ARACIN KİLOMETRESİ DÜŞÜRÜLDÜĞÜNDEN AYIP NEDENİYLE SATIŞ BEDELİNDEN İNDİRİLECEK MİKTARIN TESPİTİNDE NİSPİ METOD UYGULANMALIDIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


31 Eki
2021

Yazdır

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI

ESAS NO       : 2020/5500
KARAR NO    : 2021/6438

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                   :
NAZİLLİ 2. ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
TARİHİ                             : 29/03/2018
NUMARASI                     : 2013/60 - 2018/182
DAVACI                           : H.G. VEK. AV. T.Ö.
DAVALI                            : Z.Ö. VD. (4) 
İFLAS İDARE MEMURU : AV. NECDET N.T.

Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali ve ayıplı mal bedel iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y   K A R A R I

Davacı; 08/03/2006 tarihli noter sözleşmesi ile davalıdan P. 3.7 marka, 2003 model bir araç satın aldığını, 2008 yılı şubat ayında servise götürdüğünde aracın kilometresinin 2005 yılında 40.915 km düşürüldüğünü öğrendiğini ileri sürerek; sözleşmenin iptaline, ödediği 25.000 TL'nin davalıdan istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı; davacının aracın kilometresinde değişiklik yapıldığını iddia ettiği 2005 yılı haziran ve temmuz aylarında aracın yedinde bulunmadığını, mahkemece kilometre değişikliği yapıldığı iddia edilen tarihteki araç malikinin tespit edilmesi gerektiğini, davanın yanlış hasıma yöneltildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davanın reddine yönelik olarak verilen karar davacı tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 01/06/2012 tarihli ve 2012/11979 E. 2012/14222 K. sayılı kararıyla "aracın kilometresinin değiştirilmesinin mahkemenin kabulünün aksine açık ayıp olarak kabul edilemeyeceği, davalının bu yönde bir savunmasının da bulunmadığı, iddia edilen ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu ve davacının da gizli ayıbı öğrenir öğrenmez derhal eldeki davayı açtığını ileri sürdüğü, bu iddiaya yönelik tüm delillerin toplanması, gerekirse konusunda uzman bilirkişiden rapor alınması" gerekçesiyle bozulmuştur.

Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; alınan bilirkişi raporuna göre, taşıttaki kilometre düşürülmesi işleminin davalı firma ile ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığı, taşıtta doğabilecek değer kaybının satış sırasında %3 oranında olduğu, belli yaşın üzerinde taşıtın kat ettiği mesafenin değer üzerinde fiyatı etkileyecek düzeyde etkisinin kalmayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- Eldeki davada uyuşmazlık; kilometre düşüklüğüne istinaden yapılan ayıplı araç satışından dolayı davalı firmanın sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Ayıp nedeniyle satış bedelinden indirilecek miktarın tespitinde, doktrinde; "mutlak metod", "nisbi metod" ve "tazminat metodu" adıyla bilinen değişik görüşler mevcutsa da, gerek Daire, gerekse Yargıtay tarafından öteden beri uygulanan "nispi metod" olarak adlandırılan hesaplama yöntemi benimsenmektedir. Bu metoda göre; satış tarihi itibariyle satılanın, ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oranın, satış bedeline yansıma miktarı belirlenmektedir. Başka bir ifade ile satılanın, tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin, satış tarihi itibariyle gerçek ayıpsız rayiç değeriyle, ayıplı haldeki rayiç değeri ayrı ayrı belirlenerek, bu iki değerin birbirine bölünmesi suretiyle elde edilecek oran, satış bedeline uygulanmaktadır.

Somut olayda; her ne kadar alınan bilirkişi raporuna göre dava konusu araçtaki kilometre düşüklüğünün davalı firma ile ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamı dikkate alındığında 08/03/2006 tarihli araç satış sözleşmesine ekli araç teslim tutanağı incelendiğinde, söz konusu aracın davalı firmaya ait kaşenin bulunduğu teslim tutanağı ile 17/03/2006 tarihinde davacıya satıldığı anlaşılmakla, davalı firmanın eldeki davada davacının uğradığı zarardan sorumluluğu bulunduğu kuşkusuzdur.

Yargılama sürecinde aracın dava dışı 3. bir kişiye satıldığı da dosya kapsamından sabit olmakla, her ne kadar davacının talebi bedel iadesine ilişkin olsa da ‘’çoğun içinde az da vardır’’ kuralı gereğince davacının ilgili araçtaki mevcut olan gizli ayıp nedeniyle değer kaybını istemeye hakkı olduğu gözetilerek, yukarıda belirtilen yol ve yöntem uyarınca araçta oluşan değer kaybının tespitine yönelik rapor alınması suretiyle sonucuna uygun hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın HUMK'nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan            Üye                    Üye               Üye              Üye
M. DUMAN       H. ÖZDEMİR     H. KANIK      E. ATEŞ       İ. ULUKUL