FAİZE FAİZ YÜRÜTME YASAĞININ KAMU DÜZENİ İLE İLGİLİ OLMASI SEBEBİYLE MAHKEMECE RESEN GÖZETİLMESİ GEREKİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


13 Nis
2022

Yazdır

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI

ESAS NO       : 2021/8555
KARAR NO    : 2022/448

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

Davacı Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Rektörlüğü ile davalılar Eren Atilla Ö., Hüseyin T., Lütfi Ö., Sulhiye Ö., dahili davalılar Mehmet Ö. mirasçıları: Seben Ayışıl Ö., Arda Hakan Ö., Ali Yaşar Ö. aralarındaki alacak davasına dair Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 14/07/2015 tarihli ve 2012/448 E. 2015/454 K. sayılı hükmün düzeltilerek onanması hakkında Dairemizce verilen 10/06/2021 tarihli ve 2021/2884 E. 2021/6343 K. sayılı karara karşı, davalılardan Eren Atilla Ö. vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.

Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y   K A R A R I

Davacı, davalılardan Eren Atilla Ö.'ün 19.07.1993 tarihinde KSÜ F.-E. Fakültesi M. Bölümü T. Ana Bilim Dalında araştırma görevlisi olarak göreve başladığını, Yüksek Öğretim Kurumunun Anayasa ve 2547 sayılı Kanundan aldığı yetki çerçevesinde davalı Eren Atilla'nın master ve doktora eğitimini yapmak üzere İngiltere ve Amerika'ya gönderildiğini, bu işlemlerden evvel Sakarya 5. Noterliğinden sadır davalı adına düzenlenmiş taahhütname alındığını, davalının eğitimini tamamlayamadığını diğer davalıların da ilgili taahhütnamede kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğunu belirterek davanın kabulü 38.734,29 Sterlin ile 57.546,00 Dolar ile toplam 10.822.586,000 TL (eski) yurt içi aylık giderinin % 50 fazla alacağın sarf tarihinden işleyecek % 30 yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş; hüküm, tarafların temyizi üzerine Yargıtay 18. Hukuk Dairesince bozulmuş; ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş olup, davalı Eren vekilince hükmün temyizi üzerine Dairemizin 2021/2884 E. 2021/6343 K. sayılı kararı ile düzeltilerek onanmış, bu sefer davalı Eren vekilince kararın düzeltilmesi istenmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, HUMK'nın 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirisine uygun olmayan davalı Eren'in aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme taleplerinin reddi gerekir.

2- Dava, zorunlu hizmet karşılığı alacağın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 2012/5994 E. 2012/8448 K. sayılı kararı ile ilk derece mahkemesi kararı "Dava, zorunlu hizmet karşılığı olan kurum alacağının tahsili istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 08.07.2006 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunan 5535 Sayılı "Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Yasa"nın 2. maddesi ile 2547 Sayılı Yüksek Öğretim Yasasına eklenen Geçici 53. madde hükmü ile 25.02.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunan 6111 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”un Geçici 4. maddesi hükümlerinin somut olayda değerlendirilip oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmek üzere" gerekçesiyle bozulmuştur. Bozma ilamına uyularak bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne, kefiller Lütfi ve Sülhiye'nin 12.835,55.-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu tutulmak kaydıyla 52.781,82.-TL'nin dava tarihinden geçerli yasal faizi ile birlikte davalı Atilla E.'den alınıp davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir. Ne var ki, 5535 Sayılı "Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Yasa"nın 2. maddesi ile 2547 Sayılı Yüksek Öğretim Yasasına eklenen Geçici 53. maddesinde gerekse 6111 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un Geçici 4. maddesinde açıkça “……kendilerine döviz olarak yapılmış olan her türlü masraflar için imzaladıkları yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi hükümleri dikkate alınmaksızın …” hükmü bulunmaktadır. 2547 sayılı kanunun 39. maddesi uyarınca yurt dışına görevlendirilenler ile geçici 53. maddenin birinci fıkrasında belirlenen durumda bulunanlardan aynı kanunun 33. maddesi uyarınca yurt dışında görevlendirilenler bakımından yurt içi maaşları ve cezai şartlar dikkate alınmayacaktır. Hal böyle olunca, yukarıdaki kanun hükümleri ve açıklamalara göre kefalet senedindeki %50 artırım şartı uygulanarak yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Kabule göre de, Türk Borçlar Kanunu’nun 121/3. maddesinde düzenlenen, uygulamada “faize faiz yürütme yasağı” olarak da bilinen, kamu düzeni ile ilgili olması sebebiyle mahkemece resen gözetilmesi gereken, ana para alacağına işlemiş faiz eklenmek suretiyle toplam alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi de doğru görülmemiştir.

Kararın bu nedenle bozulması gerekirken, zuhulen onanmasına karar verildiği bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 10.06.2021 tarihli 2021/2884 E. 2021/6343 K. sayılı düzelterek onama kararının kaldırılmasına ve mahkeme kararının bu yönden bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı Eren'in sair karar düzeltme itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 10.06.2021 tarihli 2021/2884 E. 2021/6343 K. sayılı düzelterek onama kararının kaldırılmasına ve mahkeme kararının davalı Eren yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 26/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan           Üye                Üye             Üye                       Üye
M. DUMAN      H. KANIK      E. ATEŞ       M. GÜRKANLI     F. TEMEL

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY    
11. Hukuk Dairesi

ESAS NO            : 2021/2316
KARAR NO         : 2022/5149

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ            : ÇAY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ                      : 03/12/2020
NUMARASI              : 2019/277 - 2020/507
DAVACI                    : Q.F.BANK A.Ş.
VEKİLİ                     : AV. F.D.
DAVALILAR            : 1- E.G.
                                   2- H.U.
                                       İ.G.MİRASÇILARI: 
                                   3- E.G.
                                   4 - N.G.
VEKİLİ                     : AV. A.K.Ö.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Çay Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 03.12.2020 tarih ve 2019/277 E. - 2020/507 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ayşe Yıldırım Dingil tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkili banka tarafından davalılardan Nuriye G.'a 11.10.2006 tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden kredi kullandırıldığını, diğer davalılar Hatice Uğurlu ve muris İsmail G.’ın da işbu kredi sözleşmesinin müşterek müteselsil kefilleri ve müşterek müteselsil borçluları olduğunu, davalıların borcu ödememeleri neticesinde hesabın kat edilerek hesap kat ihtarnamesi ve ekli hesap özetlerinin borçlulara gönderildiğini, borcun ödenmemesi üzerine tahsilde ve takipte tekerrüre sebebiyet vermemek kaydıyla, kredinin teminatını oluşturan taşınmaz bakımından ipoteğin paraya çevrilmesi ve ayrıca ilamsız icra takibi yoluyla iki takip başlatıldığını, başlatılan ilamsız icra takibinde ödeme emrine davalıların itiraz ettiklerini, davalıların itirazı ile duran icra takibinin devamını sağlamak için itirazın kaldırılması davası açıldığını, davanın kabulü ile itirazın kaldırılarak takibin devamına, davalıların %40 icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine karar verilmesine rağmen kararın temyizen bozulması üzerine mahkemece bozma kararına uyularak itirazın kaldırılması talepleri reddedilip bu defa müvekkili aleyhine %40 icra inkar tazminatına hükmedildiğini, itirazın kaldırılması talebinin reddi kararının maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceğini, müvekkili bankanın davalılardan alacaklı olduğunu, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip dosyasından rehin açığı belgesi de aldığını, ileri sürerek bu belgede belirtilen 76.056 TL bakiye borcun %52,80 oranında faiziyle davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalılar davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve dosya kapsamına göre; davacı banka ile davalı Nuriye G. arasında 11/10/2006 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, GKS 54. maddesinde temerrüt halinde bankanın akdi faizin %100 fazlası oranında temerrüt faizi talep etme hakkının bulunduğu düzenlemesinin mevcut olduğu, davacı bankanın akdi faiz oranının %26,40 olarak belirlendiği, bu durumda bu oranın %100 fazlası olan %52,80 oranında temerrüt faizi uygulanabileceği, yeniden hesaplama yapılması için dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, davalı asıl borçlunun, kat tarihindeki toplam kat edilmiş alacak miktarı ile temerrüt tarihinden takip tarihine kadar işlemiş temerrüt faizi toplamından 63.500,00 TL mahsup edildiğinde hesapta kalan ana para miktarının 46.419,77 TL olduğu, bu miktara da dava tarihine kadar işlemiş faiz oranı eklendiği takdirde davalı Nuriye G.'ın 63.290,58 TL miktarında davacı bankaya borçlu olduğu, davalının ipotekli taşınmazın satışından elde edilen bedelin öncelikle takip masrafları ve faizden mahsup edilerek hesaplamanın yapılmasında yerleşik yargı içtihatları gereğince hukuka aykırılık bulunmadığı, sözleşmede kefil olarak imzası bulunan İsmail G. ve Hatice Uğurlu'nun müşterek müteselsil kefil olup, kendi temerrütlerinin sonucundan kaynaklı sorumluluklarının kredi sözleşmesiyle belirlenen miktara kadar ve aynı borç miktarı üzerinden müteselsilen sorumlu oldukları dikkate alındığında, 08/02/2008 temerrüt tarihi itibariyle 35.000,00 TL sorumluluklarının bulunduğu, ipotekten ödenen miktar neticesinde sorumluluklarının 11.493,80 TL olacağı, ödeme tarihinden dava tarihine kadar işlemiş faiz ve bsmv toplamında 15.671,11 TL yönünden sorumluluklarının devam ettiği, davalıların davacı bankaya karşı borcunun bulunduğu sabit olduğundan Kapatılan Sultandağı İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/24 E. 2010/8 K. sayılı ilamı ile hükmedilen inkar tazminatının iptaline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, Nuriye G.'dan 63.290,58 TL'nin dava tarihi olan 13/10/2010'dan itibaren işleyecek %52,80 temerrüt faizi ile birlikte, davalılar Nazım G., Erdem G., Hatice Uğurlu için 15.671,11 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek %52,80 temerrüt faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, kapatılan Sultandağı İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2009/24 Esas ve 2010/8 Karar sayılı dosyasında davacı banka aleyhine hükmedilen inkar tazminatının iptaline, davalı tarafın süresinde talep edilmeyen icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve mahkemece Sultandağı İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2009/24 E.-2010/8 K. sayılı dosyasında davacı banka aleyhine hükmedilen inkar tazminatının iptaline karar verilmişse de 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 68/son maddesi “İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü hâlinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi hâlinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir. Borçlu, menfi tespit ve istirdat davası açarsa, yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa, hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar.” hükmü uyarınca Sultandağı İcra Hukuk Mahkemesince hükmedilmiş olan inkar tazminatının hükümsüz kalmasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talebidir. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporuyla Nuriye G.'ın 46.419,77 TL asıl alacak, 16.067,43 TL faiz ve 803,37 TL %5 vergi olmak üzere toplam 63.290,58 TL borçlu olduğu, davalı kefillerin ise, 11.493,98 TL ana para, 3.978,99 TL işlemiş faiz ve 198,92 TL %5 vergi olmak üzere 15.671,11 TL'den sorumlu oldukları tespit edilmiştir. Mahkemece de içerisinde faiz de bulunan bu toplam miktar üzerinden faize faiz yürütülecek şekilde, davanın kısmen kabulü ile Nuriye G.'dan 63.290,58 TL'nin dava tarihi 13/10/2010'dan itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte, davalılar Nazım G., Erdem G., Hatice Uğurlu’dan asıl alacak ve asıl alacağa dava tarihine kadar işlemiş olan faizin toplamı olan 15.671,11 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir. Ancak, mahkemece asıl alacağa işlemiş faiz eklenerek oluşan alacağa bir kez daha dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmek suretiyle (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 104. maddesi), 6098 sayılı TBK'nin 121/son maddesinde belirtilen ve kısaca “faize faiz işletilmesi yasağı” şeklinde ifade edilebilecek emredici nitelikteki düzenlemeye aykırı olarak karar verilmesi doğru olmamış, bu nedenle mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte belirtilen sebeplerle hükmün temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davalılara iadesine, 22/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan Vekili       Üye                   Üye                    Üye                 Üye 
Ali ORHAN           Dr. A. ASLAN    D. İ. TOROS      M. CEBECİ     M. TUNÇ