HACİZ İLE İLK SATIŞ TALEBİ VE İKİNCİ İHALE İLE TEKRAR SATIŞ TALEBİ ARASINDA GEÇEN SÜRE AÇISINDAN HACİZ DÜŞMEMİŞTİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


11 Eyl
2021

Yazdır

T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2021/1245
KARAR NO    : 2021/3072

TÜRK MİLLETİ ADINA

KARAR

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ              : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
TARİHİ                        : 11/10/2018
NUMARASI                : 2017/1908 - 2018/1600
İLK DERECE
MAHKEMESİ             : 
İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                       : 30/05/2017
NUMARASI                : 2016/88 - 2017/210
DAVACI                      : G. Finansal Kiralama A.Ş
DAVALI                       : V.T. Vek. Av. F.B.Ö.

Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

- K A R A R -

Davacı vekili, davalının takibi sırasında açılan tasarrufun iptali davasında verilen ihtiyati haczin, davanın kabulüyle kesin hacze dönüştüğünü, bu tarihten itibaren kanunda belirtilen sürelerde satış talep edilmediğinden davalının haczinin düştüğünü, ayrıca borçludan gerçek bir alacağı bulunmadığını ileri sürerek, sıra cetvelinin iptaliyle sıra cetvelinde davalıya ayrılan payın müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, süresinde satış talebinde bulunduklarını ancak, birinci ve ikinci ihalede alıcı çıkmadığından satış talebinin düştüğünü, bundan sonra satış isteme süresinin yeniden başladığını, taşınmazın devrinden sonra tesis edilen ipoteğe konu alacağın, tasarrufun iptali davası davacısının alacağına bir önceliği bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İlk derece mahkemesince, davalının alacağının, davacının ipotek tarihinden önce doğduğu, ipoteğin, sıra cetvelinde tasarrufun iptali davası lehine sonuçlanan alacaklıya, ipotek ve sonraki haciz sahibi alacaklılardan önce ödemesi yapılması gerektiği, davalının süresinde satış talebinde bulunduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 11.10.2018 tarih ve 2017/1908 E., 2018/1600 K. sayılı ilamıyla, davalının alacağına ilişkin olarak tasarrufun iptali davasında verilen ihtiyati haczin, davanın kabulü ile 23.09.2010 tarihinde kesin hacze dönüştüğü, haciz tarihinde yürürlükte bulunan İİK'nın 106. maddesi hükmü uyarınca, taşınmazların satışının iki yıl içinde istenmesi gerektiği, satış talebinin 106. ve 110. maddelerde öngörülen süreler içinde olup olmadığının re'sen gözetilmesi gerektiği, satış talebinin bu sürelerden sonra olması halinde, satış isteme süresinin hesaplanmasında herhangi bir nedenle sürenin durması halinde, sürenin kalan yerden hesaplanacağı, bir diğer ifade ile sürenin hesabında zaman aşımının kesilmesine benzer bir uygulama yapılmayıp, durmaya ilişkin yöntemin izlenmesi ve iki yıllık sürenin yeni baştan değil, kaldığı yerden hesaplanması gerektiği, somut olayda, davalının alacaklı bulunduğu icra dosyasında, süresinde satış istenmemesi nedeniyle haczin düştüğü, bu nedenle sıra cetvelinde davalıya pay ayrılmaması gerektiği, icra müdürlüğünce satış isteme süresi hatalı hesap edilerek davalıya pay ayrılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında karar verilmesine, buna göre; davanın kabulü ile sıra cetvelinde davalıya ayrılan payın, yargılama giderleri de dahil olmak üzere davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava, sıra cetveline karşı itiraz davasıdır.

Haciz tarihi itibariyle uygulanması gereken İİK'nun 106. maddesi hükmüne göre; “Alacaklı, haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren nihayet bir sene içinde ve taşınmaz ise nihayet iki sene içinde satılmasını isteyebilir.” İİK'nun 110. maddesinde ise; “Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya talep geri alınıpta bu müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar “ düzenlemesi yer almaktadır.

Yine İİK’nın 129/son maddesinde “… İkinci ihalede, alıcı çıkmazsa veya bu maddede yazılı şartlar gerçekleşmezse satış talebi düşer.” düzenlemesine yer verilmiştir.

Bu durumda; ilk haciz tarihi ile satış talebi tarihi arasında geçen süreye, ihalede alıcı çıkmaması halinde, ihalenin düştüğü tarihten şikayetçinin tekrar satış istediği tarihe kadar geçen süre eklenerek, bu sürenin haciz tarihi itibariyle taşınmaz haczi için geçerli olan 2 yıllık süre içerisinde olması halinde haczin düştüğünden bahsedilemez. (Emsal 23. HD. 23.11.2020 tarih ve 2017/116 E., 2020/3728 K. sayılı ilamı)

Somut olayda; davalının alacağı temlik aldığı Eda Ö. tarafından açılan tasarrufun iptali davasında, bedeli paylaşıma konu taşınmazın tapu kaydına ihtiyati haciz değil, ihtiyati tedbir şerhi konulmuş olup, tasarrufun iptali davasının kabul edildiği 23.09.2010 tarihinin kesin haciz tarihi olarak kabulü doğru olmamıştır. Ne var ki, davalı alacaklının takip dosyasında, bedeli paylaşıma konu taşınmaza bundan sonra 26.10.2010 tarihinde haciz konulmuş olup 12.04.2011 tarihinde avansı yatırılarak satış talep edilmiş, 13.06.2011 tarihli ikinci ihalede alıcı çıkmaması nedeniyle satış talebi düşmüştür. Davalı bunun üzerine tekrar avansını yatırarak 16.10.2012 tarihinde satış talebinde bulunmuştur. Haciz tarihi ile ilk satış talep tarihi arasında geçen süre (5 ay 17 gün) ve ikinci ihale tarihi ile tekrar satış talep edilen tarih arasında geçen süre (16 ay 3 gün) dikkate alındığında, davalının haczinin düştüğünden bahsedilemez. Bu durumda, bölge adliye mahkemesince, davacı vekilinin diğer istinaf itirazları da incelenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

Açıklanan bu nedenlerle, bölge adliye mahkemesi kararı doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi kararı usul ve yasaya aykırı görüldüğünden, davalı yararına BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 29.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan         Üye                    Üye                   Üye               Üye
M. KIYAK      B. AYDOĞAN    Ö. KIZILKAYA   M. AKSU      M. ÖZDEMİR

BİLGİ :
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 29.06.2021 tarihli kararında "(Emsal 23. HD. 23.11.2020 tarih ve 2017/116 E., 2020/3728 K. sayılı ilamı)" şeklinde adı geçen Yargıtay 23. Hukuk Dairesi'nin ilgili kararının doğru şekildeki künyesi (2017/116 E. - 2020/3738 K.) şeklindedir. İlgili karar aşağıda aynı yönde karar olarak sunulmuştur. Ayrıca kararın orijinalinde, ilk derece mahkemesi İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesi olarak yazılmıştır.

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
23. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2017/116
KARAR NO    : 2020/3738

TÜRK MİLLETİ ADINA

KARAR

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ              : Kayseri 1. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                        : 24/11/2015
NUMARASI                 : 2015/839 - 2015/857
ŞİKAYETÇİ                 : Y.G.K. Vek. Av. İ.B.Ş.
ŞİKAYET OLUNAN    : B. Su ve Su Ürünleri Turz. Nak. San. Tic. Ltd. Şti.

Taraflar arasındaki şikayetin yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

- K A R A R -

Şikayetçi vekili, müvekkili tarafından Kayseri 4. İcra Müdürlüğünün 2011/6.43 Esas sayılı dosyası ile şikayet olunan borçlu hakkında icra takibi başlatıldığını, borçluya ait taşınmazın 29.06.2012 tarihinde ihalesinin yapıldığını ve alıcı çıkmadığından satışın düştüğünü, taşınmazın tekrar satışının talep edildiğini ve satış avansı yatırılarak haczin düşmesinin engellediğini, dosyanın sıra cetveli yapılması için Kayseri İcra Müdürlüğüne gönderildiğini, iptali istenen Kayseri 4. İcra Müdürlüğünün 16.11.2015 tarihli yazısında, haczin yenilenmesinin ilk hacizden vazgeçme anlamına geldiğinden 14.11.2011 tarihli hacizden vazgeçmiş sayılmasına ve cari (geçerli) haczin, mevcut satış avansı da dikkate alınarak 30.10.2013 tarihi olduğunun kabulüne yönelik icra müdürlüğü işlemlerinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, işlemin iptalini talep etmiştir.

Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; alacaklı şikayetçi tarafından haczin yenilenmesi talebinin ilk hacizden vazgeçme anlamına geldiğinden icra müdürlüğü işleminde bir usulsüzlük olmadığı gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir.

Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir.

İİK’nın 129/son maddesinde “… İkinci ihalede, alıcı çıkmazsa veya bu maddede yazılı şartlar gerçekleşmezse satış talebi düşer.” düzenlemesine yer verilmiştir.

Bu durumda; ilk haciz tarihi ile satış talebi tarihi arasında geçen süreye, ihalede alıcı çıkmaması halinde, ihalenin düştüğü tarihten şikayetçinin tekrar satış istediği tarihe kadar geçen süre eklenerek, bu sürenin haciz tarihi itibariyle taşınmaz haczi için geçerli olan 2 yıllık süre içerisinde olması halinde haczin düştüğünden bahsedilemez.

Somut olayda; ilk haciz tarihi 14.11.2011, ilk satış isteme tarihi 30.04.2012 ve alıcı çıkmayan ihale tarihinin ise 29.06.2012 olması dikkate alındığında, şikayetçinin 02.05.2013 tarihinde yeniden satış talep etmesi karşısında, ihale öncesi ve ihaleden sonra satış talep edilen tarihe göre şikayetçinin haczinin düştüğünden bahsedilemeyecektir. Bu husus göz ardı edilerek şikayetin reddine karar verilmesi doğru değildir.

Sıra cetveline şikayet başvurularında şikayet nedeniyle hakları etkilenecek olan alacaklılara husumet yöneltilmesi gerekir. Şikayetçi tarafından bu husus atlanmış olsa dahi mahkemece bu alacaklılara davetiye çıkartılarak taraf teşkili sağlanmalı ve yargılamaya bu şekilde devam edilmelidir. Mahkemece bu hususa riayet edilmemesi de doğru görülmemiş kararın bu gerekçelerle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün şikayetçi yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan       Üye                    Üye                  Üye             Üye
M. KIYAK    Ö. KIZILKAYA    M. COŞKUN    F. AKYÜZ   M. ÖZDEMİR