ALACAĞIN MİKTARINA VE SIRA CETVELİNİN DOĞRU DÜZENLENİP DÜZENLENMEDİĞİNE İLİŞKİN YARGILAMA GENEL MAHKEMELERDE DEĞERLENDİRİLİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


21 Mar
2022

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/(23)6-848
KARAR NO   : 2021/1521

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               :
 Kocaeli 1. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                         : 28/07/2016
NUMARASI                 : 22016/306 - 2016/397
DAVACI (ŞİKÂYETÇİ) : S. Vergi Dairesi Başkanlığı vekili Av. K.Ö.
DAVALI                        : A.Y. vekili  Av. Ö.K.

1. Taraflar arasındaki "memur işleminin iptali" isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Kocaeli 1. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetin reddine ilişkin karar şikâyetçi üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.

2. Direnme kararı şikâyetçi üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Şikâyetçi Üçüncü Kişi İstemi:

4. Şikâyetçi üçüncü kişi vekili şikâyet dilekçesinde; Kocaeli 7. İcra Müdürlüğünün 2014/8.12 E. sayılı dosyası üzerinden borçlu adına kayıtlı aracın 7.500 TL'ye satıldığını, icra müdürlüğünce satış bedelinin dosya borcunun tamamını karşılamadığı ve söz konusu araçtan kaynaklanan motorlu taşıtlar vergisinin (MTV) rüçhanlı alacak olmaması sebebiyle para kalmadığının bildirildiğini, MTV’nin rüçhanlı olmadığından bahisle mevzuata aykırı olarak sıra cetveline dâhil edilmediğini, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un (6183 sayılı Kanun) 21. maddesi ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 206. maddesi birlikte değerlendirildiğinde MTV’nin satılan aracın aynından doğan amme alacağı olduğunu ileri sürerek icra müdürlüğü tarafından 27.03.2015 tarihinde düzenlenen sıra ve derece kararının iptalini talep etmiştir.

Şikâyet Olunan Cevabı:

5. Şikâyet olunan vekili cevap dilekçesinde; söz konusu aracın uzun zamandır otoparkta olduğunu, araç nedeniyle müvekkiline avans verilmediği gibi yediemin ücretinin de ödenmediğini, muhafaza masraflarının satış bedelinden öncelikle karşılanması gerektiğini, İİK’nın 138. maddesine göre muhafaza ve satış masrafı gibi bütün alacaklıları ilgilendiren masrafların satış bedelinden öncelikle ayrılarak ilgilisine ödenmesi gerektiğini, şikâyetçi kurumun alacağının yediemin ücreti alacağından sonra geldiğini, müvekkili şirket tarafından işletilen otoparkın özel otopark olduğunu ve Adalet Bakanlığına Ait Depo ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Alınacak Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğ kapsamındaki yerlerden olmadığını belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6. Kocaeli 1. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 06.05.2015 tarihli ve 2015/243 E., 2015/273 K. sayılı kararı ile; davalı tarafından borçlu hakkında yedieminlik ücretinden kaynaklanan borç nedeniyle hesaplanan 15.000 TL alacağın tahsili amacıyla rehnin paraya çevrilmesi yoluyla gerçekleştirilen takipte borçluya ödeme emrinin 27.11.2014 tarihinde tebliğ edildiği, takibin itirazsız kesinleştiği, alacaklının 23.12.2014 tarihinde icra müdürlüğüne başvurarak borçlu adına kayıtlı aracın satılarak paraya çevrilmesini talep ettiği, aracın 7.500 TL bedelle satışının gerçekleştirildiği ve satışın itirazsız kesinleştiği, Kocaeli 7. İcra Müdürlüğü tarafından 27.03.2015 tarihli sıra cetveli kararında "Para artmadığından ve rüçhanlı alacak olmaması nedeniyle MTV borcunun ödenmesine yer olmadığına" karar verildiği, İİK’nın 138/2. maddesinde, haciz, paraya çevirme ve paylaştırma gibi bütün alacaklıları alakadar eden masrafların satış tutarından öncelikle alınacağının düzenlendiği, yediemin ücretinin de muhafaza masrafı olduğundan satış bedelinden öncelikle ödeneceği, rehine konu aracın satış bedelinin anılan muhafaza masraflarını dahi karşılamadığından 27.03.2015 tarihli sıra cetveli kararında bir usulsüzlük bulunmadığı gerekçesiyle şikâyetin reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikâyetçi üçüncü kişi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 28.03.2016 tarihli ve 2015/5162 E., 2016/1903 K. sayılı kararı ile;

“…  1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, şikayetçi vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2- İcra Müdürlüğünce düzenlenen sıra cetvelinde şikayet olunana ait yedieminlikten kaynaklanan alacağın İİK'nın 138. maddesi kapsamında öncelik taşıdığı için mahcuz aracın satışından elde edilen tüm bedelin şikayet olunana verilmesi cihetine gidilmişse de ihale tarihinde geçerli Adalet Bakanlığı'na Ait Depo ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Alınacak Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğ'in 3. maddesinde mahcuz aracın günlük muhafaza ücreti belirlenmiş, 4. maddesinde ise alınacak bedelin azami haddi tespit edilmiştir. İcra Mahkemesinde anılan tebliğ uyarınca sıra cetvelinde muhafaza bedeli kapsamında belirlenen ve öncelikle ödenen bedelin anılan tarifeye uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği denetlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile sonuca varılması yerinde görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir,…’’ gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Kocaeli 1. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 28.07.2016 tarihli ve 2016/306 E., 2016/397 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesi yanında, Özel Dairenin bozma kararı doğrultusunda yapılacak yargılamanın, İİK’nın 142. maddesindeki “...itiraz alacağın esas ve miktarına taalluk etmeyip, yalnız sıraya dahilse şikayet yoluyla icra mahkemesine arz olunur.” hükmü nedeniyle borcun esasını yargılamanın ve sıra cetvelinin usul ve yasaya uygun olup olmadığının buna göre değerlendirilmesi niteliğinde olduğundan, mahkemenin görev kapsamını aşacak şekilde olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde şikâyetçi üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, şikâyetçi kurumun MTV alacağının rüçhanlı alacak olduğu yönündeki sıra cetveline şikâyet istemli eldeki davada, mahkemece Adalet Bakanlığına Ait Depo ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Alınacak Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğ uyarınca, öncelikli ödenen bedelin tarifeye uygun olup olmadığı denetlendikten sonra varılacak sonuca göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. İcra ve İflas Kanunu’nun “Sıra cetveli” başlıklı 140. maddesine göre; “Satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemiye yetmezse icra dairesi alacaklıların bir sıra cetvelini yapar.

Alacaklılar 206. madde mucibince iflas hâlinde hangi sıraya girmeleri lazım geliyorsa o sıraya kabul olunurlar.

Bununla beraber ilk üç sıraya kayıt için muteber olan tarih haciz talebi tarihidir”             

Aynı Kanun’un 141. maddesi uyarınca “Sıra cetvelinin birer sureti icra dairesi tarafından alakadarlara tebliğ edilir".

13. İcra ve İflas Kanunu’nun “Cetvele itiraz” başlıklı 142. maddesi; “Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel mündericatına itiraz edebilir.

Dava basit muhakeme usuliyle görülür.

İtiraz alacağın esas ve miktarına taallük etmeyip yalnız sıraya dairse şikayet yoluyla icra mahkemesine arz olunur”.

Aynı Kanun’un 138/2 maddesi ise; “…Haciz, paraya çevirme ve paylaştırma gibi bütün alacaklıları alakadar eden masraflar önce satış tutarından alınır ve artan para takip masrafları ve işlemiş faizler dahil olduğu halde alacakları nispetinde paylaştırılır…” .

şeklinde düzenlenmiştir.

14. Açıklanan bu yasal düzenlemeler ile İİK’nın 100 ve 101. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, borçluya ait paranın veya satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar birden fazla alacaklı tarafından haciz konulması hâlinde yapılan satış sonucu elde edilen satış tutarının bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmemesi durumunda icra müdürlüğünce sıra cetveli yapılması gerekir. Sıra cetvelinde aynı derecede hacze iştirak etmiş olan (m. 100-101) bütün alacaklılar, alacak miktarları ve faizleri ile gösterilir. Bu alacaklıların her biri belli bir sıraya girer. Bu sıra, İİK’nın 206. maddesinde gösterilmiştir (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara, 2013, s. 730, 732,733).

15. Sıra cetveli, satış bedelinden alacakları ödenecek kimselerin ve bunların alacaklarının İİK’nın 206. maddesi uyarınca imtiyaz durumlarının ve hangi sıraya dâhil olduklarının tespiti amacıyla düzenlenir. Böylece hangi alacakların öncelikle ödeneceği, hangi mahiyetteki alacakların hangi sıraya kaydedileceği sıra cetveli yapılması ile belirlenmiş olur. İİK’nın 206 ve 207. maddelerine göre sıra cetvelinin nasıl düzenleneceği İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği’nin 59. maddesinde gösterilmiştir.

16. Yönetmeliğin 59. maddesi uyarınca alacaklıların ad ve soyadları, talep edilen, kabul ve reddedilen para miktarlarının, alacak hakkındaki kararın ne olduğu ve hangi sıraya kabul edildiği yazılır. İİK’nın 141. maddesi gereğince de sıra cetvelinin birer suretinin icra dairesi tarafından alakadarlara tebliğ edilmek suretiyle alacaklılara itiraz etme imkânı sağlanmaktadır.

17. İcra Müdürlüğünce sıra cetveli yapılmaması hâlinde bu husus, İİK’nın 16. maddesinin 2. fıkrasına göre bir hakkın yerine getirilmemesine ilişkin olduğundan alacaklılar icra mahkemesine şikâyet yolu ile başvurarak aynı Kanun’un 17. maddesinin 2. fıkrasına göre sıra cetveli yapılmasının emredilmesine karar verilmesini talep edebilirler. Nitekim aynı ilkelere Hukuk Genel Kurulunun 16.03.2021 tarihli ve 2017/12/729 E., 2021/265 K. sayılı kararında da değinilmiştir.

18. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; alacaklı Aysun Y. tarafından yediemin muhafaza alacağının tahsili amacıyla Kocaeli 7. İcra Müdürlüğünün 2014/8.12 E. sayılı dosyasında taşınır rehninin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığı, takibin itirazsız kesinleşmesi üzerine Osmaneli İcra Müdürlüğünün 2014/4.8 Talimat sayılı dosyasına rehin konusu aracın satışı amacıyla yazılan talimat gereğince aracın satışının yapıldığı ve ihale bedelinin asıl icra dosyasına gönderildiği, asıl icra dosyasında icra müdürünün 27.03.2015 tarihli sıra ve derece kararı ile, takip dosyasının yediemin muhafaza ücreti alacağından kaynaklı hapis hakkına ilişkin olması ve bu tür alacakların İİK’nın 138/2. maddesi gereği herkesi ilgilendiren masraflardan olması nedeniyle ihale bedelinin alacaklı tarafa ödenmesine, para artmadığından ve rüçhanlı alacak olmaması nedeniyle MTV borcunun ödenmesine yer olmadığına, diğer haciz alacaklılarının tamamının paylaştırma haricinde bırakılmasına karar verildiği, şikâyetçi Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığının icra mahkemesine başvurarak icra müdürünün sıra ve derece kararının iptalini talep ettiği görülmektedir.

19. Şikâyetçi vekili tarafından icra (hukuk) mahkemesine sunulan şikâyet dilekçesinde, MTV alacağının satış bedelinden öncelikli olarak ödenmesi gerektiği ileri sürülerek icra müdürlüğünce düzenlenen sıra ve derece kararının iptali talep edilmiş olup, ayrıca icra dosyasındaki yediemin ücreti alacağının miktarına ilişkin itirazı bulunmamaktadır.

20. Her ne kadar Özel Dairenin bozma kararında, ihale tarihinde geçerli Adalet Bakanlığına Ait Depo ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Alınacak Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğ uyarınca sıra cetvelinde muhafaza bedeli kapsamında belirlenen ve öncelikle ödenen bedelin anılan tarifeye uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği denetlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilmiş ise de, İİK’nın 142/3. maddesinde, itirazın alacağın esas ve miktarına ilişkin olmayıp yalnız sıraya dair ise şikâyet yolu ile icra (hukuk) mahkemesine başvurulabileceği düzenlenmiş olup, alacağın miktarına ilişkin olarak yargılama yapılması ve sıra cetvelinin doğru düzenlenip düzenlenmediğinin buna göre değerlendirilmesi genel mahkemece yapılabilecektir. Bu nedenle mahkemece alacağın esasına ilişkin yapılacak yargılamanın icra (hukuk) mahkemesinin görevinde olmadığı yönündeki direnme kararı yerindedir.

21. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, tarifeye göre belirlenen yediemin ücretinin takip masrafı olarak satış tutarından öncelikli alınmasının muhafaza tedbirinin uygulandığı takip dosyasında yapılacak paranın paylaştırılması hâlinde söz konusu olduğu, yedieminin ücretini alacaklı sıfatı ile takibe koyması hâlinde İİK’nın 138/2. maddesi uyarınca öncelikli alacak olmayacağı, icra müdürlüğünün yediemin ücretini tarifeye göre hesapladıktan sonra arta kalan parayı sıraya dâhil etmesi gerektiği, yediemin ücretinin hesaplanmasının alacağın esasına ilişkin olmadığı, sadece tarifeye ilişkin olarak alınacak ücretin belirleneceği, direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenlerle bozulması gerektiği görüşü ile, şikâyetçinin Kanun’a uygun yapılmayan sıra cetvelinin iptali talebinin, sıra cetveli düzenlenmeden önce İİK’nın 138/2. maddesine uymayan muhafaza masrafının belirlenmesi yönündeki icra müdürü işlemini de kapsadığı, icra dosyasında bulunan 27.03.2015 tarihli sıra ve derece kararının Kanun’a uygun şekilde düzenlenmediğinden sıra cetveli niteliğini taşımadığı, şikâyetin usulsüz düzenlenen bu belgenin iptaline ilişkin olduğu, direnme kararının açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerle bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüşler yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

22. Diğer taraftan gerekçeli karar başlığında, dava tarihi 09.04.2015 olduğu hâlde 09.05.2016 olarak gösterilmesine ilişkin yanlışlık, mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde bulunduğundan bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.

23. Hâl böyle olunca, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup direnme kararının açıklanan gerekçelerle onanması gerekir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Şikâyetçi vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen geçici 7. madde atfıyla uygulanmakta olan İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.11.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Uyuşmazlık şikâyetçi kurumun başvurusunun icra mahkemesinde sıra cetvelinin iptali şikâyeti olarak mı, mahkemesinde sıra cetveline itiraz davası olarak mı görüleceği noktasındadır.

Paraların paylaştırılması icra takibinin son safhasıdır. İcra Dairesi, satış sonucunda elde edilen paraları, kendiliğinden (re’sen) alacaklılara paylaştırır. Paraların paylaştırılması, aynı malların birden fazla alacaklı için haczedilmiş (hacze iştirak edilmiş) olması hâlinde söz konusudur. Bütün hacizli mallar satıldıktan sonra elde edilen para (satış tutarı) aynı derecede hacze iştirak etmiş olan (m. 100-101.) bütün alacakları (faiz ve takip giderleri ile birlikte) ödemeye yeterse para alacaklılara hisselerine göre paylaştırılır (m. 138/1.)

Hacizli malların satış bedelinden, ilk önce (yediemin ücreti dahil haciz, satış ve paylaştırma giderleri gibi bütün alacaklıları ilgilendiren ortak giderler alınır (İİK. 138/2). Çünkü bu ortak giderler, bütün alacaklıların ortak menfaati için yapılmış olup bütün alacaklıları ilgilendirir. İİK m. 138/2. hükmüne göre satış bedelinden ilk önce çıkarılacak (alınacak) olan haciz giderlerine, hacizli malların muhafaza, idare işletilmesi giderleri de dahildir.

Satış bedelinden (yukarıdaki şekilde) ortak giderlerin çıkarılması sonucunda kalan (artan) para, kesin ve geçici haciz sahibi alacaklılara alacakları oranında paylaştırılır (m. 138/2).

İcra Dairesi satış tutarının bütün alacaklıların alacağını ödemeye yetmediğini tespit etmesi üzerine, kendiliğinden (re’sen) başka mallarını haczederek tamamlama haczi yapar (m. 139).

Tamamlama haczi ile haczolunup satılan malların bedeli de alacaklıların alacağını ödemeye yetmezse İcra Dairesinin paylaştırma yapabilmesi için ilk önce bir sıra cetveli düzenlenmesi ve bunun kesinleşmesini beklemesi gerekir (m. 140-142).

Haczedilen mallar istinabe yolu ile haczedilmiş satılmış olsa bile sıra cetvelini düzenleme yetkisi takibin yapıldığı icra dairesine aittir. Bir mal üzerinde birden fazla haciz bulunması hâlinde, sıra cetveli ilk kesin haczi koyan İcra Dairesi tarafından düzenlenir. Bu sıra cetvelinin bir sureti ilgililere tebliğ edilir (m. 141.). İlgililer 7 gün içinde sıra cetveline şikâyet yoluna başvurulabilir veya mahkemede sıra cetveline itiraz davası açabilirler (m. 142). İcra Dairesinin sıra cetvelini yaparken buraya kadar sıralananlar da dahil takip hukuku hükümlerine aykırı hareket ettiği ve yapılan işlemin hadiseye uygun olmadığı iddia edilmekte ise bu hâlde sıra cetveline karşı başvurulacak yol, icra mahkemesine şikâyet (m. 16) yoludur. İİK m. 142/3 hükmünden sıra cetveline şikâyet yolunun sadece sıraya karşı bir itirazda bulunulması hâline münhasırmış gibi bir anlam çıkmakta ise de, icra müdürünün sıra cetveli düzenlerken uymak ve re’sen yapmak zorunda olduğu bütün hususlardan dolayı m. 16. gereğince şikâyet yoluna başvurulabilir.

İİK’nın 142/son maddesinde sadece sıraya yönelik itirazların icra mahkemesinde görülebileceği hükme bağlanmışsa da, icra müdürünün sıra cetvelini düzenlerken takip hukuku hükümlerine aykırı hareket etmesi hâli de madde kapsamında olup şikâyet yolu ile İcra Mahkemesinde görülmesi gerekir (19 H.D. 30.03.2000, 963/2278). İcra mahkemesi şikâyeti kabul eder, sıra cetvelinin düzeltilmesine veya iptaline karar verirse, İcra Dairesi, sıra cetvelini buna göre düzelterek m. 141. gereği yeniden ilgililere tebliğ eder (m. 141).

Sıra cetveline itiraz etmek isteyen alacaklı (bu husustaki takip hukuku kurallarının yanlış uygulandığını iddia etmeyip) sıra cetveline alınmış bir alacaklının alacağına veya onun sırasına (veya hem alacağına hem sırasına) itiraz etmek istiyorsa o zaman sıra cetveline karşı mahkemede itiraz yoluna başvurması gerekir (Prof. Dr. Baki Kuru-İcra ve İflas Hukuku El Kitabı Sayfa 729-736.).

Somut olayda icra takibi 54 KC 7.1 plakalı aracın ödenmeyen 15.000 TL otopark ücreti nedeniyle başlatılmış, araç icra dairesi tarafından 7.500 TL bedelle satılmış, alacağın yedieminlikten kaynaklandığı ve öncelik taşıdığı neden gösterilerek tüm satış bedeli alacaklıya ödenmiştir. Şikâyetçi Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığı söz konusu araçtan kaynaklanan motorlu taşıtlar vergisi alacağının bulunduğunu, alacağın rüçhanlı olup mevzuata aykırı olarak sıra cetveline dahil edilmediğini ileri sürerek İcra Dairesi tarafından yapılan 27.03.2015 tarihinde düzenlenen sıra ve derece kararının iptalini istemiş, mahkemece satış bedeli 138/2’ye göre muhafaza masraflarını dahi karşılamadığından devamın reddine karar verilmiş, hüküm ihale tarihinde geçerli Adalet Bakanlığı’na Ait Depo ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Alınacak Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğ’in 3. maddesi ve 4. maddesi göz önünde bulundurularak, anılan tebliğ uyarınca sıra cetvelinde muhafaza bedeli kapsamında belirlenen ve öncelikle ödenen bedelin tarifeye uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği denetlendikten sonra karar verilmesi gerektiği nedeniyle bozulmuştur.

Yukarıda yer verilen paraların paylaştırılması ile ilgili hükümlerden anlaşılacağı üzere, icra müdürü paranın dosyaya girmesi üzerine bu işi re’sen başlatacak, öncelikle satış parasından İİK 138/2. maddesi gereği haciz paraya çevirme ve paylaştırma gibi bütün alacaklıları alakadar eden masraflarını alacak ve artan parayı alacakları nispetinde alacaklılara paylaştıracak, tutar bütün alacaklıların alacağını ödemeye yetmiyorsa alacaklıların bir sıra cetvelini yaparak ilgililere tebliğ edecektir. Bir başka anlatımla İcra müdürü maddelerde belirtilen sıraya göre satış parası ile ilgili tasarruflarda bulunup sonunda gerekiyorsa re’sen sıra cetvelini yapmalıdır. Somut olayda da takip alacaklısının alacağı muhafaza masrafı niteliğinde de olsa, 138/2. maddesine göre satış tutarından düşülmesi gereken miktar takipte kesinleşen bu alacak olmayıp, Özel Dairesinin bozma ilamında belirtildiği üzere Adalet Bakanlığı’na ait Depo ve Garajlarda Muhafaza edilen Mahcuz Mallar için Alınacak Ücret Tarifesi hakkında tebliğin 3. ve 4. maddelerine göre belirlenecek bedel olmalıdır.

Bu nedenle şikâyetçinin mevzuata uygun yapılmayan sıra cetvelinin iptali talebi sıra cetveli düzenlenmeden önce İİK 138/2. maddesine uymayan muhafaza masrafı belirlenmesi yönündeki İcra Müdürü işlemini de kapsadığından, başvurunun şikâyet olarak incelenmesi, İcra Müdürünün muhafaza bedelini doğru belirleyip satış bedelinden düşüldükten sonra varsa bakiye satış bedeli için sıra cetveli düzenlemesini sağlayacak şekilde karar verilmelidir. İcra dosyasında bulunan Sıra ve Derece kararı başlıklı 27.03.2015 tarihli belge yasada belirtilen prosedüre uygun bir belge olmayıp sıra cetveli niteliği de taşımamaktadır. Sıra cetvelinin usulüne uygun düzenlenmesi İcra Müdürünün görevi olup, denetimi ise İcra Mahkemesine aittir. Şikâyetin usulsüz düzenlenen bu belgenin iptaline ilişkin şikâyet niteliğinde olduğu ve belirtilen gerekçelerle bozulması gerektiği kanaatiyle Sayın Çoğunluğun belgenin sıra cetveli olduğu kabulü ve başvurunun bu belgedeki sıraya itiraz davası nitelemesi ile verdiği onama kararına katılamıyoruz.

Hafize Gülgün VURALOĞLU       Nebahat ŞİMŞEK
Üye                                               Üye

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2020/(23)6-211
KARAR NO   : 2022/829

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               :
 Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ                         : 09/10/2019
NUMARASI                 : 2019/534 - 2019/921
DAVACI                       : T.E. Bankası A.Ş. vekili Av. D.A.
DAVALI                       : R.Ö. vekili Av. C.B.

1. Taraflar arasındaki “sıra cetveline itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)'nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun ile değişiklikten önceki hâliyle 438. maddesinin 2. fıkrası gereğince direnme kararının temyiz incelemesinde duruşma yapılmayacağından davalı vekilinin duruşma talebinin reddine karar verilip dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili bankanın Bora Yıldız, Barbaros Y. ve Y. Çelik Tic. ve San. Ltd. Şti.’den olan alacağı için İstanbul 1. İcra Müdürlüğünün 2014/29730 E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, Barbaros Y.'ın İstanbul ili, Çatalca ilçesinde yer alan 549 parsel sayılı taşınmazdaki 4/5 hissesine haciz konulduğunu, ancak davalının borçlu hakkında Bakırköy 4. İcra Müdürlüğünün 2014/2676 E. sayılı dosyası üzerinden başlattığı icra takibi ile Çatalca İcra Müdürlüğünün 2014/286 Talimat sayılı dosyasında anılan taşınmazı sattırdığını, satıştan gelen paranın alacaklıların tümünün alacağının karşılanmasına yetmediğinden sıra cetveli yapıldığını, sıra cetvelinde tüm bedelin davalıya ayrıldığını, davalının başlattığı takibin dayanağının senet olduğunu, gerçekte böyle bir alacağın bulunmadığını, senedin her zaman düzenlenebileceğini, amacın mal kaçırma olduğunu ileri sürerek sıra cetveline itirazın kabulü ile İstanbul 1. İcra Müdürlüğünün 2014/29730 E. sayılı dosyasına konu müvekkili banka alacağının davalıya ayrılmış olan paydan ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili tarafından başlatılan takibin dayanağı kambiyo senedinde müvekkilinin ilk lehtar olmadığını, bonoya ciro yoluyla hamil olduğunu, bu sebeple muvazaa iddiasının dinlenemeyeceğini, davacı bankanın müvekkili tarafından başlatılan icra takibinden yaklaşık yedi buçuk ay sonra takip başlattığını, müvekkilinin senette yetkili hamil olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.02.2016 tarihli ve 2015/953 E., 2016/162 K. sayılı kararı ile; senedin her zaman düzenlenmesi mümkün olup davalı alacaklının alacağının gerçek hukukî bir ilişkiye dayandığını, takipten önce düzenlenmiş ve birbirini teyit eden usulüne uygun deliller ile ispatlaması gerektiği, muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddianın, kural olarak borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı biçimde borç ilişkisi oluşturarak diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri yönünde olduğu, bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarihin önem taşıdığı, muvazaadan söz edilebilmesi için kural olarak muvazaalı tasarrufun diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerektiği, davalının takibinin dayanağı bononun keşide tarihinin 12.07.2012, vade tarihinin 12.08.2012, takip tarihinin ise 28.02.2014 olduğu, bu durumda bononun düzenlenebileceği en son tarihin 28.02.2014 olabileceği, davacının 10.10.2014 tarihli takibinin dayanağı olan bononun ise 02.02.2012 keşide tarihli, 08.10.2014 vade tarihli olup, davalının dayanağı bononun keşide tarihinin davacının dayanağı bononun keşide tarihinden sonra olduğu, davalı tarafından başlatılan takibin dayanağı bononun davacı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonra düzenlendiği, davalı ile davalının başlattığı takip borçlusu Özcan Ö.'in kardeş oldukları, davalı tarafından ibraz edilen belgelerin ispata elverişli olmadığı, işlemin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile İstanbul 1. İcra Müdürlüğünün 2014/29730 E. sayılı dosyasına konu davacı banka alacağının Bakırköy 4. İcra Müdürlüğünün 2014/2676 E. sayılı dosyasında davalıya ayrılmış paydan ödenmesine karar verilmiştir.

Özel Daire Onama Kararı:

7. Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesince 05.07.2017 tarihli ve 2016/3695 E., 2017/1997 K. sayılı kararı ile;                                       

“… Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir,..." gerekçesiyle karar onanmıştır.

Özel Daire Bozma Kararı:

9. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

10. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesince 30.05.2019 tarihli ve 2017/2233 E., 2019/2501 K. sayılı kararı ile;                                                                                                                       

“… Davalı borçlu ile aralarında ticari ilişkiler bulunduğunu, takibe konu bonoların bu ticari ilişki sonucunda verildiğini savunmuş, mahkemece bu ilişkilerle ilgili deliller toplanmadan sırf bono tarihinin davacı takibinden sonra olması ve davalı ile borçlunun kardeş olması gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Halbuki ticari ilişkinin varlığını ve alacağının gerçek olduğunu isbat eden davalının borçlu ile kardeş olması ve takip tarihinin bir önemi olmayacaktır. Asıl olan fiktif bir alacak yaratma saikidir. Bu nedenle davalının alacaklısı olduğu, Bakırköy 4. İcra Müdürlüğünün 2014/2676 Esas sayılı takip dosyasının dayanağı olan bononun borçluları Barbaros Y. ve Özcan Ö. ile davalı arasında var olduğu iddia edilen ticari ilişkinin tespiti ile bononun tanzim sebebinin araştırılması için, davalı savunmasında bahsi geçen hususlar da dikkate alınmak suretiyle, davalı tarafça ibraz edilen belgeler ve tarafların ticari kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak, oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.

Açıklanan bu gerekçelerle hükmün bozulması gerekirken, Dairemizce onandığı anlaşıldığından, davalı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin 05.07.2017 tarihli ve 2016/3695 Esas, 2017/1997 Karar sayılı onama ilamı kaldırılarak, hükmün bozulması gerekmiştir,…” gerekçesiyle onama kararı kaldırılarak karar bozulmuştur.            

Direnme Kararı:

11. Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.10.2019 tarihli ve 2019/534 E., 2019/921 K. sayılı kararı ile; davalı alacaklının borçlu ile olan ticarî ilişkisini usulüne uygun belgelerle ispatlaması gerektiği, davacı vekilinin tanık deliline muvafakat etmediği, tanık dinlenmesinin sonuca etkili olmayacağı, tarafların ispata yarayan tüm delillerini ibraz etmesi için kendilerine tensip zaptı ile süre verildiği, ön inceleme duruşmasında ara karar ile de ayrıca süre verildiği, davalı tarafından iddiasına konu senedin muvazaalı olmadığına ilişkin yeterli kanaat oluşturacak delillerin dayanakları ile birlikte ibraz edilmediği, cevap dilekçesi ile de herhangi bir defter incelemesi talebinde bulunulmadığı, davalının sunduğu tahsilat makbuzlarının her birinin T.Ö. Gıda Tarım Hayvancılık ve Metal Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti. ile Y. Çelik Ticaret ve San. ve Tic. Ltd. Şti. arasındaki ticari ilişkiye istinaden düzenlendiği, takibe konu senedin ise Özcan Ö., Barbaros Y. ve Recep Ö. arasında düzenlendiği, sunulan tahsilat makbuzları ekindeki çeklerin ve senetlerin olması gerektiği gibi ticarî şirketler adına düzenlenmesine rağmen takip konusu senedin gerçek kişiler adına düzenlendiği, bu belgeler üzerinde ya da şirketlerin ticarî defterleri üzerinde yapılacak bir incelemenin sonuca etkili olmayacağı, senedin gerçek kişiler arasında düzenlenmiş olması nedeniyle daha önce de şirketler adına düzenlenmiş çek ve senetlerle tahsilat yapıldığı dikkate alındığında Recep Ö. ile Özcan Ö. arasındaki senet geçişini sağlayıcı ilişkiye dair herhangi bir delil de ibraz edilmediği, Barbaros Y.'ın borçlu olduğu dosyada 03.03.2014 tarihinde icra dairesine müracaat edip borcu kabul ederek lehine olan sürelerden feragat ettiği, dava konusu taşınmazı mal olarak bildirdiği, gayrimenkul satış talebinde bulunduğu ve satış avansını yatırarak satış sürecini ilerletmek için hayatın olağan akışına aykırı işlemler yaptığı, davalı alacaklının alacağın gerçek hukukî bir ilişkiye dayandığını ispat edemediği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

12. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

13. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı bankanın muvazaa iddiasına ilişkin olarak davalı tarafından icra takibine konu edilen bononun düzenlenme sebebinin araştırılması için davalının ibraz ettiği belgeler ve davalı ile senet borçlularının ticarî kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak varılacak sonuca göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

14. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) “Sıra cetveli” başlıklı 140. maddesine göre; “Satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemiye yetmezse icra dairesi alacaklıların bir sıra cetvelini yapar.

Alacaklılar 206. madde mucibince iflas hâlinde hangi sıraya girmeleri lazım geliyorsa o sıraya kabul olunurlar.

Bununla beraber ilk üç sıraya kayıt için muteber olan tarih haciz talebi tarihidir”

Aynı Kanun’un 141. maddesi uyarınca “Sıra cetvelinin birer sureti icra dairesi tarafından alakadarlara tebliğ edilir.”

15. İcra ve İflas Kanunu’nun “Cetvele itiraz” başlıklı 142. maddesi, “Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakdarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel mündericatına itiraz edebilir.

Dava basit muhakeme usuliyle görülür.

İtiraz alacağın esas ve miktarına taallük etmeyip yalnız sıraya dairse şikayet yoliyle icra mahkemesine arz olunur”

Aynı Kanun’un 138/2 maddesi ise, “…Haciz, paraya çevirme ve paylaştırma gibi bütün alacaklıları alakadar eden masraflar önce satış tutarından alınır ve artan para takip masrafları ve işlemiş faizler dahil olduğu halde alacakları nispetinde paylaştırılır…”

Şeklinde düzenlenmiştir.

16. Açıklanan bu yasal düzenlemeler ile İİK’nın 100 ve 101. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, borçluya ait paranın veya satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar birden fazla alacaklı tarafından haciz konulması hâlinde yapılan satış sonucu elde edilen satış tutarının bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmemesi durumunda icra müdürlüğünce sıra cetveli yapılması gerekir. Sıra cetvelinde aynı derecede hacze iştirak etmiş olan (m. 100-101) bütün alacaklılar, alacak miktarları ve faizleri ile gösterilir. Bu alacaklıların her biri belli bir sıraya girer. Bu sıra, İİK’nın 206. maddesinde gösterilmiştir (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 730, 732, 733).

17. Sıra cetveli, satış bedelinden alacakları ödenecek kimselerin ve bunların alacaklarının İİK’nın 206. maddesi uyarınca imtiyaz durumlarının ve hangi sıraya dâhil olduklarının tespiti amacıyla düzenlenir. Böylece hangi alacakların öncelikle ödeneceği, hangi mahiyetteki alacakların hangi sıraya kaydedileceği sıra cetveli yapılması ile belirlenmiş olur. İİK’nın 206 ve 207. maddelerine göre sıra cetvelinin nasıl düzenleneceği İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği’nin 59. maddesinde gösterilmiştir.

18. Yönetmeliğin 59. maddesi uyarınca alacaklıların ad ve soyadları, talep edilen, kabul ve reddedilen para miktarlarının, alacak hakkındaki kararın ne olduğu ve hangi sıraya kabul edildiği yazılır. İİK’nın 141. maddesi gereğince de sıra cetvelinin birer suretinin icra müdürlüğü tarafından alakadarlara tebliğ edilmek suretiyle alacaklılara itiraz etme imkânı sağlanmaktadır.

19. Sıra cetveline itiraz davası açma süresi yedi gündür. Bu süre sıra cetvelinin itiraz eden (davacı) alacaklıya tebliğinden itibaren işlemeye başlar. Bu yedi gün içinde hiçbir sıra cetveline itiraz davası açılmazsa sıra cetveli kesinleşir (Kuru, s. 738). Nitekim aynı ilkelere Hukuk Genel Kurulunun 30.11.2021 tarihli ve 2017/(23)6-1176 E., 2021/1522 K. sayılı kararında da değinilmiştir.

20. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; davacı vekili tarafından Bora Yıldız, Barbaros Y. ve Y. Çelik Tic. ve San. Ltd. Şti.’den olan alacağı için icra takibi başlatıldığını, Barbaros Y.'ın adına kayıtlı taşınmazdaki hissesine haciz konulduğunu, ancak davalının borçlu hakkında başlattığı icra takibi ile anılan taşınmazı sattırdığını, satıştan gelen paranın alacaklıların alacağının tamamını karşılamaya yetmediğinden sıra cetveli yapıldığını, sıra cetvelinde tüm bedelin davalıya ayrıldığını, davalının icra takibine dayanak senet nedeniyle bir alacağının bulunmadığını ileri sürerek sıra cetvelinin iptalini talep ettiği görülmektedir.

21. İcra ve İflas Kanunu’nun 142/3. maddesinde, itirazın alacağın esas ve miktarına ilişkin olmayıp yalnız sıraya dair ise şikâyet yolu ile icra (hukuk) mahkemesine başvurulabileceği düzenlenmiş olup, itiraz edilen alacağın esasına ve miktarına ilişkin olarak yargılama yapılması ve sıra cetvelinin doğru düzenlenip düzenlenmediğinin buna göre değerlendirilmesi genel mahkemece yapılabilecektir.

22. Alacağın esas ve miktarına ilişkin olarak açılan sıra cetveline itiraz davasında görevli mahkeme ise, davacının davasını kazanması hâlinde istifade edeceği muhtemel para miktarına [sıra cetvelinde davalı alacaklıya ayrılan paya (para miktarına)] bakılmaksızın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesidir (Kuru, s. 738; Uyar, Talih/Uyar, Alper/Uyar, Cüneyt: İcra ve İflâs Kanunu Şerhi, Ankara 2014, s. 2650; Muşul, Timuçin: İcra ve İflâs Hukuku, Ankara 2013, s. 808; Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/ Sungurtekin Özkan, Meral/Özekes, Muhammet: İcra ve İflâs Hukuku, Ankara 2011, s. 348).

23. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu nedenle mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın esası hakkında hüküm kurulması yerinde değildir.

24. Hâl böyle olunca, açıklanan bu değişik gerekçe ile direnme kararının usulden bozulması gerekmiştir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Direnme kararının değişik gerekçe ile usulden BOZULMASINA,                        

Bozma neden ve kapsamına göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.