BELİRSİZ ALACAK DAVASINDA TALEP ARTIRIMINDAN SONRA ISLAH HAKKI DA BULUNMAKTADIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


28 Mar
2020

Yazdır

TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi

ESAS NO            : 2016/19844
KARAR NO         : 2019/8286

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ            : Oltu Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                      : 15/05/2015
NUMARASI               : 2012/1105 - 2015/881
DAVACI                     : Y.B.
DAVALILAR              : 1- A.A.T. Sigorta A.Ş
                                    2- E. Oto Kiralama Ltd.Şti.
                                    3- K.S.
DAHİLİ DAVALILAR : 4- S.A. Mirasçıları -(A.A.-Z.A.-Z.A.-A.A.
                                      - Y.A. ve - E.A.'a velayeten) E.Y.

Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

- K A R A R -

Davacı vekili; müvekkilinin 10/12/2011 günü Oltu ilçesine bağlı İriağaç Köyü önünde sürücü Süleyman A. yönetimindeki aracın içerisinde bulunduğu sırada meydana gelen kaza neticesinde yaralandığını ve bedensel zarara uğradığını, sürücü Süleyman A.'ın ise kaza neticesinde öldüğünü, davacının kaza neticesinde geçirdiği operasyonlar sonucu dalağını kaybettiğini ve ayağında meydana gelen kırık nedeniyle bacağına platin takıldığını, bu nedenlerle meydana gelen trafik kazasında davacının uğradığı bedensel zarar nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 500,00 TL maddi tazminatın, 6100 sayılı Yasanın 107. maddesine göre maddi zararın tamamı tespit edildikten sonra ise tespit edilen zararın tamamına göre belirlenecek maddi tazminatın tamamının 6100 sayılı Yasanın 107. maddesi uyarınca işleten E. Oto Kiralama Ltd. Şti. ve sürücü Süleyman A.'ın mirasçıları olan diğer davalılar yönünden olay tarihinden itibaren davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden itibaren faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline, 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen işleten E. Oto Kiralama Ltd. Şti. ve sürücü Süleyman A.'ın mirasçılarından tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar ve dahili davalılar vekilleri; davanın reddini savunmuştur. 

Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacı Yakup Bektaş'ın maddi tazminat talebinin kabulü ile taleple bağlı kalınarak, davacı için 40.500,00 TL maddi tazminatın davalı A.A.T. Sigorta Şirketi için dava tarihi olan 12/11/2012 tarihinden yasal faizi ile birlikte ve teminat limiti ile sınırlı olmak üzere, diğer davalı E. Oto Kiralama Ltd. Şirketi yönünden olay tarihi olan 10/12/2011 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına, davacı Yakup B.'ın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 4.000,00 TL manevi tazminatın 10/12/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı E. Oto Kiralama Ltd. Şirketinden alınarak davacıya verilmesine, davacının 20/04/2015 havale tarihli feragat dilekçesi dikkate alınarak davalılar Yasemin A., Zeynep A., Ahmet A., Zehra A., Ayşe A. ve Ecrin A. yönünden maddi - manevi tazminat bakımından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dava trafik kazasından kaynaklanan iş göremezlik zararı ile manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. 

6100 sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. Maddesinde ”(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkânsız olduğu hallerde olanaklı olduğu anlaşılmaktadır.

Belirsiz alacak davasında davacı, alacağının tam ve kesin olarak belirlenmesinden sonra HMK'nın 107. maddesine dayalı olarak bir kez alacağını artırabilir. Ayrıca davasını HMK'nın 176. ve devamı maddelerine göre bir kezde ıslah edebilir.

Somut olayda, dava tarihi 12.11.2012 olup, dava tarihinde yürürlükte olan HMK'ya göre belirsiz alacak davası olarak açılmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda zarar toplamı 68.815,51 TL olarak belirlenmiştir. Davacı vekili, 05.12.2013 tarihinde vermiş olduğu dilekçe ile alacağını fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 40.500,00 TL olarak ıslah etmiştir. Daha sonra ıslah edilmeyen 28.815,51 TL için tamamlama harcını 06.03.2015 tarihinde yatırmıştır. Belirsiz alacak davası olarak açılan davada harcını yatırarak bedel artırma talebinde bulunulabilir. Ayrıca bundan bağımsız olarak HMK'nun 176. maddesi gereği ıslah yapmak hakkı da mevcuttur. Mahkemece davacının ıslah dilekçesi ve bedel artırım talebi esas alınarak bir karar vermek gerekirken sadece ıslah dilekçesindeki talep gibi karar verilmesi ve bedel artırım talebinin dikkate alınmaması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. 

2- Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)

Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir. 

SONUÇ : Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 19/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi. 

Başkan            Üye             Üye         Üye                  Üye
A.Ş.Sertkaya    B.Demirel    R.Eğri      K.Özerdoğan   M.Erol

İÇTİHAT YORUMU : “Geçici değer, davacının talep sonucunun rakamsal değeri olarak kesinleştikten sonra, davalı, davacının bu değeri tekrar artırmasına açıkça izin vermezse, davacı talep sonucunu ıslah yoluyla artırabilir.” (SİMİL, Cemil, Belirsiz Alacak Davası, İstanbul, 2013, s. 296)

 

AYNI YÖNDE KARAR:

TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2021/4690
KARAR NO    : 2021/7847

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ              : İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ                        : 09/09/2019
NUMARASI                 : 2019/3943 - 2019/42
DAVACILAR               : 1- İ.B. 2- N.B. 3- F.B. 4- A.B. vekilleri Av. M.U. vd
DAVALI                       : E. Sigorta AŞ vekili Av. M.M.E. vd

Taraflar arasındaki tahkim davası hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 07/05/2019 tarih ve 2019/İHK-4889 sayılı kararın, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

- K A R A R -

Davacı; davalı sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan aracın, davacıların desteğinin sek ve idaresindeki araçla çarpışması sonucu 06/08/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında destekleri Şahin B.’ın vefat etmesi nedeniyle, destekten yoksun kaldıklarını, sigorta şirketine tazminat talebiyle yapmış oldukları başvurunun sonuçsuz kaldığını, beyanla, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik Nazife B. için7.500,00 TL, İrem B. için 3.500,00 TL, Fatma B. için 2.000,00 TL, Ali B. için 2.001,00 TL olmak üzere toplam 15.001,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, bilirkişi raporu doğrultusunda talebini yükseltmiştir.

Davalı vekili; başvurunun reddini talep etmiştir.

Uyuşmazlık Hakem Heyetince; başvurunun kabulü ile Nazife B. yönünden 50.272,65 TL, İrem B. yönünden,21.940,33 TL, Fatma B. yönünden 5.390,08 TL, Ali B. yönünden 8.415,12 TL'nin 21.09.2018 tarihinden işleyecek Yasal Faizi ile birlikte sigorta şirketi tarafından bu başvuru sahiplerine ödenmesine; başvurunun 273,981,00 TL”lik kısmı bakımından karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından yapılan itiraz üzerine İtiraz Hakem Heyetince; davalı vekilinin itirazları incelenmeksizin; re’sen görülen nedenlerle Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının değiştirilmesine; kabul nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına, karar verilmiş, itiraz hakem heyeti kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.

1- 5684 sayılı Sigortacılık Yasasının 30. maddesinin 12. fıkrası gereği, sigorta tahkim komisyonlarının 40.000,00 TL'yi geçmeyen kararları kesindir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.

Uyuşmazlık Hakem Heyetince; davacılardan İrem B. yönünden,21.940,33 TL, Fatma B. yönünden 5.390,08 TL, Ali B. yönünden 8.415,12 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş, davacı vekili tarafından bu karara karşı itiraz yoluna başvurulmamıştır. Davacılar ihtiyari dava arkadaşı olup davacılardan İrem B. , Fatma B. ve Ali B. yönünden temyiz edilen karar, tazminat miktarı itibariyle davacılar ve davalı yönünden kesin nitelikte olup bu nedenle davacılar vekili ve davalı vekilinin bu davacılar yönünden temyiz isteminin miktar yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Davacı Nazife B. yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

İtiraz Hakem Heyetince ;davalı vekilinin itirazları incelenmeksizin; yanılgılı değerlendirmeyle, açılan davada yargılama devam ederken sigorta şirketi tarafından yapılan 273.981,00 TL ödemenin, her bir davacının talebini karşılayacak şekilde toplamda 15.001,00 TL üzerinden açılan davanın kabulü anlamında olduğu, kabulün ise HMK gereği davayı sona erdiren taraf işlemi olduğu, açılan davada, yargılama devam ederken davalı tarafından yapılan 273.981,00 TL ödeme ile müddeabihi 15.001,00 TL olan dava son bulduğu, ıslahın ise ancak devam eden bir davada söz konusu olabileceği, diğer bir ifade ile HMK karşısında son bulan davanın ıslahından bahsedilemeyeceği, geçersiz ıslah esas alınarak hüküm kurulmasının re'sen dikkate alınması gereken bir usul hatası olduğu gerekçesiyle Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının değiştirilmesine; kabul nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107. maddesiyle, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda yer almayan yeni bir dava türü olarak belirsiz alacak ve tespit davası kabul edilmiştir.

Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hali, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkansızlığa dayanmalıdır.

Alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak delillerin incelenmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda da belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmelidir.

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında eldeki davaya konu somut olayın özellikleri dikkate alınarak belirsiz alacak davası yönünden yapılan değerlendirmede;

6100 Sayılı HMK döneminde açılmış olan davaya ilişkin dava dilekçesinde, davanın açıkça belirsiz alacak davası olarak açıldığı belirtilmekle davanın niteliğine ve dava dilekçesi içeriğine göre davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.

Diğer yandan 6100 sayılı HMK’nun 308. maddesine göre, kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesi olup, kabul ancak tarafların serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur. Davalı taraf, 19/02/2019 tarihli dilekçesi ile ödeme belgelerini sunmuş, alacak kalmadığını beyan etmiş, diğer yandan kusur raporuna itirazlarını bildirmiştir. Bu durumda yargılama devam ederken ödeme yapılması “davanın kabulü” anlamına gelmemektedir.

Somut olayda, davacı, davasını 6100 sayılı HMK'nın 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası şeklinde açmış olup; makbuz, ödeme belgesi ve davacı tarafın kabulü ile sabit olduğu üzere, davalı sigorta şirketi tarafından davacılara yargılama devam ederken 07.02.2019 tarihinde toplamda 273.981,00 TL ödeme yapıldığı, yine tarafların kabulünde olduğu üzere, davacılar ve davalı sigorta şirketi arasında bir sulh anlaşması yapılmadığı, davacı vekilinin de 19/02/2019 tarihli beyanıyla davalı şirket ile aralarında herhangi bir sulh protokolü olmadığını bildirerek bakiye tazminatın hesaplanması için dosyanın bilirkişiye gönderilmesini ve sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelerin bilirkişi tarafından dikkate alınmasını talep ettiği, davadan herhangi bir feragat beyanı bulunmadığı, sigorta tarafından yapılan ödemenin davacıların alacağına mahsuben yapıldığı, davacı vekilinin bilirkişi raporunun dosyaya ibraz edilmesi akabinde de 22/02/2019 tarihli bedel artırımı dilekçesini sunarak bedel artırımı talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda; İtiraz Hakem Heyetince HMK 107. maddesine göre 15.001,00 TL bedelle açılan davada, davacının talep artırım ve ıslah hakkı olduğu ve bu hakkını kullandığı, davalının açık bir kabul beyanı bulunmadığı gözetilerek davalı vekilinin itirazları incelenerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

3- Bozma neden ve şekline göre, davacı Nazife yönünden; davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin vekalet ücreti yönünden sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekili ve davalı vekilinin, davacılardan İrem B. , Fatma B. ve Ali B. yönünden temyiz dilekçelerinin reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılardan Nazife B. yönünden davacı vekilinin, temyiz itirazlarının kabulü ile 07/05/2019 tarih ve 2019/İHK-4889 sayılı İtiraz Hakem Heyeti kararının davacı Nazife B. yararına BOZULMASINA, (3) davacı Nazife yönünden; davalı vekilinin tüm davacı vekilinin vekalet ücreti yönünden sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalıya geri verilmesine 01/11/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan            Üye         Üye            Üye                   Üye
A.Ş.Sertkaya   N.Taş      S.Arslan    K.Özerdoğan   Ö.F.Aydıner