DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİ HALİNDE TBK 158. MADDESİNDEKİ EK SÜRE UYGULANAMAZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


23 May
2017

Yazdır

T.C.
ADANA
7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
( D i r e n m e )

ESAS NO       : 2016/293
KARAR NO    : 2016/310

DAVA                    : TAPU İPTALİ ve TESCİL (Şuf'a Hakkı Nedeniyle)
DAVA TARİHİ       : 04/11/2013
KARAR TARİHİ    : 18/07/2016
K. YAZIM TARİHİ : 19/07/2016

Mahkememizde görülen tapu iptali ve tescil davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

G E R E Ğ İ  D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :

Davacı vekili Adana 9. Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği dava dilekçesi ile; müvekkillerinin dava konusu Adana İli, Seyhan İlçesi,K.B. Mah. 2..1 ada, 20 parselde kayıtlı olan taşınmazda hissedar olduklarını, Hanife D.'ın taşınmazda 145/1306 ve 3/653 hisseleri bulunduğunu, diğer davacıların ise taşınmazda 43/653, 43/653, 2/653, 3/1306 ve 3/653 hisse sahibi olan Şakir E.'ın mirasçıları olduğunu, taşınmazın diğer hisse maliklerinden Sıdıka Günsel O.'un payını 01/04/2011 tarihinde davalıya sattığını, davacılara satışa dair herhangi bir bilgi verilmediğini ve satıştan davacıların 2013 Ocak ayında haberdar olduklarını, müvekkillerinin söz konusu taşınmaz üzerinde yasadan kaynaklı önalım hakkına sahip olduklarını, satışın 01/04/2011 tarihinde gerçekleştiğini, hak düşürü süre olan 2 yıl içerisinde müvekkillerin Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde 20/02/2013 tarihinde taraflar ve konusu aynı olan taşınmazlarla ilgili önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil davası açılmış ise de açılmamış sayılmasına karar verilmiş olup, 10/09/2013 tarihinde kesinleştiğini, Borçlar Kanunun 158. maddesindeki düzenlemesi şekle ilişkin bir eksiklik nedeniyle davanın reddilmiş olması halinde dava açılması için 60 günlük ek süre verildiğini, bu nedenle eldeki davanın süresinde açıldığını belirterek satış bedeli karşılığı müvekkillerine yasal önalım hakkı tanınarak Adana İli, Seyhan İlçesi, K.B. Mah. 2..1 ada 20 parselde davalı adına kayıtlı 121/653 hissesinin tapu kaydının iptali ile 121/1306 hissesinin davacı Hanife D., 121/1306 hissesinin de davacılar Şakir E. mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davacı vekili beyanında, dava dilekçesini tekrar etmiştir. 

Davalı vekili cevap lahiyası ile; dava konusu taşınmazla ilgili olarak daha önce Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/125 esas 2013/324 karar sayılı dosyasından davanın reddine karar verildiğini, ayrıca davanın süresinde açılmadığını, Şuf'a davaları öğrenme tarihinden itibaren 3 ay, her halükarda satışın yapıldığı tarihten itibaren 2 yılda açılması gereken davalardan olduğunu, hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Dava, hukuki niteliği itibariyle şuf'a hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğidir. 

Tapu kaydına göre; Adana İli, Seyhan İlçesi, K. mahallesinde tapuya kain 2..1 ada 20 parsel sayılı taşınmazın 1.306 m2 mesahalı ve arsa vasfı ile çok hisseli olarak tapuda kayıtlı olduğu,bu parselde davacılar ve davalının da hissedar oldukları,

01.04.2011 tarihli akit tablosuna göre 242/1306 hissenin tamamının Sıdıka Günsel O. tarafından 170.000,00 TL bedel ile davalı Ramazan S.'a satıldığı,

Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/125 Esas, 2013/324 Karar sayılı dava dosyası incelendiğinde; davacıların Gülhan A., Sevcan E., Şadiye E., Hacer A., Gülsen A. ve Gülsevil E., davalının Ramazan S., dava tarihinin ise 20/02/2013 olduğu, yapılan yargılama sonunda 05/04/2013 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve kararın 10/09/2013 tarihinde kesinleştiği,

(Kapatılan) Adana 9. Asliye Hukuk Mahkemesine bu davanın 04.11.2013 tarihinde açıldığı ve bu mahkeme tarafından yapılan yargılama sonunda davanın hak düşücürü süre nedeniyle davanın reddine karar verildiği,ancak kararın Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 25.05.2015 tarih ve 2015/3454 Esas - 5769 Karar sayılı ilamı ile, "BK'nın 137. maddesi ve TBK'nın 158. maddesindeki düzenlemeye göre, "Dava veya def'i; mahkemenin yetkili veya görevli olmaması ya da düzeltilebilecek bir yanlışlık yapılması yahut vaktinden önce açılmış olması nedeniyle reddedilmiş olup da o arada zamanaşımı veya hak düşürücü süre dolmuşsa, alacaklı altmış günlük ek süre içinde haklarını kullanabilir.” Böylece yargılama aşamasında zamanaşımı süresi ya da hak düşürücü süre dolmuşsa davacı uzamış ek süreden yararlanır. Dava, hakkın esası tetkik edilmeksizin usule ilişkin sonradan da olsa giderilebilecek bir nedenle sona erdiğinden davacının yeni bir dava açma hakkı bulunmaktadır. Çünkü dava konusu şey yargılama aşamasında zamanaşımına ya da hak düşümüne uğramıştır. Bu nedenle TBK'nın 158. maddesi altmış günlük ek süre içinde dava açılmasına imkan vermektedir. Somut olayda da davacı tarafın önalım hakkına ilişkin satış sözleşmesinden 2013 yılı Ocak ayı sonunda haberdar olduğu ileri sürülmüş olup aksine de delil bulunmadığı gözetildiğinde TMK'nın 733. maddesinde belirtilen üç aylık yasal süre içerisinde ilk davanın açıldığı, dava dilekçesindeki eksikliğin giderilmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeyerek kesinleştiği ve bu aşamada üç aylık hak düşürücü sürenin de geçtiği ancak görülmekte olan bu davanın TBK'nın 158. maddesi kapsamında altmış günlük ek süre içerisinde yeniden açılmış olduğu anlaşılmaktadır.

Davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı gözetilerek mahkemece tarafların delilleri toplanarak davanın esasının karara bağlanması gerekirken hak düşürücü sürenin geçtiği ve davada BK'nın 137. maddesinin (ve TBK'nın 158. maddesinin) uygulama imkanı olmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına..." gerekçesi ile bozulduğu görülmüştür. 

Bozma ilamından sonra işbu dava Mahkememizin 2016/293 Esas sırasına kaydedilmiştir. 

Davacılar vekilleri beyanında, bozma ilamına uyulmasını istemişlerdir. 

Davalı vekili 15.07.2016 havale tarihli dilekçesi ile; taraflar arasında davaya konu taşınmazla ilgili Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/125 Esas - 324 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiğini, davanın öncelikle kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın TMK'nın 732 ve diğer maddeleri ile düzenlenen hak düşürücü süreler geçtikten sonra açılması nedeniyle davanın süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, direnme kararı verilmemesi durumunda ise, davaya konu taşınmazda fiili taksim bulunduğunu, bu nedenle şuf'a hakkının kullanılmayacağını, davanın reddini savunmuştur. 

Toplanan Deliller Muvacehesinde; Adana İli, Seyhan İlçesi, K. mahallesinde tapuya kain 2..1 ada 20 parselde dava dışı Sıdıka Günsel O. adına kayıtlı 242/1306 oranındaki hissenin 01.04.2013 tarihinde davalı Ramazan S.'a satıldığı,parselde hissedar olan davacılar tarafından süresinde 20.02.2013 tarihinde Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde şuf'a hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescili isteğini içerir dava açıldığı,ancak bu mahkemece 05.04.2013 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği,kararın 10.09.2013 tarihinde kesinleştiği,Kapatılan Adana 9. Asliye Hukuk Mahkemesine açılan yeni şuf'a davasının ise 04.11.2013 tarihinde açıldığı tüm dosya kapsamı ile sabittir.

Kullanma yasağı, feragat ve hak düşürücü süre başlıklı 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 733. maddesinin son fıkrası, "Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her halde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer." 

Davanın reddinde ek süre başlıklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 158. maddesi ise, "Dava veya def'i; mahkemenin yetkili veya görevli olmaması ya da düzeltilebilecek bir yanlışlık yapılması yahut vaktinden önce açılmış olması nedeniyle reddedilmiş olup da o arada zamanaşımı veya hak düşürücü süre dolmuşsa, alacaklı altmış günlük ek süre içinde haklarını kullanabilir." şeklindedir. 

Bu davadaki hukuki sorun, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 158. maddesindeki düzenlemenin tadadi mi yoksa tahdidi mi olduğu noktasında toplanmaktadır. Yani yetkisizlik kararı, görevsizlik kararı, düzeltilebilecek bir yanlışlık nedeniyle davanın usulden reddi kararı ve süresinden önce açılan dava nedeniyle davanın reddi kararı halleri maddede sınırlı olarak mı sayılmış, yoksa bu haller sınırsız mıdır? Bu 4 halden başka davanın reddi halinde aynı davayı açmak için 60 günlük ek süre söz konusu mudur? Kanun koyucunun 60 günlük ek süreyi yasaya koyma amacı nedir? Bu madde sadece borç-alacak ilişkilerinde mi uygulanacak, yoksa diğer uyuşmazlıklara da sirayet edecek midir?

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 158. maddesi gerekçesinde bir açıklık yoktur.

Mahkememizce kanun koyucunun amacı, bir şekilde doğru mahkemede dava açılmayan hallerde veya usulü yanlışlık nedeniyle davanın usulden reddi ya da süresinden önce dava açılması yüzünden davanın reddi durumunda davacıya 60 günlük ek süre tanımaktır. Yoksa somut olayda olduğu gibi görevli ve yetkili mahkeme doğru belirlenmiş, usulü bir yanlışlık yapılmadan süresinde doğru dava açılmasına rağmen, yani açılan davanın görülmesi için hukuki herhangi bir engel olmadan sırf davacının davasını takip etmemesi yüzünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde de bu ek süre tanındığı taktirde kanun koyucunun gözettiği amaç korunmamış olacaktır. Aynı davanın haksız şekilde ikinci kez açılmasına imkan tanıyacaktır. Bu yola cevaz verildiği taktirde açılan bir çok davada davanın doğru açılmaması veya delillerin süresinde bildirilmemesi ya da eksik bildirilmesi hallerinde dava takip edilmeyip açılmamış sayılmasına karar verilerek aynı davanın yeniden doğru bir şekilde ve tam donanımla açılmasına olanak sağlanacak, bu da kanun koyucunun güttüğü amacı yaralayacak, bir laçkalık doğmasına neden olacaktır.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu sistematiğine göre kısımlar, bölümlere, bölümler ayırımlara, ayırımlar da madde düzenlemesi şeklinde olduğu, buna göre birinci kısım başlığı genel hükümler, birinci bölüm başlığı borç ilişkisinin kaynakları, ikinci bölüm başlığı borç ilişkisinin hükümleri, üçüncü bölüm başlığı, borçların ve borç ilişkilerinin sona ermesı, zamanaşımı, bu 3. bölümün birinci ayırım alt başlığı sona erme halleri, ikinci ayırım alt başlığı zamanaşımı şeklinde olduğu ve davanın reddi halinde ek sürenin düzenlendiği 158. maddesinin zamanaşımı alt başlığı altında yer aldığı anlaşılmış, doğru bir anlatımla 158. madde de düzenlenen davanın reddi halinde ek sürenin ancak alacak-borç ilişkisi dava konusu olduğunda uygulama yeri bulabileceği açıktır.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 158. maddesindeki yasal düzenlemenin davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde uygulanma olanağı bulunmadığından (Kapatılan) Adana 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.04.2014 tarih ve 2013/628 Esas - 2014/105 Karar sayılı kararı yerinde ve yasaya uygun olduğundan önceki hükümde direnilmesine karar verilmesi gerekmiştir. 

H Ü K Ü M : İzah edilen nedenlerle,

Kapatılan Adana 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.04.2014 tarih ve 2013/628 Esas - 2014/105 Karar sayılı kararı yerinde olduğundan önceki hükümde DİRENİLMESİNE, 

Davanın hak düşürücü süre nedeniyle REDDİNE, 

Peşin alınan 3.001,50 TL harçtan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.972,30 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde, DAVACILARA İADESİNE,

Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan toplam 16.495,30 TL vekalet ücretinin 8.247,65 TL'sinin davacı Hanife D.'dan, 8.247,65 TL'sinin ise diğer davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalıya verilmesine

Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin, davacılar üzerinde bırakılmasına,

Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından, bu konuda hüküm tesisine yer olmadığına,

Karar kesinleştiğinde, artan gider avansının ilgilisine iadesine,

Dair davacılar vekilleri ve davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanuna 6217 sayılı kanunun 30. maddesi ile eklenen geçici 3. maddesine göre kararın kendilerine tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikte başka bir yer Mahkemesine verilecek usulüne uygun temyiz dilekçesi ile Yargıtay’ın ilgili dairesine gönderilmek üzere temyiz edilebileceği belirtilerek usulen okunup anlatıldı. 18/07/2016

 

T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi

ESAS NO            : 2017/883
KARAR NO         : 2017/2532 

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ       : Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                 : 18/07/2016
NUMARASI          : 2016/293 - 2016/310
DAVACI                : G.A. vd.
DAVALI                : R.S.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davası sonucunda mahkemece verilen hükmün Dairemizce bozulması üzerine, yerel mahkemece verilen direnme kararına ilişkin dava dosyası, 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunla 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununa eklenen Geçici 4. maddenin ikinci fıkrası uyarınca Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü.

- K A R A R -

Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.03.2017 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

Başkan                     Üye                    Üye                      Üye                     Üye
H.N.Yılmazcan          N.Koyuncu          E.G.Elverici          A.T.Erginbay      H.Onat
                                                                                                                     (Muhalif)

K A R Ş I  O Y 

Adana İli, Seyhan İlçesi, B. Mahallesi, 2..1 Ada, 20 nolu Parselde paydaşlardan Sıdıka Günsel O. payını 01.04.2011 tarihinde Ramazan S.'a satmış, davacılar Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde önalım hakkına dayalı tapu iptal ve tescil davası açmışlardır.

Mahkemece, tensip tutanağının 14. maddesi gereğince hangi davacı için kaç pay istenildiğinin açıklanması için verilen bir haftalık sürede bir açıklama yapılmadığı gerekçesiyle davanın Hukuk Muhakemeleri Kanununun 119/1-ğ ve 119/2 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

Davacılar bu kez Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları dava ile önalım hakkı nedeniyle satışa konu payın adlarına tescilini talep etmişlerdir

Adana İli, Seyhan İlçesi, B. Mahallesi, 2..1 Ada, 20 nolu Parselde paydaşlardan Sıdıka Günsel O. payını 01.04.2011 tarihinde Ramazan S.'a satmış, davacılar yasada belirtilen süre içerisinde Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde önalım hakkına dayalı tapu iptal ve tescil davası açmışlardır. Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğinden, davacılar bu kez Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları dava da Türk Medeni Kanununun 733/4 maddesinde belirtilen üç aylık hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dava veya def'i; mahkemenin yetkili veya görevli olmaması veya düzeltilebilecek bir yanlışlık yapılması ya da vaktinden önce açılmış olması nedeniyle reddedilmiş olupta, o arada zamanaşımı veya hak düşürücü süre dolmuşsa alacaklı altmış günlük ek süre içinde haklarını kullanabilir. (TBK m.158) 

Davacılar, Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/125 Esas sayılı kararın kesinleştiği 10.09.2013 tarihinden sonra altmış günlük süre içerisinde 04.11.2013 tarihinde bu davayı açtıklarından Borçlar Kanununun 158. maddesi gereğince davanın süresi içerisinde açıldığının kabul edilmesi gerekir (HGK 17.2.1954, 1/16-18).

Mahkemenin, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş olması isabetsiz olup, dairemizin bozma kararı doğrudur. Sayın çoğunluğun onama kararına katılamamaktayım.

Üye
H.Onat