DURUŞMA GÜNÜNÜN UYAP SİSTEMİNDEN ÖĞRENİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


11 Tem
2019

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/12-343
KARAR NO   : 2019/323

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ            :
İstanbul 9. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                      : 30/12/2015
NUMARASI               : 2015/758 - 2015/1104
DAVACI-BORÇLU    : S. Petrol Ürünleri Mad Metal Tur ve Gıda San. Tic. Ltd. Şti. vekili Av. S.A.
DAVALI-ALACAKLI  : Y.Y. Plastik Sanayi Ve Ticaret A.Ş. vekili Av. K.A.

Taraflar arasındaki “borca ve imzaya itiraz” talebinden dolayı yapılan inceleme sonunda İstanbul 9. İcra (Hukuk) Mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 31.10.2014 tarihli ve 2012/414 E., 2014/996 K. sayılı karar, davacı-borçlu vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 15.06.2015 tarihli ve 2015/5417 E., 2015/16504 K. sayılı kararı ile;

“... Alacaklı Y.Y. Plastik Sanayi ve Ticaret A.Ş tarafından borçlu S. Petrol Ürünleri Madencilik Metal Turizm ve Gıda San. Tic. Ltd.Şti aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine mahsus takipte borçlunun icra mahkesine başvurusunda borca ve imzaya itiraz ettiği, mahkemece davanın 26/06/2014 tarihinde HMK 150.madde gereğince işlemden kaldırıldığı, 25/07/2014 tarihinde yenilendiği, taraflara duruşma gününün tebliğ edildiği ,davacı vekilinin 31/10/2014 tarihli duruşmaya katılmadığı davalı vekilinin de davayı takip etmeyeceğini beyan ettiği gerekçesi ile HMK 150/6 maddesi gereğince ikinci kez takip edilmeyen dosyanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmektedir.

HMK.'nun 150. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında; tarafların usulüne uygun şekilde davet edilmiş olmaları koşuluyla dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verileceği hükme bağlanmıştır.

Somut olayda, dosyanın 26/06/2014 tarihinde işlemden kaldırıldığı, borçlu vekilinin 25/07/2014 tarihli talebi ile yenilendiği ve duruşmasının 23/10/2014 tarihine bırakıldığı, taraflara usulüne uygun tebligatın yapıldığı, davacı vekilinin 23/10/2014 tarihli duruşmaya katılamayacağına ilişkin mazeret dilekçesi verdiği, yenileme sonrası yapılan 23/10/2014 tarihli duruşmada ise taraf vekillerinin mazeretinin kabulü ile duruşma gününü uyaptan öğrenmelerine karar verildiği bu kez duruşmanın 31/10/2014 tarihine bırakıldığı, davacı vekiline 31/10/2014 tarihinde yapılacak duruşmaya ilişkin usulüne uygun bir tebligatın yapılmadığı ve davacı vekilinin bu celseye katılmadığı davalı vekilinin de davayı takip etmediklerini bildirmesi üzerine dosyanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

Bu durumda, mazereti kabul edilen davacı vekiline başlangıçta gider avansıda yatırılmış olmasına rağmen, duruşma günü tebliğ edilmeden duruşma gününden haberdar olmadığı halde duruşmaya gelmediğinden bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi HMK.'nun 150/1. maddesindeki koşullar oluşmadığından isabetsizdir…”

gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davacı-borçlu vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü: 

İstem, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan icra takibinde borca ve imzaya itiraz ile takibin iptali istemine ilişkindir.

Davacı-borçlu vekili; alacaklı tarafından müvekkili aleyhinde yapılan takipte, takibe konu belge aslının icra kasasında olmadığını, bu bakımdan ödeme emrinin iptalini talep ettiğini, ayrıca takibe konu çekteki imza ve yazıların müvekkili şirketin yetkilisine ait olmadığını, takibe konu çekle birlikte müvekkilinin birçok çeki boş ve imzasız olarak (kaybetmiş/çaldırmış) zayi ettiğini, bu hususta Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde çek iptal davası açtıklarını ve davanın devam ettiğini, müvekkilinin alacaklı tarafa herhangi bir borcu olmadığını belirterek takibin iptali ile alacaklının %40'dan aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına mahkûm edilmesini talep etmiştir.

Davalı-alacaklı vekili; borçlunun dava dışı D. Petrol…Ltd. Şti. ile ortak hareket ederek müvekkilinin alacağını sürüncemede bıraktığını, takip borçlularından D. Petrol… Ltd. Şti’nin yetkilisinin dolandırıcılık suçundan tutuklandığını, müvekkil şirketin gerek yurt içi, gerekse yurt dışında büyük bir ticari itibara sahip olduğunu, çekin icra müdürlüğüne teslim edildiğini, yeniden sorgulama yapıldığında çekin kasada olduğunun görüleceğini ileri sürerek itirazın reddinin gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece; davanın takip edilmemesi nedeniyle 26.06.2014 tarihinde HMK’nın 150. maddesi uyarınca işlemden kaldırıldığı, 25.07.2014 tarihinde yenilendiği, taraflara duruşma gününün tebliğ edildiği, davacı-borçlu vekilinin 31.10.2014 tarihli yargılamaya katılmadığı gerekçesiyle ikinci kez takip edilmeyen davanın HMK'nın 150/6. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

Davacı-borçlu vekilinin temyiz itirazı üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle yerel mahkeme kararı bozulmuştur. 

Mahkemece önceki gerekçelere ek olarak; mahkemenin mazereti kabul eden ve yeni duruşma gününü içeren son ara kararının UYAP aracılığı ile tebliğ edildiği, kişinin UYAP sistemine kayıtlı olmadığına ilişkin iddiasının bulunmadığı, mahkemenin mazeret isteğinin kabulüne dair kararının UYAP aracılığıyla davacı-borçlu vekiline tebliğ etmesinin hukuki olduğu, kişinin bunu tebliğ almasına rağmen ikinci kez davayı takipsiz bıraktığı, duruşma hakkının açık bir irade ile kullanılmadığı, burada hukuki dinlenme hakkı ve açık yargılama hakkını hükümden düşüren herhangi bir argümanın mevcut olmadığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.

Direnme kararı davacı-borçlu vekili tarafından temyize getirilmektedir. 

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mazereti kabul edilen davacı-borçlu tarafa yeni duruşma gün ve saatini gösterir tebligatın gönderilmesinin gerekli olup olmadığı, duruşma gününün UYAP’tan öğrenilmesine yönelik ara kararın tebliğ mahiyetinde kabul edilip edilemeyeceği, burada varılacak sonuca göre davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 73. maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “hukuki dinlenilme” başlıklı 27. maddesi, T.C. Anayasası’nın hak arama hürriyetini düzenleyen 36. maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkına ilişkin 6. maddesi nazara alındığında davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini içeren bu hakkın ve yargılamanın aleniliği ilkelerinin gerçekleşmesinin en önemli aracı duruşma yapılmasıdır. Duruşma günü celseye katılma imkânı olmayan taraf buna ilişkin mazeretini bildirip, belgeleyerek, bildirim giderlerini de yatırarak duruşmanın ertelenmesini isteme olanağına sahiptir. O hâlde duruşma tayin edilerek, usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan yalnız biri duruşmaya katılırsa gelmeyen tarafın geçerli mazeret gönderip göndermediği, gerekli masrafın karşılanıp karşılanmadığı incelenerek; gelen tarafın bu mazeret dilekçesine karşı beyanına göre, dosyanın işlemden kaldırılmasına ya da kaldırılmamasına karar verilecektir. Anılan hususların uygulanabilmesi için, her şeyden önce tarafların usulüne uygun davet edilmiş olmaları gerekmektedir. 

Somut olayda davacı-borçlu vekili tarafından 26.06.2014 tarihinde takip edilmeyen davanın (itirazın) işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve dava (itiraz) bir kez yenilenmiştir. Bu kez 23.10.2014 tarihli celsede mahkemece “Taraf vekillerinin mazeretlerinin kabulü ile duruşma günü uyaptan öğrenmelerine” şeklinde karar verilmiş ve yeni duruşma günü 31.10.2014 tarihine bırakılmış, davacı-borçlu vekili 31.10.2014 tarihli celseye katılmamış, davalı-alacaklı vekilinin de davayı takip etmediğini bildirmesi üzerine davanın açılmamış sayılmasına dair hüküm kurulmuştur. 

6100 sayılı HMK'nın uygulama alanını adli yargı ilk derece hukuk mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinde tutulacak kayıtlar ile yazı işleri hizmetlerinin yürütülmesi ve bu işlemlerde UYAP'ın kullanılmasına dair usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkartılan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği'nin 52. maddesi gereğince tebligat işlemleri 7201 sayılı Tebligat Kanunu ile Tebligat Kanunu uyarınca çıkarılan yönetmeliğe göre fiziki ya da elektronik ortamda yapılacaktır. Elektronik tebligat usulünün düzenlendiği Tebligat Kanunu'nun 7/A maddesindeki düzenleme ve Elektronik Tebligat Yönetmeliği hükümleri de dâhil olmak üzere, Tebligat Kanunu ve çıkarılan Tebligat Yönetmeliği hükümleri incelendiğinde, duruşma gününün UYAP'tan öğrenilmesi usulünün uygulanabileceğine yönelik bir düzenlemeye yer verilmediği görülmektedir. O hâlde mahkemece davacı-borçlu vekilinin mazereti kabul edildiğine göre, yeni duruşma gün ve saatinin davacı borçlu vekiline usulüne uygun davetiye ile bildirilmesi gerekmektedir.

Hâl böyle olunca mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 

Bu nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır. 

SONUÇ : Davacı-borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun’un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 19.03.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2018/12-1066
KARAR NO   : 2019/566

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ           :
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi (İlk Derece)
TARİHİ                     : 09/10/2018
NUMARASI              : 2014/3 - 2018/7
DAVACI                    : S.Ö. vekili Av. Ş.S.Y.
DAVALI                    : Maliye Bakanlığı vekili Av. G.T.
İHBAR OLUNAN     : M.Ş.

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 12. Hukuk Dairesince; 

“Davacı vekilinin, 27.06.2018 tarihli duruşmaya gelmediği gibi mazerette bildirmediği, duruşmaya katılan davalı vekilinin ise davayı takip etmeyeceğini bildirdiği, bunun üzerine Dairemizce 27.06.2018 tarihinde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davanın, dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren üç ay içinde yenilenmediği anlaşıldığından HMK’nun 150. maddesi uyarınca 27.09.2018 tarihi itibariyle davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda yazılı bulunan nedenlerle;

1- HMK’nun 150. maddesi uyarınca işlemden kaldırılan davanın 27.09.2018 tarihi itibariyle AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,

2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 55,20 TL başvurma harcı yerine 38,70 TL alınmış olduğundan, eksik kalan 16,50 TL başvurma harcı ile 74,80 TL maktu karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 91,30 TL’nin, peşin alınan 18.930,24 TL harçtan düşülerek, geriye kalan 18.838,94 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine, 

3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,

4- Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı yararına hesaplanan 3.300,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,”

Dair oy birliği ile verilen 09.10.2018 tarihli ve 2014/3 E., 2018/7 K. sayılı karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Davacı tarafın temyiz isteminin süresinde olduğunun anlaşılmasından ve dosyadaki tüm belgelerin okunmasından sonra gereği düşünüldü: 

Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. 

Davacı vekili; müvekkili tarafından Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/4.3 E., 2010/1.3 K. sayılı dosyasıyla dava dışı Mustafa G. ve İsmail P. aleyhine tazminat davası açıldığını, yargılama sonucunda davanın kabulü ile 650.000TL’nin davalılardan tahsiline karar verildiğini ve Yargıtay denetiminden geçerek kararın onandığını, Ankara 3. İcra Dairesinin 2010/1.0.0 E. sayılı dosyasıyla borçlular aleyhine ilamlı icra takibi başlatıldığını, borçlulardan Mustafa G.’ün P.C. Yatırım Danışmanlık Gayrimenkul Emlak İnş. Tur. Tic. Ltd. Şti.’ye ait Manavgat Taşağıl köyü 3.2-3.3 parsel sayılı taşınmazda 500.000,00TL’lik ipotek alacağının tespit edildiğini ve bu ipotek alacağı üzerine haciz konulduğunu, ipotek borçlusu şirkete İİK’nın 89. maddesine göre 89/1, 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edildiğini, kıymet takdiri yapıldığı sırada ipotek borçlusu P.C. Yatırım Danışmanlık Gayrimenkul Emlak İnş. Tur. Tic. Ltd. Şti.’nin muhtarlıktan aldığı sahte belge ile Ankara 6. İcra Hukuk Mahkemesine şikâyette bulunduğunu, mahkemenin 2013/3.9 E., 2013/3.5 K. sayılı kararı ile yapılan tebligatların iptal edildiğini, iptal kararına karşı temyiz yoluna başvurulduğunu, mahkemece verilen iptal kararına istinaden üçüncü kişilerin başvurusu üzerine hacizlerin kaldırıldığını, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 12.05.2014 tarihli ve 2014/12089 E., 2014/13945 K. sayılı kararı ile kararın bozulduğunu, bozma kararında, Tebligat Kanunu’nun 35/4. maddesi gereğince daha önce tebligat yapılmamış olsa bile tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adreslerinin esas alınacağı belirtilerek haciz ihbarnamelerine ilişkin tebligatların usulüne uygun olduğuna karar verildiğini, bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda şikâyetin reddine karar verildiğini, ancak bu arada taşınmaz üçüncü şahıslara devredildiğinden ve P.C. Yatırım Danışmanlık Gayrimenkul Emlak İnş. Tur. Tic. Ltd. Şti.’ye ait taşınmaz kalmadığından verilen kararın müvekkiline hiçbir yararının olmadığını, öte yandan Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/3.3 E., 2014/2.1 K. sayılı dosyasında tasarrufun iptali davası açıldığını ve borçlu Mustafa G. tarafından hileli şekilde devredilen ve Sincan ilçesinde bulunan 9.4 parsel sayılı taşınmaz için ihtiyati tedbir kararı alındığını, mahkeme hâkiminin değişmesi sonucunda davanın reddine karar verilerek ihtiyati tedbirin kaldırıldığını, tedbirin kaldırılmasından sonra da taşınmazın üçüncü bir kişiye devredildiğini, HMK’nın 46/c maddesi gereğince farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin kanun hükümlerine aykırı kararlar verildiğini ileri sürerek 1.109.017,36TL tazminatın 17.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Maliye Hazinesi vekili; dava konusu kararlar nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın hukuki dayanağının bulunmadığını, kararların yasal mevzuata uygun olarak verildiğini, yapılan işlemlerde kusur, kast ve hatanın bulunmadığını, HMK’nın 46. maddesinde belirtilen koşulların mevcut bulunmadığını, HMK’nın 48. maddesine göre dayanılan sorumluluk nedenlerine ilişkin delillerin açıkça gösterilmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.

İhbar olunan hâkim yargılamaya katılmamış ve beyanda bulunmamıştır.

Özel Dairece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 73. maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “hukuki dinlenilme” başlıklı 27. maddesi, T.C. Anayasası’nın hak arama hürriyetini düzenleyen 36. maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkına ilişkin 6. maddesi nazara alındığında davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini içeren bu hakkın ve yargılamanın aleniliği ilkelerinin gerçekleşmesinin en önemli aracı duruşma yapılmasıdır. Duruşma günü celseye katılma imkânı olmayan taraf buna ilişkin mazeretini bildirip, belgeleyerek, bildirim giderlerini de yatırarak duruşmanın ertelenmesini isteme olanağına sahiptir. O hâlde duruşma tayin edilerek, usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan yalnız biri duruşmaya katılırsa gelmeyen tarafın geçerli mazeret gönderip göndermediği, gerekli masrafın karşılanıp karşılanmadığı incelenerek; gelen tarafın bu mazeret dilekçesine karşı beyanına göre dosyanın işlemden kaldırılmasına ya da kaldırılmamasına karar verilecektir. Anılan hususların uygulanabilmesi için, her şeyden önce tarafların usulüne uygun davet edilmiş olmaları gerekmektedir. 

Somut olayda 14.03.2018 tarihli celsede Özel Dairece “Davacı vekilinin mazeretinin kabulüne, duruşma günü uyap üzerinden öğrenmesine,” şeklinde karar verilmiş ve yeni duruşma günü 27.06.2018 tarihine bırakılmış, davacı vekili 27.06.2018 tarihli celseye katılmamış, davalı vekilinin de davayı takip etmediğini bildirmesi üzerine dosya işlemden kaldırılmış ve işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren üç ay içinde yenilenmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına dair hüküm kurulmuştur. 

6100 sayılı HMK'nın uygulama alanını adli yargı ilk derece hukuk mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinde tutulacak kayıtlar ile yazı işleri hizmetlerinin yürütülmesi ve bu işlemlerde UYAP'ın kullanılmasına dair usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkartılan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği'nin 52. maddesi gereğince tebligat işlemleri 7201 sayılı Tebligat Kanunu ile Tebligat Kanunu uyarınca çıkarılan yönetmeliğe göre fiziki ya da elektronik ortamda yapılacaktır. Elektronik tebligat usulünün düzenlendiği Tebligat Kanunu'nun 7/A maddesindeki düzenleme ve Elektronik Tebligat Yönetmeliği hükümleri de dâhil olmak üzere, Tebligat Kanunu ve çıkarılan Tebligat Yönetmeliği hükümleri incelendiğinde, duruşma gününün UYAP'tan öğrenilmesi usulünün uygulanabileceğine yönelik bir düzenlemeye yer verilmediği görülmektedir. O hâlde Özel Dairece davacı vekilinin mazereti kabul edildiğine göre, yeni duruşma gün ve saatinin davacı vekiline usulüne uygun davetiye ile bildirilmesi gerekmektedir.

Hâl böyle olunca; Yargıtay 12. Hukuk Dairesince davanın açılmamış sayılmasına ilişkin verilen hükmün yukarıda belirtilen gerekçeler ile bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın BOZULMASINA, 16.05.2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.