DAVACININ YASAL TEMSİLCİSİ OLMAYAN EŞİ ARACILIĞI İLE VASİYETNAMEDEN HABERDAR OLDUĞU İLERİ SÜRÜLEMEZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


12 Tem
2021

Yazdır

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI

ESAS NO       : 2020/12077
KARAR NO    : 2021/2343

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              :
HAYRABOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ                        : 30/06/2020
NUMARASI                 : 2019/276 - 2020/157
DAVACI                       : F.C.T. VEKİLİ AVUKAT H.K., H.K.
DAVALILAR                : 1- H.G., 2- İ.E., 3- N.Ö., 4- .Ö.E., 5- S.E., 6- V.E., 7- V.E., 8- Y.T., 9-Y.C.

Taraflar arasındaki vasiyetnamenin tenfizi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y   K A R A R I

Davacı; davalıların muris Ayşe E.'in mirasçıları olduğunu, muris Ayşe E.'in Hayrabolu Noterliğinin 12/11/1991 tarih ve 11337 yevmiye nolu vasiyetnamesi ile kocası Arif E.'den intikal eden taşınmazları kendisine vasiyet ettiğini, vasiyetnamenin Hayrabolu Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1994/302 E. 1994/410 K. sayılı dosyasında açıldığını, davalıların vasiyetnameden haberdar olduğunu, vasiyetnamenin iptali konusunda dava açmadıklarını, vasiyetnamenin kesinleştiğini ileri sürerek; 43, 44, 327, 511, 520, 521, 922, 1059, 1216, 1328, 1420, 1472, 1474, 1802 ve 1804 parsel nolu taşınmazlarda Arif E.'den muris Ayşe E.'e intikal eden 1/4 miras hissesinin iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Hatice G.; davanın zamanaşımına uğradığını, TMK'nın 602. maddesine göre vasiyet alacaklısının on yıl içinde davasını açmak zorunda olduğunu, murisin 1994 yılında vefat ettiğini ve aradan yirmi yıl geçtiğini, ayrıca vasiyetnamenin geçersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı Yüksel C.; vasiyetnamenin düzenlenmesinin üzerinden yirmi yıl geçtiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, ayrıca davacının yaklaşık 25 yıldır dava konusu taşınmazları kullandığını, elde ettiği gelirlerden hakkını istediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı Vahit E.; davanın zamanaşımına uğradığını, TMK'nun 602. maddesine göre vasiyet alacaklısının on yıl içinde davasını açmak zorunda olduğunu, davacının vasiyet alacaklısı olduğunu 1994 yılında öğrendiğini, ayrıca vasiyetnamenin baskı altında yapılmış olması nedeniyle geçersiz olduğunu, saklı payların ihlal edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı Necmiye Ö., davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı Yücel T. cevap dilekçesi sunmamış, duruşmadaki beyanında ise davanın reddini istemiştir.

Davalı Memduh E., davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece; vasiyetnamenin okunması kararın kesinleşmediği, öncelikle vasiyetnamenin açılıp okunduğuna dair kararın kesinleşmesi ve vasiyetnamenin iptali ile ilgili hak düşürücü sürenin de geçmesi gerektiği gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğundan usülden reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine, Dairemizin 11/03/2019 tarih 2017/15816 E. 2019/1850 K. sayılı kararıyla vasiyetnamenin açılması davasının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekçesiyle bozulmuştur.

Bozmaya uyan mahkemece, ilk karardan sonra ölen davalı Memduh E.'in mirasçıları davaya dahil edilmiş ve yapılan yargılama neticesinde; bir kısım davalılar tarafından verilen cevap dilekçelerinde zamanaşımı definin ileri sürüldüğü, her ne kadar, zamanaşımı defi tüm dava arkadaşları tarafından birlikte ileri sürülmemiş ise de HMK’nın 60. maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca, bir kısım davalılar tarafından ileri sürülen zamanaşımı definin, tüm dava arkadaşları bakımından hüküm ifade edeceği, kendisine muayyen bir şey vasiyet edilen kimsenin dava hakkının ölüme bağlı tasarrufu öğrenme tarihinin üzerinden on yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı, vasiyetnamenin açılmasına ilişkin dosyada vasiyetnamenin 27/05/1994 tarihli duruşmada hazır bulunan diğer yasal mirasçıların yüzüne karşı okunduğu, 23/06/1994 tarihli duruşmada ise davacının eşi aracılığı ile vasiyetnameden haberdar olduğu, kanunda öngörülen on yıllık zamanaşımı süresinin bu tarihte işlemeye başladığı, davanın ise zamanaşımı süresi dolduktan sonra açılmış olduğu gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, muayyen mal vasiyetinin tenfizi istemine ilişkindir.

4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 17. maddesine göre; mirasçılık ve mirasın geçişi, murisin ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir.

Muris Ayşe E., 29/04/1994 tarihinde vefat etmiştir. Bu tarihte yürürlükte olan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 580. maddesi; “Kendisine muayyen bir şey vasiyet olunan kimsenin ikame edeceği istihkak davasının mürüru zaman müddeti, teberrüden haberdar edildiği günden ve ihbar zamanında henüz ifası lazım olmıyan teberrülerde ifanın lüzumu tarihinden itibaren on senedir.” hükmünü içermektedir.

Açıklanan madde hükmüne göre; kendisine muayyen bir şey vasiyet edilen kimsenin dava hakkı, ölüme bağlı tasarrufu öğrenme tarihinin üzerinden on yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; murisin vefatı üzerine vasiyetnamenin, açılıp okunması için Hayrabolu Sulh Hukuk Mahkemesine gönderildiği, vasiyetnamenin 27/05/1994 tarihli duruşmada açılarak hazır bulunan yasal mirasçıların yüzüne karşı okunduğu, vasiyet alacaklısı olan davacı Meryem E.’e ise vasiyetname ekli tebligatın gönderilmediği, duruşmaya davet edilmediği gibi gerekçeli kararın da tebliğ edilmediği, diğer bir anlatımla davacının vasiyetname ve içeriğini işbu dava sırasında öğrenmediği, buna bağlı olarak da kanunda öngörülen on yıllık zamanaşımı süresinin işlemeye başlamadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece; davacının eşi aracılığı ile vasiyetnameden haberdar olduğu kabul edilmiş ise de, davacının vekili ya da yasal temsilcisi olmayan eşinin, vasiyetnameden haberdar olmasının zamanaşımı süresinin başlaması yönünden bir değeri bulunmadığı açıktır.

O halde mahkemece; davadan önce, davacı yönünden kanunda öngörülen on yıllık zamanaşımı süresinin henüz başlamadığı dikkate alınıp, işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

Kabule göre de; davalılar arasında şekli zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şekli zorunlu dava arkadaşlığında, dava arkadaşlarının her birinin kişisel menfaatleri ön planda olduğundan, birlikte hareket etmek zorunda değildirler. Her biri iddia ve savunmasında tek başına hareket edebilir. Dava arkadaşlarının farklı iddia ve savunma yapmaları, kural olarak, yalnızca kendileri bakımından sonuç doğurur, diğer dava arkadaşlarının durumunu etkilemez. Buna bağlı olarak, mahkeme, dava arkadaşlarından birinin yaptığı zamanaşımı def’ini kabul ederse, onun açısından davanın zamanaşımına uğradığını tespitle, davayı onun açısından reddeder; diğer davalı olan dava arkadaşları, zamanaşımı def’inden yararlanamaz (Dairemizin 17/04/2013 tarihli ve 2013/3599 E. 2013/6513 K. 01/10/2019 tarihli ve 2018/8040 E., 2019/7292 K. Sayılı ilamları da aynı yöndedir).

Bu nedenle mahkemenin; bir kısım davalılar tarafından ileri sürülen zamanaşımı definin, tüm dava arkadaşları bakımından hüküm ifade etmesi gerektiği yönündeki kabulü de doğru değildir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan            Üye               Üye              Üye              Üye
M. DUMAN       A. ÇOLAK    Ş. BOZER    F. TEMEL    F. TAŞKIN

İÇTİHAT YORUMU : 
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 08.03.2021 tarihli bozma ilamında yer verilen ve şekli zorunlu dava arkadaşları açısından "mahkeme, dava arkadaşlarından birinin yaptığı zamanaşımı def’ini kabul ederse, onun açısından davanın zamanaşımına uğradığını tespitle, davayı onun açısından reddeder; diğer davalı olan dava arkadaşları, zamanaşımı def’inden yararlanamaz" şeklindeki hukukî belirlemesi yerindedir.

"... şeklî mecburi dava arkadaşlığında bir dava yığılması meydana gelmekte ve her bir dava ilgili dava arkadaşının yaptığı usuli işlemler dikkate alınarak karara bağlanmaktadır. Dolayısıyla, bir dava arkadaşının kendi davasına yönelik yaptığı bir işlem, diğer dava arkadaşı hakkında sonuç doğuramaz. Ayrıca dava arkadaşları yapılacak işlem hakkında ihtilafa düştükleri takdirde bile her biri kendi davası için farklı bir işlem yapma imkânına sahiptir. Çünkü HMK m. 60/1, c. 2 ve 3'ün şeklî mecburi dava arkadaşlığında uygulanması düşünülemez. Buna göre, şeklî mecburi dava arkadaşları hakkında HMK m. 58'in ve HMK m. 60/1, c. 1'in uygulanacağını söyleyebiliriz." (YARDIMCI, Taner Emre, Hukuk Davalarında Mecburi Dava Arkadaşlığı, Ankara, 2021, s. 160)