BELİRSİZ ALACAK DAVASINDAN SONRA EK DAVA AÇILAMAZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


05 Nis
2022

Yazdır

T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2021/5273
KARAR NO    : 2021/11010

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili ile davalılardan T.T. A.Ş. vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y     K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, davanın belirsiz alacak davası olduğunu belirterek ve müvekkili işçinin asıl işveren davalıya ait işyerinde diğer davalı alt işverene bağlı olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin güvenlik hizmet ihale sözleşmesinin süresinin bitmesi ve başka bir ilde görevlendirilmesi ve müvekkilinin bu teklifi kabul etmemesi üzerine işverence karşılıklı anlaşma ile protokol imzalanarak sona erdirildiğini, belgede belirtilen miktarın ödendiğini, bu belgenin makbuz niteliğinde olduğunu ileri sürerek eksik ödenen kıdem tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma ve gece çalışması alacağını talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı T.T. Anonim Şirketi vekili, müvekkili şirket ile diğer davalı şirket arasında güvenlik hizmetlerine ilişkin alt işverenlik sözleşmesi imzalandığını, fesih ve diğer yönlere ilişkin ayrıntılı savunmanın diğer davalı tarafından yapılabileceğini savunmuştur.

Davalı S. Güvenlik Hizmetleri Anonim Şirketi vekili ise, iş sözleşmesini karşılıklı olarak sonuçlandırıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemesi Kararının Özeti:

Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 31.05.2016 tarihli bozma ilamına mahkemece uyularak yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz:

Karar, süresi içerisinde davacı ve davalı T.T. Anonim Şirketi tarafından temyiz edilmiştir.

Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı T.T. Anonim Şirketi’nin tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107. maddesinin 2. fıkrası ile "karşı tarafın verdiği bilgi ve tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir." hükmü getirilmiştir.

7251 sayılı Kanunla Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yapılan değişiklik sonrasında 107. maddenin 2. fıkrası “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.” şeklinde düzenlenmiştir.

7251 sayılı Kanun ile 107. maddede yapılan değişiklikler Dairemizce şartları mevcut olan belirsiz alacak davasında yapılan yargılama ile alacağın belirli hale gelmesi durumunda hâkimin geçici talep sonucunu kesin talep sonucuna dönüştürmesi için alacaklıya süre vermesi gerektiği yönünde değerlendirilmiştir.

Belirsiz alacak davası açan davacı, talep artırım yahut ıslah suretiyle neticei talebini artırabilir. Ayrıca belirsiz alacak davası türünde dava açılması durumunda alacağın tamamı dava konusu edildiğinden aynı dava konusu ile ilgili ek dava açılması halinde derdestlik dava şartı söz konusu olur.

Somut uyuşmazlıkta dava belirsiz alacak davası türünde açılmış, 10.07.2018 tarihli celsede davacı vekili tarafından alacak miktarlarını belirlemek amacıyla süre talep edildiği halde mahkemece davacı tarafa geçici talep sonucunu kesin talep sonucuna dönüştürmesi için süre verilmediği anlaşılmış olup, belirsiz alacak davasında alacağın tamamı dava konusu yapıldığı ve belirsiz alacak davasına konu edilen alacaklar bakımından ek dava açılamayacağı düşünüldüğünde, mahkemece HMK. m. 107 uyarınca davacı vekiline kesin talep sonucunu belirtmesi için süre verilmemesi hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanmasına yol açar. Davacıya geçici talep sonucunu kesin talep sonucuna dönüştürmesi için süre verilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan                 Üye                       Üye                             Üye                  Üye 
Dr. S. GÖKTAŞ     Ö. F. HERDEM     B. AZİZAĞAOĞLU     H. AYDINLI      H. SARIKAMIŞ

BİLGİ :
Bu konu hakkındaki çalışma için bkz. KARAMERCAN, Fatih, Belirsiz Alacak Davasından Sonra Ek Dava Açılabilir Mi?, İMHFD, C: 7, S: 12, Y: 2022, s. 83-107.

İlgili makale için bkz.

https://bit.ly/3PLXHhh

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2021/5274
KARAR NO    : 2021/11009

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili ile davalılardan T.T. A.Ş. vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y     K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, davanın belirsiz alacak davası olduğunu belirterek ve müvekkili işçinin asıl işveren davalıya ait işyerinde diğer davalı alt işverene bağlı olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin güvenlik hizmet ihale sözleşmesinin süresinin bitmesi ve başka bir ilde görevlendirilmesi ve müvekkilinin bu teklifi kabul etmemesi üzerine işverence karşılıklı anlaşma ile protokol imzalanarak sona erdirildiğini, belgede belirtilen miktarın ödendiğini, bu belgenin makbuz niteliğinde olduğunu ileri sürerek eksik ödenen kıdem tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma ve gece çalışması alacağını talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı T.T. Anonim Şirketi vekili, müvekkili şirket ile diğer davalı şirket arasında güvenlik hizmetlerine ilişkin alt işverenlik sözleşmesi imzalandığını, fesih ve diğer yönlere ilişkin ayrıntılı savunmanın diğer davalı tarafından yapılabileceğini savunmuştur.

Davalı S. Güvenlik Hizmetleri Anonim Şirketi vekili ise, iş sözleşmesini karşılıklı olarak sonuçlandırıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemesi Kararının Özeti:

Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 31.05.2016 tarihli bozma ilamına mahkemece uyularak yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz:

Karar, süresi içerisinde davacı vekili ile davalılardan T.T. Anonim Şirketi vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı T.T. Anonim Şirketi’nin tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107. maddesinin 2. fıkrası ile "karşı tarafın verdiği bilgi ve tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir." hükmü getirilmiştir.

7251 sayılı Kanunla Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yapılan değişiklik sonrasında 107. maddenin 2. fıkrası “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.” şeklinde düzenlenmiştir.

7251 sayılı Kanun ile 107. maddede yapılan değişiklikler Dairemizce şartları mevcut olan belirsiz alacak davasında yapılan yargılama ile alacağın belirli hale gelmesi durumunda hâkimin geçici talep sonucunu kesin talep sonucuna dönüştürmesi için alacaklıya süre vermesi gerektiği yönünde değerlendirilmiştir.

Belirsiz alacak davası açan davacı, talep artırım yahut ıslah suretiyle neticei talebini artırabilir. Ayrıca belirsiz alacak davası türünde dava açılması durumunda alacağın tamamı dava konusu edildiğinden aynı dava konusu ile ilgili ek dava açılması halinde derdestlik dava şartı söz konusu olur.

Somut uyuşmazlıkta dava belirsiz alacak davası türünde açılmış, 10.07.2018 tarihli celsede davacı vekili tarafından alacak miktarlarını belirlemek amacıyla süre talep edildiği halde mahkemece davacı tarafa geçici talep sonucunu kesin talep sonucuna dönüştürmesi için süre verilmediği anlaşılmış olup, belirsiz alacak davasında alacağın tamamı dava konusu yapıldığı ve belirsiz alacak davasına konu edilen alacaklar bakımından ek dava açılamayacağı düşünüldüğünde, mahkemece HMK. m.107 uyarınca davacı vekiline kesin talep sonucunu belirtmesi için süre verilmemesi hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanmasına yol açar. Davacıya geçici talep sonucunu kesin talep sonucuna dönüştürmesi için süre verilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan                 Üye                       Üye                             Üye                  Üye 
Dr. S. GÖKTAŞ     Ö. F. HERDEM     B. AZİZAĞAOĞLU     H. AYDINLI      H. SARIKAMIŞ

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2021/5275
KARAR NO    : 2021/11008

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde temyizen incelenmesi davacı vekili ile davalı T.T. A.Ş. vekili tarafından istenilmesi ve davacı avukatınca duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 29/06/2021 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına vekili Avukat Ç.A. davalı T.T. A.Ş. adına vekili Avukat F.Y. ile diğer davalı S. Güvenlik Hizmetleri A.Ş. adına vekili Avukat B.K. geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y     K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, davanın belirsiz alacak davası olduğunu belirterek ve müvekkili işçinin asıl işveren davalıya ait işyerinde diğer davalı alt işverene bağlı olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin güvenlik hizmet ihale sözleşmesinin süresinin bitmesi ve başka bir ilde görevlendirilmesi ve müvekkilinin bu teklifi kabul etmemesi üzerine işverence karşılıklı anlaşma ile protokol imzalanarak sona erdirildiğini, belgede belirtilen miktarın ödendiğini, bu belgenin makbuz niteliğinde olduğunu ileri sürerek eksik ödenen kıdem tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma ve gece çalışması alacağını talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı T. Anonim Şirketi vekili, müvekkili şirket ile diğer davalı şirket arasında güvenlik hizmetlerine ilişkin alt işverenlik sözleşmesi imzalandığını, fesih ve diğer yönlere ilişkin ayrıntılı savunmanın diğer davalı tarafından yapılabileceğini savunmuştur.

Davalı S. Güvenlik Hizmetleri Anonim Şirketi vekili ise, iş sözleşmesini karşılıklı olarak sonuçlandırıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemesi Kararının Özeti:

Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 31.05.2016 tarihli bozma ilamına mahkemece uyularak yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz:

Karar, süresi içerisinde davacı ve davalı T. Anonim Şirketi tarafından temyiz edilmiştir.

Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı T. Anonim Şirketi’nin tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107. maddesinin 2. fıkrası ile "karşı tarafın verdiği bilgi ve tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir." hükmü getirilmiştir.

7251 sayılı Kanunla Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yapılan değişiklik sonrasında 107. maddenin 2. fıkrası “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.” şeklinde düzenlenmiştir.

7251 sayılı Kanun ile 107. maddede yapılan değişiklikler Dairemizce şartları mevcut olan belirsiz alacak davasında yapılan yargılama ile alacağın belirli hale gelmesi durumunda hâkimin geçici talep sonucunu kesin talep sonucuna dönüştürmesi için alacaklıya süre vermesi gerektiği yönünde değerlendirilmiştir.

Belirsiz alacak davası açan davacı, talep artırım yahut ıslah suretiyle neticei talebini artırabilir. Ayrıca belirsiz alacak davası türünde dava açılması durumunda alacağın tamamı dava konusu edildiğinden aynı dava konusu ile ilgili ek dava açılması halinde derdestlik dava şartı söz konusu olur.

Somut uyuşmazlıkta dava belirsiz alacak davası türünde açılmış, 10.07.2018 tarihli celsede davacı vekili tarafından alacak miktarlarını belirlemek amacıyla süre talep edildiği halde mahkemece davacı tarafa geçici talep sonucunu kesin talep sonucuna dönüştürmesi için süre verilmediği anlaşılmış olup, belirsiz alacak davasında alacağın tamamı dava konusu yapıldığı ve belirsiz alacak davasına konu edilen alacaklar bakımından ek dava açılamayacağı düşünüldüğünde, mahkemece HMK. m. 107 uyarınca davacı vekiline kesin talep sonucunu belirtmesi için süre verilmemesi hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanmasına yol açar. Davacıya geçici talep sonucunu kesin talep sonucuna dönüştürmesi için süre verilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan                 Üye                       Üye                             Üye                  Üye 
Dr. S. GÖKTAŞ     Ö. F. HERDEM     B. AZİZAĞAOĞLU     H. AYDINLI      H. SARIKAMIŞ

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2022/1985
KARAR NO    : 2022/3372

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y     K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili özetle; müvekkilinin 18/04/2009-31/01/2012 tarihleri arasında çalıştığını, uluslar arası tır şoförü olduğunu, son ücretinin asgari ücret + sefer primi olduğunu, ayda 2-3 sefer yaptığını, sefer başına Avrupa ülkeleri için 550 Euro, İngiltere için 650 Euro harcırah aldığını, iş akdinin haksız olarak feshedildiğini iddia ederek; fark kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil ve yıllık izin ücretleri ile eksik ödenen maaş ve harcırah alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili özetle; davacının iddialarının asılsız olduğunu, tüm alacaklarının eksiksiz ödendiğini, davacının harcırahının düşürüldüğü iddiasını kabul etmediklerini, davacının Avrupa ülkelerine yapılan seferler için sefer başına 550,00 Euro, İngiltere’ye yapılan seferler için de 650,00 Euro harcırah alındığını iddia ettiğini, 2008 yılının ortalarına kadar sefer harcırahlarının bu meblağ olduğunu, ancak 2008 yılının ortasından itibaren Türkiye’den, Almanya/Fransa gibi ülkelere yapılan seferler için 450,00 Euro, İngiltere/İspanya gibi ülkelere yapılan seferler için ise 500,00 Euro harcırah ödendiğini, bu harcırah miktarının eski çalışanlar için uygulandığını, 2008 yılı ortasından sonra işe girenlere de aynen uygulandığını, davacının 2009 yılı Nisan ayında işe girdiğini, hiçbir zaman 550-650 Euro sefer primi/harcırah almadığını, davacının fazla mesai ve hafta tatili ücretleri ile sair ücret alacaklarının da bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak; davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın taraflarca temyizi üzerine karar, Dairemizce özetle ve sonuç olarak; harcırah alacağı talebinin reddinin hatalı olduğu ve damga vergisi oranının %7,59 yerine hatalı olarak %0,66 olarak dikkate alınması gerekçeleriyle bozulmuştur.

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz:

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Gerekçe:

1- Gerekçeli karar başlığına dava tarihi olarak 08.05.2012 tarihi yerine, 11.02.2013 tarihinin yazılması mahallinde düzeltilebilecek maddi hata olduğundan, bozma sebebi yapılmamıştır.

2- Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda (keza mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda) "usuli kazanılmış hak" kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.

Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Yargıtay İBK 9.5.1960 tarih 21/9, RG. 28.6.1960-10537) Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usulü kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).

Somut olayda, bozmadan önce kıdem tazminatının reddine karar verilmesine rağmen bozmaya konu olmayan kıdem tazminatının, bozma sonrası kurulan hükümde kabulüne karar verilerek bozma ilamı ile davalı taraf yararına doğan usuli kazanılmış hak dikkate alınmamıştır. Aynı şekilde bozmaya konu olmayan genel tatil ücreti talebinde de, bozma sonrası kurulan hükümde anlaşılamayan bir şekilde 1.738,22 TL genel tatil ücretine hükmedilerek, usüli kazanılmış haklara riayet edilmeden sonuca gidilmesi bozmayı gerektirmiştir.

4- Kök ve ek raporlarda hesaplama yapılırken damga vergisi oranının binde 7,59 olarak esas alınmaması bozma sebebi yapılmış ise de; hüküm altına alınan alacak kalemlerinde bu bozma gereğinin yerine getirilmemesi isabetsizdir.

5- Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107. maddesinin 2. fıkrası ile "karşı tarafın verdiği bilgi ve tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir." hükmü getirilmiştir.

7251 sayılı Kanunla Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yapılan değişiklik sonrasında 107. maddenin 2. fıkrası “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.” şeklinde düzenlenmiştir.

7251 sayılı Kanun ile 107. maddede yapılan değişiklikler Dairemizce şartları mevcut olan belirsiz alacak davasında yapılan yargılama ile alacağın belirli hale gelmesi durumunda hâkimin geçici talep sonucunu kesin talep sonucuna dönüştürmesi için alacaklıya süre vermesi gerektiği yönünde değerlendirilmiştir.

Belirsiz alacak davası açan davacı, talep artırım yahut ıslah suretiyle neticei talebini artırabilir. Ayrıca belirsiz alacak davası türünde dava açılması durumunda alacağın tamamı dava konusu edildiğinden aynı dava konusu ile ilgili ek dava açılması halinde derdestlik dava şartı söz konusu olur.

Somut uyuşmazlıkta; dava belirsiz alacak davası türünde açılmış olup, bozma öncesi reddedilen harcırah alacağının bozma sonrası hesaplanması üzerine davacı vekili tarafından 16.04.2021 tarihinde harcırah alacağı için ek dava açılmış ve ek davanın asıl dava ile birleştirilmesine karar verilerek ek davada istenen miktarların da hüküm altına alındığı anlaşılmıştır.

Mahkemece, belirsiz alacak davasında alacağın tamamının dava konusu yapıldığı ve belirsiz alacak davasına konu edilen alacaklar bakımından ek dava açılamayacağı dikkate alınarak birleşen ek davanın derdestlik dava şartı sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107/2. maddesi uyarınca davacı vekiline talep artırımı dilekçesi sunması için süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.03.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan                 Üye                       Üye                         Üye                            Üye 
Dr. S. GÖKTAŞ     N. KARABABA    Ö. F. HERDEM       B. AZİZAĞAOĞLU     D. KORKMAZ