AKİT TABLOSU ÜST KISMI İÇERİĞİNE GÖRE DAVA DIŞI KİŞİNİN KULLANACAĞI KREDİLER İÇİN İPOTEK VERİLMİŞTİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


16 Mar
2021

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/(19)11-948
KARAR NO   : 2020/933

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              :
Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ                         : 09/07/2015
NUMARASI                 : 2015/184 - 2015/379
DAVACILAR               : 1- Ş.V., 2- T.V. vekilleri Av. A.A.A.
DAVALI                       : Z. Bankası A.Ş. vekili Av. F.Ç.U.

1. Taraflar arasındaki “menfi tespit ve ipoteğin fekki” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mersin 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin Mersin ili, Osmaniye Mahâllesi, 4.5 ada ve 1.2 parsel numarada kayıtlı bağımsız bölümün müşterek maliki olduklarını, dava dışı Teslime K.'ın davalı bankadan kredi kullanacağını ancak teminat gerektiğini söyleyerek müvekkillerinden talepte bulunduğunu, bunun üzerine müvekkillerinin belirtilen bağımsız bölümü Teslime K.'ın bankadan alacağı kredi için teminat vermeyi kabul ettiklerini, 11.05.2006 tarihinde tapuda resmî senet düzenlendiğini, dava dışı Teslime K.'ın borçlarını bankaya ödeyip bitirdiğini öğrenmeleri üzerine müvekkillerinin bankadan ipoteğin fekkini talep ettiklerini, ancak banka yetkililerinin kendilerine borcun bitmediğini, borç bittiğinde ipoteğin kaldırılabileceğini ifade etmeleri üzerine detaylı bilgi almak için davacılar tarafından bankaya bu konuda ihtarname çekildiğini, bu ihtar üzerine davalı bankanın kendilerine dava dışı Teslime K.'ın kefili olduğu D. Tekstil Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.’nin kullandığı krediden dolayı alacaklı olduklarını bildirdiğini, müvekkillerinin Teslime K.'ın kefil olacağı krediler için değil bankadan kullanacağı krediler için ipotek verdiklerini, davalı bankanın alacağını tahsil etmek için kötü niyetli davranarak ipoteği fek etmeye yanaşmadığını ileri sürerek müvekkillerinin davalı bankaya 11.05.2006 tarihli resmî senet karşılığı ve başkaca bir sebepten dolayı borçlarının bulunmadığının tespiti ile adlarına kayıtlı taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekkine karar verilmesini talep etmiş, 19.04.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile de dava değerinin 72.000 TL olduğunu bildirmiştir. 

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; banka ile dava dışı Teslime K. arasında yapılan 11.05.2006 tarihli bireysel kredi sözleşmesini davacıların müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, aynı sözleşme ile kullandırılan ve diğer kullandırılacak olan kredilerin teminatı olarak da 11.05.2006 tarihli ipotek belgesinde belirtilen bağımsız bölümü alacaklı banka lehine ipotek ettirdiklerini, dava dışı Teslime K.'ın daha sonra 01.02.2007 tarihli genel ticari kredi sözleşmesinde asıl borçlu olan dava dışı D. Tekstil San. Tic. Ltd. Şti.'nin kullandığı krediye karşılık müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla alacaklı bankaya borçlandığını, bu kredinin geri ödenmemesi nedeniyle asıl borçlu aleyhine Mersin 6. İcra Dairesinin 2007/45.7 E. sayılı icra dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takip, müşterek ve müteselsil kefiller hakkında tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile yine Mersin 6. İcra Dairesinin 2007/6.13 E. sayılı icra dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, dava dışı Teslime K.'ın kredi sözleşmesi gereğince bankaya borcunun devam ettiğini, davacıların menfi tespit ve ipoteğin fekki talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme Kararı:

6. Mersin 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.06.2013 tarihli ve 2012/87 E., 2013/94 K. sayılı kararı ile; davacıların mülkiyetinde bulunan bağımsız bölüm üzerine dava dışı Telime K.'ın bankadan kullanacağı kredilere teminat olmak kaydı ile ipotek konulduğu, ipotek resmî senedindeki matbu tipteki yazılı hüküm ve şartlara ilaveten davacıların talebi üzerine tapu müdürlüğünde bahse konu taşınmazın Teslime K.'ın kullanacağı krediler için ipotek verildiği hususunda özel bir ekleme yapıldığı, bu eklemenin davacıların mülkiyetinde olan bahse konu taşınmazın sadece dava dışı Teslime K.'ın bankadan kullanacağı krediler için teminat olmasının kabul edilmiş olduğunu gösterdiği, dava dışı Teslime K.’ın davalı bankadan kullanmış olduğu bireysel kredi borcunu tamamen ödediği, bu durumda davacıların bu krediden dolayı hem ipotekli borçtan kaynaklanan sorumlulukları ve hem de sözleşmedeki kefaletlerinin de sona erdiği, ipotek akit belgesindeki özel hükme itibar edilmesi gerektiği, davacıların sözleşmeye özel hüküm konulmasını sağlayarak gerçek iradelerini beyan ettikleri, bu özel hükme rağmen bankanın dayandığı genel sözleşme hükmüne itibar edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulü ile, davacıların 11.05.2006 tarihli ve 72.000 TL bedelli ipotek akit belgesinden dolayı borçlu olmadıklarının tespitine, Mersin ili, Osmaniye Mahallesi, 4.5 ada ve 1.2 parselde tapuya kayıtlı, b blok, 7. kat ve 16 nolu bağımsız bölüm üzerindeki ipoteğin fekkine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mersin 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay 19. Hukuk Dairesince 30.06.2014 tarihli ve 2014/8376 E., 2014/12043 K. sayılı kararı ile; “… Mahkemece toplanan delillere göre; dava dışı Teslime K. ile davalı banka şubesi arasında 11/05/2006 tarih ve 24.000,00 TL bedelli bireysel kredi sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmeyi davacıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla 34.500,00 TL'lik kefalet miktarları ile imzaladıkları, ayrıca bu kredinin teminatı olarak davacıların mülkiyetinde bulunan bir taşınmaz üzerine dava dışı Telime K.'ın bankadan kullanacağı kredilere teminat olmak kaydı ile ipotek konulduğu, ipotek resmî senedindeki matbu tipteki yazılı hüküm ve şartlara davacıların talebi üzerine tapu müdürlüğünde bahse konu taşınmazın Teslime K.'ın kullanacağı krediler için ipotek verildiği hususunda özel bir ekleme yapıldığı, bu özel eklemenin davacıların mülkiyetinde olan bahse konu taşınmazın sadece Teslime K.'ın bankadan kullanacağı krediler için teminat olmasının kabul edilmiş olduğunu gösterdiği, Teslime K.'ın davalı bankadan kullanmış olduğu bireysel kredi borcunu tamamen ödediği, bu durumda davacıların bu krediden dolayı hem ipotekli borçtan kaynaklanan sorumlulukları ve hem de sözleşmedeki kefaletlerinin sona erdiği, mahkemece ipotek akit belgesindeki özel hükme itibar edildiği, zira davacıların sözleşmeye özel hüküm konulmasını sağlayarak gerçek iradelerini beyan ettikleri, bu özel hükme rağmen bankanın dayandığı genel sözleşme hükmüne itibar edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava İİK'nın 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit ve ipoteğin fekki davasıdır. Dava konusu ipotek akdinde ''..İş bu ipoteğin, lehine ipotek verdiğimiz borçlunun alacaklı bankaya olan kredi borcunun yanısıra, kaynağına bakılmaksızın sözleşme, haksız fiil, sebepsiz zenginleşme v.s.'den kaynaklanan asaleten veya kefaleten sorumlu olduğu tüm borçlarının da teminatını teşkil ettiğini kabul ederiz'' hükmüne yer verilmiştir. İpotek akit senedindeki bu ibare uyarınca davacılara ait dava konusu taşınmazın dava dışı Teslime K.'ın üçüncü kişilerin kullanacağı kredilerden dolayı kefaleten sorumlu olduğu borçların da teminatı olduğu gözetilmeksizin mahkemece akit tablosundaki hükümler yanlış değerlendirilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir,…” gerekçesiyle kararın bozulmasına, davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Direnme Kararı:

9. Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.07.2015 tarihli ve 2015/184 E., 2015/379 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeler yanında, davacıların maliki oldukları bağımsız bölümde ipotek tesis ederken Teslime K.'ın kullanacağı bireysel krediye teminat sağladıkları, ipotek tesis ederken tacir sıfatı ile hareket etmedikleri, davacıların isteği üzerine konulan özel şart ile sözleşme genel şartları arasında çelişki olduğu, bu durumda özel nitelikteki sözleşme hükmüne itibar edilmesi gerektiği, özel nitelikteki sözleşme hükmünde de ipoteğin sadece dava dışı Teslime K.'ın kullanacağı krediler için verildiğinin açıkça belirtildiği, davacıların imzaladığı bireysel kredi sözleşmesinin tüketici sözleşmesi niteliğinde olduğu ve tüketici lehine olan sözleşme hükümlerinin uygulanması gerektiği, davacıların bireysel kredi sözleşmesini imzaladıkları, genel kredi sözleşmesinde imzalarının olmadığı, davacıların genel kredi sözleşmesinden bilgileri olduğuna dair bir delilin de bulunmadığı, tüketici konumundaki davacıların bilgilendirilmedikleri bir ticari krediden de sorumlu tutulmalarının hakkaniyet ilkesine, dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu ipotek senedine göre, davacılara ait taşınmazın dava dışı Teslime K.’ın üçüncü kişilerin kullanacağı kredilerden dolayı kefaleten sorumlu olduğu borçların da teminatı olup olmadığı, noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Öncelikle, menfi tespit davası ile ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır:

13. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.

14. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir.

15. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesini isteyebilir.

16. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir.

17. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir.

18. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması hâlinde de borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir.

19. Bunun dışında icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür. Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi dayanaksız kalır ve borcu ödemekten kurtulur. 

20. İİK'nın 72. maddesinin beşinci fıkrası gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir (Çavdar, S.: İtirazın İptali, Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara, 2007, s. 803). Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 18.12.2018 tarihli ve 2017/3-1526 E., 2018/1948 K., sayılı kararında da benimsenmiştir.

21. Taşınmaz rehninin bir çeşidi olan ipotek ise, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 881 ilâ 897. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Söz konusu maddelerde ipoteğin tanımı yapılmaksızın, ipoteğin amacı ve niteliği (m. 881), kurulması ve sona ermesi (m. 882- 887), hükümleri (m. 888- 891) ve kanuni ipotek hakları (m. 892- 897) ile ilgili hususlar ele alınmıştır.

22. Doktrinde ipotek kavramı, kişisel bir alacağı güvence altına alma amacını güden, kıymetli evraka bağlı olmayan ve bir taşınmazın değerinden alacaklının alacağını elde etmesi olanağını sağlayan sınırlı ayni hak olarak tanımlanmaktadır (Akipek, J.G/Akıntürk,T.: Eşya Hukuku, 2009, s. 786; Gürsoy, K./Eren, F./Cansel, E.: Türk Eşya Hukuku, 1984, s. 1032). 

23. Taşınmaz rehninin temel ilkelerinden biri olan belirlilik ilkesi gereğince, ipoteğin kurulmasında, taşınmazın ne miktar alacak için güvence teşkil edeceği tapu kütüğünde açıkça gösterilmelidir. Bu husus, TMK’nın 851. maddesinde "Taşınmaz rehni, miktarı Türk parası ile gösterilen belli bir alacak için kurulabilir. Alacağın miktarının belli olmaması hâlinde, alacaklının bütün istemlerini karşılayacak şekilde taşınmazın güvence altına alacağı üst sınır taraflarca belirtilir." şeklinde ifade edilmiştir.

24. TMK'nın 851. maddesindeki düzenlemeden de anlaşıldığı üzere ipotek, güvence altına alınması düşünülen alacağın miktarının belirli olup olmamasına göre iki şekilde kurulabilir. Buna göre, ipotekle güvence altına alınması düşünülen alacağın miktarı belirli ise anapara ipoteği, belirli değilse üst sınır ipoteği kurulur.

25. Dosyadaki mevcut belge ve delillerden anlaşıldığı üzere, dava dışı Teslime K. ile davalı banka arasında 24.000 TL bedelli 48 ay vadeli bireysel kredi sözleşmesi imzalanmıştır. Davacılar kredi sözleşmesinde ayrı ayrı 34.500 TL’ye kadar müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak yer almaktadır.

26. Dosya içerisinde yer alan 11.05.2006 tarihli ipotek resmî senedine göre davacıların, adlarına kayıtlı 4.5 ada 1.2 parsel sayılı taşınmazda yer alan b blok, 7. kat, 16 nolu bağımsız bölümün, Teslime K.’ın kullanacağı krediler için 72.000 TL’ye kadar teminat olarak davalı banka lehine süresiz olarak ipotek vermeyi kabul ettikleri anlaşılmaktadır. İpotek senedinin devamında ise, “…İş bu ipoteğin lehine ipotek verdiğimiz borçlunun alacaklı bankaya olan kredi borcunun yanı sıra, kaynağına bakılmazın sözleşme, haksız fiil, sebepsiz zenginleşme v.s.’den kaynaklanan asaleten veya kefaleten sorumlu olduğu tüm borçlarının da teminatını teşkil ettiğini kabul ederiz…” cümlesi yer almaktadır.

27. Dava dışı D. Tekstil Ürünleri Tic. San. Ltd. Şti. ile davalı banka arasında ise 19.000 TL bedelli genel ticari kredi sözleşmesi imzalanmıştır. Teslime K., kredi sözleşmesinde 25.000 TL’ye kadar müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak yer almaktadır.

28. Mersin 6. İcra Dairesinin 2007/613 E. sayılı dosyasında, davalı banka tarafından genel ticari kredi sözleşmesine istinaden asıl borçlu D. Tekstil Ürünleri Tic. San. Ltd. Şti., kefil Teslime K. ve diğer kefil İsmail Ummak hakkında ilamsız icra takibi başlatılmıştır.

29. Mersin 6. İcra Dairesinin 2007/45.7 E. sayılı icra dosyasında ise, davalı banka tarafından genel ticari kredi sözleşmesine istinaden, asıl borçlu D. Tekstil Ürünleri Tic. San. Ltd. Şti. hakkında taşınır rehnin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi yapılmıştır.

30. Davacılar, dava dışı Teslime K.’ın kullanacağı kredi için adlarına kayıtlı bağımsız bölüm üzerine davalı banka lehine ipotek konulmasını kabul etmiş olup, 11.05.2006 tarihli ipotek senedi düzenlenmiştir. İpotek senedinin incelenmesinde, her ne kadar senedin “Genel Şartlar” kısmında davacılar adına kayıtlı bağımsız bölümün, borçlu Teslime K.’ın alacaklı bankaya olan kredi borcunun dışında, kaynağına bakılmasızın asaleten veya kefaleten sorumlu olduğu tüm borçların da teminatını teşkil ettiği belirtilmiş ise de, ipotek senedinin içeriği taraflarca belirlenecek olup, ipotek akit tablosunun üst kısmında davacıların açıkça Teslime K.’ın kullanacağı krediler için ipotek vermeyi kabul ettikleri anlaşılmaktadır.

31. Davacılar ipotek senedine özel hüküm koyarak iradelerinin sadece Teslime K.’ın kullanacağı kredilere ilişkin olduğunu açıkça beyan etmişlerdir. İpotek senedine konu kredinin bireysel kredi sözleşmesi olduğu, davacıların iradesinin sadece Teslime K.’ın kullanacağı krediler için ipotek verilmesi olduğu anlaşılmaktadır.

32. Bu nedenle davacıların, dava dışı D. Tekstil Ürünleri Tic. San. Ltd. Şti.’nin kullandığı kredi nedeniyle söz konusu kredide Teslime K.’ın kefil olması gerekçe gösterilerek söz konusu kefillik nedeniyle ipotek senedinin bu kredi yönünden de geçerli olduğu kabul edilemez.

33. Dava dışı Teslime K.’ın davalı bankadan kullandığı bireysel kredi borcunun ödendiği, bireysel krediden dolayı sorumluluklarının ve kefaletlerinin sona erdiği de dikkate alındığında, davacıların ipoteğin fekkini yönündeki taleplerinin kabulü gerekir.

34. Hâl böyle olunca, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup direnme kararının açıklanan bu değişik gerekçeyle onanması gerekir.

35. Ne var ki, davalı vekilinin davacılar tarafından yapılan ıslaha ilişkin temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden, bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmesi gerekmektedir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle ONANMASINA,

2- Davalı vekilinin davacılar tarafından yapılan ıslaha ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle Hukuk Genel Kurulunun kararının mahkemesince taraflara tebliği ile karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise doğrudan 11. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 24.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.