EŞİN GEÇİMİNİN SAĞLANMAMASINA KARŞILIK DİĞER EŞİN DE EVE ALINMAMASI ORTAK KUSURU OLUŞTURUR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


28 Ağu
2017

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO       : 2017/2-1570
KARAR NO    : 2017/1057

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ          :
Alaşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ                    : 11/03/2014
NUMARASI             : 2014/43 - 2014/90
DAVACI                   : R.P. vekili Av. F.K.
DAVALI                   : Ş.P. vekili Av. R.Ş.B.

Taraflar arasındaki “boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Alaşehir 2. Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesince boşanma davasının kabulüne dair verilen 27.12.2012 gün ve 2011/315 E., 2012/286 K. sayılı kararının temyizen incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 18.09.2013 gün ve 2013/7801 E., 2013/21218 K. sayılı kararı ile:

"... 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı kadının tüm, davacı kocanın ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- Mahkemece, davacı koca ağır kusurlu kabul edilerek boşanmaya karar verilmiş ise de, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davacı kocanın birlik görevlerini yerine getirmediği buna karşılık davalı kadının ise evin kilidini değiştirerek davacı eşini eve almadığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Eşit kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata (TMK.m.174/1-2) karar verilemez. Hal böyleyken, boşanmaya neden olan olaylarda davacı kocanın ağır kusurlu kabul edilmesi ve hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı yararına maddi ve manevi tazminata (TMK.m.174/1-2) karar verilmesi doğru görülmemiştir..."

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma istemine ilişkindir.

Davacı vekili davalının müvekkiline sürekli hakaret ettiğini, müvekkilini hor gördüğünü, davacının köye gittiği bir gün davalının evin kapı kilidini değiştirdiğini ve davacıyı eve almadığını, barışmak için aracılarla davalının yanına giden müvekkiline hakaretler edilip evden kovulduğunu ileri sürerek boşanma kararı verilmesini talep etmiştir.

Davalı dava dilekçesinde belirtilen iddiaların yersiz olduğunu, 9 yıl boyunca davacının aşağılayıcı söz ve davranışlarına maruz kaldığını, zaman zaman şiddet gördüğünü, rahatsızlığının arttığı bir dönemde davacının kendisi ile ilgilenmeyip, hiçbir ihtiyacını karşılamadığını, evin kilidini bozuk olduğu için değiştirmek zorunda kaldığını belirterek davacının davasının reddine karar verilmesini, lehine maddi ve manevi tazminat ile nafakaya hükmedilmesini istemiştir.

Yerel mahkemece davacının kendisine ait bağımsız bir malvarlığı ve geliri olmasına karşın, gelirinin tamamını çocuklarına aktarmak suretiyle müşterek evin ve eşinin ihtiyaçlarını gidermediği, çocuklarının eline bakma şeklinde tabir edilebilecek bir yaşam sürdüğü ve eşini de bu şekilde yaşamaya zorladığı, davalının da bu koşullar altında müşterek evin bozuk olan kilidini eşinden habersiz olarak ve yakınlarının yardımı ile değiştirmek zorunda kaldığı, böylelikle davacının Türk Medeni Kanunu’nun 185. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirmediği ve bu suretle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında büyük oranda kusurlu olduğu davalının da yaşanan olaylardan sonra eşinin tüm iletişim kurma çabalarına karşın onunla görüşmeyi kabul etmeyerek ve onu yakınlarının da olduğu ortamdan kovmak suretiyle eşi olan davacıya oranla çok az da olsa kusurlu bulunduğu gerekçesiyle tarafların boşanmalarına karar verilmiş, davalı kadın lehine TMK’nın 174/1 ve 2. maddeleri gereğince 5.000 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminata ve TMK’nın 175. maddesi gereğince 300 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir.

Taraf vekillerinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen gerekçelerle kusur belirlemesi, maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) yönünden bozulmuştur.

Yerel Mahkemece önceki gerekçelerle direnilmiş; direnme kararını davacı (erkek) vekili temyize getirmiştir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davalı kadın yararına maddi ve manevi tazminata (TMK m. 174/1-2) hükmedilmesi gerekip gerekmediği noktasındadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun “maddi ve manevi tazminat” başlıklı 174. maddesi uyarınca; mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen “kusursuz” veya “daha az kusurlu” tarafın, kusuru bulunan taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği düzenlenmiştir. Buna göre davacı erkeğin tazminatla sorumlu tutulabilmesi için davalı kadının kusursuz ya da daha az kusurlu olması gerekir.

Somut olayda, dinlenen davalı kadın tanıklarının beyanları dikkate alındığında davacının eşinin geçimi için maddi destekte bulunmadığı, ihtiyaçlarını karşılama noktasında yetersiz kalarak bu görevi büyük ölçüde önceki evliliğinden olan çocuklarına bıraktığı, bu suretle evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirmeyerek kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Mahkeme ile Özel Daire arasında bu konuda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Ne var ki, dosya içerisinde yer alan Alaşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 13.07.2011 gün ve 2010/2.4 E., 2011/1.9 K. sayılı dava dosyasında kadın tarafından erkek aleyhine TMK’nın 197. maddesine dayalı bağımsız tedbir nafakası davası açıldığı, mahkemece “davacının (kadın) dava tarihinden önce müşterek evin kapısının kilidini değiştirerek davalıyı (erkek) eve almadığı, davalının eşi ile barışmak için tanık Ahmet ve tanık Halil İbrahim ile birlikte müşterek eve gittiklerinde davacının davalı eşini evden kovduğu, kadının ayrı yaşamada haklılığını kanıtlayamadığı” gerekçesiyle nafaka isteminin reddine karar verildiği ve bu kararın temyiz edilmeden kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda kadının müşterek evin kilidini değiştirerek eşini evden kovduğu şeklindeki kusur belirlemesi kadın yönünden kesin hüküm teşkil eder.

Gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların birinin kusurunu diğerinden baskın kabul etmek mümkün değildir.

Hal böyle olunca uyuşmazlığa konu davada tarafların eşit kusurlu olduğu dikkate alınarak davalı kadının maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, Özel Daire bozma ilamında belirtilen gerekçelerle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 31.05.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.