ANNE OĞUL ARASINDA DOĞRUDAN BİR HUKUKİ İLİŞKİ BULUNMADIĞINDAN HMK 203 HÜKMÜNDEKİ İSTİSNALARDAN YARARLANILAMAZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


27 Eyl
2021

Yazdır

TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2020/3063
KARAR NO    : 2021/1611

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ              : Çarşamba 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                        : 11/04/2019
NUMARASI                : 2017/106 - 2019/238
DAVACI                      : S.Ö. vekili Avukat D.E.D.
DAVALI                      : A.R.Ö. vekili Avukat B.Ç.

Taraflar arasındaki sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacak davasından dolayı yerel mahkemece verilen gün ve sayısı yukarıda yazılı kararın; Dairemizin 16.01.2020 gün ve 2019/3159-2020/105 sayılı ilamıyla hükmün onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

- K A R A R -

Davacı vekili, davalının annesi olan müvekkilinin Almanya'da çalıştığını, Almanya'da kazanarak biriktirdiği paralar ile Çarşamba ilçesinde gayrimenkuller aldığını ve T.Vakıflar Bankasındaki hesabına yatırım yaptığını, müvekkilinin yaşı itibariyle yardıma ihtiyaç duyduğunu, Ali K.'in müvekkilinin sahibi bulunduğu gayrimenkullerden kiraları müvekkili adına topladığını, maaşını çektiğini ve müvekkili adına topladığı paraları gerekli giderleri yaptıktan sonra müvekkili adına T. Vakıflar Bankası Çarşamba Şubesindeki mevduat hesabına yatırdığını, müvekkilinin Ali K.'e 2014 yılı Ekim ayında 45.000 Euro meblağı gönderdiğini, Ali K.'in ayrıca müvekkiline ait maaşlar ve kira bedelleri olarak toplam 13.980,00 TL topladığını, davalının 2014 yılı Ekim ayında Çarşamba ilçesine gelerek Ali K. nezdinde bulunan paraları davacı annesinin hesabına kendisinin yatıracağını beyan ederek aldığını ancak müvekkilinin hesabına yatırılmadığını, taraflar arasında alt-üst soy ilişkisi mevcut olduğundan HMK 203 maddesi kapsamında tanık aracılığı ile dava konusu olayın ispat edileceğini belirterek davacıya teslim edilmeyen paraların davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının davayı açmada hukuki yararının bulunmadığını, soyut ve dayanaksız iddiaya dayandırılarak açılan davada tarafların davacı-davalı sıfatlarının bulunmadığını, davacı sıfatını Ali K.'in taşıması gerektiğini, dava dışı Ali K.'in davacıya karşı vekilin, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altında olduğunu, davacının dava konusu bedelin aktifinden eksildiğinde ısrarcı ise davanın Ali K.'e yönlendirilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Yerel mahkemece, taraflar arasında hem altsoy-üstsoy ilişkisi hem de vekalet ilişkisi bulunduğu, altsoy-üstsoy ilişkisi olması nedeni ile alınan davacı tanıklarının beyanlarında davalının, dava dışı Ali K.'de bulunan davacıya ait 45.000 Euro ve 13.000,00 TL parayı davacıya göndereceğini söyleyerek aldığını ve sonrasında davacıya göndermediğini vekalet görevini kötüye kullandığını doğruladıkları, davalı tarafından söz konusu paranın davacıya iade edildiği hususunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 45.000 Euro alacağın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek devlet bankalarının Euro para birimi ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi ile birlikte fiilen ödeme tarihindeki kur üzerinden, 13.000,00 TL alacağın 02/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; davalı vekili tarafından anılan kararın temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 24/10/2017 gün, 2017/3618 esas ve 2017/6282 karar sayılı ilamı ile; "...davacının talebinin kredi kullandığı Ziraat Bankası Kırklareli Merkez Şubesinde müdür olarak görev yapan davalının kişisel kusuruna yönelik olduğu, bu nedenle davalıya husumet düştüğü gerekçesiyle bozulduğu ve Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyulmak suretiyle davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine..." karar verildiği; hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 16/01/2020 gün, 2019/3159 esas, 2020/105 karar sayılı ilamı ile; hükmün onanmasına karar verilmiş; davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.

Dava, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafından yurt dışından gönderdiği 45.000 Euro ve kendisine ait maaşlar ve kira bedelleri olarak toplanan 13.980,00 TL paranın oğlu olan davalı tarafından dava dışı Ali K.'den annesinin hesabına yatırılacağı beyanıyla alındığı ancak hesabına yatırılmadığı iddia edilerek eldeki sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davasının açıldığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle dava konusu paraların önce dava dışı Ali K.'e verildiği, onun tarafından da davalıya intikal ettiği, her ne kadar tarafların anne - oğul oldukları sabitse de taraflar arasında doğrudan bir hukuki ilişki bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 203. maddesinde düzenlenen senetle ispat zorunluluğunun istisnalarından yararlanılamaz ve tanık deliline de dayanılamaz. Kaldı ki davacının paranın verildiğini iddia ettiği 3. kişi olan Ali K. davada tanık olarak dinlenilmiştir. Dosya kapsamına göre Ali K. aslında hukuki ilişkinin tarafı olup tanık olarak dinlenilemeyeceğinden ve ispat külfeti de davacıda olduğundan davanın reddi yerine kabulü doğru değildir. Kararın bozulması gerekir ise de, bu yön gözetilmeden karar onanmış olduğundan, davalı vekilinin karar düzeltme istemi kabul edilmeli, Dairemizin 24/10/2017 gün, 2017/3618 esas ve 2017/6282 karar sayılı onama kararı kaldırılmalı ve yerel mahkeme kararı açıklanan nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440-442. maddeleri gereğince davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne; Dairemizin 24/10/2017 gün, 2017/3618 esas ve 2017/6282 karar sayılı onama kararının kaldırılmasına; kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, tashihi karar ve temyiz peşin harçların istek halinde karar düzeltme isteyen davalıya geri verilmesine, 25/05/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan              Üye        Üye                    Üye            Üye
S.Demircioğlu   N.Taş     K.Özerdoğan    S.Küçük    Ö.F.Aydıner