BANKALARCA KREDİ KARTI HAMİLLERİ ALEYHİNE AÇILAN DAVALARDA ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİ GÖREVLİDİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


21 Haz
2021

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/(19)11-828
KARAR NO   : 2021/147

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               :
 Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                         : 01/10/2015
NUMARASI                 : 2015/262 - 2015/386
DAVACI                       : T.G. Bankası A.Ş. vekili Av. M.A.
DAVALI                       : B.Ş.

1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen dava dilekçesinin görev yönünden reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili 12.05.2014 harç tarihli dava dilekçesinde; davalı ile müvekkili banka arasında akdedilen kredi kartı sözleşmesi gereğince davalıya kredi kartları tahsis edildiğini ve kredi kullandırıldığını, yapılan ihtara rağmen borcun süresinde ödenmemesi üzerine davalı aleyhine başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı nedeniyle durduğunu ileri sürerek takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine %20 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkeme Kararı:

5. Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.05.2014 tarihli ve 2014/254 E., 2014/343 K. sayılı kararı ile; davacı banka ile davalı arasında kredi kartı üyelik sözleşmesi bulunduğu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 4. maddesi gereğince bankacılık işlemlerinden kaynaklanan davanın ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı bulunmadığından dava dilekçesinin usulden reddine, kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde başvurulması hâlinde dosyanın Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

6. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

7. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 31.03.2015 tarihli ve 2014/17667 E., 2015/4531 K. sayılı kararı ile;

“… Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı bankadan alınıp kullanılan kredi kartı borcundan kaynaklanmaktadır.

5464 sayılı BKKKK.'nun 44/2. maddesi uyarınca, kart çıkaran kuruluşlar(bankalar) tarafından kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olmadığı açık olup görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi mi yoksa asliye hukuk mahkemesi mi olduğu hususu tartışmalıdır. Özellikle, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde 6335 sayılı yasayla yapılan değişiklik uyarınca 01.07.2012 tarihinden itibaren asliye ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisi haline dönüştürüldükten sonra bu konudaki tartışmalar yoğunlaşmıştır.

Bu noktada, kart çıkaran kuruluşlar(bankalar) tarafından kart hamilleri aleyhine açılan davalarda görevli mahkemenin belirlenmesinde, konuya ilişkin yasal düzenlemeler hakkında kısa bir açıklama yapılmasında yarar görülmüştür.

Türkiye’de kredi kartları ile ilgili ilk yasal düzenleme 14.03.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 4822 sayılı yasa ile 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a “Kredi Kartları” kenar başlıklı 10/A maddesi eklenmek suretiyle yapılmıştır. Böylece kredi kartları 4077 sayılı TKHK kapsamına alınmıştır. 4077 sayılı yasanın “Tüketici Mahkemeleri” başlıklı 23. maddesinde, davayı açanın sıfatına bakılmaksızın bu kanundan doğan uyuşmazlıkların tüketici mahkemelerinde görüleceği hükme bağlanmıştır.

01.03.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 44. maddesinde ise, 4077 sayılı yasadaki düzenlemeden farklı olarak davayı açanın sıfatına göre değişen bir görev düzenlemesine gidilmiştir.

5464 sayılı BKKKK’nun 44/1. maddesine göre: ”Bu kanunun uygulanmasıyla ilgili uyuşmazlıklarda kart hamilinin tüketici olması halinde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 22. ve 23. maddeleri hükümleri uygulanır.” Belirtilen yasal düzenleme ile tüketici sıfatını haiz kart hamilleri tarafından kart çıkaran kuruluşlar(bankalar) aleyhine kredi kartı uyuşmazlığı nedeniyle açılacak davalarda tüketici mahkemeleri görevli kılınmıştır. Bu konuda uygulama birliği bulunduğundan tartışma da yaşanmamıştır.

Tartışma, 5464 sayılı BKKKK’nun 44/2. maddesindeki görev düzenlemesi ile ilgili olarak karşımıza çıkmıştır. Tartışmaların konusunu iki farklı görüş oluşturmaktadır. Bir görüşe göre; banka kredi kartı sözleşmeleri 6102 sayılı TTK’nun 4/1-f maddesinde düzenlenen bankacılık işlemlerinden olup mutlak ticari davalardan sayıldığından kredi kartı uyuşmazlıkları nedeniyle kart çıkaran kuruluşlarca(bankalarca) kart hamilleri aleyhine açılan davalarda görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir. Diğer bir görüşe göre; 5464 sayılı BKKKK’nun 44/2. maddesinde, 1086 sayılı HUMK’un görev ve yetkiye ilişkin hükümlerine atıfta bulunulmuş olup, HMK’nun 447/2 maddesi uyarınca “1086 sayılı HUMK’na yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı”, HMK’nun 2. maddesinde ise “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığına ilişkin davalarda görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi” olduğunun hükme bağlandığı, ticari davaların usul kanunlarında değil, Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlendiği gözetildiğinde kart çıkaran kuruluşlarca tüketici sıfatını haiz kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.

Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da 07.02.2007 tarih ve 2007/19-50 E,2007/50 K sayılı kararında, bankalarca kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda ticaret mahkemelerinin değil genel mahkemelerin, somut olayda dava değerine göre asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu açıkça belirtmiş ve ikinci görüşü benimsemiştir.

Görevin belirlenmesinde, 01.10.2011 tarihine kadar yürürlükte kalan 1086 sayılı HUMK dönemi ile bu tarihten sonra yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK döneminde açılan davalar bakımından ayrı ayrı değerlendirme yapılmasında fayda vardır.

Tekrar etmek gerekirse, 5464 sayılı BKKKK’nun 44/2. maddesinde “1086 sayılı HUMK’un görev ve yetkiye ilişkin hükümlerine” atıf yapılmıştır. 01.10.2011 tarihine kadar yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’un göreve ilişkin hükümleri anılan kanunun 1-8. maddelerinde düzenlenmiştir. HUMK’un 8/1. maddesine göre mal varlığına ilişkin davalar yönünden görevli mahkeme dava değerine göre belirlenmekte ve yasada öngörülen ve her yıl yeniden değerleme oranına göre arttırılan değeri geçmeyen davalar sulh hukuk mahkemelerinde, belirli değerin üzerindeki davalar ise asliye hukuk mahkemelerinde görülmekteydi. Ayrıca, o dönemde yürürlükte olan TTK’nun 5. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olduğundan süresinde iş bölümü itirazı olmadıkça hakim, görevsiz olduğunu gerekçe göstererek res'en gönderme kararı verememekteydi. Hakimin iş bölümü itirazına rağmen davaya devam edip uyuşmazlık hakkında esastan karar vermesi ise tek başına bozma sebebi sayılmamaktaydı. (6762 sayılı TTK madde 5).

Hal böyle olunca, 6100 sayılı HMK’nun geçici 1. maddesindeki “Bu kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmaz” hükmü de gözetildiğinde, 01.10.2011 tarihinden önceki uyuşmazlıklarda, 5464 sayılı BKKKK’nun 44/2. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 1-8. maddeleri uyarınca dava tarihindeki dava değerine göre sulh veya asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu belirlenecek, ancak 6762 sayılı TTK’nun 5. maddesindeki iş bölümü itirazı ile ilgili hüküm de görevin tespitinde gözetilecektir. Buradan hareketle, 01.10.2011 tarihinden önce bankalar tarafından kart hamili aleyhine açılacak davalarda genel mahkemeler (dava değerine göre sulh veya asliye hukuk mahkemeleri) görevli olmakla birlikte, dava asliye ticaret mahkemesine açılmış ve süresinde iş bölümü itirazında bulunulmamış ise davaya asliye ticaret mahkemesinde bakılacak, ancak süresinde iş bölümü itirazında bulunulmuş ise dosyanın genel görevli(sulh veya asliye hukuk) mahkemesine gönderilmesine karar verilecektir.

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK, dava değerine göre görev belirlemenin uygulamada birçok sorun yarattığı, bu ayrımın pratik olmadığı ve ihtiyaçlara da tam olarak cevap vermediği gerekçeleriyle miktar ayrımı yapılmaksızın kanunlarda belirtilen istisnalar dışında mal varlığına ilişkin davalarda asliye hukuk mahkemelerini asıl mahkeme haline getirmiştir. Buna göre, 01.10.2011 tarihinden sonra açılacak mal varlığına ilişkin davalarda HMK’nun 2/1. maddesi uyarınca dava değerine bakılmaksızın görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.

6100 sayılı HMK’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK'nun 5. maddesinde 6335 sayılı yasayla değişiklik yapılarak asliye ticaret mahkemesiyle asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan davanın her safhasında mahkemece res’en gözetilmelidir. Ancak 6335 sayılı kanunla 6102 sayılı kanuna eklenen geçici 10. maddede görev düzenlemesinin bu kanunun yürürlüğünden önce açılmış olan davaları etkilemeyeceği hükme bağlanmıştır.

Bu yasal düzenlemeler karşısında, kart çıkaran kuruluşlar(bankalar) tarafından kart hamilleri aleyhine açılan davalarda 5464 sayılı yasanın 44/2 maddesi uyarınca 1086 sayılı HUMK’un görev ve yetkiye ilişkin hükümlerine atıf yapıldığına, HMK’nun 447/2. maddesi uyarınca bu atfın HMK’nun ilgili hükümlerine yapılmış sayılacağına, gerek HUMK’un göreve ilişkin 1-8. maddelerinde, gerekse HMK’nun 1-4. maddelerinde genel mahkemelerin görevleri düzenlenmiş olup ticaret mahkemelerinin görevine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiş olmasına, ticaret mahkemelerinin görevinin (6762 sayılı TTK’nun 5.) 6102 sayılı TTK'nun 5. maddesinde düzenlenmiş bulunmasına, 5464 sayılı BKKKK’nun 44/2. maddesinde ise TTK’nun göreve ilişkin hükümlerine herhangi bir atıf yapılmamasına göre 01.10.2011 tarihinden önceki davalar bakımından dava değerine göre sulh veya asliye hukuk, bu tarihten sonraki davalarda ise dava değerine bakılmaksızın asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunun kabulü gerekir.

Yeri gelmişken bu kuralın istisnalarına da değinmek gerekmektedir. Zira 6100 sayılı HMK’nun 2/1. maddesinde; “kanunlarda aksine bir düzenleme bulunmadıkça” ifadesine yer verilmiştir. Aksine düzenleme, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 142/1 ve 5464 sayılı BKKKK’nun 43. maddesinde yer almaktadır.

Gerçekten 5464 sayılı BKKKK’nun 43. maddesinde; “Bu kanunun 8. maddesinin ikinci fıkrası, 9'uncu,12'inci,24'üncü,25'inci,26'ıncı ve 44'üncü maddesi hükümleri tacirlere verilen kurumsal kredi kartları hakkında uygulanmaz.” hükmü getirilmiştir. Görüldüğü gibi, kanun koyucu, tacirlere verilen kredi kartları ile tüketiciye verilen kredi kartları hakkındaki uyuşmazlıklarda görev yönünden farklı bir düzenlemeyi benimsemiş, tacirlere verilen kredi kartları bakımından 6762 sayılı TTK'nun 4/1-6 (6102 sayılı TTK'nun 4/1-f) maddesindeki ticari dava tanımına uygun olarak 5. madde uyarınca asliye ticaret mahkemelerinin görevli olacağı hususunu istisnai bir şekilde hükme bağlamıştır.

Belirtmek gerekir ki, kanun koyucu, 5464 sayılı BKKKK’nun 44/2. maddesi kapsamındaki davaların da asliye ticaret mahkemelerinde görülmesini amaçlamış olsaydı aynı kanunun 43. maddesine, tacirlere verilen kurumsal kredi kartları ile ilgili bu istisna hükmünü koymazdı.

İkinci bir istisna da, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 142/1. maddesi hükmüyle getirilmiştir. Buna göre “Fon,fon bankaları ve faaliyet izni kaldırılan bankaların iflas ve tasfiye idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılır. O yerde, birden fazla asliye ticaret mahkemesi bulunması halinde bu davalar (1) ve (2) numaralı asliye ticaret mahkemesinde görülür.” Belirtilen yasa hükmüne göre, kredi kartı uyuşmazlığından doğan dava, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 142/1. maddesinde öngörülen kurum,kuruluş, ya da bankalar tarafından açılmışsa görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir. O yerde birden fazla asliye ticaret mahkemesi varsa 1 ve 2 nolu asliye ticaret mahkemeleri görevlidir. Anılan yasa hükmündeki görev kamu düzenine ilişkin ve emredici nitelikte olduğundan mahkemece res’en gözetilmelidir.

Sonuç olarak; 01.10.2011 tarihine kadar olan dönemde bankalarca kredi kartı hamilleri aleyhine açılan ve yukarıdaki istisnalar dışında kalan davalarda görevli mahkeme, dava değerine göre genel mahkemeler sıfatıyla sulh veya asliye hukuk, bu tarihten sonraki davalarda ise 6100 sayılı HMK’nun 2/1. maddesi uyarınca dava değerine bakılmaksızın asliye hukuk mahkemesidir.

Nitekim yukarıda tarih ve numarası yazılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararında da bu husus açıkça belirtilmiştir.

Kuşkusuz, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un yürürlüğe girmesinden sonra banka kredi kartı uyuşmazlıklarına ilişkin açılan davalarda görevli mahkeme, anılan kanunun 3/1-k-j,4/3,73/1,83/2 ve geçici 1. maddelerinde yer alan hükümler çerçevesinde belirlenmelidir.

Mahkemece, açıklanan görev hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek somut olayda dava tarihi dikkate alındığında Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilmeden ticaret mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

8. Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.10.2015 tarihli ve 2015/262 E., 2015/386 K. sayılı kararı ile; 5464 sayılı Kanun’un 44/2. maddesi gereğince kart çıkaran kuruluş tarafından kart hamiline açılan davada HMK'nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanacağının belirlendiği, bu maddenin 1. fıkrası uyarınca davanın tüketici mahkemesinde görülemeyeceği, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK'nın 4/1. maddesi gereğince davanın ticari dava sayılması sebebi ile aynı Kanun’un 4/a maddesine göre ticaret mahkemesinin görevli olacağı, HMK'daki görev kurallarına atfın asliye hukuk mahkemesini görevli kılmayacağı, HMK'dan sonra yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK hükümleri gereğince görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğu, TTK’nın 5. maddesi uyarınca görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiş; direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

9. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

10. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava tarihi itibariyle davacı banka tarafından kredi kartı sözleşmesine dayanılarak açılan itirazın iptali davasında görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi mi yoksa asliye ticaret mahkemesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

11. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı bankadan alınıp kullanılan kredi kartı borcundan kaynaklanmaktadır.

12. 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesinde 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik uyarınca 01.07.2012 tarihinden itibaren asliye ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılarak görev ilişkisi hâline dönüştürülmüştür.

13. 14.03.2003 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 4822 sayılı Kanun ile 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a (4077 sayılı TKHK) “Kredi Kartları” kenar başlıklı 10/A maddesi eklenerek kredi kartları 4077 sayılı TKHK kapsamına alınmış ve Kanun’un “Tüketici Mahkemeleri” başlıklı 23. maddesinde, davayı açanın sıfatına bakılmaksızın bu kanundan doğan uyuşmazlıkların tüketici mahkemelerinde görüleceği hükme bağlanmıştır.

14. 01.03.2006 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun (BKKKK) 44. maddesinde ise, 4077 sayılı Kanun’dan farklı bir düzenleme yoluna gidilerek davayı açanın sıfatına göre değişen bir görev kuralı getirilmiştir. BKKKK’nın 44/1. maddesinde: “Bu kanunun uygulanmasıyla ilgili uyuşmazlıklarda kart hamilinin tüketici olması halinde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 22. ve 23. maddeleri hükümleri uygulanır.” hükmü ile tüketici sıfatını haiz kart hamilleri tarafından kart çıkaran kuruluşlar (bankalar) aleyhine kredi kartı uyuşmazlığı nedeniyle açılacak davalarda tüketici mahkemeleri görevli kılınmıştır.

15. BKKKK’nın 44/2. maddesinde “1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) görev ve yetkiye ilişkin hükümlerine” atıf yapılmıştır. HUMK’nın 8/1. maddesine göre mal varlığına ilişkin davalar yönünden görevli mahkeme dava değerine göre asliye hukuk mahkemeleri ve sulh hukuk mahkemeleridir. Yine 6762 sayılı TTK’nın 5. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olarak öngörülmüştür. O hâlde, HMK’nın geçici 1. maddesinde yer alan “Bu kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmaz” hükmü uyarınca, 01.10.2011 tarihinden önceki uyuşmazlıklarda, BKKKK’nın 44/2. maddesi yollamasıyla HUMK’nın 1 ila 8. maddeleri uyarınca dava tarihindeki dava değerine göre sulh veya asliye hukuk mahkemeleri görevli olacak, ancak 6762 sayılı TTK’nın 5. maddesindeki iş bölümü itirazı ile ilgili hüküm de görevin tespitinde etkili olacaktır. Eş söyleyişle, 01.10.2011 tarihinden önce bankalar tarafından kart hamili aleyhine açılacak davalarda genel mahkemeler (dava değerine göre sulh veya asliye hukuk mahkemeleri) görevli olmakla birlikte, dava asliye ticaret mahkemesine açılmış ve süresinde iş bölümü itirazında bulunulmamış ise davaya asliye ticaret mahkemesinde bakılacak, ancak süresinde iş bölümü itirazında bulunulmuş ise dosyanın genel görevli (sulh veya asliye hukuk) mahkemesine gönderilmesine karar verilecektir.

16. Elbette 01.10.2011 tarihinden sonra açılacak mal varlığına ilişkin davalarda HMK’nın 2/1. maddesi uyarınca dava değerine bakılmaksızın görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Zira HMK’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK'nın 5. maddesinde 6335 sayılı Kanun’la değişiklik yapılarak asliye ticaret mahkemesiyle asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılarak görev ilişkisine dönüştürülmüş, geçici 10. maddede görev düzenlemesinin bu Kanun’un yürürlüğünden önce açılmış olan davaları etkilemeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu yasal düzenlemeler karşısında, kart çıkaran kuruluşlar (bankalar) tarafından kart hamilleri aleyhine açılan davalarda 5464 sayılı Kanun’un 44/2. maddesi uyarınca HUMK’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerine atıf yapıldığına, HMK’nın 447/2. maddesi uyarınca bu atfın HMK’nın ilgili hükümlerine yapılmış sayılacağına, gerek HUMK’nın göreve ilişkin 1 ila 8. maddelerinde, gerekse HMK’nın 1 ila 4. maddelerinde genel mahkemelerin görevleri düzenlenmiş olup ticaret mahkemelerinin görevine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiş olmasına, ticaret mahkemelerinin görevinin 6102 sayılı TTK'nın 5. maddesinde düzenlenmiş bulunmasına, BKKKK’nın 44/2. maddesinde ise TTK’nın göreve ilişkin hükümlerine herhangi bir atıf yapılmamasına göre 01.10.2011 tarihinden önceki davalar bakımından dava değerine göre sulh veya asliye hukuk, bu tarihten sonraki davalarda ise dava değerine bakılmaksızın asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunun kabulü gerekecektir.

17. HMK’nın 2/1. maddesinde; “kanunlarda aksine bir düzenleme bulunmadıkça” ifadesine yer verilmekle birtakım istisnalar koymuştur. BKKKK’nın 43. maddesinde; “Bu Kanunun 8. maddesinin ikinci fıkrası, 9'uncu, 12'inci, 24'üncü, 25'inci, 26'ıncı ve 44'üncü maddesi hükümleri tacirlere verilen kurumsal kredi kartları hakkında uygulanmaz.” hükmü ile, tacirlere verilen kredi kartları ile tüketiciye verilen kredi kartları hakkındaki uyuşmazlıklarda görev yönünden farklı bir düzenlemeyi benimseyerek, tacirlere verilen kredi kartları bakımından istisnai bir hüküm koyarak 6762 sayılı TTK'nın 4/1-6 (6102 sayılı TTK'nın 4/1-f) maddesindeki ticari dava tanımına uygun olarak 5. madde uyarınca asliye ticaret mahkemelerini görevli kılmıştır. Yine, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 142/1. maddesinde; “Fon, fon bankaları ve faaliyet izni kaldırılan bankaların iflas ve tasfiye idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılır. O yerde, birden fazla asliye ticaret mahkemesi bulunması halinde bu davalar (1) ve (2) numaralı asliye ticaret mahkemesinde görülür.” düzenlemesiyle ikinci bir istisna getirilerek, kredi kartı uyuşmazlığından doğan davanın, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 142/1. maddesinde öngörülen kurum, kuruluş ya da bankalar tarafından açılmışsa görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu hükme bağlamış ve birden fazla asliye ticaret mahkemesi varsa 1 ve 2 nolu asliye ticaret mahkemeleri görevli olacağını belirtmiştir.

 18. Sonuç olarak; 01.10.2011 tarihine kadar olan dönemde bankalarca kredi kartı hamilleri aleyhine açılan ve yukarıdaki istisnalar dışında kalan davalarda görevli mahkeme, dava değerine göre genel mahkemeler sıfatıyla sulh veya asliye hukuk, bu tarihten sonraki davalarda ise 6100 sayılı HMK’nın 2/1. maddesi uyarınca dava değerine bakılmaksızın asliye hukuk mahkemesidir.

19. Önemle vurgulanmalıdır ki, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un yürürlüğe girdiği 28.05.2014 tarihinden sonra oluşacak banka kredi kartı uyuşmazlıklarında görevli mahkeme, anılan Kanun’un 3/1-k-l, 4/3, 73/1, 83/2 ve geçici 1. maddelerinde yer alan hükümler çerçevesinde belirlenmelidir. Görev kamu düzenine ilişkin olup mahkemece resen değerlendirilmelidir.

20. Yukarıdaki açıklamalar ışığında, 12.05.2014 tarihinde açılan eldeki davada asliye hukuk mahkemesi görevli olduğundan, mahkemece verilen direnme kararı yerinde değildir.

21. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; 5464 sayılı Kanun’un 44/2. maddesi gereği kart çıkaran kuruluş tarafından kart hamiline açılan davada HMK'nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanacağı, kredi kartı kullanımından doğan alacakla ilgili açılan eldeki davanın; bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davası niteliğinde bulunduğu, görevli mahkemenin 6102 sayılı TTK’nın 4/1-f maddesi gereğince asliye ticaret mahkemesi olduğundan yerel mahkeme kararının onanması gerektiği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de; bu görüş yukarıda açıklanan gerekçelerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

22. O hâlde görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olduğundan Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

23. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında açıklanan gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Aynı Kanunun 440/III-3. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 23.02.2021 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.

KARŞI OY

5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu 44. maddeye göre; bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili uyuşmazlıklarda kart hamilinin tüketici olması hâlinde, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22 nci ve 23 üncü maddesi hükümleri uygulanır. (44/1) Kart çıkaran kuruluşlar tarafından kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun görev ve yetkiye ilişkin hükümleri uygulanır(44/2).

Maddenin ikinci fıkrasında 1086 sayılı HUMK’ya yapılmış olan yollama HMK 447/2. madde gereğince dava tarihi itibarıyla 6100 sayılı HMK’ya yapılmış sayılmalıdır.

İkinci fıkrayla ilgili olarak madde gerekçesinde; kart çıkaran kuruluşlar tarafından kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda, davacının tüzel kişi olması münasebetiyle bu davaların tüketici mahkemelerinde görülmesi yerine 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun görev ve yetkiye ilişkin hükümleri çerçevesinde takip edilmesinin amaçlandığı belirtilmiştir.

Madde hükmü bir bütün olarak ve gerekçesiyle değerlendirildiğinde kart hamilinin tüketici olduğu kredi kartıyla ilgili bir uyuşmazlıkta davacının tüketici olması hâlinde tüketici mahkemesi görevli ise de kart çıkaran kuruluşlar tarafından kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda tüketici mahkemesi görevli olmayacak; görevli mahkeme de HMK’daki göreve ilişkin hükümlere göre belirlenecektir.

HMK’da, mahkemelerin görevinin, ancak kanunla düzenleneceği, göreve ilişkin kuralların, kamu düzeninden olduğu (HMK 1/1) belirtildikten sonra 2. maddede asliye hukuk mahkemesinin görevi 4. maddede ise sulh hukuk mahkemesinin görevi düzenlenmiştir.

Sulh hukuk mahkemesinin görevi sayma usulüyle belirtilerek bunlar arasında bu kanunda ve diğer kanunlarda sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu davalar unsuruna da yer verilerek özel yasalardaki görev kuralları saklı tutulmuştur.

HMK’da asliye hukuk mahkemelerinin göreviyle ilgili olarak; dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkemenin, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi olduğu (HMK 2/1), bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğu (HMK 2/2) düzenlenmiştir.

Görüldüğü gibi HMK asliye hukuk mahkemesinin görevlerini sayma usulüyle belirlememiş aksine bir düzenleme olmadıkça şeklinde bir istisna ile özel mahkemelerin görevini de saklı tutmak suretiyle diğer mahkemelerin görevine girmeyen işler olarak belirlemiştir.

Bu maddede özel mahkemelerin görevine ilişkin düzenlemeler saklı tutularak asliye hukuk mahkemesinin görevi belirlendiğinden görev konusunda HMK’ya yapılan yollama nedeniyle doğrudan asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmeyecek ve özel mahkemelerin görevine girip girmediği de değerlendirildikten sonra görevli mahkeme belirlenecektir.

6102 sayılı TTK 4. maddede ticari davalar ve çekişmesiz yargı işleri düzenlenmiş olup genel kural olarak; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı belirtilmiş ayrıca taraflardan biri tacir olmasa ve dava veya iş ticari işletmesiyle ilgili olmasa bile hangi hâllerde ticari dava veya iş sayılacağı bentler hâlinde sıralanmıştır.

Bu hükme göre; Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri taraflardan biri tacir olmasa veya bu iş ticari işletmesiyle ilgili olmasa bile ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır (TTK 4/1-f).

Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir (TTK 5/1).

Bu hüküm ile asliye ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılmış ve bu düzenleme de görev kuralı hâline gelmiştir.

Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde davacı banka kredi kartından doğan alacağın tahsili için yapılan icra takibine itiraz nedeniyle itirazın iptali davası açmıştır. Davaya konu alacak tüketici durumundaki davalının kredi kartı kullanımından kaynaklandığından tüketici işlemi bulunmakta ise de 5464 sayılı Kanunun 44. maddesindeki düzenleme nedeniyle davaya bakmaya tüketici mahkemesi görevli olmayıp, görevli mahkeme yapılan yollama nedeniyle HMK’daki görev düzenlemelerine göre belirlenecektir.

HMK’daki görev düzenlemesine göre asliye hukuk mahkemesi sulh hukuk mahkemesinin ve özel mahkemelerin görevine girmeyen davalara bakmakla görevli olduğundan yapılan yollama doğrudan asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu anlamına gelmemektedir. Tüketici mahkemesi görevli değil ise de başka bir mahkemenin bu davaya bakmaya görevli olması hâlinde doğrudan asliye hukuk mahkemesi görevli olmayacaktır.

 Kredi kartı kullanımından doğan alacakla ilgili bu dava, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davası niteliğinden olduğundan (TTK 4/1-f) bu davaya bakmaya asliye ticaret mahkemesi görevlidir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.03.2016 tarih, 2014/13-1023 Esas, 2016/294 Karar sayılı kararında da benzer bir uyuşmazlıkta asliye hukuk mahkemesinin görevli olmayıp asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmiştir.

Belirttiğimiz nedenlerle mahkemece asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu kabul edilerek verilen davanın usulden reddine ilişkin direnme kararının onanması gerektiği görüşünde olduğumuzdan asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu kabul edilerek kararın bozulması yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.

Hafize Gülgün VURALOĞLU   Zeki GÖZÜTOK
Üye                                           Üye