BORCU SÖNDÜREN BELGE KANUN YOLUNDA İNCELENMEMİŞSE YARGILAMANIN İADESİ YOLUNA GİTMEK MÜMKÜNDÜR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


31 Ara
2020

Yazdır

T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2020/374
KARAR NO    : 2020/2498

TÜRK MİLLETİ ADINA

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ              : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi
TARİHİ                        : 01/10/2019
NUMARASI                 : 2019/2188 - 2019/1997
DAVACI                       : E.Ç. vekili avukat Y.O.
DAVALI                       : 1- S.E., 2- E.E. vekili avukat M.O.

Taraflar arasındaki yargılamanın yenilenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı ilk derece mahkemesi sıfatıyla Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 2019/45 esas 2019/179 karar sayılı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi'nin 2019/2188-2019/1997 karar sayılı kararının süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı, aleyhine başlatılan Bakırköy 12. İcra Müdürlüğünün 2008/1.7.1 esas sayılı dosyasının usule aykırı şekilde kesinleştirilen icra takibi neticesinde borçlu olmadığının tespiti için Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/317 esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açtığını, dosya kapsamı ve toplanan deliller ışığında, menfi tespit davasının mahkeme tarafından kabul edildiğini, hükmün davalılar tarafından temyiz edildiğini, temyiz aşamasında karşı tarafça sunulan protokole dayalı olarak usule aykırı şekilde mahkeme kararının Yargıtay tarafından bozulduğunu, bu süreçte yerel mahkeme hakiminin değiştiğini, Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (eski esas 2009/317) 2012/391 esas sayılı dosyasında hukuk ve yasaya aykırı şekilde aleyhine hüküm kurularak davanın reddedildiğini, bu şekilde borçlu olmadığı bir parayı cebri icra tehdidi altında mallarının satılması suretiyle ödemek zorunda bırakıldığını, reddedilen mahkeme kararına karşı temyiz yoluna başvurduğunu ve 60.000-Dolar ödemeye ilişkin belgeyi sunduğunu, buna rağmen kararın onandığını ve karar düzeltme talebinin reddedildiğini, 15 Temmuz olayları sonrasında mahkeme hakiminin ihraç edildiğini, söz konusu 60.000-Doların ödendiğine ilişkin belgenin dikkate alınmaması sebebiyle mahkemece verilen nihai karara karşı yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurduğunu belirterek, yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulü ile önceki kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece, yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş; istinaf kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir. 

Dava, 6100 sayılı HMK'nın 374. maddesi (1086 sayılı eski HUMK'nun 445.) kapsamında yargılamanın iadesi (yenilenmesi) istemine ilişkindir.

Hukuk Muhakemeleri Kanununun 374. maddesi uyarınca yargılamanın iadesi kesin olarak verilen veya kesinleşmiş olan hükümlere karşı istenebilir.

Bu hüküm ortaya koymaktadır ki, kesin verilen veya kesinleşmiş olan kararlar hakkında sayılan sebeplerle yargılamanın yenilenmesi istenebilir.

Yargılamanın iadesi, bazı ağır yargılama hatalarından ve yanlışlıklarından dolayı maddi anlamda kesinleşen hükmün ortadan kaldırılmasını ve daha önce kesin hükme bağlanan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 375. maddesinde yargılamanın iadesi sebepleri, 377. maddesinde de yargılamanın iadesi süresi düzenlenmiştir. HMK. 375. maddesinde “(1) Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:

a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.

b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması,

c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması,

ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması,

d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması,

e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması,

f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması,

g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması,

ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması,

h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması,

ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması,

i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi (Ek ibare: 25/07/2018-7145 S.K./19. Md) (2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir.” şeklinde düzenlenmiştir.

Davacı davasını HMK m. 375/ç maddesine dayandırmış ve temyiz aşamasında 60.000-Dolar ödemeye dair davalı tarafça imzalı bila tarihli belgeyi sunmuştur.

Öncelikle davacının sunduğu belgenin niteliğini belirlemek gerekir. Sözü edilen belgede “Alacağımız olan arsa karşılığı 60.000 Dolar aldım” ibaresi yazılmakta olup, bu ibare uyarınca sunulan belge ödeme def'i niteliğinde olup, borcu söndüren sebeplerdendir ve bu nedenle davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkündür. Ancak Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin temyiz incelemesi aşamasında sunulan bu belgeyi temyiz incelemesi sırasında dikkate alıp almadığı ilam içeriğinden anlaşılamamaktadır. Davacı tarafça yargılamanın yenilenmesine konu olan Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/391 Esas sayılı dava dosyasında sunulan ödeme def'ine ilişkin bu belge, hüküm verilmesinden sonra ve fakat kesinleşmiş olmasından önce ele geçirilmiş olsa bile, esasen istinaf ve temyiz aşamasında yeni delil sunulamayacağından dolayı söz konusu delilin sunulma imkanının ortadan kalkması nedeniyle yargılamanın yenilenmesi sebebi teşkil etmektedir. (Prof. Dr. Baki Kuru-İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı-Ağustos 2017 Baskı-568.sayfa) 

O halde mahkemece, davacı tarafça sunulan bila tarihli “Alacağımız olan arsa karşılığı 60.000 Dolar aldım” yazılı olan belgenin ödeme belgesi niteliğinde olduğu, hükmün verilmesinden önce ve fakat hükmün kesinleşmesinden önce elde edildiği, dolayısıyla Yargıtay ilamında dikkate alınıp alınmadığının anlaşılamadığı hususları değerlendirilmek suretiyle davacının HMK. m. 375/1-ç maddesine dayalı yargılamanın iadesini talep edilebileceği gözetilerek karar verilmesi gerekirken, açıklanan bu hususlar gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin alınan 44,40 TL harcın davacıya iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 20.02.2020 günü oybirliğiyle karar verildi.

BAŞKAN           ÜYE              ÜYE               ÜYE           ÜYE
A.S.Erkuş         A.F.Ayaz       Ö.Kerkez       İ.Kara        F.Taşkın