YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ'NİN ALDATAN KİŞİ HAKKINDA VERMİŞ OLDUĞU KARŞI OYLU VE FARKLI KARARLAR

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


20 Nis
2016

Yazdır

T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi

ESAS NO      : 2015/1416 
KARAR NO    : 2016/370

    Y A R G I T A Y   İ L A M I


MAHKEMESİ    : Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ              : 14/03/2014
NUMARASI       : 2013/19 - 2014/172
DAVACI            : H.K. vekili Avukat G.T.T.
DAVALILAR      : 1- E.K. 2- E.O.

Davacı H.K. vekili Avukat G.T.T. tarafından, davalılar E.K. ve diğeri aleyhine 09/01/2013 gününde verilen dilekçe ile adli yardım talepli olarak maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; adli yardım isteminin kabulü ile davanın kısmen kabulüne dair verilen 14/03/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalılar tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının 29,20 TL'sinin davacıya 685,00 TL'sinin de davalılara yükletilmesine, peşin alınan harçların bundan mahsubuna 14/01/2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

   Başkan                     Üye                           Üye                      Üye                      Üye
  Ş.Öztürk                S.Bellek                     F.F.Şahin                 R.Eğri               H.Akdere  
                                    (M)                                                         (M)

KARŞI OY YAZISI

Dava eş aldatması nedeniyle manevi ve evden kovulması nedeniyle ev eşyalarının davalılarda kalması nedenine dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece maddi zararın ispat edilemediği olgusuna dayanarak bu istem reddedilmiş, aldatma olayına dayanarak 10.000 TL. Manevi tazminata hükmedilmiştir.

Davacı ile davalı Eray arasında Çorlu Aile Mahkemesinin 2011/386 esas - 2013/241 karar sayılı dosyasında boşanma davası görülmüş olup davacı yararına aynı nedene dayalı olarak 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. 
Eşler evlenmekle birbirlerine karşı cinsel anlamda sadakat yükümlülüğü altına girerler. (MK 185/3) 

Bu yükümlülüğün ihlali halinde diğer eş TMK 161 maddesine dayalı olarak boşanma davası açarak bu davada MK 174/2 maddesinde düzenlenen manevi tazminat isteminde bulunabilir. 

Böyle bir boşanma davası açarak eşinden tazminat alan kişinin manevi zararı karşılanmış demektir. Davalı eş ile ilişkide olan 3. kişinin durumuna gelince; boşanma davasıyla eşinden manevi tazminat alan davacı manevi tazminatın "tekliği" ve "bölünmezliği" ilkesi gereğince 3. kişiden tazminat isteyemeyeceği gibi tazminatı eşinden almışken 3. kişiye yönelmesini MK. 2. maddesi kapsamında kanunda korumaz.

Tüm bu nedenlerle kararın manevi tazminat bölümünü onayan çoğunluk görüşüne karşıyız. 14/01/2016 

Üye                                        Üye
Selma Bellek                         Refik Eğri

 

T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi

ESAS NO      : 2015/5746 
KARAR NO    : 2016/3246

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ   : Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ             : 18/11/2014
NUMARASI      : 2013/229 - 2014/545
DAVACI            : P.İ. vekili Avukat Ü.T.
DAVALI            : S.Ç. vekili Avukat M.D.

Davacı P.D.vekili Avukat Ü.T. tarafından, davalı S.Ç. aleyhine 02/04/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18/11/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Davacı, davalının kendisi ile evli olduğunu bildiği halde eşi ile evlilik birliği devam ederken birlikte olduğunu, eyleminin kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğunu iddia ederek, uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.

TMK'nun 185. maddesine göre, “Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler birlikte yaşamak, birbirlerine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.” Aynı Yasanın 174. maddesine göre de, “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.” denilmiştir. 

Anılan Yasa maddeleri uyarınca, davacının eski eşinin TMK'nın evlenmeyle kendisine yüklediği ödevler arasında bulunan sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle kendisinden manevi tazminat isteyebileceği kuşkusuzdur. TMK'daki bu düzenleme, dava dışı eşin evlenme ile kurulan aile birliğinin tarafı olması sıfatından kaynaklanmaktadır. Zira, eş kendi iradesi ile bu birliğin tarafı olmayı kabul etmiş ve yasanın kendisine tanıdığı hak ve yükümlülükler altına girmiştir. Davalının ise, doğrudan davacının bedensel veya ruhsal bütünlüğüne yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunduğundan söz edilemez. Söz konusu Kanunda yükümlülüğünü ihlal eden eşin eylemini birlikte gerçekleştirdiği kişiler yönünden herhangi bir düzenleme getirilmemiştir.

Dava konusu eylemin gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nun müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümlerinin de uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Zira sözkonusu yasanın 61. maddesinde haksız fiil nedeniyle müteselsilen sorumluluğa gidilebilmesi için, zarara birlikte sebebiyet verilmiş olması gerekir. Aldatma şeklindeki eylemin, eş olmayan davalı tarafından asli olarak işlenmesinin mümkün olamayacağı kuşkusuzdur. İştiraken işlenebilirliğinin kabul edilebilmesi için, müstakilen de işlenebilir olması gerekir. Ayrıca haksız fiil sorumluluğunu, geniş ve belirsiz bir kavram olan sadakat yükümlülüğünü ihlal etmeye iştirak çerçevesinde değerlendirmek, sorumluluğu belirsiz hale getirecektir.

Açıklanan nedenlerle, BK'nın 49 (TBK.58) maddesine göre, davalıının eylemi, davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemez. Mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davacının manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle davalı yararına BOZULMASINA; bozma nedenine göre, davacının temyiz itirazlarının ise incelenmesine yer olmadığına ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/03/2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

  Başkan                          Üye                              Üye                       Üye                      Üye
Ş. Öztürk                    S. Bellek                     S. Arslan                  R. Eğri                M. Erol
     (M)                                                                  (M)  

KARŞI OY YAZISI

Dava; davacının dava dışı eşi ile davalının evlilik dışı birlikteliğinden kaynaklanan kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin bir bölümü kabul edilmiş; yanlar tarafından temyiz edilen hüküm, Dairemiz çoğunluğunun, davalının bu eyleminin, davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir fiil olarak kabul edilemeyeceği benimsenerek, hükmedilen manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

Yerel mahkemenin kararında da vurgulandığı gibi; eşler evlilik birliğini kurmakla birbirlerine sadakat borcu altına girmelerinin yanında, mensubu oldukları aile birliğine karşı da sorumlulukları bulunmaktadır. Davacının eşinin evli olmasına rağmen bir başkası ile cinsel ve duygusal ilişkiye girmesi, evlilik sözleşmesi ile bağlandığı, sadakat borcu altına girdiği eşine karşı haksız eylem niteliğindedir. Davalı da evli olduğunu bilerek davacının eşiyle gayri resmi ilişkiye girmek suretiyle, gerek yasalarca, gerek örf ve adet hukukunca korunmayan haksız bir davranış içine girmiştir. Bu davranış da açıkça haksız eylem niteliğindedir.

Eş söyleyişle, esasen dava dışı eşin evlilik birliğinin gerektirdiği sadakat yükümü bulunmakla birlikte, onun evli olduğunu bilen ve buna rağmen onunla birlikte ilişkiye giren davalının da dava dışı eşin sadakatsizlik eylemine katıldığında, her ikisinin de bu haksız eylemlerinden birlikte ve müteselsilen sorumlu olduklarında kuşku bulunmamaktadır. O halde Türk Borçlar Kanununun 61. (Borçlar Kanununun 50. md.) maddesinde düzenlenen birden fazla şahsın müşterek kusurlarıyla bir zarara yol açmaları, diğer bir deyimiyle tam teselsül hali mevcut olup, davalı doğan zarardan davacının eşi ile birlikte müteselsilen sorumludur. (HGK 2010/4-129 E. - 173 K.)

Müteselsilen sorumluluğun bulunduğu durumda da davacı, alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi, bunlardan biri veya birkaçından da isteyebilir. (HGK 12.11.2003 gün ve 2003/9-685 E. - 690 K.)

Hal böyle olunca; mahkemece, davalının açıklanan şekilde gerçekleşen eyleminden sorumluluğu kabul edilerek davacı eş yararına tazminata karar verilmesi doğrudur. Bu aşamada hükmedilen tazminatın miktarı hakkındaki görüşümüz saklı kalmak üzere, yukarıda belirttiğimiz nedenlerle, davanın tümden reddi gerektiğine dair çoğunluk kararına katılmıyoruz. 14/03/2016

Başkan                                 Üye
Ş. Öztürk                              S. Arslan

BİLGİ : 06.07.2018 tarihli 2017/5 Esas, 2018/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereği ALDATILAN EŞ, ÜÇÜNCÜ KİŞİDEN MANEVİ TAZMİNAT TALEP EDEMEZ.