ALICININ BU ARACI HALİ HAZIR DURUMU İLE GÖRÜP BEĞENEREK TESLİM ALDIĞI KAYDI GİZLİ AYIPTAKİ SORUMLULUĞU SONA ERDİRMEZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


14 Nis
2022

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2018/(19)11-436
KARAR NO   : 2021/1717

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              :
 Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                        : 17/11/2017
NUMARASI                : 2017/280 - 2017/486
DAVACI                      : H.G. vekili Av. V.S.
DAVALI                      : K.Y. vekili Av. A.A.
İHBAR OLUNAN       : V.Ö.

1. Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 12.03.2013 tarihinde F.F. Combi Emotion 1.3 model aracı davalıdan 23.000 TL bedelle satın aldığını, araç satılırken müvekkiline aracın kazasız olduğunun, kayda değer bir arızasının olmadığının beyan edildiğini, müvekkilinin aracı bir süre kullandığını, daha sonra aracı satmak istediğini, bir alıcı ile anlaştığını ve alıcının aracı muayene için servise götürdüğünde aracın ağır kazalı olduğunun anlaşıldığını, bu durum üzerine müvekkilin de aracı muayene ettirdiğini ve aracın ağır hasarlı olduğunu tespit ettirdiğini, aracın kazalı hâliyle en fazla 10.000-11.000 TL edeceğinin söylendiğini, müvekkilinin hile ile yanıltılarak ayıplı araca değerinden fazla ödeme yaptığı için 11.000 TL zararı olduğunu ileri sürerek ayıplı araca fazladan ödediği 11.000 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu aracın müvekkili tarafından 22.01.2013 tarihinde harici satış sözleşmesi ile Vedat Ö. isimli şahsa 18.750 TL bedelle satıldığını, müvekkilinin davacı ile satış konusunda hiçbir şekilde muhatap olmadığını, müvekkilinin talep üzerine noterde satış sözleşmesi imzaladığını, satış bedelinin Vedat Ö.'ya ödendiğini, satış ilanı internet sitesine konulurken herkes plakasını sorgulayabilsin diye özellikle plakasını açık bırakarak koyduğunu, basit bir araştırma ile tespit edilebilecek bir hususta ayıptan söz edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6. Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.09.2015 tarihli ve 2014/49 E., 2015/265 K. sayılı kararı ile; alınan bilirkişi raporunda araçla ilgili Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezinden temin edilen kayıtlara göre 05.11.2010 - 19.09.2011 tarihleri arasında dört kez çarpma şeklinde meydana gelen hasarlardan dolayı aracın ağır hasarlı ve ayıpların gizli ayıp olduğu, satış tarihi itibarı ile aracın ayıpsız piyasa değerinin 21.000 TL, ayıplı değerinin 12.000 TL olduğu, iki bedel arasındaki oranın 0,57 TL ve bu orana göre davacının zararının 11.400 TL olduğu yönünde görüş bildirildiği, davalı, aracı Vedat Ö.’nın sattığını, kendisine ödeme yapılmadığını iddia ederek delil olarak Vedat Ö. ile aralarında düzenlenmiş harici satış sözleşmesine dayanmış ise de, söz konusu belgenin her zaman düzenlenebilecek nitelikte belge olduğu, noter tarafından düzenlenen satış sözleşmesinin aksini ispat etmeye elverişli olmadığı anlaşılmakla bu yöndeki savunmaya itibar edilmediği, satıcının, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukukî ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olduğu, davaya konu aracın ağır hasarlı olarak davacıya satıldığı, araçtaki ayıpların gizli ayıp niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle bilirkişi raporuna itibar edilmek sureti ile davanın kabulü ile 11.000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

8. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince 08.06.2017 tarihli ve 2016/10734 E., 2017/4683 K. sayılı kararı ile;

“… Davacı ile davalı arasındaki resmi satış sözleşmesi 12.03.2013 tarihli olup sözleşmede “alıcının bu aracı halihazır durumu ile görüp beğenerek ve bedelini tamamen ödeyerek teslim aldığı” şeklinde düzenleme mevcut olup davacı, aracı mevcut hali ile satın almıştır. Diğer yandan satış ikinci el araç satışı olup satıcı tarafından ayrıca bir garanti taahhüdü verildiğinin davacı alıcı tarafından kanıtlanması gerekir. Somut olayda sunulan deliller dikkate alındığında, davanın reddi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir,…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.11.2017 tarihli ve 2017/280 E., 2017/486 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesi yanında, araç alım satımına ilişkin noterlik sözleşmelerinde matbu ve kalıplaşmış sözleşme örneklerinin kullanıldığı, uygulamada bu şekilde tarafların gerçek irade ve sözlerini yansıtmayan sözleşmeler kullanılsa da, noterlikte düzenlenen bu sözleşmenin yine de tarafları bağlayacağı, ancak gizli ya da açık ayıpların bu sözleşmede geçen ifade kapsamında kalıp kalmayacağının ihtilaflı olduğu, davaya konu aracın ticarî bir araç olmayıp tarafların da tacir olmadığı, bu durumda araçtaki ayıbın gizli olup olmadığı ve basit bir muayene ile anlaşılıp anlaşılmayacağının önem arz ettiği, açık ayıbın noterlikte yapılan sözleşmede geçen “alıcının bu aracı halihazır durumu ile görüp beğenerek ve bedelini tamamen ödeyerek teslim aldığı” ifadesinin içerisinde kaldığının kabulünün zorunlu olduğu, ancak gizli ayıbın sözleşmedeki ifadeye dâhil olmadığı, bu nedenle davalı satıcının gizli ayıplardan dolayı sözleşmedeki bu ifadeye dayanarak yükümlülükten kurtulamayacağı, araçtaki ayıbın gizli ayıp olup olmadığına ilişkin alınan raporda, bilirkişinin ayıbın gizli ayıp olduğunu belirttiği, bu durumda satıcının gizli ayıptan dolayı sorumlu olduğu, ikinci el satışlarda verilecek garanti taahhüdü ile ayıplı mal kavramları her ne kadar yakın olsa da satıcının gizli ayıplardan sorumlu olması için garanti taahhüdü vermesine gerek bulunmadığı, bu sorumluluğun kanundan kaynaklanın bir sorumluluk olup ikinci el satışlara ilişkin de kısıtlayıcı bir hüküm olmadığı, dolayısıyla satıcı garanti taahhüdü verse de vermese de kanundan kaynaklandığı için gizli ayıptan dolayı sorumlu olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; satın alınan aracın ayıplı olduğu iddiası ile açılan eldeki davada, taraflar arasında noterde düzenlenen resmî satış sözleşmesinde yer alan “alıcı bu aracı hali hazır durumu ile görüp beğenerek ve bedelini tamamen ödeyerek teslim aldığı” şeklindeki ibare karşısında davalının ayıptan dolayı sorumluluktan kurtulup kurtulamayacağı, davalının ayıp nedeniyle sorumlu tutulabilmesi için ikinci el araç satışında ayrıca garanti taahhüdü vermesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 219 ve devamı maddelerinde düzenlenen ayıp kavramına ilişkin olarak açıklamalarda bulunmakta fayda vardır.

13. Türk Borçlar Kanunu’nun 219. maddesi;

“Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.

Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.”

şeklinde düzenlenmiştir.

Aynı Kanun’un “Gözden geçirme ve satıcıya bildirme” başlıklı 223. maddesi;

“Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.

Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.”

hükmünü haizdir.

14. Türk Borçlar Kanunu’nun “Satıcının ağır kusurları” başlıklı 225. maddesi ise; "Ağır kusurlu olan satıcı, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamaz.

Satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hüküm geçerlidir."

şeklinde düzenlenmiştir.

15. Türk Borçlar Kanunu’nun 221. maddesinde de, satıcının satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu olması hâlinde, ayıptan sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan her anlaşmanın kesin olarak hükümsüz olduğu belirtilmiştir.

16. Ayıp; bir malda sözleşme ve yasa hükümlerine göre normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların yer almasıdır. Bu çerçevede ayıp kavramının içeriği belirlenirken öncelikle; sözleşme hükümlerine bakılmalıdır. Sözleşme ele alınırken bakılacak ilk husus, taraflar arasında satılan malın hangi özellikleri içermesi konusunda açık bir anlaşmanın olup olmadığıdır. Üzerinde anlaşma olmayan durumda ise, sözleşmenin yorumundan hareketle tarafların zımnen bu konuda bir anlaşma yapıp yapmadıklarına bakılacaktır. Zımnî anlaşmanın dahi olmadığı durumlarda, sözleşmenin tümü dikkate alınacak ve dürüstlük kuralına göre malın taşıması gereken vasıflar belirlenecektir. Bu anlamda ayıp, malın sözleşmeye göre taşıması gereken nitelikleri taşımaması hâli veya bu hususta özel bir hüküm olmasa da, sözleşmenin niteliği ve içeriği dikkate alındığında, malda mevcut olması gereken vasıfların eksikliği şeklinde ortaya çıkacaktır.

17. Satılan maldaki ayıp, açık veya gizli ayıp şeklinde olabilir. Açık ayıplar, ilk bakışta görülebilen veya basit bir muayene ile anlaşılabilen ayıplardır. Buna karşılık gizli ayıplar, ilk bakışta fark edilemeyen, sonradan yapılacak detaylı bir muayene ile anlaşılan ayıplardır. Bu tür ayıplar genelde malın yapısıyla ilgili olan ve kullanılmasıyla anlaşılan ayıplardır.

18. Durumun gerekli kıldığı muayene ile anlaşılamayan ayıplar, gizli ayıptır. Alıcının gizli ayıpları araştırma yükümlülüğü bulunmamaktadır. Ancak gizli ayıp ortaya çıkar çıkmaz bu durumu satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Alıcının ayıpları bildiğini veya bilmesi gerektiği konusunda ispat yükü satıcıya aittir.

19. Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı vekili, müvekkilinin davalıdan araç satın alırken aracın kazasız olduğunun, kayda değer bir arızası olmadığının müvekkiline beyan edildiğini, müvekkilinin daha sonra aracı satmak istediğinde, alıcının aracı muayene için servise götürdüğünde aracın ağır kazalı olduğunun tespit edildiğini iddia etmiş, davalı ise, aracı satan kişinin Vedat Ö. olduğunu, müvekkilinin talep üzerine noterde satış sözleşmesi imzaladığını, satış ilanı internet sitesine konulurken herkes plakasını sorgulayabilsin diye özellikle plakasını açık bırakarak koyduğunu, basit bir araştırma ile tespit edilebilecek bir hususta ayıptan söz edilemeyeceğini savunmuştur.

20. Dosya içerisinde yer alan Antalya 11. Noterliğinin 12.03.2013 tarihli ve 06.20 yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi incelendiğinde, dava konusu aracın 20.000 TL bedelle davacıya satıldığı, sözleşmede “alıcının bu aracı hali hazır durumu ile görüp beğenerek ve bedelini tamamen ödeyerek teslim aldığı” belirtilmiştir.

21. Mahkemece araç üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 04.05.2015 tarihli asıl ve 07.09.2015 tarihli ek rapor incelendiğinde, sigorta kayıtlarına göre aracın dört kez kazaya karıştığı, belirlenen kazalar nedeniyle ağır derecede hasarlı olduğu, oluşan hasarların gizli ayıp niteliğinde olduğu belirtilmiş ve toplam zarar 11.400 TL olarak tespit edilmiştir.

22. Mahkemece alınan bilirkişi asıl ve ek raporundan da anlaşıldığı üzere, davacının satın aldığı aracın ağır hasarlı olduğu ve ayıpların gizli ayıp niteliğinde bulunduğu anlaşılmakta olup, davalı satıcı bu gizli ayıplar nedeniyle ağır kusurludur. Bu nedenle araçtaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmediğini ileri sürerek de sorumluluktan kurtulamaz.

23. Taraflar arasında düzenlenen satış sözleşmesinde “alıcının bu aracı hali hazır durumu ile görüp beğenerek ve bedelini tamamen ödeyerek teslim aldığı” şeklinde beyana yer verilmiş ise de, alıcının bu beyanı açık ayıplar yönünden satıcının sorumluluğunu kaldırır ise de, satıcının gizli ayıplar nedeniyle sorumluluğu devam etmektedir ve ayrıca garanti taahhüdü vermesine de gerek yoktur.

24. Her ne kadar davalı, aracın satış ilanında herkes plakasını sorgulayabilsin diye özellikle plakasını açık bıraktığını savunmuş ise de, davacının satın aldığı araçla ilgili olarak trafik şube müdürlüğünce tutulan kayıtları, aracın sigorta bilgilerini inceleme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Somut olayda davalı satıcı, satış sırasında aracın ağır hasarlı olduğunu davacıya bildirdiğini veya alıcının bu ayıpları bildiğini ispatlayamamıştır.

25. Açıklanan nedenlerle, mahkemece davalı satıcının araçtaki gizli ayıplar nedeniyle sorumlu olduğu yönünde verilen direnme kararı yerindedir.

26. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, alıcının satış sırasında aracın plakasını sorgulamak suretiyle öncesinde karıştığı kazaları öğrenebileceği, herkesin plaka sorgusu ile tespit edebileceği hususun gizli ayıp olarak nitelendirilemeyeceği, Özel Daire kararının bu nedenle haklı ve yerinde olduğu, direnme kararının bozulması gerektiği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

27. Ne var ki, Özel Dairece miktar yönünden bir inceleme yapılmadığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Direnme kararı yerinde olup, davalı vekilinin miktara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE

6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440-III/1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.12.2021 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 20 üyenin 14’ü DİRENME UYGUN DAİREYE, 6’sı ise BOZMA yönünde oy kullanmışlardır.