CMR KONVANSİYONU GEREĞİ GECİKMENİN GÖNDERENİN HATASI VEYA İHMALİNDEN KAYNAKLANDIĞINI TAŞIYICI İSPATLAMALIDIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


27 Ock
2022

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/11-2755
KARAR NO   : 2021/1213

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              :
 İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ                        : 29/11/2016
NUMARASI                : 2016/915 - 2016/892
DAVACI                      : H. Lojistik ve Kargo Hizmetleri Tic. A.Ş. vekili Av. E.Y.
DAVALI                       : P. Taşımacılık Gıda San. Tic. Ltd. Şti. vekili  Av. L.Y.

1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 09.11.2005 tarihli taşıma sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşmeye göre müvekkili tarafından Nusaybin TCDD istasyonuna ulaştırılacak 41 vagon beyaz eşyanın davalı tarafça karayoluyla Irak/Erbil'e taşınacağının kararlaştırıldığını, ancak davalının 41 adet tır temin edememesi nedeniyle bir kısım yük kamyonlarla taşınmak üzere 54 aracın ayarlandığını, davalı tarafça temin edilen araç sahiplerine müvekkilinden habersiz olarak bekleme olur ise bekleme ücreti ödeme ve benzeri vaatlerde bulunulduğunu, bekleme nedeniyle araç sahipleri tarafından bekleme ücreti talep edilerek yüke el konulup taşıma yapılmadığını, taşımanın gerçekleştirilmesi için müvekkilince, davalıdan da teyit alınarak, Nusaybin’de sözleşmede belirlenen bedel dışında ödeme yapılmak zorunda kalındığını, taraflar arasındaki sözleşme gereği toplamda 31.980 USD ödeme yapılması gerekirken 88.645 USD ödeme yapıldığını, müvekkilinin 56.665 USD zarara uğradığını, anılan zararın müvekkiline ödenmemesi üzerine davalı aleyhine İstanbul 8. İcra Müdürlüğünün 2006/59.0 E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi yapıldığını, ancak davalının anılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini, davalının edimini gereği gibi ifa etmemesi nedeniyle müvekkilinin sözleşmedeki ücret dışında başka masraflar ile yükü taşıyacak araç sahiplerine ayrıca ödemeler yapmak zorunda kaldığını, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek icra takibine vaki itirazın iptaline, davalı aleyhine icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı şirket temsilcisi; araçların taşıma için belirlenen tarihte hazır bulundurulduğunu, davacı tarafa 41 araç dışındaki bedelin yansıtılmadığını, yükün trenden alınarak yüklenmesini müteakip davacının yahut yetkili kıldığı kişilerin gümrüğe ana beyanname vermesinin beklendiğini, davacının anılan beyannameyi vermeyerek gecikmeye neden olduğunu, bu süreçte araçların gümrükte beklediklerini, araç sahiplerinin bekleme ücretine yönelik haklı talepleri üzerine davacı tarafın haberdar edilmesi sonrasında varılan mutabakat sonucu araç sahiplerine ödeme yapıldığını, beklemenin kendi kusurlarından kaynaklanmadığını, davacının ana beyannameyi 02.12.2005 tarihinde açması sonrasında araçların 03.12.2005 tarihinde gümrükten çıkışlarının yapılabildiğini, gecikmeye davacının neden olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6. İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.11.2014 tarihli ve 2014/306 E., 2014/354 K. sayılı kararı ile; Manisa'dan çıkan vagonların Nusaybin'e 13.11.2005 ile 21.11.2005 tarihleri arasında vardığı, yüklerin aktarıldığı araçların gümrük işlemlerinin ise 03.12.2005 tarihinde sonlandığı, bu tarihler arasında yüklerin hangi zamanda araçlara yüklendiğinin belli olmadığı, araçların gümrükte beklediği ve bekleme ücretinden kimin sorumlu olacağına dair sözleşmede hüküm bulunmadığı, taşınan eşyaların beyannamelerinin usulüne göre ihraç eden firma veya yetki verdiği gümrük müşaviri tarafından çıkış yapılacak gümrük müdürlüğüne verilmesinin yasal bir zorunluluk olduğu, bu işlem usulüne uygun yapılmadan gümrükten çıkış yapılmasının da mümkün bulunmadığı, beyannamelerin usulüne uygun verilmeyip gümrük tarafından iptal edildiği ve tescil işlemlerinin uzadığı, bu nedenle ancak kusuru olması hâlinde davalının sorumluluğuna gidilebileceği, davacının bu yönde bir delil sunamadığı, esasen beklemenin gümrüğe beyannamelerin geç verilmesinden kaynaklandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.

8. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 15.03.2016 tarihli ve 2015/9451 E., 2016/2855 K. sayılı kararı ile “… Dava, taşıma sözleşmesinin ihlal edildiği iddiasına dayalı itirazın iptali istemine ilişkin olup yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece, taşınacak emtianın araçlara yüklendiği, yüklü vaziyetteki araçların gümrükte beklediği, taraflar arasındaki sözleşmede, bekleme ücretinden kimin sorumlu olacağına dair bir hüküm bulunmadığı, bu durumda ancak kusuru olması halinde davalının sorumluluğuna gidilebileceği, davacının da bu yönde bir delil sunmadığı, beklemenin kaynağının ise beyannamelerin gümrüğe geç verilmesi olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davaya konu taşımanın, Türkiye ile Irak arasında karayoluyla yapılması kararlaştırılmış olup bu nedenle uyuşmazlığa CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Anılan Konvansiyon'un 17/1. maddesinde, taşıyıcının yükü teslim aldığı andan teslim ettiği ana kadar doğan ziya, hasar ve gecikmelerden sorumlu olduğu düzenlenmiştir. Taşıyıcı ancak aynı maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen hallerin gerçekleştiğini ispat ederek bu sorumluluktan kurtulabilir. Öte yandan, aynı Konvansiyon'un 11. maddesi uyarınca da, gümrük ve diğer formalitelerin yerine getirilmesi için gerekli belgelerin taşıyıcıya gönderen tarafından verilmesi gerekmektedir. Bu belgelerdeki eksiklik ya da yanlışlıklardan doğacak zararlardan gönderen, taşıyıcıya karşı sorumlu bulunmaktadır. O halde, taşınmak üzere taşıyıcıya teslim edilmiş emtia, gümrük belgelerindeki eksiklik veya yanlışlıklardan dolayı gecikmeli olarak taşınmış ise bu durumda sorumluluk gönderene ait olmakla birlikte gecikmenin, gümrük belgelerindeki eksiklik veya yanlışlıktan kaynaklandığını ispat yükü ise taşıyıcının üzerindedir.

Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; Taraflar arasında 09.11.2005 tarihli taşıma sözleşmesi düzenlenmiştir. Bu sözleşmeye göre, davacı tarafından Mardin/Nusaybin tren istasyonuna getirilecek 41 vagon elektronik ev eşyası, davalı tarafından buradan teslim alınarak karayoluyla Irak/Erbil'e taşınacaktır. Bu sözleşme kapsamında, 13.11.2005 ile 21.11.2005 tarihleri arasında Nusaybin tren istasyonuna taşınan eşyalar, taşımayı gerçekleştirecek araçlara yüklenmiş, bu araçların gümrük işlemleri ise 03.12.2005 tarihinde yapılmıştır. Burada hemen belirtmek gerekir ki her ne kadar mahkemece, istasyona getirilen eşyaların hangi tarihte araçlara yüklendiğinin belli olmadığı belirtilmiş ise de davalı tarafından davacıya gönderilen 02.12.2005 tarihli yazıda, 17.11.2005 tarihine kadar 35 tır/kamyona yükleme yapıldığının, 20-21.11.2005 tarihinde de kalan eşyaların yüklendiğinin belirtilmiş olması karşısında mahkemenin bu kabulü doğru değildir. O halde, son olarak 21.11.2005 tarihinde taşıtlara yüklenen eşyaların hangi nedenle 03.12.2005 tarihine kadar gümrük işlemlerinin tamamlanamadığının tespit edilmesi, uyuşmazlığın temelini teşkil etmektedir. Davacı taraf, yüklenen araçların Habur Sınır Kapısı'ndan geçmeleri gerekirken davalının, araç sahiplerine Nusaybin Gümrüğü'nden transit beyanname alınacağını taahhüt ettiğini, ancak bu taahhüdünü yerine getirmediğini, bu nedenle araç sürücülerinin ek ücret istediklerini ve gecikmenin kaynağının davalının bu eylemleri olduğunu ileri sürmüş, davalı ise gümrük beyannamelerinin süresinde ve usulüne uygun olarak verilmediği için taşımanın geciktiğini savunmuştur. Habur Gümrük Müdürlüğü'nün 26.03.2008 tarihli yazısında plakası belirtilen araçlara ilişkin işlem tarihleri dosyaya bildirilmiş, Nusaybin Gümrük Müdürlüğü'nün 09.04.2014 tarihli yazısında ise müdürlüklerinin gümrüklü sahasının bulunmadığı ve söz konusu araçlarla ilgili herhangi bir giriş kaydına rastlanılmadığı açıklanmıştır. Anılan yazı içerikleri de gözetildiğinde davaya konu taşımadaki gecikmenin nedeni tam olarak tespit edilmemiştir. Bu itibarla mahkemece, CMR Konvansiyonu'nun 17/2. maddesi uyarınca gecikmenin gönderenin hatası veya ihmalinden kaynaklandığını ispat yükünün taşıyıcının üzerinde olduğu hususu gözetilerek dava konusu taşımayı gerçekleştiren araçların hangi tarihte gümrük müdürlüğüne vardıklarının, gönderenin vermekle yükümlü olduğu beyannamelerde bir eksiklik ya da yanlışlık bulunup bulunmadığının, böyle bir eksiklik veya yanlışlık varsa bunun hangi sürede ve ne şekilde giderildiğinin ilgili gümrük müdürlüğünden sorulmak ve varsa ispat yükü üzerinde bulunan davalı taşıyıcının bu konudaki delilleri toplanmak suretiyle oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile ispat yükü ters çevrilerek hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 29.11.2016 tarihli ve 2016/915 E., 2016/892 K. sayılı kararı ile önceki gerekçelere ek olarak; davacı tarafın verilen müteaddit sürelere rağmen ihracat beyannamelerini dahi usulüne uygun şekilde ibraz etmediği, Karayolu ve Milletlerarası Mal Nakliyatı Mukavelesi ile İlgili Anlaşma’nın (CMR) 11. maddesi uyarınca taşıma için lüzumlu belgelerin temini ve taşıyıcıya verilmesinin göndericinin sorumluluğunda olduğu, taşımacının bu belgelerin doğruluğunu ve yeterliliğini araştırmak zorunda olmadığı, belgelerin doğruluk ya da yetersizliğinden kaynaklanan sonuçların taşıyıcıya yüklenemeyeceği, taşıyıcının sorumluluğunda bulunmayan ve göndericiye ait bu sorumluluğun ifasında oluşabilecek yanlışlık ve eksikliklerden taşıyıcının sorumlu tutulamayacağı, öncelikle gerekli belgelerin doğru ve yeterli olarak zamanında verildiğinin davacı tarafça ispatının gerektiği, ayrıca davacının iddiasının ispatı için verilen sürelere ve bu kapsamda yapılan araştırmalara rağmen iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasında imzalanan uluslararası karayolu ile eşya taşıma sözleşmesi çerçevesinde yapılan taşıma sırasında, gümrük işlemlerindeki gecikme nedeniyle ortaya çıktığı iddia olunan zarara ilişkin sorumluluğun belirlenmesinde ispat yükünün davacıya mı yoksa davalıya mı ait olduğu, buradan varılacak sonuca göre davalının bu zarardan sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemeler ile hukukî kavram ve kurumların ortaya konulmasında yarar bulunmaktadır.

13. Hemen belirtilmelidir ki, somut olaya uygulanması gereken ve ülkemizin de 02.12.1994 tarihli ve 94/6322 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile katıldığı 04.01.1995 tarihli ve 22161 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolu ve Milletlerarası Mal Nakliyatı Mukavelesi ile İlgili Anlaşma’nın (CMR) yükün zıyaı, hasarı veya gecikmesinden doğan sorumluluğunu düzenleyen 17/1. maddesi gereği kural olarak taşıyıcı, yükü teslim aldığı andan teslim edilinceye kadar, bunların tamamen veya kısmen kaybından ve vuku bulacak hasar ile yükün teslimindeki gecikmeden sorumludur. Bu bağlamda gönderen ile aralarındaki taşıma sözleşmesi ile taşınması kararlaştırılan eşya, taşımayı üstlenen taşıyıcının muhafaza ve gözetimine bırakılır. Taşıyıcı, taşıma sözleşmesi gereği kendisine teslim edilen eşyayı taşıma sürecinde muhafazayla yükümlü olup bu yükümlülük nedeniyle taşıma konusu eşyanın zıyaından ve hasarından sorumlu olduğu gibi taşıma süresinin aşılması sebebiyle gecikme sonucu ortaya çıkan zararlardan da sorumludur.

14. Uyuşmazlığın niteliği itibariyle değinilmesi gereken taşıyıcının taşınan eşyanın teslimindeki gecikme sebebiyle ortaya çıkan zarardan sorumluluğunda, taşıma süresinin aşılma olgusu belirleyicidir. Bu çerçevede CMR’nin 19. maddesi taşıma konusu eşyanın tesliminde gecikmeyi tanımlamakta olup anılan maddeye göre; taşıma konusu eşya, kararlaştırılan zaman limiti içinde teslim edilmemiş ise veya kararlaştırılmış zaman limiti olmadığı hâllerde, taşımanın normal süresi ve özellikle parçalı yüklerde tüm yükü bir araya getirmek için gerekli zaman, gayretli bir taşımacıya gerekli zamanı geçiyor ise teslimde gecikme var demektir. Buna göre teslimde gecikme olgusu, taraflar arasında kararlaştırılan bir süre varsa bu süre, yoksa normal taşıma süresine göre tespit edilecektir. Taraflar arasında taşıma süresinin kararlaştırılmadığı durumlarda basiretli bir taşıyıcının taşımayı ifa etmesi gereken süre belirlenerek bu süre kapsamında taşımadaki gecikme iddiası değerlendirilir.

15. Taşıma sözleşmesine konu eşyanın taşıyıcının hâkimiyetinde zıyaa veya hasara uğraması yahut teslimde gecikmenin söz konusu olması hâlinde taşıyıcının sorumluluğu, CMR’nin 17. maddesinde kusursuz sorumluluk esaslarına göre düzenlenmiştir. Eş söyleyişle taşıyıcı, karayolunda uluslararası eşya taşıma sözleşmesi kapsamında taşıma konusu eşyayı teslim aldığı andan alıcısına teslim ettiği ana kadarki süreçte, eşyada meydana gelen zıya, hasar veya gecikme nedeniyle ortaya çıkan zarardan, CMR’nin 17/1. maddesi uyarınca kusursuz sorumludur. Buradan hareketle tazminat talep hakkı sahibinin zarara neden olan gecikme olgusu ile bu sebeple ortaya çıkan zararı ispat dışında gecikmeye neden olan vakıayı ispatlaması gerekmez. Gecikmeden doğan zarardan kasıt ise, gecikmeden kaynaklanan malvarlıksal zararlardır.

16. Taşıyıcının CMR’nin 17. maddesi kapsamındaki sorumluluğu her ne kadar kusursuz sorumluk niteliğinde ise de; aynı maddenin 2 ve 4. fıkralarında taşıyıcı lehine öngörülen sorumluluktan kurtulma sebepleri ile taşıyıcının zıya, hasar veya teslimde gecikmeden kaynaklanan kusursuz sorumluluğu hafifletilmiştir. Ancak bu aşamada önemle belirtilmelidir ki; CMR’nin 17. maddesinin 4. fıkrasındaki sorumluluktan kurtulma sebepleri, taşıma konusu eşyanın zıya ve hasarı durumunda geçerli olup gecikmeden kaynaklanan zararlar konusunda anılan fıkradaki olgular sorumluluktan kurtulma sebepleri olarak ileri sürülemez. Dolayısıyla gecikme sebebiyle ortaya çıkan zarardan sorumluluğu bulunan taşıyıcı, sadece CMR’nin 17/2. maddesinde belirtilen hususları ispatlayarak bu sorumluluktan kurtulur.

17. Bu husus CMR’nin 18/1. maddesinde; “Kayıp hasar ve gecikmenin madde 17 paragraf 2 de öngörülen nedenlerden birinden doğduğunu kanıtlamak taşımacıya aittir.” şeklindeki düzenlemeyle açıkça ifade edilmiştir. Bu kapsamda anılan madde ayrıca, taşımacının sorumluluğuna ilişkin olarak açılacak olan bir davada taraflar arasındaki ispat yükünün nasıl paylaştırılacağını da düzenleme altına almaktadır (Karan, Hakan; CMR Şerhi, Ankara 2011, s. 508). Buna göre gecikme nedeniyle ortaya çıkan zarardan CMR’nin 17/1. maddesindeki karine gereği sorumlu olan taşıyıcı, aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca gecikmenin istek sahibinin hatası veya ihmalinden, kendisinin hatasından ziyade istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahut da kendisince önlenmesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş olduğunu ispatlaması hâlinde sorumluluktan kurtulacaktır. Eş söyleyişle; zarar ve gecikmenin CMR’nin 17/1. maddesi kapsamında hak talep eden tarafça ispatlanması hâlinde sorumluluğu ortaya çıkan taşıyıcı, gecikme nedeniyle oluşan zarardan sorumlu olmadığına dair ispat yükünü, aynı maddenin 2. fıkrası çerçevesinde kullanmak koşuluyla üstüne alacaktır.

18. Son olarak CMR'de taşıma süresinin aşılmasından kaynaklanan sorumluluğa dair hükümler, nihai ve emredici niteliği haiz olup bu hususla ilgili hükümlerin düzenlediği alanlarda ulusal hukuklara başvurulamaz. Aynı şekilde bu alanda CMR'de düzenlenenler dışında bir düzenlemeye yer verilmesi imkânı da bulunmamaktadır. Bu türdeki sözleşmesel kayıtlar, CMR’nin 41. maddesinin; “1. Madde 40 hükümleri saklı kalmak koşuluyla bu Sözleşmenin hükümlerini doğrudan doğruya veya dolayısıyla ihlal eden her türlü koşul hükümsüzdür. Böyle bir koşulun hükümsüzlüğü, mukavelenin diğer hükümlerinin hükümsüzlüğünü gerektirmez.

2. Özellikle, taşımacının lehinde sigorta tazminatı veya diğer herhangi benzer madde veya kanıtlama zorunluluğunu değiştiren herhangi bir madde geçersiz ve hükümsüzdür.” düzenlemesi uyarınca geçersizdir.

19. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında karayoluyla uluslararası eşya taşıma sözleşmesi imzalanarak davacıya ait yüklerin Nusaybin/Türkiye’den Erbil/Irak’a taşınması hususunda anlaşmaya varıldığı, bu kapsamda demiryolu ile Nusaybin’e ulaşan eşyanın davalı taşıyıcı tarafından hazır edilen araçlara 13.11.2005 ile 21.11.2005 tarihleri arasında yüklendiği, yüklenen araçların ise gümrük işlemlerinin 03.12.2005 tarihinde tamamlandığı anlaşılmakta olup son yükleme tarihi olan 21.11.2005 ile gümrük işlemlerinin tamamlandığı 03.12.2005 tarihi arasındaki gecikmenin sebebi mevcut dosya kapsamı itibariyle belirlenememiştir.

20. Davacı tarafça yukarıda anılan gecikme nedeniyle yapılan ödeme ve masraflar sonucu oluşan zararın davalıdan tahsili talep edilmiş, ancak davalı, davacı gönderen tarafından temin edilmesi gereken gümrük beyannamelerinin süresinde ve usulüne uygun olarak verilmemesi nedeniyle taşımanın geciktiğini savunmuştur. Mahkemece, anılan gecikmenin nedenine ilişkin yapılan araştırmanın sonuçsuz kalması sonrasında ispat yükünün davacıda olduğu kabul edilip gecikmenin davalının kusurlu eylemlerinden kaynaklandığının ispatlanamadığı kabul edilerek karar verilmiştir. Ancak CMR’nin 17/1. maddesi uyarınca taşınmak üzere taşıma konusu eşyayı teslim alan davalı taşıyıcı, gecikme sebebiyle ortaya çıkan zarardan kusursuz sorumludur. Dolayısıyla davalı taşıyıcının sorumluluğu, davacı gönderenin zararını ve taşımadaki gecikme olgusunu ispatlamasıyla ortaya çıkacak olup CMR’nin 17/1. maddesinde öngörülen karine gereği gecikmedeki davalı taşıyıcının kusurunun ispatlanması gerekmez. Bu bağlamda uyuşmazlık konusu olayda ispat yükü davalı taşıyıcı üzerinde olup CMR’nin 17/2. ile 18/1. maddeleri uyarınca davalı taşıyıcı, gecikmenin davacının hatası veya ihmalinden kaynaklandığını ispatla mükelleftir.

21. Taraflar arasındaki taşıma ilişkisine dair süreçte, CMR’nin 11. maddesi gereğince gümrük ve diğer formalitelerin yerine getirilmesi için gerekli belgelerin davalı taşıyıcıya verilmesi, davacı gönderen açısından bir yükümlülük olup anılan evraktaki eksiklik yahut yanlışlık nedeniyle oluşan zararlardan aynı maddenin 2. fıkrası gereğince davacı sorumludur. Ancak dava konusu taşıma sözleşmesi kapsamında yükü teslim alan davalı taşıyıcı, CMR’nin 17/2 ve 18/1. maddeleri uyarınca, zarara neden olan gecikmenin davacı gönderenin, taşıma için gerekli evrakı doğru şekilde ve süresinde vermediğini, gecikmenin ve bu suretle ortaya çıkan zararın, davacı gönderenin aynı Konvansiyon’un 11. maddesinde düzenlenen yükümlülüğe aykırı davranması sonucu ortaya çıktığını ispatla mükelleftir. Başka bir ifadeyle; taşınmak üzere malın kendisine tesliminden sonra CMR’nin 17/1. maddesi gereğince gecikme nedeniyle ortaya çıkan zarardan sorumluluğu bulunan davalı taşıyıcı, ancak davacı gönderenin hata veya ihmalinin gecikmeye neden olduğunu ispatlayarak sorumluluktan kurtulabilir.

22. Öte yandan ilgili gümrük müdürlüklerine yazılan müzekkerelere verilen cevaplar ile sunulan diğer deliller kapsamında mahkemece yapılan araştırma, dava konusu taşımadaki gecikmenin nedenini aydınlatmada yeterli değildir. Yine dosyada bulunan evrakın bu konudaki yetersizliği nedeniyle bilirkişi raporlarında taşımadaki gecikmenin sebebi belirlenememiştir. Dolayısıyla taraflar arasında çekişme konusu olan gecikmenin nedenine dair mahkemece yapılan araştırmanın hüküm tesisi için yeterli olduğu söylenemez.

23. Bu doğrultuda mahkemece, CMR Konvansiyonu'nun 17/2 ve 18/1. maddeleri uyarınca gecikmenin gönderenin hatası veya ihmalinden kaynaklandığını ispat yükünün davalı taşıyıcının üzerinde olduğu hususu nazara alınarak, dava konusu taşımayı gerçekleştiren araçların hangi tarihte gümrük müdürlüğüne vardıkları, gönderenin vermekle yükümlü olduğu beyannamelerde bir eksiklik ya da yanlışlık bulunup bulunmadığı, böyle bir eksiklik veya yanlışlık varsa bunun hangi sürede ve ne şekilde giderildiği ilgili gümrük müdürlüğünden sorulup ispat yükü üzerinde olan davalı taşıyıcının bu husustaki delilleri dosya arasına alınarak, gerektiğinde aralarında CMR taşıması ve gümrük işlemlerine ilişkin alanlarda uzman bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetiyle yapılacak olan bilirkişi incelemesi sonucu, dava konusu taşımada davacının işbu dava ile talep ettiği ödemelere neden olan gecikmenin nedeni belirlenerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.

24. O hâlde direnme kararının, Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenler yanında yukarıda açıklanan ilave gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen ve yukarıdaki ilave gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.10.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.