporları hükme esas alınarak davalı/karşı davacının haklı nedenlerle azledildiği, taraflar arasında imzalanan belgeler dikkate alındığında davacı/karşı davalıya bir takım ödemelerin yapıldığı, masrafların davalı/karşı davacı tarafından karşılandığı gerekçesiyle davacı/karşı davalının davasının kısmen kabulüne ve davalı/karşı davacının davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı/karşı davalı ve davalı/karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı/karşı davalı temyiz dilekçesinde özetle, Yargıtay bozma ilamında yalnızca Musa B.’a yapılan ödemelerin değerlendirilmesi belirtilmiş olmasına rağmen bozma ilamında yer almayan hususların da değerlendirildiğini, yasal mevzuat ve Yargıtay içtihatları gereğince avukatın takip ettiği dosyalar için gerekli masrafları yapması halinde söz konusu masrafların müvekkilden alındığı yasal karinesinin kabul edilmesine rağmen bu karinenin aksi davalı/karşı davacı avukatça ispat edilmediği dikkate alınmadan hatalı karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı/karşı davacı temyiz dilekçesinde özetle, davacı karşı davalının 23.09.2020 tarihli duruşma zaptındaki beyanlarının dikkate alınmadığını, davacı/karşı davalının dosya içinde bulunan yazılı dilekçeleri ve tahsilat makbuzlarındaki el yazılı notlarda tahsilatlardan haberdar olduğunu ve söz konusu bedelleri aldığını, masrafların da bu bedellerden karşılandığının açıkça ortaya koyulduğunu, bilirkişi raporunun masraf hesaplamasının da hatalı olduğunu, vekalet ücretlerinin de tarafına ödenmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, asıl davada vekilin uhdesinde kalan paranın iadesi ve karşı davada ise akdi ve karşı yan vekalet ücreti ve masraf alacağının tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun Avukatlık Ücretinin Belli Bir İşe Hasredilmesi başlıklı 173/2 inci maddesi şöyledir:

“Avukata tevdi edilen işin yapılması veya yapıldıktan sonra sonucunun alınması için gerekli bütün vergi, resim, harç ve giderler, iş sahibinin sorumluluğu altında olup, avukat tarafından ilk istekle avukata veya gerektiği yere ödenir. Bu harcamaların avukat tarafından yapılabilmesi için yeteri kadar avansın iş sahibi tarafından verilmiş olması gerekir.”

2. Kökleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve özellikle yine 3. Hukuk Dairesinin 04.06.2021 tarih ve 2020/5616 Esas ve 2021/6006 Karar sayılı ilamı ile 17.02.2021 tarih ve 2020/5105 Esas ve 2021/1576 Karar sayılı ilamının ilgili bölümü şöyledir:

“...İşin görülmesi için gerekli olan tüm masrafların iş sahibi tarafından işin başında avukata ödenmiş olduğu karine olarak kabul edilmeli, bunun aksini ileri süren, başka bir ifade ile müvekkilinden masraflar için avans almadığını iddia eden avukatın da, bu iddiasını ispat etmekle yükümlü olduğu kabul edilmelidir...”

3. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun Avukatın Hapis Hakkı ve Avukatlık Ücretinin Rüçhanlı Bulunması başlıklı 166/1 inci maddesi şöyledir:

“Avukat, müvekkili tarafından verilen veya onun namına aldığı malları, parayı ve diğer her türlü kıymetleri, avukatlık ücreti ve giderin ödenmesine kadar, kendi alacağı nispetinde elinde tutabilir.”

4. Hapis hakkı konusunda Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 20.02.2019 tarih ve 2016/5601 Esas ve 2019/2217 Karar sayılı ilamının ilgili bölümü şöyledir:

“... Davalı-bir. davacı avukat, icra dosyasından vekil olarak tahsil ettiği meblağları ücret alacağına mahsuben yedinde tuttuğunu, hukuki tanımıyla Avukatlık Kanunu'nun 166. maddesi gereğince “hapis hakkı”nı kullandığını ileri sürdüğüne göre, davada öncelikle hapis hakkının, nasıl ve hangi şartlarda kullanılması gerektiği üzerinde durulmalıdır...”

5. Yine hapis hakkı konusunda Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 27.06.2019 tarih ve 2016/21696 Esas ve 2019/7894 Karar sayılı ilamının ilgili bölümü şöyledir:

“... Davalı, vekil olarak tahsil ettiği dava konusu alacağı, ücret alacağına mahsuben yedinde tutmuş, hukuki tanımıyla Avukatlık Kanununun 166. maddesi gereğince “hapis hakkı”nı kullanmış olup vekalet ücreti alacağının hesabında azlin haklı olup olmadığının tespiti gerekir...”

6. 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun Avukatın İşi Takipten Vazgeçmesi, Azli ve Ücretin Gününde Ödenmemesi başlıklı 174/2 inci maddesi şöyledir:

“Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.”

3. Değerlendirme

1. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, işin görülmesi için gerekli olan tüm masrafların iş sahibi tarafından işin başında avukata ödenmiş olduğu karine olarak kabul edilmeli, bunun aksini ileri süren, başka bir ifade ile müvekkilinden masraflar için avans almadığını iddia eden avukatın da, bu iddiasını ispat etmekle yükümlü olduğu kabul edilmelidir.

2. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 173. maddesi ile dairemiz kökleşmiş içtihatları da dikkate alındığında masraflar yönünden davacı/karşı davalı olan Musa B.’ın bozma sonrası yapılan 23.09.2020 tarihli celsede “Vekilimin beyanına aynen katılıyorum, öncelikle 2 dava açmıştı, %15-%20 oranında yatırdığım nakit paraları dosyalarda kullandı, icra dosyalarını tahsil ettikden sonra bana geri ödedi. Benim geri kalan 2009 yılından itibaren takip ettiği dosyalarımdaki paraları tahsil etti, masrafları ise benim nakit paramdan kullandı, yani masraflar tahsil edilen paralardan kullanıldı, ben 20/05/2009 tarihinde davalıyı azil edeceğim konusunda ihtar çekmiştim, sonrasına 8-9 ay bekleyip azil ettim. Kendisine yaklaşık 35.000 TL kendisinde kaldığını söyledim, harcamaları da bu nakit paradan yapıyordu. Yargıtay da alacağımın 38.000 TL civarı olduğunu belirlemiş, ayrıca aramızdaki para alışverişinde davalı bana şu kadar para yattı, bu kadarı masrafta kullanıldı, diyerek kalanını bana iade eder.” şeklinde beyanda bulunduğu, söz konusu beyanıyla 2009 yılına kadar yapılan dava ve takip dosyalarında masrafın peşin olarak davalı/karşı davacı avukata ödendiği, 2009 yılından itibaren yapılan dava ve takip dosyalarında ise masrafın davalı/karşı davacı avukata peşin olarak ödenmediği, yapılan tahsilatlardan masrafların karşılandığı anlaşılmaktadır.

3. Bu durumda 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 166/1 nci maddesi ve yerleşik dairemiz içtihatları gözetildiğinde, hapis hakkının hukuki tanımından öncelikle vekilin ahzu kabza yetkili olması, sadece vekalet ücreti alacakları ve yapılan giderler oranında hapis hakkını kullanması ve avukatın müvekkili nam ve hesabına tahsil etmiş olduğu alacak ve değerlerden, ücret ve masraf alacağından fazla bir miktarını “hapis hakkı” adı altında elinde tutmaması gerektiği anlaşılmakta ve davacı/karşı davalı müvekkilin 23.09.2020 tarihli celsedeki beyanına göre davalı/karşı davacı avukatın hukuki tanımıyla hapis hakkının bulunduğu değerlendirilmektedir.

3. O halde mahkemece, davalı/karşı davacı avukatın yaptığı tahsilatlardan davacı/karşı davacıya yapmış olduğu ödemeler, 2009 yılından itibaren yapılan takip ve dava dosyalarında yapılan masraflar, azil tarihi olan 28.01.2010 tarihi itibariyle davalı/karşı davacı vekilin kesinleşmiş dosyalardaki vekalet ücret alacağı düşüldükten sonra bakiye kalan bedelin davalı/karşı davacının 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 166/1 inci maddesinde hukuki tanımı yapılan hapis hakkını karşılayıp karşılamadığı konusunda taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine açık bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, İlk Derece Mahkemesinin kararının bu sebeple bozulması gerekmiştir.

4. Bozma nedenine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple,

1- İlk Derece Mahkemesi kararının 1086 sayılı HUMK'nın 428 inci maddesi gereğince taraflar yararına BOZULMASINA,

2- Bozma nedenine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

3- 6100 sayılı Kanunun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

Peşin alınan temyiz karar harçlarının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

16.01.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan V.                 Üye                   Üye                   Üye              Üye
Nurten Abacı Utku    Halil Özdemir    Hikmet Kanık    Emir Ateş     Muzaffer Gürkanlı