CEZAİ ŞART MAKTU OLARAK KARARLAŞTIRILDIĞINDAN BELİRSİZ ALACAK DAVASI ŞEKLİNDE TALEP EDİLEMEZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


20 Nis
2020

Yazdır

T.C.
YARGITAY
23. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2016/33
KARAR NO    : 2018/4970

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ          : İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                    : 13/10/2015
NUMARASI             : 2012/374 - 2015/381
DAVACI                   : Y.G. Vek. Av. M.M.Ö.
DAVALILAR            : M.T.A. Mirasçıları
                                  1- N.S.A. Kendi Adına Asaleten
                                  A.T. A.'a velayeten Vek. Av. D.G.K.

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın açılmamış sayılmasına, gelir kaybı yönünden kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. 

- K A R A R -

Davacı vekili, davacı ile davalıların murisi arasında 17 Ocak 2008 tarihli düzenleme şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi düzenlendiğini, müvekkilinin tüm edimlerin yerine getirdiğini, sözleşmede inşaat bitim süresinin, inşaat ruhsatının belediyeden alındıktan sonra 8 ay olarak belirlendiğini ve sözleşmeye uymayan taraf için 20.000,00 TL ceza-i şart belirlendiğini, inşaat ruhsatının 18/12/2008 tarihinde alınmasına rağmen inşaatın 02/06/2010 tarihinde bitirildiğini, yapı kullanma izninin 26/12/2010 tarihinde alındığını, inşaatın gecikmesinden dolayı gecikme süresi içerisinde davacının kira geliri kaybının bulunduğunu ileri sürerek kira geliri için şimdilik 1.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline, ceza-i şartı ödemekle yükümlü bulunup bulunmadığının, ceza-i şartın miktarının ne olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, sözleşme konusu dairenin geç tesliminde müteahitin bir kusuru olmadığını, sözleşme dışı yapılan ve projede değişikliğe neden olduğundan iş bitirme belgesi ve iskanın geç alındığını, proje değişikliğinin de davacının özel isteklerinden kaynaklandığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. 

Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait dubleks dairenin projesine uygun olarak yapılmadığı, davalı tarafça her ne kadar davacı tarafı memnun etmek için çatı katının süresi içerisinde teslim edilmediğini belirtmiş ise de sözleşme şartlarına ve onaylı proje dışına çıkmadan gerekli imalatları süresi içerisinde yaparak davacıya teslim etmekle yükümlü olduğu, 3 aylık tadilat sebebiyle gecikme dikkate alındığını ancak herhangi bir tadilat projesi bulunmadığından bu sürenin de gecikme süresine eklenmesi gerektiği, 650,00-TL olarak belirlenen kira bedeline göre, m² birim fiyatının 7 TL olduğu, alt katın 92,75 m², çatı kısmının 37,60 m² olmak üzere toplam alanın 130,35 m² olduğu, dairenin dubleks daire olarak kira bedelinin yuvarlak 900,00 TL olabileceği, dava konusu dairenin projesine uygun kiraya verilmesi halinde getirebileceği ecrimisil miktarının 18/08/2009-26/12/2011 tarihleri arasındaki dönem için 27.096,42 TL olduğu, davalının üçüncü kat çıkana kadar kirasını ödediği beyanı dikkate alınarak eksik olan çatı katının kira bedelinin aylık 250,00 TL'den 18/08/2009-26/12/2011 tarihine kadar olan dönem için 7.526,78 TL olduğu, mevcut durumda projeye aykırılık nedeniyle bağımsız bölüm olarak tescilinin mümkün olmadığı, davacı vekilinin cezai şart talebi yönünden davacı vekiline verilen kesin süre içerisinde harç yatırılmaması ve yenilenmemesi nedeniyle Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına, gelir kaybı yönünden ise, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.

1- Davacı vekili, dava dilekçesinde davanın, açıkça HMK'nın 107. maddesine dayalı belirsiz alacak davası olduğunu belirtmiştir. 

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107. maddesine göre davacı davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını ya da değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açabilecektir. Talep sonucunun belirlenmesinin imkansız olması çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir. Bu imkansızlık biyolojik, hukuki veya zararın belirlenmesinin subjektif unsurlara dayalı olması nedeniyle subjektif nedenlerden kaynaklanabilir. (Medeni Usul Hukuku Cilt 2 15. Basım Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, sayfa 1028 ve devamı)

Belirsiz alacak davasının açılabilmesine ilişkin ikinci durum ise talep sonucunun belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olmasıdır. Davacı kendisinde eksik olan uzmanlık nedeniyle talep sonucunu tam olarak belirleyemeyebilir. Belirsiz alacak davası davacının dilekçesinde talep sonucunu belirleyemediği veya belirlemesinin imkansız olduğu hallerde açılabilecek bir dava olup davacının dava dilekçesinde yer verdiği bilgilerden ve sunduğu delillerden alacak miktarının belirlenebilir olduğunun anlaşılması halinde, belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmaması nedeniyle davanın reddi gerekir. 

Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde; davacı dava dilekçesinde sözleşmeye göre inşaatın ne kadar sürede yapıldığının belirlendiğini, bu sürenin inşaat ruhsatının alınmasından itibaren 8 ay olduğunu, inşaat ruhsatının 18.12.2008 tarihinde alınmasına rağmen yapı kullanma izninin 26.12.2010 tarihinde alındığını ve inşaatın gecikmesi nedeniyle bu süre içerisinde gecikme nedeniyle taşınmazın kiraya verilmesi halinde alınabilecek aylık kira kaybının oluştuğunu belirtmiştir. Davacının taşınmazın özellikleri ve mahalli rayici dikkate almak suretiyle isteyebileceği aylık kira bedelini bildirmesi bir başka deyişle tespit etmesi buna göre talepte bulunması veya talep konusu niteliği itibariyle bölünebilir olduğundan sadece bir kısmını dava etmesi bir başka deyişle HMK'nın 109 ncu maddesi gereğince ''kısmi dava'' açması mümkündür. 

Dolayısıyla dilekçe içeriği ve açıklamalarından gecikilen süre belli olduğundan gecikilen süre kadar aylık kira bedellerinin toplanmak suretiyle istenebilecek toplam alacağın davacı tarafça belirlenmesi mümkün olup yukarıda açıklandığı üzere objektif veya subjektif nedenlere dayalı alacağın belirlenmesinin imkansız olduğu ya da uzmanlık gerektirdiği bir durum söz konusu değildir. 

Diğer yandan taraflar arasındaki 17.01.2008 tarihli sözleşmenin 10. maddesinde sözleşmeye uyulmadığı taktirde uymayan taraftan 20.000 TL cezai şart isteneceği kararlaştırıldığına göre dava değerinin 1.000 TL belirsiz alacak ve istenebilecek cezai şartın tespiti amacıyla dava açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. 

Zira tespit davası açılmasında davacının hukuki yararının bulunması dava şartıdır. Öte yandan eda davası açılabilecek hallerde tespit davası açılmasında da hukuki yarar bulunmamaktadır. Eda davası sırasında alacağın doğup doğmadığı istenebilir durumda olup olmadığı ve miktarı tespit edilebilecektir. Yani eda davası tespit istemini de kapsar.

Somut uyuşmazlıkta sözleşmede cezai şart maktu olarak kararlaştırılmış olup şüphesiz cezai şartın istenebilmesinin koşullarının oluşup oluşmadığı ve cezai şarta hükmedilmesi eda davasının içerisinde tartışılabilecek bir husustur.

Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının belirsiz alacak davası ve tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmaması nedeniyle davanın HMK 114/1-h bendi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekirken esasa ilişkin karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

2- Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazları ile davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazları ile davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan       Üye              Üye                  Üye             Üye
F. GÖK        M. KIYAK     M. COŞKUN    M. AKSU    M. ÖZDEMİR