BASİT YARGILAMADA DA İDDİANIN-SAVUNMANIN GENİŞLETİLMESİNDE-DEĞİŞTİRİLMESİNDE HMK 141 HÜKMÜ UYGULANIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


13 Eyl
2017

Yazdır

T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2014/20086
KARAR NO    : 2015/3209

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ           :
İstanbul 21. İş Mahkemesi
TARİHİ                     : 13/05/2014
NUMARASI              : 2014/298 - 2014/339
DAVACI                    : H.S. Vek. Av. S.A.
DAVALI                    : Sosyal Güvenlik Kurumu

Davacı, yaşlılık aylığına hak kazanacağı yasal şartların hizmet süresi, yaş ve prim ödeme gün sayısı ile birlikte tespitine  karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, usulden reddine  karar vermiştir.

Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Elif Sülün tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,

Dava, davacının yaşlılık aylığına hak kazanacağı yasal şartların hizmet süresi, yaş ve prim ödeme gün sayısı ile birlikte tespiti  istemine ilişkindir.

Mahkemece, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 320’nci maddesi uyarınca dosya üzerinden esasa ilişkin olarak yapılan inceleme ve değerlendirme  sonucunda, davanın dava şartı yokluğu sebebiyle HMK 115/2 maddesi gereğince usülden reddine karar verilmiştir.

1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanununda; yazılı, sözlü, basit ve seri olmak üzere dört yargılama usulü düzenlenmiş iken 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda yazılı ve basit yargılama usulleri düzenlenmiş ve 5510 sayılı Kanununun 101’inci maddesinde, anılan Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili çıkan uyuşmazlıkların çözümlenmesinde İş Mahkemeleri'nin görevli olduğu belirtilmiş, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 7’nci maddesinde ise, İş Mahkemelerinde sözlü yargılama usulünün uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 447’nci maddesindeki diğer kanunların sözlü yahut seri yargılama usulüne atıf yaptığı hallerde bu Kanununun basit yargılama usulü ile ilgili hükümlerinin uygulanacağına ilişkin hüküm karşısında; artık, iş mahkemelerinde basit yargılama usulünün uygulanması gerekecektir. 

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 320/1 maddesine göre "basit yargılama usulüne" tabi davalarda mahkeme, mümkün olan hâllerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verebilir ise de bunun “mümkün olan hallerde” olduğu belirtilmek suretiyle sınırlı bir alan gösterilmiş ancak "mümkün olan haller "'in neler olduğu madde metninde sayılmamıştır.

Dosya üzerinden karar verilebilecek "mümkün olan haller" belirlenirken HMK'nın 27. maddesinde yer alan ve hukuk yargılamasında temel ilke olarak kabul edilen "hukuki dinlenilme hakkı" kavramının da gözönünde tutulması zorunludur. Taraflara hukuki dinlenilme hakkı verilmesi Anayasa'nın 36. maddesinde tanımını bulan "hak arama hürriyetinin" gereğidir. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerdiğinden, dosya üzerinden karar verilebilecek hallerin hukuki dinlenilme hakkını ihlal etmeyecek haller ile sınırlı tutulması doğru olacaktır. 

Öte yandan basit yargılama usulünü düzenleyen HMK'nın 319. maddesinde ise basit yargılama usulüne tabi davalarda, iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağının dava açılmasıyla; savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağının ise cevap dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlayacağı belirtilmiştir. Bu hususun istisnası ise HMK'nın 149. maddesinde sınırlı olarak sayılmış olup, bunlar ön inceleme duruşmasına taraflardan birinin gelmemesi, ıslah ve karşı tarafın açık muvafakatıdır. İddianın genişletilmesi; hem talep sonucunu hem de vakıaları içine alır. 

Mahkemece duruşma günü verilerek, tarafların açıklamaları dinlendikten ve iddia ve savunmaları çerçevesinde deliller toplandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken ayrıca davacının dava konusunu değiştirme hakkının bulunduğu gözetilmeksizin tarafların hukuki dinlenilme hakkını ihlal edecek biçimde dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davanın esası hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 23/02/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan                Üye                    Üye                    Üye                                 Üye
Mesut  BALCI      H. KARA            M. AKKUŞ         DOÇ.DR. H. YILMAZ      G. MISIR
 

BİLGİ : Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'nin yukarıdaki içtihatında yer alan "Bu hususun istisnası ise HMK'nın 149. maddesinde sınırlı olarak sayılmış olup, ..." ibaresinin, "Bu hususun istisnası ise HMK'nın 141. maddesinde sınırlı olarak sayılmış olup, ..." olarak okunması yerinde olacaktır. Nitekim, yer verilmek istenen düşünce HMK m. 141 hükmüdür.

Doktrindeki hâkim görüşe göre, basit yargılama usulünde de ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia ve savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. (HMK m. 322/1, m. 139/1, c.2, m. 141/1, c.2). (KURU, Baki, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medenî Usul Hukuku, İstanbul, 2016, s. 864; TANRIVER, Süha, Medenî Usûl Hukuku, C: I, Ankara, 2016, s. 1064; TUTUMLU, Mehmet Akif, Tüketici Yargılaması Hukuku, Ankara, 2015, s. 435, 480, 481)

Doktrindeki katılamadığımız bir görüşe göre, "yazılı yargılama usulünde taraflar, dava ve cevap dilekçelerinde söylediklerini ikinci dilekçe (m. 136) ile değiştirebilirler; basit yargılama usulünde ikinci dilekçe verme olanağı bulunmadığından (m. 317,3), yasak, dava dilekçesi ve cevap dilekçesi ile başlamaktadır. Keza, yazılı yargılama usulünde, taraflardan birinin mazeretsiz olarak ön inceleme duruşmasına gelmemesi halinde diğer tarafın iddia veya savunmasını değiştirebilmesi olanağı var ise de (m. 141,1/cümle 2), basit yargılama usulünde (m. 319) tarafa bu tür bir olanak verilmemiştir." (YILMAZ, Ejder, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, 3. Baskı, Ankara, 2017, s. 3076).