ELBİRLİĞİ MÜLKİYETİ PAYLI MÜLKİYETE DÖNÜŞÜNCEYE KADAR SATIŞ VAADİNİN İFA OLANAĞI DOĞMAMAKTADIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


10 Haz
2021

Yazdır

T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2021/130
KARAR NO    : 2021/979

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ          : Malatya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                    : 15/11/2018
NUMARASI            : 2016/21 - 2018/403
DAVACI                  : M.İ.
DAVALILAR           : M.K. vd.

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22.04.2013 gününde verilen dilekçe ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.11.2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Davacı vekili, davalıların murisi Beyaz İ.'in Malatya 1. Noterliğinin 27.05.1998 tarihli 12.89 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesi ile Malatya ili, İkinci Bölge ilçesi, Uçbağlar Mahallesi 3.1 ada 4.0 parsel (yeni 3.8 ada 5.4 parsel) numarasında kayıtlı 380m2 yüzölçümlü müfrez bahçeli ev vasfındaki gayrimenkul ve yine aynı yer 398 ada 628 parsel numarasında kayıtlı 348m2 yüzölçümlü müfrez sulu tarla vasfındaki gayrimenkulde tapu kayıt maliki Şükrü oğlu Mehmet İ.'den intikal edecek miras hisselerinin tamamının davacıya satışının vaat edildiğini, satış bedelinin tamamının peşin ödendiğini ancak tapu devrinin gerçekleştirilmediğini belirterek dava konusu gayrimenkullerde davalıların murisi Beyaz İ.'e düşen miras hisselerinin iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Bir kısım davalılar, açılan davayı kabul ettiklerini dile getirmiş; bir kısmı ise davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.

Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmesi üzerine Dairemizin 19.10.2015 tarihli 2014/14102 Esas ve 2015/9178 Karar sayılı ilamı ile "...Davada dayanılan 27.05.1998 tarihli satış vaadi sözleşmesinin borçlusu Beyaz İ.'in 21.03.2013 tarihinde vefat ettiği, Malatya 2. Sulh Hukuk Mahkemesinden alınan 07.02.2013 tarihli veraset ilamına göre, kardeşinin altsoyunun mirasçı olarak yer aldığı, dava sırasında kayıt maliki Beyaz İ.'in eşi Mehmet İ.'e ait aynı mahkemenin 08.04.2014 tarihli veraset ilamında ise, Beyaz İ.'in miras payının oğlu Şükrü'nün çocukları Ayşe Ö. (İ.), Fatma N. (İ.), Bekir İ.'e intikal ettirildiği, iki ayrı veraset ilamı arasında çelişki olduğu, iki veraset ilamı arasındaki çelişki giderildikten sonra alınacak yeni veraset ilamına göre taraf teşkili sağlanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece; "Davanın kabulüne; Malatya ili, İkinci Bölge ilçesi, Uçbağlar Mahallesi, Hastane yolu Mevkii 3.8 ada 5.4 nolu parsel ile 3.8 ada 6.8 parselde kayıtlı taşınmazların maliki Şükrü oğlu Mehmet İ.'den Abuzer kızı Beyaz İ.'e isabet edecek hisselerin tapu kaydının iptali ile davacı Hacı oğlu 1.5.477.1.4 TC kimlik numaralı Mehmet İ. adına tapu kayıt ve tesciline" karar verilmiştir. 

Hükmü, bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.

Kaynağını 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 29. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 706 ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Hiç kuşkusuz karşı taraftan borcun ifasını talep eden kişinin kendi edimlerini yerine getirmiş olması gerekir. 

Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (İştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Bu durum, satışı vaat edilen taşınmazın tapusunda temliki tasarrufu engelleyen bir kaydın bulunması veya 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8. maddesi hükmüne aykırı şekilde taşınmaz satışı vaat edilmesi ya da vaade konu taşınmazın bir başka mahkemede mülkiyet uyuşmazlığına konu olması halinde de geçerlidir.

Öte yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2. maddesi gereğince; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. 

Somut olaya gelince; 27.05.1998 tarihli düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesi gereğince davalıların murisi dava konusu 398 ada 574 parsel ve 398 ada 628 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıt maliki Şükrü oğlu Mehmet İ.'den intikal edecek miras hisselerinin tamamının davacıya satışını taahhüt etmiş ise de; davacı Hacı oğlu Mehmet İ. ile davalıların murisi Beyaz İ. tapu kayıt maliki Şükrü oğlu Mehmet İ.'in ortak mirasçısı değildir. Çünkü davacının babası Hacı İ. sağ olduğundan davacı Mehmet İ., dedesi Şükrü oğlu Mehmet İ.'in mirasçısı olamamaktadır. Davalıların murisi, 3. kişiye taşınmazların satışını taahhüt etmiş durumdadır. Hal böyle olunca dava konusu taşınmazlarda da elbirliği mülkiyeti devam ettiğinden paylı mülkiyete dönüşünceye kadar ifa olanağı doğmamaktadır. 

Mahkemece, ifa olanağı henüz doğmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Kabule göre de; tereddüte yer bırakmayacak ve infaza elverişli olacak şekilde hüküm tesisi gerekirken "Taşınmazın maliki Şükrü oğlu Mehmet İ.'den Abuzer kızı Beyaz İ.'e isabet edecek hisselerin tapu kaydının iptali ile davacı Hacı oğlu Mehmet İ. adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi" şeklinde açıkça iptal eden hisse oranları belirtilmeksizin infaza elverişli olmayacak şekilde hüküm tesisi de doğru değildir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.02.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi. 

Başkan        Üye                   Üye             Üye                Üye
H. ONAT      A. S. ERKUŞ    M. EROL     C. BALIKÇI    B. ŞEN

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2021/7809
Karar No      : 2023/273

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 01.07.2021
SAYISI                                 : 2021/1762 E., 2021/1827 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil olmaz ise tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın tapu iptali ve tescil talebi yönünden reddine, tazminat talebi yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacı ile davalıların annesi Mürvet B.'ın kardeş olduklarını, davalıların annesi Mürvet B.’ın; 09/01/1984 tarihinde Tekirdağ Sulh Hukuk Mahkemesinin 1984/19 Esas sayılı dosyası ile ortaklığın giderilmesi davası açtığını, ancak 1984/19 Esas sayılı dosyanın yargılaması devam ederken; 07.05.1984 tarihli anlaşma ile aralarında anlaştıklarını, dava konusu taşınmazları 700.000,00 TL karşılığında Sait M.'ya sattığını ve ortaklığın giderilmesi davasından vazgeçeceğini, satış bedelinin ödenmesine ilişkin davacı ve Mürvet B. arasında iki adet 350.000,00 TL bedelli 07/05/1984 tarihli ve 30/08/1985 tediye tarihli senet düzenlendiğini, satış bedeli olan 700.000,00 TL'yi Mürvet B.'a ödeyerek gayrimenkulleri satın aldığını belirterek, 102 ada 35 parsel, 115 ada 97 parsel, 121 ada 4 parsel, 115 ada 49 parsel ve 149 ada 3 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına kayıtlı bulunan hisselerin iptali ile müvekkili adına tapuya kayıt ve tescilinin yapılmasını, tapu iptali ve tescil yönündeki talepleri uygun görülmez ise dava konusu taşınmazların rayiç bedelleri tespit edilerek dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte, rayiç bedel belli olmadığı takdirde satış bedelinin satış tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte günümüz değerine güncellenerek ve değiştirilerek davalılardan hisseleri oranında alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalılar Yılmaz H., Hasan H., Kıymet A. ve Özlem Ç. vekili cevap dilekçesinde; davacının dayandığı 07.05.1984 tarihli "anlaşma" başlıklı belgenin taşınmazın devrini sağlayan bir belge olmadığını, murisin hissesini icara verdiğini, belgenin muris tarafından düzenlenmediğini, bedelin de ödenmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı Mehmet B. vekili de cevap dilekçesinde özetle; davacının dayandığı "anlaşma" başlıklı belgenin taşınmazın devrini sağlayan resmi bir belge olmadığını, imzanın murise ait olmadığını, belge ve senetlerin zamanaşımına uğradığını ve davanın tüm mirasçılara açılması gerektiğinden davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. Karar

Davacının tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 2.990,41 TL'nin davalı Huriyet S.'ten, 2.990,41 TL'nin davalı Hamiyet A.'dan, 2.990,41 TL'nin davalı Kıymet A.'dan, 2.990,41 TL'nin davalı Mehmet B. mirasçıları olan Meryem B., Sercan B., Selim Can B. ve Selin A.'den 1/4 payları oranında 747,60'şar TL'nin, 1.121,40 TL'nin davalı Özlem Ç.’ten, 1.121,40 TL'nin davalı Yılmaz H.'dan, 747,60 TL'nin davalı Hasan H.'dan alınarak, davacı tarafa dava tarihi olan 10/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine şeklinde karar verilmiştir.

2. Gerekçe

İlk Derece Mahkemesi gerekçesinde; ''....Davacı açmış olduğu işbu dava ile dava konusu taşınmazlardaki davalıların murisi adına kayıtlı hisse oranındaki mülkiyetin iptalini talep etmiş ise de davaya dayanak davacı ve davalılar murisi arasındaki anlaşma başlıklı belgenin adi yazılı bir sözleşme oluşu, sözleşme tarihinde tapuya kayıtlı dava konusu taşınmazlar bakımından devir işlemlerini, satım sözleşmesinin resmi yazılı şekil şartına bağlı yapılması ile mümkün olabileceği, buna uyularak yapılmış geçerli bir satım akdinin bulunmaması, diğer yandan sözleşmeye konu bedelin ödenmesi şartına bağlanması, ödemeden sonra devrin yapılacağının kararlaştırılmış olması, ancak davacının senede bağlanan dava konusu taşınmazlardaki davalılar murisinin hisse bedelinin ödendiğini ispat edemediği, dosyaya anlaşmaya bağlı olarak düzenlenen senetlerden bir tanesinin aslı sunulduğu, dolayısıyla bu senet aslı davacıda olmakla bunun ödenmiş kabul edilebileceği, diğer senedin fotokopisinin sunulduğu, aslının sunulmadığı, dolayısıyla senet aslı davacıda bulunmadığından ve sunulamadığından bu senede ilişkin ödeme yapıldığının ispat edilmiş sayılamayacağı, hal böyle olunca dava konusu taşınmazlara ilişkin olarak açılan tapu iptal ve tescil talebinin reddi gerekmiştir.

Terditli olarak talep edilen adi yazılı sözleşme gereği yapılan ödeme nedeniyle rayiç bedel talebi bakımından ise, az yukarıda açıklanan ve oluşan kabule göre davacının taraflar arasındaki anlaşmaya konu bedelin 350.000,00 TL'si (Eski TL) ödendiği kabul edilmekle bu bedele ilişkin olarak bilirkişiye yaptırılan denkleştirici adalet ilkesi gereği dava tarihine güncellenen miktarın (A+B+C+D+E (74.760,25 TL) / 5 = 14.952,05 TL) davalılardan murislerinden ötürü hisseleri nispetinde (hükme konu edilen miktarlar olmakla) tahsili talebinin haklı olduğu kabul edilerek bu yönde aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.'' tespitinde bulunmuştur.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe

Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde;

1. TBK 237. madde (eski BK 213) uyarınca taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi şarttır hükmünü düzenlemiştir.

2. Tapulu taşınmazlar TMK 706, BK 237 ve TK 26. maddeleri uyarınca tapu memuru önünde yapılacak resmi işlem ile devredilir. Bu şekil taşınmazların devrinin geçerlilik şartı olup tapu dışı satışlara taşınmazın mülkiyetinin devri yönünde hukuki değer vermez.

3. Geçerlilik şartı olan bu hükme aykırı düzenlenen sözleşmeler geçersizdir. Bu nedenle tapulu taşınmazın harici satış sözleşmesi ile devri mümkün değildir. (Yargıtay l. HD 01.07.2008 gün 3589-8256 sayılı Kararı) TMK 730 TK 26 Noterlik Kanunu 60 ve 89. maddeler de benzer düzenleme içermektedir.

4. Resmi şekilde düzenlenmemiş olan ve geçerli olmayan tapulu taşınmaz satış sözleşmesine istinaden tapu iptali ve tescil talep edilemez. Taraflar geçersiz sözleşme nedeniyle verdiklerini haksız iktisap kuralları uyarınca geri isteyebilirler. Bu itibarla davacının resmi şekilde düzenlenmemiş geçersiz (şifahi) sözleşme nedeniyle tapu iptali ve tescil talep edemeyeceği gözetilmelidir.

5. Tapulu taşınmazların harici satışı geçersiz olup geçersiz sözleşme gereğince taraflar aldıklarını iade ile yükümlüdür. Davanın dayanağı sözleşme geçersiz olduğundan davacı taraf sözleşmeye konu taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin tahsilini ve ödenmesini talep edemez. Geçersiz sözleşmeye dayanarak taşınmazın gerçek değerinin ödenmesine karar verilemez. Bu nedenle davacının taşınmazın bilirkişilerce tespit edilen dava tarihindeki bedelinin ödenmesine ilişkin talebi sözleşme geçersiz olduğundan kabulü mümkün değildir. Geçersiz sözleşmenin, geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmayacağı, bu durumda tarafların verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebileceği gözetilmeli ve denkleştirici adalet ilkesi uygulanarak, davacı tarafından ödenilen satış bedelinin ifanın imkansız hale geldiği tarih itibariyle ulaşacağı alım gücünün; çeşitli etkenlerin (azalan alım gücü, enflasyon, fiyat endeksleri, altın ve döviz kurları, memur maaş ücretleri ile faiz oranlarındaki artışlar vs. gibi) ortalamaları alınmak suretiyle uzman bilirkişi marifetiyle belirlenmesi ve sonucu dairesinde bir hüküm kurulması gerekir.

6. Mahkemece hüküm altına alınan bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre (enflasyon, altın ve döviz kurlarındaki artış, maaş artışları gibi ekonomik etkenlerin ortalamaları esas alınarak) uzman bilirkişi raporu ile hesaplandığı, hesaplamada esas alınan kriterlerin denkleştirici adalet ilkesi gereğince hesaplamaya uygun olduğu, bilirkişi raporunun gerekçeli denetime ve hüküm vermeye elverişli olduğu, yerel mahkemece hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla bedele yönelik itirazların yerinde görülmediğinden reddi gerekir.

7. Davalı vekili senetlerin birinin dahi ödendiğinin ispatlanamadığı itirazlarının incelenmesinde davacının bir adet senet aslını mahkemeye sunmuş olması nedeni ile bedelin ödendiğine ilişkin karineden yararlandırılmasının yasa ve yerleşik uygulamaya uygun bulunduğu değerlendirilmiştir.

8. Dava terditli olarak açılmış ve tapu iptal istemi olmazsa tazminat isteminde bulunulmuştur.

9. Terditli davalarda iki ayrı dava olmayıp istemlerden birinin mümkün olmaması durumunda ikinci istemle ilgili hüküm kurulmaktadır. Bu durumda ilk istem mümkün görülmediğinde bunun için ayrıca yargılama gideri ve Av. ücreti hesaplanmayacaktır.

10. Davacının terditli istemlerinden ilki mümkün görülmeyip ikincil durumdaki tazminat istemine göre ve kabul ret oranı gözetilerek yargılama gideri belirlenmesi de hukuka uygundur.

11. İlk derece mahkemesince tüm delillerin toplandığı, değerlendirilip tartışıldığı, kabul ve reddediliş sebeplerinin gerekçeleriyle açıklandığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir hususa da rastlanmadığı anlaşıldığından davacı ve bir kısım davalılar vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b/1 bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine temyiz yasa yolu açık olmak üzere karar verilmesi gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

C. Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ''Tekirdağ 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11/02/2021 tarih ve 2019/150 Esas, 2021/52 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı ile davalılar Meryem B., Kıymet A., Hasan H., Yılmaz H., Özlem Ç., Selim Can B., Selin A., Sercan B. vekillerinin istinaf başvurularının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine'' karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Öncelikle belirtmek gerekir ki davalıların murisi Mürvet B., müvekkil de dahil olmak üzere dava konusu taşınmazlarda hak sahibi yasal mirasçı olan kardeşlerine karşı Tekirdağ Sulh Hukuk Mahkemesinin 1984/19 Esas sayılı dosyası ile ortaklığın giderilmesi davası açmıştır. Yargılaması devam ederken; Mürvet B. ile müvekkil Sait M. dava konusu taşınmazlara ilişkin 07/05/1984 tarihinde anlaşmışlar ve anlaşmanın içeriğine göre; Mürvet B. Tekirdağ Sulh Hukuk Mahkemesinin 1984/19 Esas sayılı dava konusu taşınmazları 700.000,00 TL karşılığında müvekkil Sait M.'ya satacak ve Mürvet B. da açmış olduğu ortaklığın giderilmesi davasından vazgeçecektir. İşbu anlaşma neticesinde 07/05/1984 tarihli anlaşmada ''Müvekkil Sait M.'nın dava konusu taşınmazların satış bedelini ödediği takdirde, Mürvet B. açmış olduğu ortaklığın giderilmesi davasından vazgeçecektir.'' ibaresi yer almaktadır. Müvekkil Sait M.'nun dava konusu taşınmazların satış bedelini ödediği hususu, Mürvet B.'ın açmış olduğu Tekirdağ Sulh Hukuk Mahkemesinin 1984/19 Esas sayılı dosyasında verilen vazgeçmeye dayalı ret kararından alenen anlaşılmaktadır. Müvekkil ve Mürvet B.'ın 07/05/1984 tarihli anlaşmayı kabul ederek dava konusu taşınmazlara ilişkin aralarındaki uyuşmazlığı sona erdirdiği, dava dosyasına sunulan Tekirdağ Sulh Hukuk Mahkemesinin 1984/19 Esas sayılı dosyasının karar ilamı ile sabittir.

2. Davalı taraf cevap dilekçesinde, işbu davaya dayanak teşkil eden 1984 tarihli anlaşma belgesinin resmi niteliğe haiz olmadığına istinaden tanık dinlenilmesine muvafakati olmadığını beyan etmişse de, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 202 ve 203. maddelerinde senetle ispat kuralının istisnaları düzenlenmiş, altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemlerin tanıkla ispat edilebileceği hüküm altına alınmıştır.

3. Yine yerel mahkemece 1984 tarihli anlaşmanın aslı mahkemesinden talep edilmiş ve aslının imha edildiğine dair cevap gelmiştir. HMK 203 1/e bendine göre "Bir senedin sahibi elinde beklenmeyen bir olay veya zorlayıcı bir nedenle yahut usulüne göre teslim edilen bir memur elinde veya noterlikte herhangi bir şekilde kaybolduğu kanısını kuvvetlendirecek delil veya emarelerin bulunması hâlinde de tanık dinlenebileceği" hüküm altına alınmıştır. Yargılama aşamasında dinlenen tanıkların beyanları incelendiğinde söz konusu gayrimenkule ilişkin anlaşmanın yapıldığı ve anlaşma uyarınca gerekli bedellerin ödendiği açıkça beyan edilmiştir. Söz konusu anlaşma metni ve senetlerin delil başlangıcı olduğu kabul edilerek dinlenen tanıkların delil başlangıçlarının içeriğini doğruladığı açıkça ortadadır.

4. 07/05/1984 tarihli anlaşmadaki mevcut imzanın muris Mürvet B.'a ait olmadığı iddiası ise 30/07/2020 tarihli bilirkişi raporu ile çürütülmüş, imzanın muris Mürvet B.'a ait olduğu rapor doğrultusunda ortaya çıkmıştır.

5. Bedeli ödenmek suretiyle satın alınan ve uzun yıllarıdır müvekkilin zilyetliğinde bulunan dava konusu gayrimenkullerin tapu kaydının iptali ile müvekkil adına tescil edilmesi gerekmektedir.

6. Yerel mahkemece tapu iptali ve tescil talebimizin reddine ve tazminat talebinin de kısmen kabulüne karar verilmiş olup hakkaniyete aykırı bir hüküm tesis etmiştir.

Belirtilen bu nedenlerle hükmün bozulmasını talep etmiştir.            

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilşkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Hemen belirtilmelidir ki; Türk Medeni Kanun'un 706. Borçlar Kanun'un 213 (Türk Borçlar Kanunu 237), 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26. maddesi ve Noterlik Kanun'un 60. maddesi hükümleri uyarınca tapuda kayıtlı olan taşınmazların resmi şekilde yapılmayan satışlarına hukukça değer verilemez ve mülkiyetin naklinin sebebini teşkil edemez. Bu husus, kamu düzeniyle ilgilidir ve re’sen gözetilir.

2. Resmi şekilde düzenlenmemiş olan ve geçerli olmayan tapulu taşınmaz satış sözleşmesine istinaden tapu iptali ve tescil talep edilemez. Taraflar geçersiz sözleşme nedeniyle verdiklerini haksız iktisap kuralları uyarınca geri isteyebilirler. Bu itibarla davacının resmi şekilde düzenlenmemiş geçersiz (şifahi) sözleşme nedeniyle tapu iptali ve tescil talep edemeyeceği gözetilmelidir.

3. Diğer taraftan; TMK m. 677/1 maddesi gereğince, terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır.

Mirasçılar arasında yapılan bu tür sözleşmeler yapıldıkları tarihten itibaren ifa (yerine getirme) olanağına sahiptirler. Alacaklı, yapıldığı tarihten itibaren bu sözleşmeye dayanarak, sözleşme gereğinin yerine getirilmesini miras payını devredenden isteyebilir ve ona karşı davayı açabilir. (TMK.m.677/1.fıkra). Taşınmazın elbirliği mülkiyetine tabi olması, bu isteğe engel oluşturmaz. Yalnızca, mirasçılar dışında üçüncü kişilere yapılan miras payının devri sözleşmeleri TMK'nın 677/2. (743 sayılı TMK'nın 612/2 ve 3. cümleleri) madde ve fıkrası uyarınca elbirliği mülkiyeti paylı mülkiyete dönüştürmedikçe (yani iştirak çözülmedikçe) üçüncü kişinin istekte bulunma olanağı yoktur. Çünkü iştirak çözülmedikçe sözleşmenin ifa (yerine getirme) olanağı bulunmamaktadır.

3. Değerlendirme

Yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; davacı ve davalıların murisi arasında 07.05.1984 tarihinde düzenlenen ''Anlaşma'' başlıklı sözleşme ile Mürvet B. ortaklığın giderilmesi davasına konu olan taşınmazlardaki paylarını 700.000,00 TL'ye satmaya ve 700.000,00 TL bedel için de 07.05.1984 ve 30.08.1984 tarihli iki senet ile ödenmesi kararlaştırılmıştır.

Yukarıda belirtildiği gibi dava konusu taşınmazlara ait tapu kayıtlarının tedavülleri ile getirtilerek taraflar arasındaki adi yazılı sözleşmenin düzenlendiği tarihte miras payı taksim sözleşmesi kapsamında olup olmadığı tespit edilmeli, Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda imza incelemesinde belgenin aslı üzerinden yapıldığı belirtildiğinden öncelikle davacının tapu iptali ve tescil talebi yönünden değerlendirme yapılarak bir karar verilmelidir.

Adi sözleşmenin miras payının devri niteliğinde olmadığı anlaşılması halinde davacı sözleşme konusu iki adet 350.000,00 TL'lik senetleri ibraz ederek ödediğini ispat ettiğinden tazminat isteminin tamamı yönünden kabulüne karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan                Üye                  Üye                 Üye                     Üye 
Hikmet Onat         Ayşe Tartıcı      Suat Arslan     Cengiz Balıkçı     Necmi Apaydın
                             Çevikbaş