BELEDİYENİN KAMU HİZMETİNE TAHSİSLİ MALLARINA İLİŞKİN HACZEDİLMEZLİK ŞİKÂYETİ KAMU DÜZENİNE İLİŞKİN OLUP SÜRESİZ ŞİKÂYETE TABİDİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


28 Eyl
2022

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2018/8-672 
KARAR NO   : 2022/588

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               :
 Kayseri 3. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                         : 20/02/2018
NUMARASI                 : 2018/10 - 2018/127
DAVACI (BORÇLU)    : Ç. Belediye Başkanlığı vekili Av. B.A.
DAVALI (ALACAKLI)  : A.A. vekili Av. H.K.

1. Taraflar arasındaki "şikâyet" isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Kayseri 3. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetin reddine ilişkin karar, borçlu vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. İNCELEME SÜRECİ

Borçlu İstemi :

4. Borçlu vekili; Kayseri 8. İcra Müdürlüğünün 2014/21769 E. sayılı dosyasında müvekkili belediye aleyhine başlatılan ilamlı takibe dayanak ilamın müvekkili tarafından temyiz edildiğinden henüz kesinleşmediğini, borçlunun vekili olmasına rağmen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 103. maddesi uyarınca düzenlenen davetiyenin borçluya usulsüz olarak tebliğ edildiğini, müvekkilinin usulsüz tebliğe 09.03.2015 tarihinde muttali olduğunu ve süresi içinde haczedilmezlik şikâyetinde bulunduğunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15. maddesinin son fıkrası ile Geçici 8. maddesi karşısında ve alacak miktarı dikkate alındığında müvekkili belediyenin maliki olduğu taşınmazların tamamına yakınına haciz konulmasının yasaya aykırı olduğunu, alacak miktarı ile haczedilen taşınmazlar arasında orantısızlık bulunduğunu, taşınmazların haczedilmesi nedeniyle borçlu belediyenin kamusal işlevlerinin bir kısmını yerine getiremediğini, haczedilen tüm taşınmazların İİK, 5393 sayılı Belediye Kanunu, 5403 sayılı Kanun ve ilgili diğer mevzuat hükümlerine göre haczi kabil olmadığını, taşınmazlar üzerindeki haczin kaldırılması ve belediyenin mağduriyetinin giderilmesi için icranın geri bırakılması istemli olarak haczedilmezlik şikâyetinde bulunmaları gerektiğini ileri sürerek icranın geri bırakılması talebinin ve haczedilmezlik şikâyetinin kabulü ile müvekkili belediyenin maliki olduğu taşınmazlar üzerine konulan haciz şerhinin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

5. Kayseri 3. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 27.03.2015 tarihli ve 2015/185 E., 2015/182 K. sayılı kararı ile; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; icra dosyasının incelenmesinde, alacaklı vekilinin talebi doğrultusunda borçlu belediyeye 6552 sayılı Kanun’un 121. maddesi gereğince beyanda bulunması için muhtıra tebliğ edildiği, muhtıranın 29.12.2014 tarihinde tebliğ edildiği, muhtıranın tebliğine rağmen belediyenin haciz konulmasını istediği mallarını bildirmediği, daha sonra alacaklı vekilinin talebi doğrultusunda borçlu belediyeye ait taşınmazların haczedildiği, borçlu belediyeye ve vekiline 103 davetiyesinin 05.03.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu belediye vekilinin icra dosyasında 06.02.2015 tarihinde beyanda bulunduğu ve banka hesaplarına konulan hacizlerin kaldırılmasını talep ettiğinin görüldüğü, ayrıca yapılan tebligatlara rağmen şikâyetçi belediyenin yedi günlük itiraz süresi içerisinde itirazda bulunmadığı gerekçesi ile şikâyetin reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

6. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesince 16.10.2017 tarihli ve 2015/11008 E., 2017/12894 K. sayılı kararı ile;

“… Borçlu vekili, İcra Mahkemesi'ne başvurusunda; müvekkili aleyhine başlatılan ilamlı takipte, yapılan hacizlerden 09.03.2015 tarihinde haberdar olarak süresinde haczedilmezlik şikayetinde bulunduklarını, alacak miktarı göz önüne alındığında müvekkilinin maliki olduğu taşınmazların tamamına yakınının haczedilmesinin yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin haciz nedeni ile kamusal işlevlerini yerine getiremediğini, haczedilen taşınmazların İcra ve İflas Kanunu, Belediye Kanunu, 5403 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat gereği haczedilemeyeceğini ileri sürerek anılan taşınmazlar üzerindeki hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir.

Mahkemece, borçluya yapılan bildirime rağmen süresi içerisinde mal beyanında bulunmadığı ve haciz konulmasını istediği menkul ve gayrimenkulleri bildirmediği, yapılan tebligatlara rağmen davacı belediyenin 7 günlük itiraz süresi içerisinde itirazda da bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, borçlu vekilince temyiz edilmiştir.

1- Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre borçlu vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2- Borçlu vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;

HMK'nun 297/2. maddesi, "hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir" hükmünü içermektedir.

Somut olayda, borçlu vekilinin İcra Mahkemesi’ne başvuru nedenleri arasında haczedilen taşınmazların İcra ve İflas Kanunu, Belediye Kanunu, 5403 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat gereği haczedilemeyeceği, anılan hacizlerin kaldırılması gerektiği yönünde de şikayeti bulunmaktadır. İcra Mahkemesi'nce bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. Mahkemece, anılan şikayet değerlendirilerek oluşacak kanaate göre bir karar verilmesi gerekirken bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi doğru olmamıştır…” gerekçesiyle (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle borçlu vekilinin temyiz itirazları kısmen yerinde görüldüğünden kabulü ile mahkeme kararının bozulmasına, borçlu vekilinin sair temyiz itirazlarının yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle reddine karar verilmiştir.

Direnme Kararı:

7. Kayseri 3. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 20.02.2018 tarihli ve 2018/10 E., 2018/127 K. sayılı kararı ile; Özel Dairece borçlu belediyenin haczedilmezlik şikâyeti konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği gerekçesi ile karar bozulmuş ise de, haczedilmezlik şikâyetinin İİK’nın 16 ve 82. maddeleri gereğince yedi günlük süre içerisinde yapılmadığından borçlunun tüm şikâyetlerinin reddine karar verildiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

8. Direnme kararı süresi içinde borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

9. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; borçlu belediye başkanlığının taşınmazların İcra ve İflas Kanunu, Belediye Kanunu, 5403 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat gereği haczedilemeyeceği şikâyeti yönünden mahkemece olumlu veya olumsuz bir karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

10. Kural olarak, borçlunun mal varlığını teşkil eden mal, alacak ve hakları, alacaklılarına karşı bir tür teminat teşkil eder ve bu nedenle borçlunun alacaklıları tarafından borç için haczettirilebilir. Haciz cebri icra organı tarafından yapılan devlete ilişkin bir hakimiyet tasarrufu olup, icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara, icra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır. İİK'nın 85. maddesinin 1. fıkrasına göre icra dairesince, borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta bulunan menkul malları ile gayrimenkullerinden ve alacak ve haklarından alacaklının ana para, faiz ve masraflar da dâhil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczedilir. İİK'nın 85. maddesinin 2. fıkrası borçluya ait olup da üçüncü kişi elinde olan malların da haczedilebileceğini öngörmektedir.

11. İcra ve İflas Kanunu’nun 82. maddesinde haczedilemeyecek mallar ve haklar düzenlenmiştir. Maddî hukuka göre başkasına devri yasak olan mal, alacak ve haklar (mesela münhasıran şahsa bağlı haklar, TMK m. 23 gibi) haczedilemez. Ayrıca özel kanunlarında haczedilemeyeceği yazılı olan mal, alacak ve haklar da haczedilemez.

12. İcra memuru işleminin yasaya veya olaya uygun bulunmaması nedeniyle icra mahkemesine başvurularak şikâyet yolu ile kaldırılmasının istenmesi, İİK’nın 16. maddesinin 1. fıkrası gereğince şikâyete konu işlemin öğrenildiği günden itibaren kural olarak yedi günlük süreye tâbidir. Bu kuralın iki önemli istisnası vardır: 1- İİK'nın 16. maddesinin 2. fıkrası gereğince bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikâyet yoluna başvurulabilir. 2- Kamu düzenine aykırı olan işlemlere karşı da süresiz şikâyet yoluna gidilebilir. Anılan ilke doktrinde benimsenmiş ve Yargıtay uygulamalarında da kabul edilmiştir.

13. Somut olayda, borçlu vekilinin haczedilen taşınmazların İcra ve İflas Kanunu, Belediye Kanunu, 5403 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat gereği haczedilemeyeceğini ileri sürerek anılan taşınmazlar üzerindeki hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği, icra mahkemesince borçlu belediyenin yedi günlük şikâyet süresi içinde şikâyette bulunmadığı gerekçesi ile şikâyetin süreden reddine karar verildiği, borçlu vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra borçlu vekilinin haczedilen taşınmazların İcra ve İflas Kanunu, Belediye Kanunu, 5403 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat gereği haczedilemeyeceği yönünde de şikâyeti bulunduğu, mahkemece bu şikâyet hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği gerekçesiyle kararın bozulduğu anlaşılmaktadır.

14. Belediyenin kamu hizmetine tahsis edilmiş olan mallarına ilişkin haczedilmezlik şikâyeti kamu düzenine ilişkin olduğundan süresiz şikâyete tabi olup, mahkemece borçlu vekilinin haczedilen taşınmazların İcra ve İflas Kanunu, Belediye Kanunu, 5403 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat gereği haczedilemeyeceği şikâyetinin esasının incelenmesi gerekir.

15. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, borçlu vekiline İİK’nın 103 maddesine göre çıkarılan davetiyenin 05.03.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin muhabere aracılığıyla Kayseri İcra (Hukuk) Mahkemesine gönderilmek üzere Çayıralan İcra (Hukuk) Mahkemesinde 11.03.2015 tarihinde haczedilmezlik şikâyetinde bulunduğu, buna göre borçlu vekilinin icra mahkemesine başvurusu yedi günlük sürede olduğundan şikâyetin süreden reddi isabetsiz olup mahkemece işin esasının incelenmesi ve direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması gerektiği görüşü ile mahkemenin şikâyetin süreden reddi kararı isabetli olmadığından işin esasına girilerek karar verilmesi yönünde bozulması gerekirken, HMK’nın 297/2. maddesinden söz edilerek haczedilmezlik şikâyeti hakkında mahkemece olumlu veya olumsuz karar verilmediği bu konuda bir değerlendirme yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile bozma kararı verilmesinin dosya kapsamına uygun düşmediği, bu nedenle haczedilmezlik şikâyeti konusunda bir inceleme yapılmadan süreden ret kararı verilmesi nedeniyle şikâyetin süreye tabi olmadığından bahisle işin esasına girilerek karar verilmesi ilavesi yapılarak direnme kararının bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

16. Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenler ve yukarıda açıklanan ilave gerekçe ile direnme kararının bozulması gerekir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenler ve yukarıda açıklanan ilave gerekçe ile BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21.04.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Somut olayda borçlu belediye başkanlığı, İİK 103 uyarınca düzenlenen davetiyenin borçluya usulsüz tebliğ edildiği, usulsüz tebliğe 09.03.2015 tarihinde muttali olduğunu, 11.03.2015 tarihinde icra mahkemesinde haczedilen taşınmazların haczinin 5393 sayılı Belediye Kanununun 15. maddesinin son fıkrası ile geçici 8. maddesi kapsamında hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek hacizlerin kaldırılması talebinde bulunmuştur.

İcra mahkemesi İİK 103 tebligatının 05.03.2015 tarihinde tebliğ edildiği davacı 7 günlük sürede icra mahkemesine şikâyette bulunulmadığı gerekçesi ile şikâyetin esasını incelenmeksizin süreden reddine karar vermiştir.

Belediyenin niteliği gereği kamu hizmetine tahsis edilmiş olan mallarına ilişkin haczedilmezlik şikâyeti süreye tabi değildir. Bu nedenle mahkemenin şikâyetin süreden reddi kararı isabetli olmadığından işin esasına girilerek karar verilmesi yönünde bozulması gerekirken, HMK 297/2 maddesinden söz edilerek haczedilmezlik şikâyeti hakkında mahkemece olumlu veya olumsuz karar verilmediği bu konuda bir değerlendirme yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile bozma kararı verilmesi dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Bu nedenle haczedilmezlik şikâyeti konusunda bir inceleme yapılmadan süreden red kararı verilmesi nedeniyle şikâyetin süreye tabi olmadığından bahisle işin esasına girilerek karar verilmesi ilavesi yapılarak bozma kararının düzeltilmesi görüşünde olmadığımdan çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.

Dr. Şanver KELEŞ
Üye