ARABADA RADYATÖRÜ KORUYACAK PARÇANIN BULUNMAMASI GİZLİ AYIP NİTELİĞİNDEDİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


12 Eyl
2020

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/13-694
KARAR NO   : 2020/71

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                  :
İzmir 1. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ                            : 15/09/2015
NUMARASI                    : 2015/17 - 2015/930
DAVACI                          : Ü.A. vekili Av. T.A.
DAVALILAR                   : 1- A. A.Ş., vekili Av. K.Ç.
                                          2- H.A. vekili Av. T.Ö.

1. Taraflar arasındaki “ayıplı malın iadesi-tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir 1. Tüketici Mahkemesince verilen davalı A. A.Ş. yönünden davanın reddine, davalı H.A. Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve davalı Ç. Motorlu Araçlar San ve Ltd. Şti. yönünden aracın misli ile değiştirilmesi talebinin kabulü ile manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin karar Yargıtay 13. Hukuk Dairesinde yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı H.A. Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usul Muhakemeleri Kanunu’nun (26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla değişikliği öncesi hâliyle) 438. maddesinin ikinci fıkrası gereğince direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağından davalı H.A. Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekilinin duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili 15.03.2011 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin davalılardan Ç. Motorlu Araçlar San. Tic. Ltd. Şti. den, 28.09.2009 (29.09.2009) tarihinde üreticisi davalı H.A. Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. olan 2010 model H. G..z marka hususi otomobil satın aldığını ancak bir yıl dahi dolmadan 12000 km’de iken aracın yolda kaldığını, yetkili servise çekilmesi ile yapılan incelemede aracın radyatörüne küçük bir taşın isabet etmesiyle radyatörün delindiğinin, içindeki suyun boşalması ile de motorun ağır hasara uğradığının belirlendiğini, yaptırdıkları tespitte durumun araçta hararet göstergesinin ve koruyucu ekipmanların bulunmaması nedeniyle oluştuğunun, bu durumun imalat hatası olduğunun anlaşıldığını, tamiratın garanti kapsamında yapılmasını istemelerine rağmen kabul edilmediğini ileri sürerek aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine, olmadığı takdirde satış bedeli olan 20.000TL’nin, 3.000TL manevi tazminatın, aracın servise alındığı tarihten itibaren kullanılmak mecburiyetinde kalınan kiralık vasıta için ödenmiş 1.200TL’nin, bu olay nedeniyle sarf etmek mecburiyetinde kaldıkları tespit masrafları, ihtarname keşide masrafları ve karşılıksız kalan sigorta primlerinin tutarlarının aracın yolda kaldığı 01.06.2010 tarihinden itibaren hesap edilecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı cevabı:

5. Davacı, davalılar H.A. Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş., Ç. Motorlu Araçlar San. Tic. Ltd. Şti. ve A. A.Ş.’ye husumet yönelterek dava açmıştır.

5.1. Davalılardan H.A. Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekili 24.05.2011 tarihli cevap dilekçesinde; söz konusu olayın yol şartlarından kaynaklanan ve mıcır diye tabir edilen yol kaplama taşının motor soğutma radyatörüne çarpması sonucunda oluştuğunun kesin olduğunu, oluşan bu arızanın üretim hatası olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) ve Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik’in araç değişimi için aradığı şartların oluşmadığını, davacının davaya dayanak olarak ileri sürdüğü tespit raporunun tek yanlı alınmış olması nedeniyle delil olarak kullanılamayacağını, davacının araç kiralama bedelini talep etme hakkının bulunmadığını, maddi ve manevi tazminat taleplerinin dayanaksız olduğunu, bedel iadesine faiz talebinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuş; davacının bedel iadesi ve faiz taleplerinin kabulüne karar verilirse, dava konusu aracın, satış tarihinden dava tarihine dek davacı tarafından kullanılması göz önüne alınarak, davacının araçtan faydalanma bedelinin tespitine ve 29.09.2009 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte hesaplanarak hüküm kurulurken bu bedelin dikkate alınması suretiyle takas ve mahsubuna karar verilmesini istemiştir.

5.2. Davalı A. A.Ş. vekili ve davalı Ç. Motorlu Araçlar San. Tic. Ltd. Şti. vekili davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.

Mahkeme Kararı: 

6. İzmir 1. Tüketici Mahkemesinin 27.12.2012 tarihli ve 2011/364 E., 2012/1030 K. sayılı kararı ile; dava konusu aracın radyatörüne gelen bir taş parçasının çarpıp oluşturduğu çatlakla soğutma suyunun eksilip hararete yol açması sonucu arızanın oluştuğu, aracın mekanik ve malzeme olarak darbeye dayanıklı olmadığı, bu hususun imalat kaynaklı gizli ayıp olduğu, dolayısıyla davacının 4077 sayılı Kanun’un 4. maddesi ve bağlı yönetmeliklere göre seçimlik haklarını kullanma hakkının doğduğu gerekçesiyle davalılardan H.A. Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve Ç. Motorlu Araçlar San. Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan davada davacının ayıpsız misli ile değişim ve 1.200TL araç kiralama bedeli talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne (1.500TL); davalılardan A. A.Ş aleyhine açılan davanın bu davalının aracın ayıplı olmasına yönelik sorumluluğu olmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Yerel Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı H.A. Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 11.03.2014 tarihli ve 2013/8741 E., 2014/6808 K. sayılı kararı ile; 

“… 1- Davacı eldeki dava ile davalı Ç. Oto Ltd. Şti’den satın aldığı aracın ayıplı olduğunu ileri sürerek misli ile değişim ve tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkeme yargılama esnasında talimat yolu ile aldırılan 05/04/2012 tarihli bilirkişi heyet raporuna atıfla, davaya konu aracın mekanik ve malzeme olarak darbeye dayanıklı olmadığı gerekçesiyle değişim talebinin kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, meydana gelen bu arızanın kullanıcı hatasından mı, yoksa imalat hatasından mı kaynaklandığı noktasında olup, incelenen dosya içeriğine göre; dava konusu araçta meydana gelen arızanın seyir esnasında aracın radyatörüne gelen taşın, radyatörü delerek hararet yaptırması sonucu oluştuğu sabit olup, bu hususta uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Davacı tarafça eldeki davaya esas olmak üzere Balıkesir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/92 Değişik İş sayılı dosyası ile yaptırılan tespit işleminden sonra tanzim edilen 08/07/2010 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu araçta mıcır sıçraması hâlinde radyatörü koruyacak parçanın bulunmadığının belirtildiği, buna mukabil davalılarca, koruyucu parçanın donanım kapsamında değerlendirilmesi gereken bir parça olduğu, fiyat ve model farkı nedeni ile bu parçanın davaya konu araçta bulunmadığı ileri sürülmüş ise de, mahkemece bu hususta araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca mahkemece, davaya konu araç ile aynı model araçlarda, 08/07/2010 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen radyatör koruyucu parçanın bulunup bulunmadığı hususunun araştırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır, bozma nedenidir.

2- 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) haksız eylem faslında düzenlenen 49. maddesi, aynı kanunun 98/2 maddesi yollaması ile sözleşmeye aykırı davranışlarda da uygulanmaktadır. Ne var ki, anılan madde hükmüne göre manevi tazminat isteğinin kabul edilebilmesi için, diğer koşulların yanında kişilik haklarına hukuka aykırı, haksız bir saldırının varlığı da şarttır. Davalının, davacının garanti kapsamında tamirat talebini kabul etmemesinin kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğunun kabulüne olanak yoktur. Öyle ise bu davada manevi tazminatın koşullarının varlığından söz edilemez. Buna rağmen mahkemece, manevi tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

3- Mahkemece verilen karar ile davacı yararına araç kiralama bedeli olarak 1200.TL’nin davalıdan tahsiline karar verildiği anlaşılmakla birlikte, maddi zararın ispatına dair belgelerin dosyada bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının araç kiralama bedeline ilişkin talebinin reddini karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

4- Bozma nedenlerine göre, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. İzmir 1. Tüketici Mahkemesinin 15.09.2015 tarihli ve 2015/17 E., 2015/930 K. sayılı kararı ile; Özel Dairenin manevi tazminat ve araç kiralama bedeli taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğine dair bozma kararına uyulmuş, aracın ayıpsız misli ile değişimi talebine ilişkin bozma kararına ise önceki gerekçeleriyle birlikte, dosyaya kazandırılan tüm raporlarda varılan ve özellikle Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden alınan üç kişilik bilirkişi heyeti raporlarında, radyatörün dış etkenlere dayanıklı ve ufak taş darbeleri ile delinemeyecek özellikte tasarlanmaları gerektiği, dava konusu araçta ise ufak bir taş darbesi ile çatlayabildiğine göre radyatörün mekanik ve malzeme özelliklerinin bu darbeye dayanıklı olmadığı kanaatine varıldığı ve mevcut ayıbın imalat kaynaklı gizli ayıp olarak değerlendirildiği, bunun yanında mevcut darbe ile soğutma suyunun boşalma hızına göre sürücünün bunu fark edememesinin mümkün olduğu, dosyaya bu konuda sunulmuş veya tespiti yapılmış bir bilgi ve belge olmadığından değerlendirilmesi gereken asıl hususun radyatör için yeterli sağlamlıkta malzeme ve materyal kullanılmaması nedeniyle ortada üretim kaynaklı bir gizli ayıbın bulunduğunun kabulü gerektiği, Yargıtay bozma ilamında davalıların donanım ile ilgili olduğu savunmasının değerlendirilmesi gerektiğine dair husus incelendiğinde ise, radyatörün koruyucu parçası bu aracın donanımında yer almıyorsa davalı tarafın koruma parçası olmayan aracı satışa sunmaması gerektiği, satışa sunuyorsa bu defa tasarımını ve materyalini dış darbelere dayanıklı olarak yapmak durumunda olduğu, yani davacının bütçesinin elverdiği model ve donanımı seçmiş olmasıyla bir üst modelde veya opsiyonel olan bu parçayı seçmediği için meydana gelecek arızanın sonuçlarına katlanmasının düşünülemeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davalı H.A. Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davaya konu aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi koşullarının mevcut olup olmadığının tespitine dair aynı model araçlarda radyatör koruyucu parçanın bulunup bulunmadığının araştırılmasının esasa etkili olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle "ayıp" kavramı üzerinde durmakta yarar vardır. 

13. Ayıba ilişkin düzenleme, dava tarihi itibariyle uygulanması gereken, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’nin 4. maddesinde yer almaktadır.

14. Anılan maddenin 1. fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır.

15. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK)’nin 194. maddesi ise: 

“Bayi müşteriye karşı mebiin zikir ve vadettiği vasıflarını mütekeffil olduğu gibi maddi veya hukuki bir sebeple kıymetini veya maksut olan menfaatini izale veya ehemmiyetli bir suretle tenkis eden ayıplardan salim bulunmasını da mütekeffildir. 

Bayi, bu ayıpların mevcudiyetini bilmese bile onlardan mesuldür” şeklinde düzenlenmiştir.

16. Görüldüğü üzere; 818 sayılı BK’deki ayıp kavramı ile yukarıda açıklanan 4077 sayılı TKHK’nin 4. maddesinde yer alan ayıp kavramları birbiri ile örtüşmektedir.

17. Ayıp; bir malda sözleşme ve yasa hükümlerine göre normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların yer almasıdır.

18. Bu çerçevede "ayıp" kavramının içeriği belirlenirken öncelikle; sözleşme hükümlerine bakılmalıdır. Sözleşme ele alınırken bakılacak ilk husus, taraflar arasında satılan malın hangi özellikleri içermesi gerektiği konusunda açık bir anlaşmanın olup olmadığıdır. Üzerinde anlaşma olmayan durumda ise, sözleşmenin yorumundan hareketle tarafların zımnen bu konuda bir anlaşma yapıp yapmadıklarına bakılacaktır. Zımni anlaşmanın dahi olmadığı durumlarda, sözleşmenin tümü dikkate alınacak ve dürüstlük kuralına göre malın taşıması gereken vasıflar belirlenecektir. Bu anlamda ayıp, malın sözleşmeye göre taşıması gereken nitelikleri taşımaması hâli veya bu hususta özel bir hüküm olmasa da, sözleşmenin niteliği ve içeriği dikkate alındığında, malda mevcut olması gereken vasıfların eksikliği şeklinde ortaya çıkacaktır. 

19. Satılan maldaki ayıp açık veya gizli ayıp şeklinde olabilir. Açık ayıplar, ilk bakışta görülebilen veya basit bir muayene ile anlaşılabilen ayıplardır. Buna karşılık gizli ayıplar, ilk bakışta fark edilemeyen, sonradan yapılacak detaylı bir muayene ile anlaşılan ayıplardır. Bu tür ayıplar genelde malın yapısıyla ilgili olan ve kullanılmasıyla anlaşılan ayıplardır. 

20. 4077 sayılı TKHK’nin 4/2. maddesinde malın ayıplı olması hâlinde alıcının seçimlik haklarının nelerden ibaret olduğu belirtilmiş olup, tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm veya yaralanmaya yol açan ve kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hâllerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir. 

21. Alıcının seçimlik haklarına ilişkin olarak 818 sayılı BK’nin 202/1. maddesinde, malın ayıplı olması hâlinde alıcının satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmenin feshini ya da satılanı alıkoyup kıymetinin noksanı mukabilinde semenin tenzilini isteyebileceği düzenlenmiştir.

22. 818 sayılı BK’nin 202/2. maddesinde ise, ayıp hâlinde alıcının sözleşmenin feshi talebi üzerine hâkimin, hâl icabı sözleşmenin feshini haklı görmemesi üzerine semenin tenziline karar verebileceği belirtilmiştir. 

23. 818 sayılı BK’nin 203. maddesinde, satılanın muayyen misli şeylerden olması hâlinde alıcının, dilerse sözleşmenin feshi veya semenin tenzilinden hiçbirini talep etmeyip malın ayıpsız misli ile değiştirilmesini talep edebileceği düzenlenmiştir.

24. Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 27.06.2019 tarihli ve 2017/13-618 E., 2019/792 K. sayılı kararında da aynı hususlara işaret edilmiştir.

25. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu araç seyir hâlindeyken aracın radyatörüne gelen bir taş parçasının çarpıp oluşturduğu çatlakla soğutma suyunun eksilip hararete yol açması sonucu araçta arıza oluştuğu hususunda Yerel Mahkeme ve Özel Daire arasında çekişme bulunmamaktadır.

Yukarıda ayrıntıları ile izah edildiği üzere ayıbın tanımı, bir malda normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların yer almasıdır. Tüketicinin satın aldığı bir araçtan beklentisi asgari güvenliğin sağlanması suretiyle sürüş olduğuna göre, her sürüşte mümkün olabilecek mıcır sıçramasından radyatörü koruyacak malzeme olmaksızın eksik parça ile satılan aracın ayıplı olduğunda duraksama olmamalıdır. 

26. Her ne kadar Özel Daire bozma kararında, dava konusu araç ile aynı model araçlarda da bahsedilen radyatörü koruyacak parçanın bulunup bulunmadığının araştırılmasının gerektiği, dolayısıyla diğerlerinde de bulunmaması hâlinde savunmada belirtildiği gibi bunun bir donanım meselesi olabileceği belirtilmiş ise de, ülkenin yol şartlarına uygun olmayan nitelikte aracın piyasaya sürülmesinin, en başta güvenlik zafiyeti oluşturacağı ve bu nedenle donanım farklılığı olarak kabul edilebilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varıldığından, aynı model araçlarda bahsedilen radyatörü koruyacak parçanın bulunup bulunmadığının araştırılmasına gerek bulunmamaktadır.

27. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; piyasada araç satışlarında donanımların farklı olduğu ve araç bedellerinin donanıma göre farklılık arzettiği gerçeği karşısında, mahkemece G..z model araçların kaç çeşit donanım seçeneğinde üretildiği, dava konusu açısından bunlar arasındaki farkların ne olduğu, davaya konu araçta bulunmadığı iddia edilen radyatör korumanın bedel farkı ile ilgisinin olup olmadığınınn değerlendirilmesinin gerektiği, bu korumanın var olmamasının, dava konusu araca has olup diğer donanımlı araçlarda bulunması hâlinde, davacının bu hususu bilerek daha az bedel ile satılan aracı tercih ettiğinin kabulünün gerekeceği ve bu durumda davalıya kusur izafe edilmeyeceği değerlendirilmeden, korumanın var olması gerektiği düşüncesi ile karar verilmesinin doğru olmadığı, ayrıca yumuşak malzemeden yapılması gereken radyatörün taş darbelerine dayanıklı olması gerektiği yönündeki gerekçenin de uygun olmadığı ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

28. Hâl böyle olunca; davalı Ç. Motorlu Araçlar San. ve Ltd. Şti. hakkında yerel mahkemenin 27.12.2012 tarihli ve 2011/364 E., 2012/1030 K. sayılı kararı ile kurulan hükmünün temyiz edilmemekle kesinleştiği, böylece Ç. Motorlu Araçlar San. Ltd. Şti.'nin uyuşmazlık dışı kaldığı anlaşılmakla birlikte, davalı H.A. Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. yönünden araçtaki eksikliğin gizli ayıp olduğu gerekçesiyle aracın misli ile değişimi talebinin kabulüne dair tesis edilen direnme kararı yerindedir.

29. Ne var ki, bozma nedenlerine göre, davalı H.A. Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekilinin işin esasına ilişkin diğer itirazları incelenmediğinden bu konuda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

IV. SONUÇ: 

Açıklanan nedenlerle;

Direnme uygun olup davalı H.A. Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekilinin işin esasına ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 

Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliği işlemlerinin yerine getirilmesine, karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan Yargıtay 13. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.02.2020 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Davacı; davalı Ç. Oto isimli firmadan 28/09/2009 tarihli fatura ile satın aldığı aracın seyir esnasında arızalandığını, yapılan incelemede radyatöre isabet eden taş nedeni ile motorun arızalandığının belirlendiğini ve bu hususun kullanıcı hatası sayılarak garanti işlemi uygulanmadığını, kendisinin mahkeme aracılığı ile yaptırdığı tespitte ise aracın imalat hatası taşıdığının tespit edildiğini ileri sürerek, ayıplı aracın iadesi ile kendisine yeni bir aracın verilmesini, olmadığı taktirde satış bedeli olan 20.000TL'nin ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, uğramış olduğu manevi zarar karşılığı 3.000TL manevi tazminat ile kiralık vasıta için ödemiş olduğu 1.200TL’nin ticari faizi ile davalılardan tahsili ile bu olay nedeniyle yapılan tespit masrafları, ihtarname keşide masrafları ve karşılıksız kalan ve ödemek zorunda kalınan sigorta primleri tutarlarının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar; davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davalı Ak Sigorta A.Ş aleyhine açılan davanın reddine, davalılar H. A.Ş ve Ç. Oto Ltd.Şti aleyhine açılan davada, aracın misli ile değiştirilmesi talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı H.A. A.Ş tarafından temyizi üzerine ilgili dairece; Bilirkişice dava konusu araçta mıcır sıçraması hâlinde radyatörü koruyacak parçanın bulunmadığının belirtildiği, buna mukabil davalılarca, koruyucu parçanın donanım kapsamında değerlendirilmesi gereken bir parça olduğu, fiyat ve model farkı nedeni ile bu parçanın davaya konu araçta bulunmadığı ileri sürülmüş ise de, mahkemece bu hususta araştırma yapılmadığı anlaşıldığından bahis ile mahkemece, davaya konu araç ile aynı model araçlarda, 08/07/2010 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen radyatör koruyucu parçanın bulunup bulunmadığı hususunun araştırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu, ayrıca manevi tazminat ve araç kira bedelinin verilmemesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur.

Mahkemece; Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin manevi tazminat ve kira bedeline ilişkin bozma kararına uyulmuş, araştırmaya yönelik bozma konusunda direnmiştir.

Davacı tarafından aracın seyir hâlinde iken radyatöre isabet eden bir adet taş nedeni ile aracın arızalandığı belirtilmiş, davalı ise; davacı tarafından satın alınan aracın ödenen bedel kadar donanıma sahip olduğu savunmasında bulunulmuştur. Piyasada araç satışlarında donanımların farklı olduğu, araç bedellerinin donanıma göre farklılık arzettiği bir gerçektir. Öyle olunca mahkemece g..z marka araçların kaç çeşit ve modelde üretildiği, dava konusu açısından bunlur arasındaki farkların ne olduğu, davaya konu araçta bulunmadığı iddia edilen radyatör korumanın, bedel farkı ile ilgisinin olup olmadığı hususlarının değerlendirilmesi gerekir. Bu korumanın var olmaması, dava konusu araca has olup diğer donanımlı araçlarda bulunması hâlinde, davacının bu hususu bilerek daha az bedel ile satılan aracı tercih ettiğinin kabulü gerekeceği ve bu durumda davalıya kusur izafe edilmeyeceği değerlendirilmeden, korumanın var olması gerektiği düşüncesi ile karar verilmesi doğru olmadığı gibi, pervaneye çarpıp hız alan taşın yumuşak malzemeden yapılması gereken radyatöre zarar vermesi hususunda radyatörün zarar görmesi doğal olup, mahkemece bu hususta radyatörün taş darbelerine dayanıklı olması gerektiği gerekçesine de katılmıyoruz. Bu nedenle mahkeme kararının belirtilen sebeplerle bozulması gerektiğinden çoğunluğun onamaya yönelik görüşüne katılamıyoruz. 

Ahmet Hamdi Güler     Hatice Kamışlık    Battal Yılmaz
Üye                              Üye                       Üye

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 21 üyenin 15’i DİRENME UYGUN DAİREYE, 6’sı ise BOZMA yönünde oy kullanmışlardır.