DAİRE BOZMASINDA DEĞİNİLMEYEN HUSUS KARAR DÜZELTMEDE BELİRTİLMİŞSE DİRENME KARARI TEMYİZ EDİLEBİLİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


22 Ağu
2017

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO       : 2017/13-2380
KARAR NO    : 2017/1187

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                            :
Bursa (Kapatılan) 3. Asliye Ticaret Mahkemesi

KARAR DÜZELTME İSTEYEN : S.S. B.S.S. İşletme Kooperatifi vekilleri Av. Ö.Ş.G. - Av. N.Y.

KARŞI TARAF                           : T.T. A.Ş. vekilleri Av. A.F.B.E. - Av. G.Ç.

Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 23.01.2014 gün ve 2013/283 E., 2014/18 K. sayılı kararın bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulundan çıkan 08.03.2017 gün ve 2017/13-629 E., 2017/436 K. sayılı kararın karar düzeltme yoluyla incelenmesi davalı Kooperatif vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiştir. 

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenen karar ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava taraflar arasındaki sözleşmeden doğan alacak istemine ilişkindir.

Davacı vekili protokol gereğini yerine getirmeyen davalının haksız eylemi nedeni ile müvekkilinin 1.527.035,00 TL zarara uğradığını belirterek ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren yürütülecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili, davada taraf ehliyetlerinin bulunmadığını, protokolün Kooperatifler Kanunu gereğince alınması gereken genel kurul kararı olmaksızın imzalanması nedeniyle müvekkili yönünden geçerliliğinin olmadığını, resmi şekilde yapılmayan tapulu taşınmazın devrine ilişkin sözleşmenin de geçersiz olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, “… Geçersiz nitelikteki sözleşmeye dayanılarak iptal ve tescil istenemeyeceği gibi sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeni ile tazminat da istenemez ise de, davalı kooperatif uzun yıllar protokoldeki taahhütlerini yerine getireceğine dair davacıda güven yaratmıştır. Bu halde akdin şekil şartı nedeni ile geçersizliğini ileri sürmesi hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Ve davacının protokole güven nedeni ile uğradığı zararı tazmin ile hükümlüdür. Ancak; davacı kurumun mal varlığında bir eksilme olmamıştır. Davacı kurum PTT hizmetlerini sunmak ile hükümlüdür. Zarara uğradığını ileri sürmekte ise de yapılan santral binası ve santral hükümlü olduğu hizmetin ifasına yöneliktir. Ve yine davacı kendisine ait olmayan bir taşınmazın bedelini ödeyerek kendi adına tescilini sağlamıştır. Taşınmaz bedelini ödemesi nedeni ile zarara uğradığından bahsedilemez kaldı ki davalı tarafından da taşınmaz üzerine bedelsiz olarak binalar yapılmıştır. Davacı yanın taşınmaz bedelinin haricinde müspet bir zararı olduğu iddiası da yoktur…” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı vekilinin temyiz itirazları üzerine hüküm Özel Dairece “Davalının imzaladığı protokol gereğince hiçbir bedel ödenmeksizin arsayı davacıya devretme yükümlülüğü altında iken davacı bu arsayı davalının takas suretiyle devrettiği dava dışı Nilüfer Belediyesine mahkeme ilamı doğrultusunda 1.527.035.00.TL arsa bedeli ödeyerek tapuda adına tescilini sağlayabilmiştir. Davacı, aralarındaki protokol hükümlerine göre ödediği bu bedel kadar zarara uğramıştır. O halde Mahkemece, davacının mahkeme ilamı doğrultusunda arsa bedeli olarak dava dışı Belediyeye ödediği 1.527.035.00.TL' nın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir” şeklindeki gerekçe ile bozulmuştur.

Yerel mahkemece “… Dosyaya sunulan delil ve belgelere göre taraflar arasında resmi şekilde yapılmayan tapulu taşınmazın bağışına ilişkin sözleşmenin geçersizliği nedeniyle geçersiz sözleşmeye dayanılarak tapu iptali tescil istenemeyeceği gibi sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle tazminatta istenemez ise de, davalı kooperatifin uzun yıllar protokoldeki görevlerini yerine getireceğine dair davacıda güven yarattığı, bu durumda akdin şekil şartı nedeniyle geçersizliğinin ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, bu nedenle davacının protokole güven nedeniyle uğramış olduğu zararı tazmin ile yükümlüdür. Ancak davacı kurumun mal varlığında bir eksilme olmamıştır. Davacı kurum PTT hizmetlerini sunmakla yükümlüdür. Zarara uğradığını ileri sürdüğü santral binası ve santral yükümlü olduğu hizmetin ifasına yöneliktir. Davacı kendisine ait olmayan bir taşınmazın bedelini ödeyerek kendi adına tescilini sağlamıştır. Kaldı ki; davalı tarafça taşınmaz üzerine bedelsiz binalar yapılmıştır. Yine davacı yanın taşınmaz bedelinin haricinde menfi müspet bir zararının olduğu taşınmaz bağışı olmasa idi santralin yapılamayacağı ve yasal olarak telefon hizmetinin götürülmesinin mümkün olamayacağı yönünde bir iddiası da bulunmamaktadır. Bu durumda davacının menfi müspet zararından bahsedilemez ve davanın reddi gerekir. Yargıtay bozma ilamı gerekçesi usul ve yasa hükümlerine uygun görülmemiştir…” gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir.

Direnme kararının taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunun 08.03.2017 gün ve 2017/13-629 E., 2017/436 K. sayılı kararı ile sözleşmenin geçersizliğinin ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiği yönündeki mahkeme gerekçesinin hatalı olduğu yönünde davalı vekilinin temyiz itirazı hukuki yarar bulunmadığından reddedilmiş, direnme hükmü uyuşmazlığa konu istemin taşınmaz satış sözleşmesine dayanmadığı, davanın taraflar arasındaki inkâr edilmemiş ve neredeyse tüm hükümleri karşılıklı olarak ifa edilmiş ve geçersizliğinin ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması teşkil edeceği hem mahkeme hem de Özel Dairenin kabulünde olan protokolde kendi edimlerini tümüyle ifa eden tarafın, karşı tarafın edimini ifa etmemesi nedeniyle protokolden beklediği faydayı elde edememesi sebebine dayalı olarak âkidinin sözleşmeye aykırılığından doğan zararın tazminine ilişkin olduğu gerekçesi ile davanın kabulünün gerektiği yönündeki bozma kararına direnilmesinin hukuka aykırı olduğundan bahisle davacı lehine bozulmuştur.

Hukuk Genel Kurulunun bozma kararına karşı davalı Kooperatif vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.

1- Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirine uygun olmayan ve aşağıdaki bendin dışında kalan sair karar düzeltme istemlerinin reddi gerekmektedir.

2- Uyuşmazlığa konu protokolün 2/A-B maddelerinde davalı Kooperatife ait taşınmaz üzerinde davacı yanın uygun göreceği alanda 2500 m2 yerin, üzerine lojman ve hizmet binaları da inşa edilerek müstakil tapusu ile davacıya devir ve teslim edileceği kararlaştırılmıştır. Özel Dairenin bozma kararı ve Hukuk Genel Kurulunun karar düzeltme istemine konu kararında da açıklandığı üzere davacının bu protokole dayalı olarak karşılığında nakdi herhangi bir bedel ödemeksizin mülkiyetine geçirilmesi taahhüt edilen 2500 m2 lik taşınmazın adına tescilini sağlamak için ödediği bedelden davalı sorumlu ise de davacının dava dışı Nilüfer Belediyesine karşı açtığı davada imar uygulaması nedeniyle 3.024,07 m2 olarak işlem gören bu arsanın tamamı için davacının 1.527.034,00 TL ödediği anlaşılmaktadır. Ne var ki davalının sorumluluğu devri taahhüt edilen 2500 m2 lik arazi bedeli ile sınırlı olduğundan mahkemece bu miktara tekabül eden değerin usulünce araştırılıp tespit edilmesi ve neticesine göre hüküm kurulması gerekmektedir. Direnme kararına konu bozma kararında bu hususa değinilmemiş olup, Özel Dairenin bozma kararına karşı karar düzeltme yoluna bu yöndeki itirazlarını da açıkça dile getirerek başvuran davalının, direnme kararının bozulmasına dair Hukuk Genel Kurulu kararına karşı bu yönden karar düzeltme yoluna başvurmasında hukuki yararı bulunmaktadır.

Hal böyle olunca yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin direnme kararının bu ilave gerekçe ve nedenlerle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında karar düzeltme isteminin yerinde olmadığı, bu itibarla reddinin gerektiği ileri sürülmüş ise de yukarıda açıklanan nedenlerle bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

Sonuç itibari ile davalı vekilinin karar düzeltme itirazları bu yönden yerinde olup Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.03.2017 gün ve 2017/13-629 E., 2017/436 K. sayılı bozma kararının, karara yukarıda ikinci bentte açıklanan ilave gerekçelerin eklenmesi suretiyle de bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1). bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair karar düzeltme itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle karar düzeltme isteminin kabulü ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.03.2017 gün ve 2017/13-629 E., 2017/436 K. sayılı bozma kararına bu bentte açıklanan değişik bozma gerekçelerinin ilave edilmesi suretiyle de kararın BOZULMASINA, istek halinde karar düzeltme harcının yatırana geri verilmesine, 14.06.2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nda bulunan 23 üyenin 21'i KARAR DÜZELTME KABUL, 2'si ise KARAR DÜZELTME RED yönünde oy kullanmışlardır.