İSTİNAF İNCELEMESİ YAPAN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUKİLİK DENETİMİ YAPMAK ZORUNDADIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


29 Haz
2017

Yazdır

T.C.
YARGITAY
22. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2017/30909
KARAR NO    : 2017/7476

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ         : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ          : İŞE İADE

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi S. S. Ünal tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y     K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti :

Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin herhangi bir geçerli hukuki sebep gösterilmeksizin usulsüz ve sadece sözlü beyan ile feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine, işe iadesi ile boşta geçen süreye ilişkin 4 aylık ücret ve diğer hakları ve işe başlatmama tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti :

Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini, Birliğin maddi açıdan zor duruma düşmesi ve bu sebeple yönetim kurulu tarafından alınan karar doğrultusunda personel çıkışlarının yapılması gerekliliği doğması gibi durumlar nedeniyle davacının ve davacı ile birlikte toplam 21 personelin işine son verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti :

İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlara dayanılarak, fesih bildiriminin yazılı olarak yapılmaması ve fesih sebebinin açık ve kesin bir şekilde belirtilmemesinin başlı başına feshin geçerli bir nedene dayanmadığının kabulünü gerektirdiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

İstinaf başvurusu :

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. 

Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti : 

Bölge Adliye Mahkemesince, süre tutum dilekçesinde de istinaf kanun yoluna başvuru sebepleri ile gerekçeleri gösterilmediğinden ve ilk derece mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık da bulunmadığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiştir.

Temyiz başvurusu : 

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Gerekçe :

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8. maddesinde; “İş mahkemelerince verilen nihaî kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Şu kadar ki, para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararlar hariç, miktar veya değeri üç bin Türk lirasını geçmeyen davalar hakkındaki nihaî kararlar kesindir. 

İstinaf yoluna başvurma süresi, karar yüze karşı verilmişse nihaî kararın taraflara tefhimi, yokluklarında verilmiş ise tebliği tarihinden itibaren sekiz gündür.

Bölge adliye mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri kırk bin Türk lirasını geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. 

Kanun yoluna başvurulan kararlar, bölge adliye mahkemesi ve Yargıtayca iki ay içinde karara bağlanır.

(Değişik beşinci fıkra: 24/11/2016-6763/5 md.) Birinci ve üçüncü fıkralardaki parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz. Parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır.” hükmü yer almaktadır.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinde, “Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa; 

a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:

1) Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması.

2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması.

3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması veyahut mahkemenin bölge adliye mahkemesinin yargı çevresi dışında kalması. 

4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması. 

5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, merci tayinine karar verilmiş olması. 

6) Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması.

b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;

1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine, 

2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,

3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında,
duruşma yapılmadan karar verilir.” hükmü yer alırken,

Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesinde ise, “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” hükmü yer almaktadır.

Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince 21.11.2016 tarihinde verilen kısa karara karşı davalı vekilince 24.11.2016 tarihinde istinaf harçları yatırılarak süre tutum dilekçesi verilmiştir. Gerekçeli karar 13.12.2016 tarihinde davalı vekiline tebliğ edilmiş, gerekçeli istinaf dilekçesi ise 23.12.2016 tarihinde sunulmuştur. 

Bölge Adliye Mahkemesince verilen 07.02.2017 tarihli kararda, gerekçeli istinaf dilekçesinin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren en geç 8 gün içerisinde sunulmasının zorunlu olduğu, aksi halde süresi içerisinde verilmeyen dilekçenin dikkate alınamayacağı, istinaf incelemesinin kapsamıyla ilgili olarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesinde, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağının, ancak bölge adliye mahkemesinin kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re’sen gözeteceğinin düzenlendiğini, dolayısıyla süresinden sonra verilen istinaf dilekçesindeki istinaf sebeplerinin dikkate alınamayacağı gerekçesiyle davalı tarafından Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. maddesi gereğince istinaf başvuru dilekçesi verilmediğinden, süre tutum dilekçesinde de istinaf kanun yoluna başvuru sebepleri ile gerekçeleri gösterilmediğinden ve İlk Derece Mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık da bulunmadığından bahisle davalının istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi maddi vakıa denetimi bakımından istinaf sebepleri ile bağlıdır. Ancak, Bölge Adliye Mahkemesi aynı zamanda hukukilik denetimi de yapmak durumundadır. Hukukilik denetimi bakımından ise istinaf sebepleri ile bağlı değildir.

Her ne kadar ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararına karşı 8 gün içinde gerekçeli istinaf dilekçesi verilmemiş ise de süresinde süre tutum dilekçesi verilmekle artık hukukilik denetimi yapılması gerekmektedir. Nitekim temyize konu bölge adliye mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususunun incelendiği görülmekte, bu yöndeki bir inceleme de hukukilik denetiminin yapıldığını göstermektedir.

Bu nedenle, başvurunun esastan reddi gerekirken usulden reddi hatalı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç :

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03.04.2017 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.

Başkan                  Üye                        Üye                         Üye                     Üye
S.GÖKTAŞ            S.NAMAZCI          Ö.F.HERDEM          H.AYDINLI          Ş.KIRMAZ