BOŞANMA DAVASI SIRASINDA ÖLEN EŞ TARAFINDAN SUNULAN DELİLLER İNCELENMELİDİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


14 Şub
2021

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/2-2296
KARAR NO   : 2020/476

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              :
Demirköy Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ                         : 08/07/2015
NUMARASI                 : 2015/21 - 2015/25 
DAVACI                       : M.Ş. vekili Av. A.K.
DAVALI                       : A.Ş. vekili Av. İ.H.K.

1. Taraflar arasındaki “evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Demirköy Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesince verilen davanın reddine dair karar davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının ikâmet ettikleri evin yarı hissesini devretmesi için müvekkiline sürekli baskı yapıp bu konuda tartışma çıkardığı, aynı sebeple aralarında ceza davasına konu olayın yaşandığı, müvekkilinin uzun süre tutuklu kaldığı, mahkûmiyetine karar verildiği, ancak kararın henüz kesinleşmediği, önceki eşinden olan ve Almanya’da yaşayan çocukları ile görüşmesini istemediği, asılsız şikâyetlerde bulunduğu gerekçesiyle tarafların boşanmalarına hükmedilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; iddiaların doğru olmadığını, davacının ikamet ettikleri evin yarı hissesini devretmek istediğini, müvekkilinin böyle bir talebinin olmadığını, davacının önceki evliliğinden olma çocuklarının etkisinde kalarak tartışma çıkardığını, çeşitli bahanelerle müvekkiline saldırdığını, bıçakla yaraladığını, müvekkilinin hayati tehlikeyi birçok ameliyat geçirip tedavi olarak atlattığını, yine de eşinden şikâyetçi olmadığını, müvekkilinin davacıyı hâlâ sevdiğini, açıklanan sebeplerle davanın reddine, aksi hâlde aylık 1.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 250.000,00 TL maddi ve 250.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. 

İlk Derece Mahkemesi Kararı: 

6. Demirköy Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 08.11.2013 tarihli ve 2013/6 E., 2013/73 K. sayılı kararı ile; Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/3.1 E., 2012/3.9 K. sayılı ilamıyla davacının eşini öldürmeye teşebbüs etmek suçundan ceza aldığı, tarafların ayrı yaşadıkları, bu duruma göre davacının tam kusurlu olduğu, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun bulunması gerektiği, kimsenin kendi kusuruna dayanarak dava açamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Yargıtay 2. Hukuk Dairesince 15.10.2014 tarihli ve 2014/9216 E., 2014/19751 K. sayılı kararı ile; 

‘’… Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı (koca) tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Mahkemece davacının tam kusurlu olduğu gerekçesi ile davacının davası reddedilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacının mahkemece belirlenen kusurları yanında davalı kadının da eşine, müşterek evin yarı hissesini kendisine devretmesi için baskı yaptığı, bu sebeple eşini tersleyip, azarladığı anlaşılmaktadır. Bu durumda; tarafların evlilik birliği temelinden sarsılmış olup; bu sonuca ulaşılmasında her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte, davacı kocanın eşine göre daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu evliliğin devamında davalı kadın bakımından korunmaya değer bir yararı kalmamıştır. Türk Medeni Kanunu’nun 166/2. maddesi koşulları gerçekleşmiştir. Mahkemece boşanmaya karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde isteğin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı…’’ olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. 

Direnme Kararı:

8. Demirköy Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 08.07.2015 tarihli ve 2015/21 E., 2015/25 K. sayılı kararı ile bozma öncesi kararda yer alan gerekçeye yer verildikten sonra; her ne kadar bozma ilamında davalının az da olsa kusurunun bulunduğu kabul edilmiş ise de, tanıkların bizzat eşler arasında bir tartışmaya şahit olmadıkları, davacının anlatımıyla bilgi sahibi oldukları dikkate alındığında tanıkların yanlı beyanlarına itibar edilmediği, ayrıca eşler arasındaki malvarlığına ilişkin taleplerin tek başına evlilik birliğini temelinden sarsacağı ve diğer eş için evliliği katlanılamaz hâle getireceğinin kabul edilemeyeceği, davacının eşini öldürmeye teşebbüs ettiği, tam kusurlu olduğu, kimsenin kendi kusuruna dayanarak dava açamayacağı, aksi bir kabulün kusurlu eşi ödüllendirirken insanlardaki adalete güven duygusunu da zedeleyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

9. Direnme kararı yasal süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK
 

10. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, davalının boşanmaya sebep olan olaylarda az da olsa kusurunun bulunup bulunmadığı, burada varılacak sonuca göre davacının evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı boşanma davasının kabulünün gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır

III. GEREKÇE

11. Boşanma sebebi olarak dayanılan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “Evlilik birliğinin sarsılması” başlıklı 166/I-II. maddesi; 

“Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir” hükmünü içermektedir.

12. İlke olarak her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması, eş söyleyişle davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararın kalmaması hâlinde bu olayın hükümde göz önüne alınması ve böyle bir durumda mahkemenin, davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermesi gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.

13. Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olgu nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir.

14. Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 166/1 maddesinde yer alan evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı boşanma istemine ilişkin olup davacı vekili tarafından 22.01.2013 tarihinde açılmıştır. Davanın reddine dair ilk kararın davacı vekilince temyizi üzerine, Özel Dairece davanın kabul edilmesi gerektiğine yönelik verilen bozma ilamına mahkemece direnilmiş ve direnme kararı davacı vekilince temyiz edilmiştir.

15. Direnme kararı Özel Dairece incelendikten sonra davacı asilin 05.03.2019 tarihinde öldüğü davacı mirasçısı vekilinin Türk Medeni Kanunu’nun 181/2 maddesi gereğince davaya devam isteğine ilişkin 19.09.2019 tarihli dilekçesinden anlaşılmaktadır. 

16. Eşlerden birinin ölümü üzerine taraflar arasındaki evlilik birliği mahkeme kararına ihtiyaç duyulmadan kendiliğinden sona erer. Ölüm, evlilik birliğini kendiliğinden sona erdiren bir sebeptir. 

17. Evliliğin mahkeme kararı ile sona erdirilmesi için açılan bir boşanma davasında eşlerden birinin ölümü hâlinde, evlilik birliği kendiliğinden sona erdiği için konusu kalmayan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir. Mahkemece de bu durum gözetilerek davanın konusuz kalması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmelidir. 

18. Yine aynı Yasa’nın ‘’Miras hakları‘’ başlıklı 181. maddesi ise;

"Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler. 

(Değişik ikinci fıkra: 31/3/2011-6217/19 md.) Boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması hâlinde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.’’ hükmüne haizdir.

19. Türk Medeni Kanunu’nun 181. maddesinin ikinci fıkrası boşanma davası devam ederken ölen eşin mirasçılarına sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olup olmadığının tespitine yönelik olarak davaya devam etme imkânı sağlamıştır. Buna göre taraflarca usulüne uygun bir şekilde açılan boşanma davaları mirasçılar tarafından sürdürülebilir. Mirasçılar tarafından sürdürülen boşanma davalarında ölen eş delillerini sunmuş ise mirasçıların yeniden delil gösterme hakları bulunmamaktadır. Ölen eş tarafından sunulan ve fakat mahkemece toplanılmayan delillerin araştırılıp değerlendirilmesi mirasçılar tarafından talep edilebilir. Somut olayda davacının karar tarihinden sonra ölümü üzerine önceki eşinden olan çocuğu mirasçısı olarak Türk Medeni Kanunu’nun kendisine tanıdığı ‘’sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olup olmadığının tespitine’’ yönelik olarak dilekçesini sunmuştur.

20. O hâlde, davanın konusuz kalması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına ve kusur tespiti bakımından da sonucu uyarınca bir karar verilmek üzere yukarıda açıklanan değişik gerekçelerle direnme kararı bozulmalıdır. 

IV. SONUÇ: 

Açıklanan nedenlerle;

Direnme kararının değişik gerekçelerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,

İstek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 24.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

İÇTİHAT YORUMU : "Mirasbırakan eş, boşanma davasında dâvanın kabulü veya reddi için hangi iddia ve savunmalarda bulunmuş ise, Türk Medenî Kanunu’nun 181. maddesinin 2. fıkrası anlamında dâvaya devam eden mirasçıları, ancak bunun delillerini ortaya koyabilmelidir. Bunun dışında onlar, yeni iddia ve yeni savunma sebepleri ortaya koyamaması gerekir. Yine bu kapsamda ölen eşin mirasçılarının, sağ kalan eşe yönelik yeni kusur isnadında bulunamaması gerekir. Tersi ifadeyle, onlar sâdece kendi yürüttükleri dâva bakımından usulî hak ve yetkileri kullanabilirler." (TOPUZ, Seçkin, Boşanma Davasının Eşin Mirasçılığına Etkisi, Ankara, 2012, s. 156)

"Mirasçılar, ileri sürülmemiş olayları kural olarak ileri süremezler, dayanılmamış delillere kural olarak dayanamazlar. İleri sürülmemiş boşanma sebeplerine (örneğin boşanma davasının ıslahı çerçevesinde) evleviyetle dayanamazlar. Aksi halde mirasçıların örneğin yeni vakıalara dayanması, boşanma sebebini değiştirmesi mümkün olacaktır. Oysa buradaki dava artık boşanma davası olmadığından, olağan kuralların birebir buraya aktarılması ya da kuralların aynen devam etmesi söz konusu değildir. Boşanma davası ölüm olayının gerçekleştiği an itibariyle mirasçılara önemli ölçüde kesin bir çerçeve çizmektedir. Aynı şekilde yeni deliller de ileri süremezler." (AKSU, Mustafa, Boşanma Davası Sırasında Ölümün Eşin Mirasçılığına Etkisi, İstanbul, 2017, s. 513)

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
Y A R G I T A Y
2. Hukuk Dairesi

ESAS NO:           KARAR NO:
2021/2924            2021/4292

TÜRK MİLLETİ ADINA

Y A R G I T A Y   İ L A M I

DAVA TÜRÜ                 : Boşanma
TEMYİZ EDEN              : Davalı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasında yargılama devam ederken davacı erkeğin ölümü üzerine davaya TMK.m.181/2 uyarınca davacı erkeğin mirasçıları tarafından devam edilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davacının ölümü ile evlilik birliği sona erdiğinden konusuz kalan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, eşini, eşinin aile ve çevresini benimsemez ve kabullenmez ölçüde uyumsuz, sevgisiz ve dışlayıcı davranan evlilik birliğinin mutluluğunu sağlama ve birlikte yaşama yükümlülüğünü ihlal eden davalı kadının boşanmaya sebebiyet verecek derecede ağır kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir. Anılan kararın kusur belirlemesi yönünden davalı kadın tarafından istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Dosyanın incelenmesinde; davacı erkeğin, dava dilekçesinde sadece terk olgusuna dayandığı anlaşılmaktadır. Davacı erkek tarafından, dava dilekçesinde usulünce ileri sürülmeyen ve dayanılmayan vakıalar, mirasçılar tarafından öne sürülemeyeceğine göre, davalı kadına kusur olarak yüklenemez. Eşlerden birinin evlilik birliğinden doğan yükümlülüğünü yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk etmesi, terk edilene terk sebebiyle (TMK.md.164) boşanmayı isteme hakkı verirse de, terk olgusu tek başına Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesindeki boşanma sebebini oluşturmaz. Gerçekleşen bu duruma göre, sağ kalan davalı eşin boşanmaya sebebiyet verecek herhangi bir kusurlu davranışı ispatlanamamıştır. O halde, davalı kadının boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda gösterilen sebeple bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 02.06.2021 (Pzt.)

Başkan                          Üye                   Üye                        Üye                      Üye
Ömer Uğur Gençcan     Rıza Sarıtaş      Sedat Demirtaş     M. Kasım Çetin     Hatıran Alper