BORCUN İFA EDİLDİĞİ SAVUNMASININ ALACAĞIN TEMLİKİNDEKİ YERİ KARARI

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


03 Ara
2015

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO            : 2013/11-1777
KARAR NO          : 2015/1194       

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ            :
Akhisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                     : 25/12/2012
NUMARASI              : 2012/771  E - 2012/831  K.
DAVACI                   : TC.Z. Bankası Akhisar Şubesi vekili Av. T.C.
DAVALILAR             : Ü.Ö. ve arkadaşları
DAHİLİ DAVALILAR : F.Ö. ve M.Ş.

Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Akhisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 08.09.2011 gün ve 2005/136 E. - 2011/378 K sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 12.09.2012 gün ve 2011/15371 E. - 2012/13131 K sayılı ilamı ile;

(... Davacı vekili, davalılar aleyhine Akhisar 1. İcra Müdürlüğü'nün 2004/1578 E sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, borçlular olan davalıların icra takibine haksız olarak itiraz ettiklerini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar zamanaşımı definde bulunarak davacı bankaya borçlu olmadıklarını savunarak ayrı ayrı davanın reddini istemişlerdir.

Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalıların imzasını içeren müşterek ve müteselsil borç senedinin 3. Md.'de borçluların alacağın BK hükümleri gereğince Z. Bankası'na devir ve temlikini kabul ettikleri gibi temlik işlerinden sonra bu borcu önce kooperatife de ödemeyi kabul ve taahhüt ettiklerini, davalıların davaya konu borç senedinden kaynaklanan borcu, davaya konu borç senedinin bir kısmının vade tarihinden önce ve bir kısmının ise vade tarihinden sonra kooperatife ödendiği, dava tarihi itibariyle davalıların dava konusu borç senedinden kaynaklanan borçlarının olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Dava, müşterek-müteselsil borç senedinin davacı bankaya temliki nedeniyle alacak istemine ilişkindir.

Mahkemece A. Yaprak Tütün İşletme Müdürlüğü cevabı yazısı ve dosya içerisinde bulunan müstahsil makbuzları ile kasa tahsil fişleri dikkate alınarak davalıların sattıkları ürün bedellerinden dava dışı kooperatif lehine yapılan kesintiler ve ödemeler nedeniyle dava konusu borç senedinden kaynaklanan borcun bir kısmının senedin vade tarihinden önce, bir kısmının ise senedin vade tarihinden sonra ödendiği kabul edilerek davanın reddi cihetine gidilmiş ise de, mahkemece yazılan yazıya ilgili kuruluşça verilen yanıtta, müstahsil makbuzlarında anılan davalılardan dava dışı kooperatif lehine yapılan kesintinin ve kasa tahsil fişlerine konu ödemenin davaya konu müşterek-müteselsil borç senedine ilişkin olduğu yolunda bir açıklık bulunmadığı anlaşılmakla, bu husus açıklığa kavuşturulmaksızın söz konusu ödemelerin varlığı nazara alınarak sonuca varılması doğru görülmemiş, davacı vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulüyle yerel mahkeme kararının belirtilen nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, müşterek müteselsil borç senedinin davacı bankaya temlikine dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

Mahkemece, dava tarihi itibariyle davalıların dava konusu borç senedinden kaynaklanan borçlarının olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.

Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davacı vekili getirmiştir.

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Tarım Satış Kooperatifi ve tütün şirketlerince dava dışı Kooperatif lehine davalılardan yapılan kesintilerin dava konusu borç senedine ilişkin olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle alacağın temliki kavramının açıklanmasında yarar vardır.

Alacağın temliki, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 162 ve devamı maddelerinde (6098 sayılı TBK m.183. vd.) düzenlenmiştir. Rızai temliki düzenleyen BK’nun 162. maddesinde; “Kanun veya akit ile veya işin mahiyeti icabı olarak menedilmiş olmadıkça borçlunun rızasını aramaksızın alacaklı, alacağını üçüncü bir şahsa temlik edebilir. Borçlu, alacağın temlik edilmemesi şart edilmiş olduğunu, bu şartı ihtiva etmeyen bir ikrarı bilkitabeye istinat ile alacağını temellük eden üçüncü bir şahsa karşı iddia edemez.” Akdin şekli başlıklı 163. maddesinde ise; “Tahriri şekilde yapılmış olmadıkça alacağın temliki muteber olmaz. Bir alacağın temlikini va'detmek, hususi şekle tabi değildir.” hükümleri mevcuttur.

Şu hale göre, BK’nun 163. maddesinde alacağın temliki sözleşmesinin geçerliliği sadece yazılı şekle tabi tutulmuş olup, resmi şekle bağlanmamıştır. Dolayısıyla yazılı şekilde düzenlenmiş olması şartıyla, bir kimse bir başkasından olan alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir; böyle bir sözleşme, alacağın temliki hükmünde olup, hukuken geçerlidir.

Aynı Kanunun 164. maddesinde; “Alacağın temliki kanun veya mahkeme kararı mucibince vuku bulduğu halde, bir güna merasime tabi olmaksızın ve evvelki alacaklı tarafından rıza izhar edilmesine bile ihtiyaç bulunmaksızın üçüncü şahıslara karşı dermeyan edilebilir.” Hüsnüniyetle Yapılan Ödeme başlıklı 165. maddesinde de; “Temlik veya temellük eden tarafından alacağın temlik olunduğu kendisine bildirilmezden mukaddem evvelki alacaklıya ve mütevali temlikler vaki olmuş ise alacağı temellük edenlerden tercihi lazım gelen biri var iken diğerine hüsnü niyetle tediyede bulunan borçlu, beri olur.” Borçluya ait def’iler başlıklı 167. maddesi ise; “Borçlu, temlike vakıf olduğu zaman; temlik edene karşı haiz olduğu defileri, temellük edene karşı dahi dermeyan edebilir. Borçlunun matlubu temlik eden zimmetinde temlike vakıf olduğu zaman müeccel bir alacağı var idiyse bu alacağın temlik edilen matluptan sonra muacceliyet iktisap etmiş olmaması şartıyla borç ile takas edilmesini talep edebilir.” hükmünü içermektedir.

Bu hükümlerden de açıkça anlaşılacağı üzere; alacağın temliki, bir alacağın alacaklı tarafından bir başka kimseye devredilmesidir. Bu suretle borç münasebetinde alacaklının şahsında bir değişiklik vuku bulmakta, eski alacaklının (temlik edenin) yerini yeni alacaklı (temellük eden) almaktadır. Aynı zamanda, temlik edilen alacak eski alacaklının malvarlığından çıkarak yeni alacaklının mamelekine dâhil olmakta, alacağı talep etmek hakkı da yeni alacaklıya intikâl etmektedir.

Eğer alacaklı, alacağını bir başkası vasıtasıyla tahsil ettirmek isterse, bu kimseye tahsil yetkisi verecek yerde alacağını ona temlik eder ki bu halde alacağın temliki tahsil maksadıyla yapılmış olmaktadır.

Eğer alacaklı, mevcut bir borcu için teminat olmak üzere alacağını kendi alacaklısına rehnedeceği yerde ona temlik ederse, bu halde alacağın temliki teminat maksadıyla yapılmış olur.

Kanunumuz alacağın temlikinin «yazılı» şekilde yapılmasını öngörmektedir. Bu itibarladır ki, bir muteberlik şekli olarak yazılı şekle uyulmadıkça alacağın temlikinin hiçbir hükmü yoktur. Bununla birlikte,  temlik senedinde (temliknamede) sadece temlik edenin imzasının bulunması kâfi olup ayrıca temellük edenin imzasının bulunmasına lüzum yoktur. Temlik senedine tarih konulması da şart değildir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, dava dışı kooperatif ile davalılar arasında tanzim olunan “Müşterek ve Müteselsil Borç Senedi” başlıklı senet metninin son paragrafı uyarınca anılan senette yazılı alacağın T.C. Z. Bankasına devir ve temlik edildiği belirtilmiş olup, davaya konu alacağın temlikinin geçerli bir şekilde oluştuğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.

Ayrıca davanın dayanağı borç senedinin 3. paragrafında yer alan ibareyle; borcun öncelikle kooperatife ödeneceği açıkça belirtilmiş durumdadır.

Kural olarak geçerli olan bu sözleşme, davacıya alacak hakkı bahşetmektedir. Ne var ki temellük edene teslim edilen senet metninde de açıkça belirtildiği üzere; borcun öncelikle kooperatife ödeneceği yönündeki düzenleme karşında, sözleşme serbestîsi kuralları içerisinde bu hükmün davacı bankayı da bağlayacağı tabiidir.

Bunun yanı sıra, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 167. maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 188. maddesi) uyarınca borçlu, temlik edene karşı haiz olduğu def’ileri, temellük edene karşı da ileri sürme hakkına sahiptir.

Dosya içeriğinde mevcut bulunan ve dava dışı S.S.1055 Sayılı A. Merkez ve Çevre Köyleri Tütün Tarım Satış Kooperatifi yetkililerince düzenlenen 10.07.2000 ve 05.07.2000 tarihli dört ayrı kasa tahsil fişleri ile T. Limited Şirketi tarafından düzenlenen 08.05.2000 tarihli dört ayrı müstahsil makbuzunda dava konusu borcun ödendiğinin açıkça belirtilmiş olması ve hükme esas alınan bilirkişi raporuyla davalıların dava tarihi itibariyle dava konusu borç senedinden kaynaklanan herhangi bir borçlarının kalmadığının belirlenmiş olması karşısında, borcun ifa edildiği savunmasını bu belgelere dayalı olarak temlik edene karşı ileri sürme hakkı bulunan borçlunun, talebin dayanağı olan senet metnindeki somut olaya özgü özel düzenleme uyarınca aynı savunmayı temlik alana karşı da ileri sürme hakkı vardır.

Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 19.09.2012 gün ve 2012/11-341 Esas 2012/587 Karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir.

Bu durumda, temlik alan davacı banka tarafından bu dava ile halen talep edilebilecek bir borç bulunmadığı anlaşılmış olduğundan, aynı hususa işaret eden direnme kararı usul ve yasaya uygun olup onanması gereklidir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekmiştir.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 15.04.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.