AİLE KONUTUNA ŞERH KONULMASINA İLİŞKİN BİR DAVA, TAHLİYE EMRİNE İTİRAZ HAKKI VERMEZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


08 May
2017

Yazdır

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

ESAS NO      : 2014/14428 
KARAR NO    : 2014/16965

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ           : İstanbul 13. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                    : 07/11/2013
NUMARASI              : 2013/279 - 2013/844
DAVACI                   : ŞİKAYETÇİ : K.K.
DAVALI                   : ALACAKLI   : İ. Bankası A.Ş.

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Neşe Yüksel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de,

İcra takibinin borçlusunun eşi olan şikayetçi icra mahkemesine başvurusunda; taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığını ileri sürerek tahliye emrinin iptalini talep etmiş, mahkemece; ileri sürülen hususların genel mahkemede değerlendirilmesi gerektiğini belirterek istemin reddine karar verilmiştır.

Tahliyeye konu konutun "aile konutu" olarak kullanıldığı, şikayetçi eşin halen bu yerde oturmaya devam ettiği ileri sürüldüğüne göre şikayetçinin bu iddiası üzerinde durulmak gerekir.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "Aile konutu" başlıklı 194/1 maddesinde; "Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz" hükmü yer almakta; 

Aynı Kanunun 194/3 maddesinde ise; "Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebilir" denilmektedir. 

Bu hükümler göstermektedir ki, aile konutu özel bir konuma ve öneme sahip kılınmış ve üzerindeki tasarruf yetkisi yasa ile sınırlandırılmıştır. Takibe ve tahliyeye konu taşınmazın aile konutu olduğunun belirlenmesi halinde bu yasal gereklerin yerine getirilip getirilmediğinin araştırılması gerekecektir. 

Buna göre, mahkemece öncelikle bu iddia üzerinde durulmalı, şikayetçinin bu yerin "aile konutu" olduğunun tespitine yönelik olarak açılmış bir davasının bulunup bulunmadığı, araştırılmalı, sonucuna göre gerektiğinde şikayetçiye tahliyesi istenen taşınmazın aile konutu olduğunu ispata yönelik olarak aile mahkemesine dava açma yetkisi ve olanağı verilmeli ve sonuca göre tahliyenin durdurulması ya da devamı yönünde karar verilmelidir (HGK'nun 2005/12-652 E. - 2005/583 K. 19.10.2005 T.). 

Bu hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. 

SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan V.               Üye                      Üye                    Üye                     Üye
Y. Z. AKSOY          N. TANLIK             S. ATALAY         M. USLU              Z. TURANLI

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
İSTANBUL
13. İCRA HUKUK MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR - DİRENME

ESAS NO      : 2014/764 Esas
KARAR NO    : 2015/312

DAVA                            : Tahliye Emrine İtiraz (İİK 135/2)
DAVA TARİHİ                : 01/12/2014
KARAR TARİHİ             : 24/03/2015
KARAR YAZMA TARİHİ : 24/03/2015

Mahkememizde görülmekte bulunan Tahliye Emrine İtiraz davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :

Davacı 3. kişi vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile icra dosyasında eşi borçlu bulunan şahsın oturmak amacıyla tahliyesi istenilen taşınmazın satın alındığını, taşınmazın aile konutu olduğunu, borçlu eş İbrahim K.'ün davacı eşinden habersiz olarak davalı alacaklı bankaya ipotek ettirdiğini, ancak ipotek tesis edilirken eşi davacının rızası alınmadığını, ihale ile satışı yapılan ve tahliyesi istenilen taşınmazın müvekkili davacının ikamet ettiği taşınmaz olmadığını, tapu kayıtları ile binadaki blok ve daire numaralarının birbiriyle uyuşmadığını, bu sebeple tebligatların hiç birisinin müvekkilinin eline ulaşmadığını, tahliyesi istenilen taşınmazın başka malike ait olduğunu, bu yere tahliyeye gidildiğinde malik ve müvekkili davacı arasında ciddi sorunlar yaşayacaklarını, bu sebeplerle tahliye emrinin iptaline tahliye edilecek taşınmazın adresinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir. 

Davalı alacaklı vekili davaya verdiği cevapta; kredi alacağı nedeniyle taşınmaz üzerinde doğmuş ve doğacak borçların teminatını oluşturmak üzere ipotek tesis edildiğini, borçlu aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip yapıldığını, taşınmazın alacağa mahsuben müvekkili bankaya ihale edildiğini, ipotek veren borçlu tarafından açılan ihalenin feshi davasının Büyükçekmece 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2010/2..3 - 2011/1..6 sayılı kararı ile reddedildiğini ve 15.06.2012 tarihinde kesinleştiğini, taşınmazın 28.01.2013 tarihinde müvekkili banka adına tapuda tescil edildiğini, davacı Kıymet K. tarafından açılan ipoteğin fekki davasının Büyükçekmece 1. Aile Mahkemesinin 2011/1..2 - 5.4 sayılı kararı ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini ve bu kararın 04.06.2012 tarihinde kesinleştiğini, davacının tahliye emrine kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, tahliyesi istenilen taşınmazda herhangi bir adres karışıklığının bulunmadığını, Kaldı ki, davacı taşınmazda kendisi ikamet etmiyor ise başkası adına şikayette bulunmasının mümkün olmadığını, davacının herhangi bir şart aranmaksızın tahliye emrinde belirtilen süre geçtikten sonra fuzuli şagil durumunda bulunduğunu, İİK'nun 135.maddesi anlamında taşınmazdan zorla çıkartılması ve ihale alıcısı adına tesliminin gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 

İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2009/1...1 esas sayılı dosyasının celp ve incelenmesinde; davalı alacaklı tarafından, borçlu İbrahim Kömür hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip talebinde bulunulduğu, kıymet taktirinin yapılıp takibin kesinleşmesi neticesinde, davaya konu taşınmazın alacağa mahsuben davalı alacaklı bankaya satışının yapıldığı, tapuda tescil edildiği, davacının ikamet ettiği, E. Mah., Y.C. sk., S. sitesi, D-.3 Blok, A Girişi, Kat:5 D:1. Esenkent İstanbul adresine Tahliye Emri gönderildiği ve bizzat kendisine 04/03/2013 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.

Mahkememizin 07.11.2013 tarih, 2013/279 - 844 sayılı kararı ile İİK'nun 135/2 maddesi anlamında resmi bir belge sunulmadığından şikayetin reddine karar verilmiştir. Mahkememizin kararı Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 11.06.2014 tarih, 2014/14428 - 16965 sayılı ilamı ile bozulmuştur. Davacı 3. kişi vekili bozma ilamına uyulmasını, davalı alacaklı vekili ise eski kararda direnilmesini talep etmiştir. 

İİK.nun 135/2.maddesi; "Taşınmaz borçlu tarafından veya hacizden evvelki bir tarihte yapıldığı resmi bir belge ile belgelenmiş bir akde dayanmayarak başkaları tarafından işgal edilmekte ise, on beş gün içinde tahliyesi için borçluya veya işgal edene bir tahliye emri tebliğ edilir. Bu müddet içinde tahliye edilmezse zorla çıkarılıp taşınmaz alıcıya teslim olunur" hükmünü içermektedir. Anılan hükme göre alıcıya ihale edilen taşınmaz bir üçüncü kişi tarafından işgal edilmekte ise, ihalenin kesinleşmesi üzerine alıcı, icra dairesinden, üçüncü kişinin taşınmazdan çıkarılmasını isteyebilir. 

Üçüncü kişi icra mahkemesinde, taşınmazı hacizden (ya da ipotekten) önceki bir tarihte yapıldığı resmi bir belge ile belgelenmiş bir akde dayanarak işgal etmekte olduğunu ispat etmekle yükümlüdür (m.135,Il c.1). Üçüncü kişi, taşınmazı işgal etmekte haklı bulunduğunu, hacizden (ya da ipotekten) önce yapılmış resmi bir belge ile örneğin; kiracı olduğunu hacizden (ya da ipotekten) önce tapuya şerh verilmiş bir kira sözleşmesi ya da hacizden (ya da ipotekten) önce noterde düzenlenmiş veya onaylanmış bir kira sözleşmesi ile ispat ederse, icra mahkemesi, tahliye emrinin iptaline karar verir (Prof. Dr. Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku, El Kitabı. Kasım 2004 baskı sy. 581) (Hukuk Genel Kurulu'nun 23.05.2007 tarih ve 2007/12-297 esas, 2007/287 karar sayılı kararı). 

Taşınmaz mülkiyeti kural olarak tapu siciline tescil ile kazanılır ( MK.m.705/1). Taşınmaz mülkiyetinin tescilsiz iktisabı ancak, kanunun belirttiği istisnai hallerde ( MK.m.705/f.2, c.1) mümkündür. Cebri açık artırma sonunda icra dairesi tarafından taşınmaz kendisine ihale edilen kimse ( alıcı), o taşınmazın mülkiyetini - tescilden önce - ihale anında kazanır ( İİK. m. 134/1; MK. m.705/f.2). Alıcı, ihale anında mülkiyet hakkını kazanmış olmasına rağmen, taşınmaz mülkiyeti tapu sicilinde henüz adına tescil edilmemiş olduğundan tasarrufi işlemlerde bulunamaz. İhale bedelinin tamamen ödenmiş ( İİK. m. 130, m. 135/1 ) ve ihale kararının kesinleşmiş ( m. 134/son ) olması halinde; ancak, o zaman icra müdürünün göndereceği yazı üzerine tapu memurunca alıcı adına tescil yapılır ( m. 135/1). Bu tescil, kurucu ( inşai ) değil, açıklayıcı ( izhari ) mahiyettedir. Öte yandan, MK'nun 1023. maddesi gereğince tapu kütüğündeki tescile iyi niyete dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan 3. kişinin bu kazanımı korunur. 

Dava konusu taşınmazla ilgili olarak İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2009/1...1 esas sayılı takip dosyasından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu  ile ilamlı takibe geçilmiş, taşınmaz Büyükçekmece 1. İcra Müdürlüğünün 2010/5.4 Tal.sayılı dosyasından 11.01.2011 tarihinde 111.000-TL bedelle alacağa mahsuben alacaklı bankaya ihale edilmiştir. Açılan ihalenin feshi davası reddedilmiş, ihale kesinleştikten sonra taşınmaz 28.01.2013 tarihinde alacaklı banka adına tapuda tescil edilmiştir. 

Davacı ile taşınmazın mülkiyetini cebri icra suretiyle kazanan davalı alacaklı banka arasında kira sözleşmesi bulunmadığı gibi aralarında başka bir hukuki ilişki de yoktur. Bir başka anlatımla şikayetçi 3. kişi İİK'nun 135/2 maddesi anlamında resmi bir belge sunamamıştır. Taşınmaz 24.08.2005 tarihinde tesis edilen ipotek nedeni ile satılmıştır. Davacı 3. kişi, ipotek tesis tarihinden önce tapuya şerh verilmiş bir kira sözleşmesi ya da ipotek tarihinden önce noterde düzenlenmiş bir sözleşme de sunmamıştır. Davacının taşınmaz üzerinde hapis hakkı bulunduğu ya da taşınmazı işgalde hakkı olduğuna dair başka resmi bir belge de getirilmemiştir. Davacı 3. kişi tarafından açılan ipoteğin fekki davasında, Büyükçekmece 1. Aile Mahkemesinin 09.06.2011 tarih, 2011/1252 - 564 sayılı kararı ile davanın açılmamış sayılmasına ilişkin hüküm kurulmuştur. Bu durumda, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin bozma ilamında belirtilen hususların araştırılması davamızın sonucuna etki etmeyecektir. Bir başka anlatımla, şikayetçi 3. kişinin ihalesi yapılan bu yerle ilgili "aile konutu" olduğuna yönelik bir dava açması, bu davayı kazanması veya kaybetmesi şikayetçiye İİK'nun 135/2. Maddesi gereğince düzenlenen tahliye emrine itiraz hakkı vermeyecektir. (Kaldı ki, davacı tarafından açılan tapu iptali tescil davası da Büyükçekmece 3. Aile Mahkemesinin 2013/3.9 - 2014/9.5 sayılı kararı ile reddedilmiştir.) Sonuç olarak mahkememizce cebri açık artırma sonucunda icra dairesi tarafından satılan taşınmazın mülkiyetini kazanan davalı ihale alıcısının ayni hak niteliğindeki mülkiyet hakkının korunması gerekmiş olup, mahkememizce şikayetin reddi yönünde verilen 07.11.2013 tarihli kararda ısrar edilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir. 

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1- Mahkememizin 07.11.2013 tarih, 2013/279 Esas, 2013/844 Karar sayılı kararında DİRENİLMESİNE,

2- Şikayetin REDDİNE,

3- Peşin harcın karar ve ilam harcına mahsubuna, bakiye 3,40 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsiline,

4- Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden 500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,

5- Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar kesinleştikten sonra davacılar tarafından yatırılan gider avansından artacak kısmın davacıya iadesine dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı tefhimden itibaren 10 gün içinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. 24/03/2015

 

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

ESAS NO      : 2016/32730
KARAR NO    : 2017/147

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ           :
İstanbul 13. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                    : 24/03/2015
NUMARASI              : 2014/764 - 2015/312
DAVACI                   : Şikayetçi : K.K.
DAVALI                   : İ. Bankası A.Ş.

Taraflar arasındaki dava sonucu mahkemece verilen hükmün Dairemizce bozulması üzerine, yukarıda tarih ve numarası yazılı direnme kararına ilişkin dava dosyası, 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Yasa'nın 45. maddesi ile 6100 sayılı HMK'na eklenen geçici 4/1.maddesi uyarınca Dairemize gönderilmiş olmakla, Tetkik Hakimi Sibel Yavuz tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Şikayetçi 3. kişinin, borçlu eşi hakkında başlatılan takipte, aile konutu olduğu gerekçesiyle taaraflarına gönderilen tahliye emrine itirazla iptalini talep ettiği, mahkemece şikayetin reddine dair verilen kararın; Dairemizce, şikayetçinin ilgili taşınmazın "aile konutu" olduğunun tespitine yönelik olarak açılmış bir davasının bulunup bulunmadığının araştırılarak sonucuna göre şikayetçiye taşınmazın aile konutu olduğunu ispata yönelik olarak aile mahkemesine dava açma yetkisi verilmesi ve sonuca göre tahliyenin durdurulması ya da devamı yönünde karar verilmesi gerektiği yönünden bozulduğu, mahkemece söz konusu Dairemiz bozma kararına karşı direnildiği görülmüştür.

Şikayetçinin başvurusu İİK’nun 135/2. maddesi kapsamında çıkarılan tahliye emrinin iptaline ilişkin olup, şikayetçinin anılan yasa maddesi kapsamında tahliyeyi engelleyecek resmi belge sunamadığı ve açılan/açılacak aile konutuna şerh konulmasına ilişkin bir davanın sonucunun şikayetçiye tahliye emrine itiraz hakkı vermeyeceği anlaşıldığından, İstanbul 13. İcra Hukuk Mahkemesi’nin şikayetin reddine dair 07/11/2013 tarihli 2013/279 Esas 2013/844 Karar sayılı kararının onanması gerekirken; Dairemizce maddi hataya dayalı olarak bozulduğu anlaşılmakla, mahkeme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : 1- Dairemizin 11/06/2014 tarih ve 2014/14428 E.- 2014/16965 K. sayılı BOZMA kararının kaldırılmasına, 

2- Şikayetçinin temyiz itirazlarının reddi ile İstanbul 13. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 07/11/2013 tarihli 2013/279 Esas 2013/844 Karar sayılı mahkeme kararının İİK'nun 366 ve HUMK.nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan              Üye                                         Üye                  Üye                   Üye
E. UZUNER       Z. N. HACIMAHMUTOĞLU    F. ALTINOK      A. TUNCAL       G. HEYBET