BORÇLUYA 103 DAVETİYESİ GÖNDERİLMEZSE HACZEDİLMEZLİK ŞİKAYETİ KIYMET TAKDİRİ RAPORUNUN BORÇLUYA TEBLİĞİ İLE BAŞLAR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


06 Mar
2022

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/12-353
KARAR NO   : 2021/1254

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              :
 Çanakkale İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                        : 21/04/2016
NUMARASI                : 2016/138 - 2016/231
DAVACI-BORÇLU     : A.K. vekili Av. A.K.
DAVALI-ALACAKLI   : R.B. vekili Av. E.M.

1. Taraflar arasındaki "meskeniyet şikâyeti" isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Çanakkale İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetin kabulüne ilişkin karar alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.

2. Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. İNCELEME SÜRECİ

Borçlu İstemi:

4. Borçlu vekili 22.09.2014 tarihli şikâyet dilekçesinde; Çanakkale 2. İcra Müdürlüğünün 2014/1.48 E. sayılı dosyasında müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinde müvekkili borçlu adına kayıtlı olan Çanakkale ili, Merkez ilçesi, Kepez Köyü, 2.0 parselde bulunan kargir ev ve arsa niteliğindeki taşınmazına haciz konulduğunu, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu (İİK)’nun 103. maddesi gereğince haciz sırasında bulunmayan borçlunun hacizden haberdar edilmesi ve 103 davetiyesinde malı haczedilen borçluya hacze ilişkin itirazların hangi mahkemeye, hangi sürede içerisinde yapması gerektiği hususlarının bildirilmesi gerektiğini, borçluya 103 davetiyesi gönderilmediğini, borçlunun haczi 19.09.2014 tarihinde icra dosyasından öğrendiğini, borçluya 103 davetiyesi gönderilmeden kıymet takdiri yapıldığını ve bu kıymet takdirine ilişkin tutanağın borçluya tebliğ edildiğini, taşınmazının haczedildiğine ilişkin herhangi bir bilgisi olmayan borçlunun kıymet takdirine ilişkin tutanağa bir anlam veremediğini, ilgili yasa ve Yargıtay kararları gereğince 103 davetiyesi tebliğ edilmemiş olması hâlinde haczi öğrenme tarihinin borçludan sorularak tespit edilmesi ve şikâyet süresinin bu tarihten itibaren başlaması gerektiğini, İİK’nın 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendine göre borçlunun hâline münasip evinin haczedilemeyeceğini ileri sürerek haczedilmezlik şikâyetinin kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Alacaklı Cevabı:

5. Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; İİK’nın 102. maddesine göre borçlunun taşınır bir malının haczi için mahallinde tutanak tutulacağını, aynı Kanunun 103. maddesinde ise bu tutanak tutulurken borçlunun veya namlarına tebliğ alacak kişilerin bulunmaması hâlinde üç gün içerisinde icra dairesine davet olunacağının düzenlendiğini, taşınmazın kayden haczinde 103 davetiyesinin tebliğinin zorunlu olmadığını, borçlunun şikâyet süresinin haczi öğrenme tarihinden başlaması gerektiği iddiasını kabul etmediklerini, borçlunun meskeniyet şikâyetinin de yerinde olmadığını belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6. Çanakkale İcra (Hukuk) Mahkemesinin 09.07.2015 tarihli ve 2014/585 E., 2015/294 K. sayılı kararı ile; İİK'nın 82/1-12. maddesinde düzenlenen haczedilemezlik şikâyetinin 7 günlük süreye tabi olduğu, her ne kadar takip dosyasında 08.05.2014 tarihinde kıymet takdiri işlemi yapılmış ise de, sunulan 09.06.2014 tarihli kıymet takdiri raporuna göre taşınmazın iç kısımları incelenmeksizin dışarıdan fotoğrafları çekilmek ve tapu kayıtları uygulanmak suretiyle kıymet takdiri yapıldığı, bu işlem sırasında borçlunun hazır bulunduğuna dair herhangi bir bilgi bulunmadığı, 09.06.2014 tarihli kıymet takdiri raporu şikâyetçi borçluya 09.09.2014 tarihinde tebliğ edilmiş ise de kıymet takdiri raporunda taşınmazın haczedildiğine ilişkin herhangi bir ibare bulunmadığı, icra dairesinin cevabi yazısında da borçluya 103 davetiyesinin tebliğ edilmediğinin bildirildiği, bu durumda haciz işleminin 19.09.2014 tarihinde icra dosyasından öğrenildiğine dair beyana itibar edilmesinin zorunlu olduğu, şikâyetin 22.09.2014 tarihinde yapıldığı gözönüne alındığında şikâyetin süresinde olduğu kabul edilerek işin esasına geçildiği, şikâyet konusu taşınmazın bilirkişi raporları ve çekilen fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere borçlunun hâline münasip ev olmaktan çok daha düşük özelliklere sahip gecekondu şeklinde inşa edilmiş bir bina olduğu, 27.03.2015 tarihli ek raporda değerinin 86.185 TL olarak bildirildiği, borçlunun hâline münasip oturabileceği 3+1 şeklindeki bir dairenin değerinin ise 11.06.2015 tarihli ek bilirkişi raporunda 95.000 TL olarak bildirildiği, bu nedenle borçlunun haczedilemezlik şikâyetinin yerinde olduğu gerekçesiyle şikâyetin kabulü ile taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 18.01.2016 tarihli ve 2015/25210 E., 2016/1124 K. sayılı kararı ile;

"... Borçlunun, takip dosyasında haczedilen taşınmazın, İİK'nun 82/12. maddesi kapsamında haline münasip evi olduğunu ileri sürerek haczin kaldırılması için şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, şikayetin kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verildiği görülmektedir.

 İİK.nun 82/12. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK.nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar.

 Somut olayda, meskeniyet şikayetine konu taşınmazın tapu kaydına 20.03.2014 tarihinde haciz şerhi işlendiği, mahcuz taşınmaza ilişkin kıymet takdir raporunun borçluya 09.09.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun bu tarihte haczi öğrendiği halde 7 günlük şikayet süresinden sonra meskeniyet şikayetini 22.09.2014 tarihinde yaptığı görülmektedir.

O halde, mahkemece şikayetin süreden reddi gerekirken, işin esası incelenerek şikayetin kabulü ile haczin kaldırılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Çanakkale İcra (Hukuk) Mahkemesinin 21.04.2016 tarihli ve 2016/138 E., 2016/231 K. sayılı kararı ile; İİK’nın 16, 102, 103, 128 ve 128/a maddelerine göre haciz tutanağının düzenlendiği sırada borçlu veya borçluyu temsilen yetkili kişilerin hazır bulunmaması hâlinde icra müdürlüğü tarafından tutanağı incelemek üzere borçlunun icra müdürlüğüne davet edilmesi gerektiği, uygulamada madde numarasından mülhem bu davetiyeye 103 davetiyesi adı verildiği, davet kağıdı ile borçluya verilen 3 günlük sürenin haciz işlemine karşı şikâyet süresinin işlemeye başlamasının ve böylece haciz işleminin kesinleşmesinin amaçlandığı, şöyle ki: alacaklı veya borçlu davet kağıdının kendisine tebliğinden itibaren 3 gün içinde haciz tutanağını incelerse şikâyet süresinin haciz işlemini öğrendiği o tarihten (haciz tutanağının incelendiği tarihten) itibaren işlemeye başlayacağı, alacaklı veya borçlu 3 gün içinde haciz tutanağını incelemezse (incelemek için icra müdürlüğüne gelmezse) şikâyet süresinin 3 günlük sürenin sona ermesinden itibaren işlemeye başlayacağı, yani alacaklı veya borçlunun bu 3 günlük sürenin bitiminde haciz tutanağının içeriğini öğrenmiş sayılacağı, İİK’nın 103. maddesine göre davet kağıdı gönderilmesinin haciz için bir geçerlilik şartı olmadığı, başka bir deyişle davet kağıdı gönderilmemesinin alacaklının veya borçlunun (veya her ikisinin) yokluğunda yapılmış olan tarafın haciz tutanağının içeriğini öğrenmesini (ve böylece şikâyet süresinin işlemeye başlamasını) geciktireceği (Baki Kuru - İcra ve İflas Hukuku 10. baskı sayfa 201 – 202), öte yandan İİK'nın 128 ve devamı maddelerinde haczedilen taşınmazın kıymetinin takdir edileceğinin ve kıymet takdirinin borçluya tebliğinin düzenlendiği, İİK sistematiğinde kıymet takdiri işlemi yapılabilmesi için haczin kesinleşmiş olması gerekmekte ise de, bu hususun borçlu tarafından bilinmesinin her zaman mümkün olmayabileceği, borçluya tebliğ edilen kıymet takdiri işleminde taşınmazın haczedildiğinin açıkça bildirilmemiş olması hâlinde borçlunun haczi öğrenmiş olduğunun kabul edilemeyeceği, aksi görüşün kabulü hâlinde hukukî bilgiden yoksun borçluların kanuni şikâyet haklarını kullanamaz hâle geleceği, kanun koyucu borçlunun bu hakkını kullanmasını teminen İİK’nın 103. maddesinde icra dairesini borçluya davetiye göndermekle yükümlü tuttuğu, somut olayda icra müdürlüğünün İİK'nın 103. maddesinde düzenlenen davetiyeyi göndermediği, taşınmazın haczedildiği bilgisini taşımayan kıymet takdiri işleminin tebliği ile taşınmazın haczedildiğinin borçlu tarafından öğrenilmiş sayılmasının hakkaniyete aykırı olacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; meskeniyet şikâyetinin süresinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle haciz işleminin açıklanması gerekmektedir.

13. Haciz, cebri icra organı tarafından yapılan devlete ilişkin bir hakimiyet tasarrufu olup, icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara, icra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır. İİK'nın 85. maddesinin 1. fıkrasına göre icra dairesince, borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta bulunan menkul malları ile gayrimenkullerinden ve alacak ve haklarından alacaklının ana para, faiz ve masraflar da dâhil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczedilir.

14. İcra ve İflas Kanunu’nun 102. maddesi haczedilen malların tutanağa yazılması ve esasında taşınır ve taşınmaz mallar hakkında haciz tutanağının mahallinde (malların bulunduğu yerde) düzenlenmesini öngörmektedir. Başka bir anlatımla icra memuru bu malları yerinde gördükten sonra bunların haczedildiğini (kıymetleri ile birlikte) haciz tutanağına yazar. Haciz tutanağının altı, haczi yapan icra dairesi görevlisi, hazır bulunan alacaklı, varsa vekili, borçlu veya temsilcisi, varsa yediemin ve bilirkişi tarafından imzalanır (İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği m. 41/2). İİK’nın 79. maddesinin 2. fıkrasına göre resmî sicile kayıtlı malların haczi takibin yapıldığı icra dairesince kaydına işletilmek suretiyle doğrudan da yapılabilir. 17.07.2003 tarihli ve 4949 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrasında uygulamada taşınmazın bulunduğu yere gidilerek tutanak düzenlenmemekte, yalnızca tapu kaydına İİK’nın 91. maddesine göre haciz şerhi konulmaktadır. Anılan maddeye göre taşınmaz haczi ile tasarruf hakkı Medeni Kanunun 920. (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 1010) maddesi anlamında tahdide uğrar. Sicile kaydedilmek üzere haciz keyfiyeti ne miktar meblağ için yapıldığı ve alacaklının adı ile tebliğe yarar adresi icra dairesi tarafından tapu siciline bildirilir.

15. Haciz sırasında hazır olmayan ve namlarına haciz tutanağını tebellüğe yetkili kişide de bulunmayan alacaklıya veya borçluya (veya haciz her ikisinin de yokluğunda yapılmış ise, her ikisine) üç gün içinde haciz tutanağını incelemesi ve diyeceği varsa bildirmesi için (icra dairesince) 22 örnek sayılı davet kağıdı gönderilir (İİK m. 103; İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği m. 19/z, 45). Bu davet kâğıdına uygulamada (İİK m. 103'te düzenlendiği için) "103 davetiyesi" veya "103 ihbarnamesi" de denilmektedir. Davet kâğıdı ile haciz yokluğunda yapılmış olan alacaklıya veya borçluya verilen üç günlük süre haciz işlemine karşı şikâyet süresinin (İİK m. 16) işlemeye başlamasını ve böylece haciz işleminin kesinleşmesini sağlamak içindir. Şöyle ki; alacaklı veya borçlu, davet kâğıdının kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde haciz tutanağını incelerse, şikâyet süresi, haciz işlemini öğrendiği o tarihten (haciz tutanağını incelediği tarihten) itibaren işlemeye başlar. Alacaklı veya borçlu, üç gün içinde haciz tutanağını incelemezse (incelemek için icra müdürlüğüne gelmezse) şikâyet süresi üç günlük sürenin sona ermesinden itibaren işlemeye başlar. Yani, alacaklı veya borçlu bu üç günlük sürenin bitiminde haciz tutanağının içeriğini öğrenmiş sayılır. Davet kâğıdındaki (İİK m. 103) üç günlük sürenin işlevi bundan ibarettir; başka bir anlatımla bu üç günlük süre haciz işlemine karşı şikâyet süresinin işlemeye başlamasını sağlamak içindir. Üç günlük sürenin, bunun dışında bir işlevi yoktur. İİK’nın 103. maddesine göre davet kâğıdı gönderilmesi, haciz için bir geçerlik şartı değildir. Başka bir deyimle, davet kâğıdı gönderilmemesi, alacaklının veya borçlunun (veya her ikisinin) yokluğunda yapılmış olan haczi geçersiz kılmaz. Bu husus, sadece haciz yokluğunda yapılmış olan tarafın haciz tutanağının içeriğini öğrenmesini (ve böylece şikâyet süresinin işlemeye başlamasını) geciktirir. Haciz tutanağının tebliği zorunluluğu yoktur (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 422-424).

16. İcra iflas hukukunda kural olarak borçlunun malvarlığını teşkil eden mal, alacak ve hakları, alacaklılarına karşı bir tür teminat oluşturur. Borçlunun malvarlığını oluşturan mal, alacak ve hakları borç için haczedilebilirse de, borçlunun ve ailesinin yaşama ve ekonomik varlığını sürdürebilmesi için istisnai olarak bazı mal ve haklarının haczedilemeyeceği kabul edilmiştir. İİK’nın 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendi uyarınca borçlunun "hâline münasip" evi haczedilemez.

17. Borçlunun haczedilen taşınmazın hâline münasip olduğu nedeniyle İİK’nın 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendi uyarınca icra mahkemesinde yaptığı şikâyet, haczedilmezlik şikâyeti olup, şikâyet süresine ilişkin bir hüküm bulunmadığından İİK’nın 16. maddesinin 1. fıkrasındaki genel hüküm uygulanır. Şikâyet ve şartlarını düzenleyen İİK’nın 16. maddesinin 1. fıkrasına göre şikâyet muamelenin öğrenildiği tarihten itibaren yedi gün içinde yapılır. Şikâyet süresi hak düşürücü nitelikte olup, icra mahkemesi şikâyetin süresinde yapılıp yapılmadığını re’sen araştırmak zorundadır. İİK’da birçok işlemin tebliğ edilmesi zorunluluğu getirilmiştir (İİK’nın 61. maddesine göre ödeme emrinin borçluya, İİK’nın 127. maddesine göre artırma ilanının alacaklıya, borçluya, tapu sicilindeki ilgililere tebliği gibi). Tebliğ zorunluluğu öngörülmeyen hâllerde ise kural olarak İİK’nın 16. maddesinin 1. fıkrasına göre şikâyet süresi işlemin öğrenilmesi ile başlar. İİK’nın 82. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendinde düzenlenen Devletin malları ile özel kanunlarında malları devlet malı sayılan kurumların ve diğer kamu tüzel kişilerinin mallarının haczedilemeyeceği kuralı kamu düzenine ilişkin olduğundan bu malların haczedilemeyeceği süresiz şikâyet yolu ile ileri sürülebilir. Bunun dışında haczedilmezlik şikâyetinin süresinin başlangıcının tespit edilebilmesi için her somut olayda işlemin öğrenildiği tarihin saptanması gerekir. Haciz işlemi tebliğ edilmiş ise tebliğ yapılan kişinin işlemden haberi olacağı kabul edildiğinden süre tebliğ ile işlemeye başlar. Şikâyet konusu taşınmazın haczi İİK’nın 79. maddesinin 2. fıkrasına göre tapuya haciz şerhi işlenmek suretiyle yapılarak, borçluya taşınmazın bilgilerini içeren 103 davetiyesi gönderilmiş ise bu davetiyenin tebliği ile borçlu haczi öğrenmiş olur. Bu nedenle şikâyet süresi bu tebliğ tarihinden başlar. Şikâyete konu taşınmazın haciz işlemi borçluya tebliğ edilmemiş ise şikâyet süresi borçlunun haczi öğrendiğini beyan ettiği tarihten itibaren başlar. Şikâyete konu işlemi öğrenme tarihinin kanıtlanması gerekmez. Şikâyet konusu işlemin daha önce öğrenildiği, bu nedenle şikâyet süresinin geçmiş olduğunu ileri süren taraf bu iddiasını ispatlamalıdır. İcra mahkemesince de haczin borçlu tarafından öğrenildiğine ilişkin icra dosyasında herhangi bir bilgi veya belgeye bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir.

18. Haczedilen taşınmazlar sadece açık artırma yolu ile satılabilir. Açık artırmaya hazırlık işlemlerinden olan taşınmazın kıymet takdiri, mükellefiyetler listesinin kesinleşmesinden sonra icra dairesince takdir edilir. Taşınmazın değerini etkileyen mükellefiyetler listesi yok ise haciz sırasında yapılan kıymet takdiri de geçerlidir.

19. İcra ve İflas Kanunu’nun 128. maddesinin 2. fıkrası uyarınca kıymet takdirine ilişkin rapor borçluya, haciz koydurmuş alacaklılara ve diğer ipotekli alacaklılara tebligatın yapıldığı icra dosyasındaki, ayrıca bildirilmiş bulunması hâli müstesna olmak üzere, tapudaki mevcut adresleri esas alınmak sureti ile tebliğ edilir. Borçlu, taşınmazın kıymet takdirine ilişkin raporun tebliği ile de taşınmazın haczedildiğini öğrenebilir.

20. Somut olayda alacaklı tarafından borçlu aleyhine Çanakkale 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.03.2014 tarihli 2014/42 D. İş. sayılı ihtiyati haciz kararına dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte alacaklının 19.03.2014 tarihinde borçlu Adnan K.’ı göstererek Çanakkale’de adına kayıtlı bulunan taşınmazların haciz için tapu sicil müdürlüğüne müzekkere yazılmasını talep ettiği, icra müdürlüğünce 19.03.2014 tarihinde talep gereğince işlem yapılmasına karar verildiği, şikâyete konu taşınmazın tapu kaydına 20.03.2014 tarihinde ihtiyati haciz şerhi işlendiği, borçluya 27.03.2014 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiği, 08.05.2014 tarihinde taşınmazın bulunduğu yerde fiili haciz ve kıymet takdiri için tutanak tutulduğu, icra müdürlüğünce görevlendirilen bilirkişi tarafından düzenlenen 09.06.2014 tarihli kıymet takdir raporunda rapora konu taşınmazın kargir ev ve arsa nitelikli Çanakkale ili, merkez ilçesi, Kepez Beldesi, 2.0 parsel nolu taşınmaz olarak belirtildiği, hacizli taşınmazdaki borçlunun hissesinin değerinin 89.668 TL olarak tespit edildiği, tapu kaydına 29.08.2014 tarihinde haciz şerhinin işlendiği, kıymet takdir raporunun borçluya 09.09.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 22.09.2014 tarihinde taşınmazın hâline münasip olduğunu belirterek haczedilmezlik şikâyeti ile icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmaktadır.

21. Genel olarak icra takibi beş aşamadan oluşur. Bu aşamalar takip talebi, ödeme (icra) emri, haciz, satış ve paraların paylaştırılmasıdır. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere kıymet takdirinin konusu haczedilen mallardır. Haczedilmezlik şikâyetinin süresinin, haczin tebliği ile başlayacağına ilişkin İİK’da özel bir hüküm bulunmadığından meskeniyet şikâyeti İİK’nın 16. maddesinin 1. fıkrasına göre öğrenme tarihinden itibaren yedi gün içinde yapılmalıdır. Haciz safhasından sonra taşınmazın tapuda kayıtlı ada ve parsel bilgilerini içeren kıymet takdirine ilişkin raporun İİK’nın 128. maddesine göre borçluya tebliği ile borçlunun taşınmaz haczini de öğrendiğinin kabulü gerekir.

22. Hâl böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

23. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.10.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.