EKSİK TOPLANAN DELİLLERE RAĞMEN BAM DOSYAYI GERİ GÖNDERMİŞSE BU KARAR TEMYİZ EDİLEBİLİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


01 May
2020

Yazdır

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI

ESAS NO       : 2018/4742
KARAR NO    : 2019/9663

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              :
İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
TARİHİ                        : 24/01/2018
NUMARASI                 : 2017/1982 - 2018/114
DAVACI                       : F. YAPI İNŞ. TAAH. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. VEK. AV. F.K.
DAVALI                       : B. OTOMOBİL A.Ş. VEK. AV. K.G.
İLK DERECE
MAHKEMESİ             :
BODRUM 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ                       : 28/06/2017
NUMARASI                : 2016/294 - 2017/476

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; kararın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için Mahkemesi'ne iadesi hakkında verilen karar, süresi içinde duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen 03.12.2019 duruşma günü için tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. G.T. geldi. Karşı taraf davacı vekili Av. K.K. geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y  K A R A R I

Davacı, davalının 01.11.2013 başlangıç tarihli ve 4 yıl süreli kira sözleşmesi ile KDV dahil yıllık peşin 84.960TL bedelle kiraya verdiğini, davalı kiracının 30.09.2014 tarihi itibariyle kira sözleşmesini feshettiğini bildirdiğini, fiilen mecuru 01.01.2015 tarihinde tahliye ettiğini, davaya konu taşınmazın üçüncü bir şirkete 01.04.2015 tarihinde aylık 4.500TL+KDV bedelle kiraya verildiğini, davalının kendilerini zarara uğrattığını, taşınmazın beş ay boş kaldığını, taşınmazın beş ay boş kalmasından ve yeni kiracı ile yapılan kira sözleşmesi arasındaki 31 aydan oluşan fark kadar zarara uğradıklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere, taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olarak, tek taraflı kira sözleşmesini fesih etmesinden şimdilik 50.000TL'nin, davalının yıllık peşin ödeme borcu dikkate alınarak temerrüt tarihi olan 06.11.2014 tarihinden itibaren başlayacak aylık %5 sözleşme faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.

Davalı; davacının kira gelirinden mahrum kalmaması adına önceden davacıya ihtarda bulunduklarını, taşınmazın üçüncü bir kişi tarafından kiralandığını, kira sözleşmesinin birinci kira yılı sona ermeden feshedildiği ve birinci yıla ilişkin kira ücreti peşin olarak ödendiğinden davalının davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.

İlk derece mahkemesinde, davanın kabulü ile 147.506TL'nin tahsiline dair verilen kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nce, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile 6100 sayılı HMK 353/1-a-6 Maddesi uyarınca ilk derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece Mahkemesine iadesine kesin olarak karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

1-) HMK 353/l-a-6. Maddesinde, ilk derece mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, esasa ilişkin inceleme yapılmadan kararın kaldırılmasına kesin olarak karar verileceği düzenlenmiştir. İş bu dosyada, ilk derece mahkemesince tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, davaya dayanak yapılan kira sözleşmesi dosya kapsamına alınmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, tarafların delil olarak dayandıkları belgeler sunulmuş veya ilgili yerlere müzekkere yazılarak dosyaya kazandırılmıştır. Bu durumda ilk derece mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbirinin toplanmamış veya gösterilen delillerin hiç değerlendirilmemiş olmasından söz edilemez. Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353. maddesinde, bölge adliye mahkemesinin dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderme sebepleri tahdidi olarak sayılmıştır. Buna göre Kanunda sayılan geri gönderme sebepleri gerçekleşmediğinden dava dosyasının kararda belirtildiği üzere inceleme yapılarak karar verilmesi için ilk derece mahkemesine iadesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu durumda, istinaf başvurusu kabul edilmiş olmakla gerekirse Kanunun 353/1-b-3 maddesi uyarınca işin esasının, Bölge Adliye Mahkemesince, varsa eksik delillerin toplanması ile dava dosyası incelenip karara bağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

2-) Bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir. 

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenler ile davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 2.037 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 03.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan        Üye              Üye                    Üye            Üye
M. DUMAN   H. KANIK    M. GÜRKANLI   F. TEMEL   İ. ULUKUL

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
5. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2018/7914
KARAR NO    : 2019/21019

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              :
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
TARİHİ                        : 12/03/2018
NUMARASI                 : 2018/1036 - 2018/907
DAVACI                       : Karayolları Genel Müdürlüğü Vek. Av. İ.K.
DAVALI                       : T.Ö. Vek. Av. E.B.

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacı idare vekilinin istinaf başvurusu üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılmak suretiyle eksik delillerin toplanıp davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kesin olarak karar verilmiş, bu kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine HMK nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca kararın kesin olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin temyiz talebinin ek kararı ile reddedilmesine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı ek kararının duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, duruşma için belirlenen 19/12/2019 günü aleyhine temyiz olunan davacı idare vekilinin yüzüne karşı; usulüne göre çağrı kağıdı gönderilmesine rağmen gelmediğinden davalı vekilinin yokluğunda duruşmaya başlanarak, sözlü açıklamaları da dinlendikten ve dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.

- K A R A R - 

Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini istemine ilişkindir. 

İlk derece mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı, davacı idare vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince kabulü ile Taşova Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.10.2017 tarih ve 2016/198E. - 2017/314 K. Sayılı ilamının kaldırılmasına, eksik delillerin toplanıp davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kesin olarak karar verilmiş, bu kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine HMK nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca kararın kesin olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin temyiz talebi Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 12/04/2018 tarihli ek kararı ile reddedilmiş ve bu ek karar, yine davalı vekilince süresi içerisinde temyiz edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda değerlendirmede esas alındığı belirtilen ürünlerin 2016 yılı itibarıyla dekara asgari ve azami verimini, kg başına toptan satış fiyatını ve ayrıntılı üretim giderlerini gösterir veri cetvelinin İl/İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünden getirtilerek bu verilere uygun olarak değerlendirme yapılıp yapılmadığının denetlenmemiş olması, fen bilirkişisinden taşınmazların köy yerleşik alanına uzaklıklarının ek rapor halinde istenmesi, köy yerleşik alanına uzaklığa göre belirlenen oranın, taşınmazların anayola bitişik olmalarından kaynaklanan %20 objektif değer artış oranı ile toplanması; taşınmazların arazi vasfında olmaları ve ifraz gördükleri taşınmazdan arta kalan kısımların yüzölçümleri nazara alındığında, her bir taşınmazın değer düşüklüğü oranının %10'u geçemeyeceğine dikkat edilmesi, bu çerçevede teknik bilirkişi heyetinden ek rapor temin edilerek taşınmazlara değer belirlenmesi için davanın yeniden görülmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.

Her ne kadar Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK'nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca kararın kesin olarak verildiği belirtilmiş ise de; öncelikle, bölge adliye mahkemesince verilen bu karara karşı temyiz yoluna başvurulmasının mümkün olup olmadığı ön sorun olarak incelenmelidir. Bu bağlamda;

Bölge adliye mahkemesinin dosyayı geri gönderme kararının yasal dayanağı 6100 sayılı HMK'nun 353. maddesidir.

Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353. maddesinde Bölge Adliye Mahkemesince duruşma yapılmadan verilecek kararlar şu şekilde belirtilmiştir.

Madde 353- (1)“ Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;

a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:

1) Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması,

2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması,

3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması veyahut mahkemenin bölge adliye mahkemesinin yargı çevresi dışında kalması,

4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması,

5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, merci tayinine karar verilmiş olması,

6) Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması.

b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;

1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,

2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,

3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir.

Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile eksik inceleme sebebiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair hüküm kurulduğundan HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca karar verildiği görülmektedir.

HMK 353/l-a-6 maddesinde ise, ilk derece mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, esasa ilişkin inceleme yapılmadan kararın kaldırılmasına kesin olarak karar verileceği düzenlenmiştir. 

HMK 369. maddesinde ''Yargıtay,tarafların ileri sürdüğü temyiz sebepleri ile bağlı olmayıp,kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü diğer hususları da inceleyebilir''hükmü bulunmaktadır.

İş bu dosyada aşağıda açıklanacağı üzere taraflarca gösterilen ve ilk derece mahkemesince toplanan deliller davanın esası hakkında hüküm kurmaya yeterli olduğundan ve tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbirinin toplanmamış veya gösterilen delillerin hiç değerlendirilmemiş olmasından söz edilemeyeceğinden; Bölge Adliye Mahkemesince Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/l-a-6 maddesi uyarınca eksik hususların ikmali için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair kesin verilen kararın HMK 369. Maddesinde belirtilen 'Kanunun açık hükmüne aykırılık' teşkil ettiği, bu itibarla bölge adliye mahkemesince verilen kararın temyizinin mümkün olduğu sonucuna varıldığından Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 12/04/2018 tarihli temyiz isteminin reddine ilişkin kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra işin esasının incelenmesinde; 

Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353. maddesinde, bölge adliye mahkemesinin dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderme sebepleri tahdidi olarak sayılmıştır. Kanunda sayılan geri gönderme sebepleri arasında "delillerin eksik toplanması" bulunmamaktadır. "Delillerin hiç birinin toplanmaması ve gösterilen delillerin hiç değerlendirilmemesi" vardır. O halde kanundaki düzenleme karşısında Bölge Adliye Mahkemesince delillerin eksik toplanması sebebiyle dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan bölge adliye mahkemesince verilen kararın temyizinin mümkün olduğu sonucuna varılmıştır.

İlk derece mahkemesince tarafların gösterdikleri delillerin çoğu toplandığından Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/l-a-6. maddesi uyarınca eksik hususların ikmali için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, eksik delillerin toplanması konusunda özellikle HMK’nın 353, 354 ve 373. maddeleri ele alındığında da, kanundaki düzenleme karşısında bölge adliye mahkemesince verilen kararın yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. 

Bu maddelere bakacak olursak;

HMK 353/l-b-3 maddesinde; "Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilir”

HMK 354. maddesinde “(1) Bölge Adliye Mahkemesi hukuk dairesince inceleme, davanın özelliğine göre heyetçe veya görevlendirilecek bir üye tarafından yapılır.

(2) İnceleme sırasında gereken hâllerde başka bir bölge adliye mahkemesi veya ilk derece mahkemesi istinabe edilebilir.

Yine HMK'nun 357/3. maddesinde "İlk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği halde incelenmeden reddedilen veya mücbir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan deliller bölge adliye mahkemesince incelenebilir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.

Yukarıda belirtilen hükümler değerlendirildiğinde, eksik delillerin bölge adliye mahkemesince toplanması gerektiği anlaşılmaktadır. O halde bölge adliye mahkemesince toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,

Doğru görülmemiştir.

Davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HMK'nun 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 19/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan V.     Üye                            Üye           Üye             Üye 
N.Kayıran      A.Z.Tepedelenlioğlu   S.Bellek     S.Çakırbay  M.Ürgüp

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2019/5642
KARAR NO    : 2019/10446

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda İstanbul Anadolu 22. Asliye Hukuk Mahkemesi hükmüne karşı, bir kısım davacı vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf yoluna başvurulması sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun usulen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararın kaldırılması ve dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemesine iadesine kesin olarak karar verilmiş, hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince bu kez 11.09.2019 tarihli ek kararla temyiz yoluna başvurma dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Bu defa temyizin reddi kararının Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelendi, gereği düşünüldü. 

KARAR

Asıl dava dilekçesinde davalı vakfın 18.05.2013 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan Vakıf Senedinin 36. maddesinin değiştirilmesine dair kararın iptaline, birleşen dava dilekçesinde ise aynı toplantıda alınan kararların tamamının iptaline karar verilmesi istenmiştir.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş, karara karşı bir kısım davacılar vekili tarafından ayrı ayrı istinaf yoluna başvurulmuş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına dair kararını davalılar vekilinin temyiz etmesi üzerine ise verilen kararın kesin nitelikte olduğu gerekçesi ile temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş, davalılar vekili tarafından bu defa ek karar temyiz edilmiştir.

Dava vakıf genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.

1. Öncelikle temyiz dilekçesinin reddine dair ek kararın incelenmesi gerekmektedir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-a maddesi gereği altı bent halinde sayılan usule ilişkin ilk derece mahkemesi kararları bölge adliye mahkemesince, mahkeme kararının esasını incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verileceği hükme bağlanmıştır. Usule ilişkin kararlar ise davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması, ileri sürülen haklı ret istemine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması, mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli veya yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması, diğer dava şartlarına aykırılık bulunması, mahkemece usûle aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına karar verilmiş olması, mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olmasıdır. Maddede sayılan durumlar çok temel usûl hataları olarak karşımıza çıkmaktadır. İlgili maddede altı bent olarak sayılan bu hususların tümünün ortak özelliği bu hatalar sonucunda gerçek bir ilk derece yargılamasının yapılmamasıdır. 

Bölge Adliye Mahkemesince, gerekçesiz hüküm kurulduğu, davadan feragat eden davacılar bulunduğu halde bu hususta hüküm kurulmadığı ve eksik inceleme sebepleri ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine HMK 353/1-a maddesi uyarınca karar verilmiş ise de, sayılan eksiklikler 353/1-a maddesinde belirtilen hususlar kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bölge adliye mahkemesinin verdiği karar kesin nitelikte olmayıp temyizi kabil nihai karar olduğundan, temyiz talebinin reddine ilişkin usul ve yasaya aykırı Bölge Adliye Mahkemesinin 11.09.2019 tarihli ve 2018/1111 Esas 2019/1094 karar sayılı ek kararın kaldırılmasına karar verilmiş, işin esasının incelenmesine geçilmiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararında gerekçe bulunmadığı, vaki feragatlerin ve davacıların hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişi heyetine yaptıkları itirazların Mahkemece değerlendirilmediği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğu sebepleri ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine HMK 353/1-a maddesi uyarınca karar verildiği görülmektedir. İş bu dosyada, İlk Derece Mahkemesince yargılama yapılmış ve delil toplanmıştır.Alınan bilirkişi raporları değerlendirilerek davanın ispatlanamadığına ilişkin açıklama karşısında hükmün gerekçesinin bulunduğu da açıktır. Bu durumda İlk Derece Mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbirinin toplanmamış veya gösterilen delillerin hiç değerlendirilmemiş olmasından söz edilemez. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesinde, bölge adliye mahkemesinin dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderme sebepleri tadadi olarak değil tahdidi olarak sayılmıştır. Az yukarıda da açıklandığı üzere İlk Derece Mahkemesince tarafların gösterdikleri deliller toplandığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/l-a-6. maddesi uyarınca eksik hususların ikmali için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, eksik delillerin toplanması konusunda özellikle HMK’nin 353, 354 ve 373. maddeleri ele alındığında da, kanundaki düzenleme karşısında Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda varsa eksik delillerin Bölge Adliye Mahkemesince toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yargılamanın eksiklikler tamamlanarak kaldığı yerden devamı için dosyanın ait olduğu mahkemeye iadesine karar verilmesi yerinde görülmemiştir.

SONUÇ : Davalılar vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi'nin 11.09.2019 tarihli ek kararına yönelik temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte açıklanan gerekçeyle kabulüyle temyiz isteminin reddine dair EK KARARIN KALDIRILMASINA, esasa yönelik temyiz itirazlarının ise (2) numaralı bentte açıklanan gerekçeyle kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi'nin 20.06.2019 tarihli ve 2018/1111 Esas- 2019/1094 Karar sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine, karardan bir suretin de İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma nedenine göre davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 25.11.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan       Üye                      Üye               Üye                Üye
F. AKÇİN     E. SARICALAR   F. EROĞLU   M. K. ÇETİN  N. MERAL

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
20. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2018/1282
KARAR NO    : 2019/7600

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              :
Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
TARİHİ                        : 19/10/2017
NUMARASI                 : 2017/401 - 2017/747
DAVACI                       : Y.D. - Z.D.
DAVALI                       : Hazine

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili; müvekkillerinin 23/05/1989 tarih, cilt:7., sahife:2. sıra:2.'de kayıtlı, Tunceli ili, Merkez ilçesi, Atatürk mahallesi, Düzkort mevkiinde, doğusu kısmen yol, kısmen 3.9 ada 1 parsel, batısı hali arazi, güneyi yol, ötesi 1.6 ada 22, 58, 59, 55, 54 parseller ve kısmen 1.5 ada 1 parsel, kuzeyi 1.4 ada 2.2, 2.3, 1.7 parseller ile kısmen 3.1 ada 8 parsel, kısmen 3.0 ada 1 parsel ile çevrili 86.318,43 m2 yüzölçümlü taşınmazın maliki olduklarını, çevresindeki taşınmazların kadastro tespitlerinin yapılmasına rağmen davacılara ait taşınmazın tespit dışı bırakılması nedeniyle oluşan mağduriyetin giderilmesi için davacıların taşınmazlarının tespitinin yapılarak krokilendirilmesi, ada, parsel numarası verilmesi talebiyle 2006 yılında Tunceli Sulh Hukuk Mahkemesinde 2006/1.9 Esas sayılı dosya ile açtıkları davada taşınmazın sınırlarının belirlenerek tapuya tescil kararı verildiğini, bu kararın Yargıtayca bozulduğunu, sonrasında Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verildiğini, dosyanın istem üzerine asliye hukuk mahkemesine gönderildiğini, Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davada taşınmazın krokide (A) harfi ile gösterilen kısmının "orman" vasfıyla Hazine adına tesciline, (B) kısmının da imar planında "yol ve park" olarak düzenlenmiş olması nedeniyle özel şahıslar adına tapuya tescilinin mümkün olmadığı gerekçesiyle tescil talebinin reddine karar verildiğini, bu kararın da Yargıtayca bozulduğunu ve Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/2.1 E. sayılı sırasına kaydedildiğini, bu kez ise taşınmazın (B) harfiyle gösterilen kısmının "orman" vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiğini, bu kararın da temyiz edilmesi üzerine düzeltilerek onanmasına karar veriliğini, netice olarak çok değerli taşınmazları hiçbir bedel ödenmeksizin müvekkillerinin elinden alınarak mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini, Anayasa mahkemesine de bireysel başvuruda bulunulduğunu beyan ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00.-TL'nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle hisseleri oranında davacılara ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. 

Mahkemece;

Davacının davasının kısmen kabulü ile kamulaştırmasız el atma nedeniyle 20.000.000.-TL tazminatın davalı Hazineden alınarak 1/4 hissesine tekabül eden 5.000.000.-TL'nin davacı Zeki D.'e, 3/4 hissesine tekabül eden 15.000.000.-TL'nin davacı Yusuf D.'e verilmesine, söz konusu miktara davacıların hisse oranı da gözetilerek dava tarihi olan 15.07.2015 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, 64.160,469.-TL bakımından harç yatırılmadığından davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm sadece davalı Hazine vekilince istinaf edilmiştir. 

Davalı Hazine vekilinin Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/12/2016 tarihli 2015/3.5 E. - 2016/5.6 K. sayılı kararının kaldırılmasına ilişkin yaptığı başvuru ile ilgili olarak Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince; 23/05/1989 tarih, cilt:7., sahife:2., sıra:2.'deki tapu kaydının, geldileri ile birlikte incelenmesinde 919 m² miktarlı olduğu, bu durumda, davacıların taşınmazın tamamı için değil tapu sicilinin hatalı tutulduğu iddiasıyla tapunun miktarı kadar yer yönünden tazminat isteminde bulunabilecekleri, ilk derece mahkemesince yapılması gerekenin dava konusu yerde yeniden keşif yapılarak, dinlenecek mahalli bilirkişi ve tanık beyanları doğrultusunda davacıların dayandığı tapu kaydının dava konusu yere ait olup olmadığının belirlenmesi, tapu kaydının dava konusu yere ait olduğunun anlaşılması halinde, dava konusu yerin büyüklüğü de dikkate alınarak kapsadığı kısmın da belirlenmesi ve bu kısmın değerinin tapu miktarı (919 m²) ile sınırlı şekilde tespit edilerek davacıların zararının tazmini hususunda karar verilmesi olduğu, burada dikkat edilmesi gereken bir diğer hususun da, tapu kaydının dava konusu yere ait olduğunun anlaşılması halinde tazminat miktarının zararın meydana geldiği tarih itibariyle belirlenmesi gerektiği, bu tarihin ise, davacıların açtığı tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin kararın Yargıtay’ın karar düzeltme talebinin reddine ilişkin verdiği karar neticesinde kesinleştiği tarih olduğu (tapuya dayalı mülkiyetin kaybedildiği tarih), ayrıca, taşınmazın değerinin tespit edilmesinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 15. maddesinde belirtilen yönteme göre oluşturulacak bilirkişi kurulu aracığı ile keşif yapılması gerektiği, mahkemece, iki bilirkişi tarafından tanzim edilen raporun hükme esas alınmasının da doğru görülmediği, gerekçesiyle; davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle, HMK'nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca, Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/385 E. - 2016/536 K. sayılı kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine, kesin olarak karar vermiş, bu hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiş, verilen ilk kararın kesin nitelikte olduğu gerekçesiyle temyiz dilekçesinin reddine dair Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince verilen 15/01/2018 tarih 2017/401 E. - 2017/747 K. sayılı ek karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.

Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi; verdiği 19/10/2017 tarihli kararın hüküm fıkrasında, HMK'nın 353 ve 362/1-a hükümlerine yollama yaparak verdiği ilk derece mahkemesine geri göndermeye dair kararın kesin olduğu gerekçesiyle karara karşı temyiz yolunu kapatmaktadır. 6100 sayılı HMK'nın 362. maddesi, bölge adliye mahkemelerinin temyiz edilemeyecek kararlarını düzenlemekte olup, anılan hükmün 1. fıkrasının "a" bendine göre, 2017 yılı için temyiz edilebilirlik sınırı, miktar ve değeri 41.530,00.-TL'nin üzerinde olan davalara ilişkin kararlardır. Dolayısıyla menfaati 41.530,00.-TL'yi geçmeyen tarafın temyiz yoluna başvurma hakkı yoktur. Somut uyuşmazlıkta, dava ilk olarak 100.000,00.-TL üzerinden açılmış, ıslahtan sonraki haliyle 84.160,00.-TL olarak davaya devam edilmiş, davanın 20.000.000-TL'lik kısmına ilişkin nispi harç yatırıldıktan sonra kalan kısmına yönelik olarak ise maktu harç yatırılmış olup, bu hususun 13.12.2016 tarihli celsede davacı vekilince açıklanarak davanın tamamının kabulü yönünden talepte bulunulduğu dikkate alındığında, ortada HMK. m.362-1/a hükmünde belirtilen sınırın üzerinde bir istemin bulunduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan somut uyuşmazlığın özüne aykırı olarak uygulanan HMK'nın 353/1-a.6 hükmü uyarınca delillerin hiçbirinin toplanılmadığı, gösterilen delillerin hiç değerlendirilmediği gerekçesiyle, ilk derece mahkemesinin verdiği kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine dair kesin olarak karar verilmiş olması da usül ve kanuna aykırıdır. Açıklanan nedenlerle; bölge adliye mahkemesince verilen 19/10/2017 tarihli kısmen kabul kararının kesin olduğu nitelemesi yerinde olmayıp, bu kararın sonrasında bölge adliye mahkemesince 15/01/2018 tarih, 2017/401 E. - 2017/747 K. sayılı "ek karar" ile temyiz talebinin reddine karar verilmesi de doğru görülmediğinden "ek kararın" kaldırılması gerekmiş olmakla, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi'nin 19/10/2017 tarih, 2017/401 E. - 2017/747 K. nolu ilamının esastan incelenmesine geçilmiştir. Buna göre;

Öncelikle 6100 sayılı HMK.nın 355. maddesi; "İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re'sen gözetir." hükmünü amir olup buna göre, bölge adliye mahkemesi incelemesini istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapacaktır. Temyiz incelemesinden farklı olarak bölge adliye mahkemesince yapılacak incelemede tarafların ileri sürdüğü istinaf sebepleriyle bağlı kalınmasının nedeni; istinaf incelemesinin, ilk derecede verilen ilk kararın denetlenebilmesi suretiyle verilen ilk kararın devamındaki ikinci bir yargılama niteliğinde olmasıdır. Buna göre; bölge adliye mahkemesi kural olarak tarafların ileri sürdükleri istinaf sebepleriyle bağlı kalacak ve yapılacak olan yargılama tümüyle tekrarlanmayacaktır. Somut uyuşmazlıkta; davalı Hazine tarafından sunulan istinaf dilekçesinde, hatta davacı vekilince sunulan istinafa cevap dilekçesinde, bölge adliye mahkemesi kararında ele alındığı şekilde bir istinaf sebebi bulunmamaktadır. Buna rağmen, istinaf sebebi olarak ileri sürülmeyen bir hususun bölge adliye mahkemesince istinaf sebebi olarak ele alınıp değerlendirilmesi HMK'nın 355. maddesi hükmüne aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

Son olarak; 

6100 sayılı HMK.nın 353/1-a.6 maddesi:

"(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa; 

a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:... 6) Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması." hükmünü emretmektedir.

Anılan madde hükmü uyarınca; Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince davanın esasına girildikten sonra fakat duruşma yapılmaksızın, "HMK'nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca, Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/3.5 E. - 2016/5.6 K. sayılı kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine" karar verilmesi doğru görülmemiştir. Zira kanun koyucu; istinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmasına gerek olup olmamasına göre ikili bir ayrım yapmış olup, sadece HMK'nın 353. maddesinde sayılan istisnai hallerde, bölge adliye mahkemesince duruşma yapılmaksızın karar verilmesi mümkündür. Maddede sayılan haller dışında ise istinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmalıdır. Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça yargılamanın duruşmalı olarak yapılması zorunludur. HMK'nın 353/1-a.6 maddesinde usule ilişkin bir nedenle duruşma yapılmadan verilebilecek olan kararlar düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, bölge adliye mahkemesi; "Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması" halinde esasa girmeksizin usule ilişkin karar vererek dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderebilecektir, bu kararlar kesin niteliktedir. Somut uyuşmazlıkta; Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 19/10/2017 tarihli kararı, HMK'nın 353/1-a.6 maddesinde yer alan, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbirinin toplanmamasına veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olmasına dayandırılmış olup; bu kapsamda; her iki tarafın ellerindeki delilleri mahkemeye sundukları, taraflarca gösterilen diğer delillerin ise re'sen mahkemece dosyaya celbedildiği, ilk derece mahkemesince yazılan gerekçeli kararda toplanan delillerin neler oldukları ve nasıl değerlendirildiklerinin ayrıntılı olarak açıklandığı anlaşılmış olmakla; bu durumda bölge adliye mahkemesi kararında belirtildiği gibi "delillerin hiçbirinin toplanmaması veya gösterilen delillerin hiç değerlendirilmemesi" suretiyle karar verilmiş olmasından bahsedilemeyecektir. Özetle Erzurum Bölge Adliye Mahkemesince; ileri sürülen istinaf sebepleriyle bağlı kalınmaksızın, uyuşmazlığın esasına girildikten sonra, duruşma yapılmaksızın, somut uyuşmazlığın özüne aykırı olarak uygulanan HMK'nın 353/1-a.6 hükmü uyarınca delillerin hiçbirinin toplanılmadığı, gösterilen delillerin hiç değerlendirilmediği gerekçesiyle, ilk derece mahkemesinin verdiği kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine dair kesin olarak karar verilmiş olması doğru görülmemiş, anılan eksikliklerin giderilmesi için Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 19/10/2017 tarih, 2017/401 E. - 2017/747 K. nolu ilamının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda, açıklanan gerekçelerle, temyiz isteminin reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi ek kararının kaldırılarak; temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, dosyanın bölge adliye mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kararın bir örneğinin de ilk derece mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/12/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.

Başkan           Üye                   Üye              Üye                  Üye
R. SARITAŞ   M. ERDOĞAN   M. BORAN  Ü. GÖRMEZ    A. KAR