BELİRSİZ ALACAK DAVASINA VE HMK 107. MADDESİNE DAYANILMAMIŞ İSE KISMİ DAVA SÖZ KONUSUDUR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


26 Nis
2020

Yazdır

T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
BAŞKANLIĞI

ESAS NO       : 2019/5299
KARAR NO    : 2019/10527

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              :
ANKARA 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ                        : 23/05/2019
NUMARASI                 : 2017/1128 - 2019/826
DAVACI                       : B. GIDA TUR. İNŞ. ORG. SAN. VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ. VEK. AV. G.D.
DAVALI                       : H. ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ VEK. AV. G.M.

Taraflar arasındaki maddi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içerisinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y  K A R A R I

Davacı, davalı ile aralarında imzaladıkları 09/01/2001 başlangıç tarihli üç yıl süreli kira sözleşmesi ile H. Üniversitesi Beytepe Kampüsünde bulunan sözleşme konusu kantin, kafeterya ve bilardo salonunu kiraladıklarını, davalı Üniversitenin, kiracı şirketi tahliyeye zorlamak için, taşınmazlara ait elektrik ve suyun kesildiğini, 22/10/2013 tarihinde, davalı kirayaveren Üniversiteye elektrik ve su kesintisinin sonlandırılması için yapılan ihtara rağmen işletmenin elektrik ve suyunun bağlanmadığını, kesintiye gerekçe gösterilen altyapı faaliyetlerinin neler olduğunun hangi dönemleri kapsadığının ve kesintilerin zaruri olup olmadığının bilirkişi marifeti ile incelenmesi gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile yoksun kalınan kârdan oluşan zararından şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 06/02/2019 tarihinde bu talebini artırarak 76.040,96 TL olarak ıslah etmiştir. 

Davalı, davanın kısmi dava olarak açıldığını, Üniversite içinde yapılan altyapı çalışmaları nedeniyle dava konusu kiralananın bulunduğu mahalde elektrik ve su kesintisi yapıldığını savunarak davanın reddini dilemiştir. 

Mahkemece, davanın reddine dair verilen hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 20/12/2016 tarih 2015/11292 Esas - 2016/7695 Karar sayılı ilamı ile "..Mahkemece kiralananın hangi tarihler arasında elektrik ve suyunun kesildiği belirlenerek, davacının ticari defterleri incelenmeli, davacının ticari defterlerine göre kiralananın elektrik ve suyunun kapalı kaldığı dönemde ciro kaybının olup olmadığı üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği..." gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir. 

Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı nazara alınarak, 76.040,96 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Islah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. HMK' nın 176. maddesinde ıslah; “Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir" olarak tanımlanmıştır.

Aynı Kanun'un müteakip 177. maddesinde ise, ıslahın tahkikata tabi olan davalarda tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği öngörülmüş olduğundan ve temyiz faslında da, bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığından, Kanunun bu olanağı bir devre ve zaman ile sınırlandırdığı kabul edilmek ve bu nedenle bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılması zorunludur.

Nitekim, 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; 'ıslah'ın; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 84. maddesinin (HMK 177.madde) açık hükmü dairesinde tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği, Yargıtay'ca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağı açıklanmış, yine; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 Esas - 2016/1 Karar sayılı ilamı ile "Her ne sebeple verilirse verilsin, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesine gerek olmadığına" karar verilmiştir.

Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin yukarıda belirtilen bozma ilamından sonra alınan bilirkişi raporunun ardından davacı tarafından 06/02/2019 tarihli ıslah dilekçesinin sunulduğu, mahkemece de davacının söz konusu ıslah dilekçesi dikkate alınmak suretiyle hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili dava dilekçesinin hiç bir yerinde belirsiz alacak davasından söz etmemiş, hukuki dayanak olarak HMK. nın 107. maddesine dayanmamış, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile kısmi dava açmıştır. İstisnai dava türlerinden olan belirsiz alacak davasından sözedebilmek için bunun açıkça belirtilmesi, ya da davanın HMK. nın 107. maddesine göre açıldığının anlaşılması gerekir. Dava dilekçesinde bu açıklık olmadığı sürece dava, kısmi dava kabul edilmelidir. O halde, yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da nazara alındığında bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı hususu gözetilerek hüküm verilmesi gerekirken, mahkemece bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

2- Bozma nedenine göre, davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan        Üye                     Üye            Üye                   Üye
M. DUMAN   G.KAHRAMAN  H. KANIK   M. GÜRKANLI  F. TEMEL