BAM HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULUNCA UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ TALEBİNİN REDDEDİLMESİ HAKİMİN TAZMİNAT SORUMLULUĞUNA YOL AÇMAZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


28 Nis
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2022/5-952
KARAR NO   : 2022/1912

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               :
 Yargıtay 5. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ                         : 01/06/2022
NUMARASI                 : 2021/12 - 2022/11
DAVACILAR               : 1- A.E. 2-G.A. 3- G.D. 4- M.Ö.
                                      5- N.D.6- O.E. 7- S.Ö.vekilleri Av. E.U.
DAVALI                       : Maliye Hazinesi vekili Av. D.G.
İHBAR OLUNANLAR : 1- H.A. 2- E.B. 3- K.A. 4- E.T.
                                       5- S.S. 6- M.K. 7- M.B.
                                       8- M.F. 9- R.S. 10- İ.Ş. 11- N.K.

1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay 5. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiştir.

2. Karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacılar İstemi:

4. Davacılar vekili dava dilekçesinde; Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının Tebligat Kanunu’nun 16 ve 23/5, Kadastro Kanunu’nun 12/3, Kamulaştırma Kanunu ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) ilgili maddelerine açıkça aykırı olduğunu, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35. maddesinin 3. fıkrası gereğince uyuşmazlığın giderilmesi talebine ilişkin kendi görüşünü de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemesi gerektiğini, ancak dava dosyasını Yargıtaya göndermeyip yetkisi ve görevi olmadığı hâlde uyuşmazlığın giderilmesi talebine ilişkin olarak ret kararı verdiğini, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin kanun hükümlerine aykırı karar verildiğini, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunca ise farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin kanun hükümlerine aykırı karar verildiğini ve hakkın yerine getirilmesinden kaçınıldığını ileri sürerek HMK’nın 46. maddesinin (c) ve (e) bentleri gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10 TL tazminatın davalıdan tahsili ile hisseleri oranında müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı Maliye Hazinesi vekili cevap dilekçesinde; davacının davasını somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, HMK’nın 46. maddesinde belirtilen koşulların oluşmadığını, HMK’nın 48. maddesi gereğince dayanılan sorumluluk nedenleri açıkça belirtilmediği gibi sorumluluğu ispata yarayacak yeterli delil de sunulmadığını, hâkimlerin dosyaya sunulan resmî belgelere ve delillere dayanarak inceleme yaptıklarını ve yasaya uygun karar verdiklerini, işlemlerde kusur, kast ve hatanın bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Özel Daire Kararı:

6. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 01.06.2022 tarihli ve 2021/12 E., 2022/11 K. sayılı kararı ile;

“… Davacılar vekilinin Başkanlığımıza sunduğu 07.10.2021 havale tarihli dilekçesi ve ön inceleme duruşmadaki beyanlarıyla; Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının Tebligat Kanununun 16. ve 23/5. maddelerine, Kadastro Kanunun 12/3. maddesine, Kamulaştırma Kanunu ve HMK'nın ilgili maddelerine açıkça aykırı olduğunu, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 35/3. maddesi gereğince uyuşmazlığın giderilmesi talebine ilişkin kendi görüşünü de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemesi gerektiği halde dava dosyasını Yargıtaya göndermeyip yetkisi ve görevi olmadığı halde uyuşmazlığın giderilmesi talebine ilişkin olarak red kararı verdiğini, kadastro tespitinden önceye dayalı işlemin tespitten itibaren 10 yıl geçmekle hükümsüz kaldığını, bu nedenle kadastro öncesi döneme ilişkin kamulaştırma iddialarının dinlenemeyeceğini, muhataplardan Halil A.'ya yapılan tebligatın da usulsüz olduğunu, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin tebligat yasasına aykırı ve daha önceki kararlarla çelişkili hükümlerinin mevcut olduğunu, ayrıca Samsun Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi Başkanlar Kurulunun birbirine aykırı daire kararları bulunmasına ve taraflarınca talep edilmesine rağmen uyuşmazlığın giderilmesini Yargıtaydan talep etmediğini tüm bu hususlar değerlendirilerek HMK 46. maddesi kapsamında Hazine aleyhine müvekkilleri lehine 10,00 TL tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dilekçesi ve ekleri davalı hazineye tebliğ edilmiş, davalı Hazine vekili cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanıyla; davanın zamanaşımına uğradığını, davayı kabul etmemekle birlikte davacının uğradığını iddia ettiği zararın Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/439 Esas, 2019/272 Karar sayılı dosyasında belirlendiğini ancak davacının belirsiz alacak davası açtığını oysa bunda hukuki yararı bulunmadığını, HMK'nın 46. maddesinde düzenlenen sorumluluk koşullarının oluşmadığını, kararların yasal mevzuata uygun verildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

Yargılama aşamasında; dava Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin Başkan ve Üyeleri ile Samsun Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu üyelerine ihbar edilmiş, ihbar olunan Hasan A.'in sunduğu beyan dilekçesi ile davacıların kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat alacaklarının Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin dosyasında belirlenmiş olup bu durum itibariyle alacak miktarı belli olduğundan davacıların belirsiz alacak davası açmakla hukuki yararlarının bulunmadığını, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunun uyuşmazlığın giderilmesi isteminde bulunmama kararında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, davacının hakimin hukuki sorumluğunu gerektirir hukuki bir olguya dayanmadığı gibi, HMK 46. maddesinde sınırlayıcı olarak sayılan sorumluluk sebeplerinden hiçbirisininde mevcut olmadığını somut olay bakımından davaya konu irtifak haklarının kadastro tespit tutanakları ve tapu kayıtlarına işlendiği ve kadastro tespitinin kesinleştiğini mahkemece yapılan keşif sırasında davaya konu enerji nakil hatlarınında tapu kayıtlarına tescil edilen enerji nakil hattı olduğunu 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra eldeki davanın açıldığını, bu hususun kamu düzenine ilişkin olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığından bahisle davanın reddini talep etmiştir.

Yargılama sırasında Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/439 Esas, 2019/272 Karar sayılı dosyası ile Samsun Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 2019/5 sayılı hüküm uyuşmazlığı dosyası celbedilerek incelenmesinde; Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/439 Esas sayılı dosyasının davacılarının Alican E. ve arkadaşları, davalısının Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi, davanın Giresun İli Görele İlçesi Bahçelievler Mahallesi 252 ada 7 parsel ve 147 ada 70 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden elektrik hattı geçirilmek ve direk yerleri inşa edilmek suretiyle fiilen el atıldığından bahisle 100,00 TL'lik kamulaştırmasız el atma tazminatı olduğu, dosyanın 22.02.2019 tarihinde 2019/272 Karar no ile davanın kısmen kabul kısmen red ile karara çıktığı, kararın taraf vekillerince istinaf edildiği Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2019/4662 Esas, 2019/4286 Karar sayılı ilamı ile kesin olarak davalı istinaf talebinin usulden, davacılar istinaf talebinin esastan reddine karar verildiği, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun, 2019/5 Hüküm Uyuşmazlığı dosyasının incelenmesinde ise davacılar vekilinin Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2019/4662 Esas, 2019/4286 Karar sayılı dosyasında "hüküm uyuşmazlığı niteliğinde bir uyuşmazlığın bulunmadığına karar verildiği anlaşılmıştır."

Yapılan yargılama sonunda her ne kadar davacılar vekilince, Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/439 Esas, 2019/272 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin kararı ile farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin kanun hükümlerine aykırı karar ve hüküm verilmiş olması sebebiyle, HMK'nın 46/c bendi, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi Başkanlar Kurulunun kararı ile farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması ve hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması sebebiyle HMK 46/c ve e bentleri gereğince tazminat talep edilmiş ise de; gerek Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi Başkan ve Üyelerince verilen 28.10.2019 tarih 2019/4662 Esas, 2019/4286 Karar sayılı ilamı gerekse Samsun Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi Başkanlar Kurulu Üyelerince verilen 29.11.2019 tarih ve 2019/5 Hüküm Uyuşmazlığı sayılı kararında HMK md.46'da ifadesini bulan ve devletin sorumluğunu gerektiren tahdidi sebeplerden herhangi birinin bulunmadığı gibi münhasıran da ilgili hakimlerce farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm kurulmadığı, hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmadığı verilen kararların usul ve yasaya uygun olduğu, verilen bu kararlar nedeniyle de Hazinenin sorumluğunu gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığı, yasal şartları oluşmayan davanın reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:

1- Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan maddi tazminat davasının REDDİNE,

2- HMK'nın 49.maddesi uyarınca takdiren 1.000,00-TL disiplin para cezasının davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına,

3- Davalı vekili lehine 7.425,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,

4- Masrafların davacı taraf üzerinde bırakılmasına,…” karar verilmiştir.

Kararın Temyizi:

7. Özel Daire kararı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. GEREKÇE

8. Dava, HMK’nın 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.

9. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK’nın 46. maddesinde “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:

a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.

ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.

d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.

e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.

10. Somut olayda HMK'nın 46. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.

11. Hâl böyle olunca, yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.

III. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına, 28.12.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

İÇTİHAT YORUMU : “5235 sayılı Kanun’un m. 35/1-b.3 hükmü ihdas edilirken ve hatta 20.11.2017 tarihli bu hükümde yapılan değişiklik sonucunda, uygulamada bazı bölge adliye mahkemelerinin uyuşmazlığın giderilmesi yoluna başvurmayacağı veya deyim yerindeyse ayak direteceği düşünülmemişti.” (KARAMERCAN, Fatih, 5235 Sayılı Kanunun Madde 35/1-b.3 Hükmü Uyarınca Uyuşmazlığın Giderilmesinde Yaşanan Sorunlar, İzmir Barosu Dergisi, Y: 87, S: 2022/3, s. 205)

“5235 sayılı Kanun’un 35/1-b.3 hükmü gereği, bölge adliye mahkemeleri arasındaki uyuşmazlığın giderilmesini talep edebilmek için 3 ana şartın bir arada bulunması gerekir. Bu şartlar şu şekildedir:

1-) Uyuşmazlığın giderilmesi talep edilen konuya ilişkin dosyada istinaf yoluna başvurma hakkının bulunması,

2-) Sonrasında ise uyuşmazlık aynı yer BAM çevresinde ortaya çıkmış ise (örneğin, uyuşmazlık Adana BAM Hukuk Daireleri arasında çıkmış ise Adana Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu’ndan) veyahut uyuşmazlık farklı yer BAM çevresinde ortaya çıkmış ise (örneğin, uyuşmazlık Ankara, İstanbul, Erzurum ve Gaziantep BAM Hukuk Daireleri arasında çıkmış ise örnekte bahsi geçen herhangi bir BAM Başkanlar Kurulu’ndan) uyuşmazlığın giderilmesinin gerekçeli olarak talep edilmesi,

3-) Söz konusu BAM Başkanlar Kurulu’nun talebi uygun görüp uyuşmazlığın giderilmesini Yargıtay’dan istemesi.

Şayet, BAM Başkanlar Kurulu, talebi uygun görmez ise şu anki kanunî düzenleme gereği, başvuru sahibi, talebin değerlendirilmesi için Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’na veya Yargıtay’ın ilgili dairesine başvuru yapamamaktadır. Nitekim, doktrindeki bir görüşe göre (ÖZTEK, Selçuk, Türk Medeni Yargılama Hukukunda İstinaf ve Temyiz (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 341-373 Şerhi), Ankara, 2021, s. 589), salt bu hukukî çare ile yetinilmesinin çeşitli bölge adliye mahkemeleri kararları arasında hukuk birliğini sağlamak açısından yeterli olmadığı açıktır. Bu nedenle, derhal, 7035 ve 7079 sayılı kanunlardan önceki sisteme dönülmesi gerekmektedir. Şu an geçerli kanunî düzenleme gereği, önerimiz BAM Başkanlar Kurulu’nun uyuşmazlığın olup olmadığı konusunda herhangi bir değerlendirmeye girmeden talebi Yargıtay’a iletmesidir.” (KARAMERCAN, s. 212)

Söz konusu makale için bkz.

https://bit.ly/3UVLk5Z