BOZMA KAPSAMI DIŞINDA KALAN HUSUSLAR İÇİN USULİ KAZANILMIŞ HAKTAN SÖZ EDİLEMEZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


02 Mar
2017

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2015/22-719
KARAR NO   : 2017/134

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ           :
Kayseri 3. İş Mahkemesi
TARİHİ                     : 26/11/2013
NUMARASI             : 2013/599 - 2013/773
DAVACI                   : M.K. vekili Av. H.Ö.
DAVALI                   : E. Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti. vekilleri Av. Ö.K., Av. E.B.

Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Kayseri 3. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 02.05.2013 gün ve 2012/112 E., 2012/225 K. sayılı karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 11.07.2013 gün ve 2013/14771 E., 2012/17071 K. sayılı kararı ile; 

"… Davacı, haklarının ödenmesini istemesi sonrasında haksız olarak işten çıkarıldığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödenmesini istemiştir.

Davalı, davacının başka bir işte çalışmak için ayrılmak istediğini, haklarının ödendiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplamalar göre alacakların kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.

Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

Somut olayda fazla çalışma ve genel tatil alacakları tanıkların beyanına göre belirlenmiştir. Bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada esas alınan günlük çalışma saatleri konusunda davalı ve davacı tanıklarının beyanları örtüşmüş olup davalının zamanaşımı definde bulunmamasına göre de 01.10.1998-10.12.2009 tarihleri arasındaki fazla mesai ve genel tatil alacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak bu uzun dönem hakkında açıklamada bulan tanıkların kendi çalışmaları bütün bu süreyi kapsamadığından, tanıkların çalışmalarının bulunmadığı dönemlerin de ispat edildiği kanaati ile sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur Bu yönü ile beyanları hükme esas alınan tanıkların hizmet cetvelleri getirtilip davalı işyerinde geçen çalışmaları belirlenerek bu süreler açısından beyanlarına değer verilerek fazla mesai ve genel tatil alacağının belirlenmesi gerekir…"

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI 

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.

Yerel mahkemece ilk kararda davacının başka bir yerde sigorta şirketine ortak olduğu bu nedenle istifa ettiği iddiasının yasal ve yöntemince ispat edilmediği gerekçesiyle davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı ve davalı tarafından davacı işçinin yıllık izinlerini kullandırdığına ilişkin herhangi bir yazılı belge sunulmadığı, dinlenen tanık beyanlarında davacının yasal çalışma süreleri dışında da çalışmasının bulunduğu ve bu çalışmalarının ücretlerinin ödenmediği belirtilerek davacının davasının kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı tarafından temyizi üzerine Özel Dairece; dosya kapsamında mevcut 10.12.2009 tarihli davacının işten ayrılma isteğini bildiren dilekçesinin davalı tarafa ne zaman ve ne sebeple verildiği hususunun davacıdan sorularak sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilip iş sözleşmesinin kim tarafından feshedildiği belirlendikten sonra buna bağlı alacaklar hususunda karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Yerel mahkemece bozma kararına uyularak davanın kısmen kabulüne dair verilen ikinci karar davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda başlık kısmında belirtilen gerekçeyle bozulduğu, mahkemece dava konusu olayla ilgili verilen ilk kararın Yargıtay denetimi sonucu bozulduğu, bozma kararına uyularak yargılamaya devam edilip yeniden karar verildiği, temyiz olunan kararın Yargıtay 22. Hukuk Dairesi tarafından ilk bozma kararında gösterilmeyen sebeplerle yeniden bozulduğu, ilk bozma kararının içeriği dikkate alınarak sonradan verilen bozma kararında daha önce incelenmiş ve bozma konusu yapılmamış konularda karar verilmesi nedeniyle davacı yönünden ortaya çıkan usuli kazanılmış hakkın ihlal edildiği gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiştir.

Direnme hükmü davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; birinci bozmaya konu kararda; fazla çalışma ve genel tatil alacak kalemlerinin bozma konusu yapılıp yapılmadığı; burada varılacak sonuca göre de ikinci bozma kararı ile fazla çalışma ve genel tatil alacağı yönünden davacı lehine usulü kazanılmış hak oluşup oluşmadığı noktasındadır.

Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK).

Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (4.2.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK). 

Uyuşmazlığın çözümü “usuli kazanılmış hak” kavramının açıklanmasını ve açıklanan olgular karşısında somut olay ve taraflar yönünden gerçekleşip gerçekleşmediğinin irdelenmesini gerekli kılmaktadır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.

Bu kurum davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.

Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır.

Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması durumunda, Yargıtay bozma kararına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır. 

Benzer şekilde uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilmesi halinde usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (HGK. 21.01.2004 gün ve 2004/10-44 E, 2004/19 K.).

Bu sayılanların dışında ayrıca görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Kuru B:, Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, s. 4771 vd.,).

Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.

Somut olaya bu açıklamalar ışığında bakıldığında: Özel Daire’nin 24.09.2012 tarihli ilk bozma kararının “eksik inceleme ve araştırmaya” yönelik olduğu, kararda fazla çalışma ve genel tatil ücretine ilişkin usul ya da esas yönünden yapılmış bir değerlendirme bulunmadığı, yine bu taleplerin incelenerek temyiz isteminin reddedildiğine ve bozma kapsamı dışında kaldığına dair bir hükmün de yer almadığı görülmektedir. Bu hususlar hükmüne uyulan bozma kararına konu olmadığından kesinleşmemiş olup bu istemleri etkileyecek bir taraf işlemi de bulunmamaktadır. Bu nedenle yerel Mahkemece Özel Dairenin birinci bozma kararına uyulmakla bu alacak kalemleri yönünden davacı yararına usulü kazanılmış hak doğduğundan söz etmek mümkün değildir. 

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında usuli kazanılmış hakkın çeşitli şekillerde oluştuğu, bozma kararının feshe bağlı alacaklara yönelik olduğu, bozma kapsamı dışında kalan hususların kesinleştiği, bu nedenle direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

Hal böyle olunca; davacı yararına usulü kazanılmış hak oluştuğu gerekçesiyle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Açıklanan nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır. 

S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 5521 sayılı İş Mah. Kanununun 8/son maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.01.2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY 

Dava işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.

Direnme yoluyla HGK önüne gelen uyuşmazlık verilen ilk bozma kararına uyulma sonucu bozma dışında kalan alacak kalemleri ile ilgili usuli bozulması hakkında oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. 

Bilindiği gibi usuli kazanılmış hak bozma kapsamı dışında kalan konularda da oluşur. Eş söyleyişle bir konu bozma kararı kapsamı dışında kalmışsa kapsam dışında kalan hususlar kesinleşir. (Hukuk Muhakemeleri Usulü Prof. Dr. Baki Kuru 2001 Cilt V s.h. 4762 vd.) Yüksek Özel Dairece verilen ilk bozma kararı sadece iş akdinin kim tarafından feshedildiğinin belirlenmesi gereğine değilmiştir. Bu bozma kararının ihbar tazminatına ilişkin olduğu dolayısıyla fazla çalışma ve genel tatil ücreti ile ilgili olmadığı açıktır. Buna rağmen bu nitelikteki bozma kararına uyularak verilen yerel mahkeme kararının bu kez fazla çalışma ücreti ve genel tatil ücreti ile ilgili nedenlerle bozulması usuli kazanılmış hakları ihlal eder niteliktedir. Bu nedenle aynı gerekçe ile verilen direnme kararının onanması gerektiği kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun aksi yönündeki görüşüne katılamıyorum.

Ahmet ÖZGAN
1
1. Hukuk Dairesi Başkanı 

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nda bulunan 23 üyenin 19'u BOZMA, 4'ü ise ONAMA yönünde oy kullanmışlardır.