HACZİN KALDIRILMASI İÇİN KABUL EDİLEN USULSÜZ TEBLİĞE İLİŞKİN ŞİKAYETİN KESİNLEŞMESİNE GEREK YOKTUR.
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/8563
KARAR NO : 2020/5245
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 28/03/2019
NUMARASI : 2018/2594 - 2019/891
DAVACILAR : BORÇLU : A.G.
DAVALI : ALACAKLI : H.A.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi Burcu Dölek tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlu hakkında genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi yapıldığı, örnek 7 nolu ödeme emrinin borçluya 03.04.2018 tarihinde tebliğ edildiği ve borçluya ait banka hesapları ile taşınmazlarına haciz konulduğu, borçlunun ise icra mahkemesine yaptığı başvuruda, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü hususunda şikayette bulunduğunu ve ödeme emri tebliğ tarihinin 18/05/2018 tarihi olarak düzeltildiğini, itirazı üzerine takibin durduğunu ve hacizlerin kaldırıldığını ancak alacaklı vekilinin talebi üzerine banka hesapları ile taşınmazlarına yeniden konulan hacizlerin kaldırılması talebinin icra müdürlüğünce usulsüz tebligat şikayetinin kabul kararının kesinleşmediği gerekçesi ile reddedildiğini ileri sürerek usul ve yasaya aykırı icra müdürlüğünün 13/09/2018 tarihli kararının iptali ile hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği, ilk derece mahkemesince; şikayetin kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği, kararın alacaklı vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile hacizlerin geçerli olup olmadığının usulsüz tebligat şikayetinin kabul kararının kesinleşmiş olmasına bağlı olduğu gerekçesi ile şikayetin reddine hükmedildiği, kararın borçlu vekili tarafından temyiz edildiği görülmektedir.
İİK'nun 37. maddesi; "İcra emrinde yazılı müddet geçtiği halde borcunu ödemeyenlerin malları haczolunur yahut borçlu iflasa tabi eşhastan olupta alacaklı isterse yetkili ticaret mahkemesince iflasına karar verilir" hükmünü amirdir.
İİK.'nun 78. maddesi gereğince, takibin şekline göre, borçluya ödeme emri tebliğ edilip, ödeme emrindeki müddet geçtikten sonra alacaklı haciz talep edebilir.
Tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ve dolayısıyla tebliğ tarihinin düzeltilmesi durumunda, haciz uygulamasına başlanacağı tarih, mal beyanında bulunma tarihi veya varsa kesinleşmeden önce konulan hacizlerin kaldırılabileceği nedenleriyle borçlunun şikayette hukuki yararı vardır (HGK'nun 27.06.2001 tarih ve 2001/12-543 E. - 2001/560 K. sayılı kararı).
Kural olarak icra mahkemesi kararlarının uygulanması için kesinleşmesi gerekmez. İcra Mahkemesi kararları verildikleri tarih itibariyle hüküm ve sonuç doğurur. Ayrıca usulsüz tebligat şikayetlerine ilişkin kararların infazı için kesinleşmesi gerektiğine dair özel yasal bir düzenleme de bulunmamaktadır.
Somut olayda; mahkemece, borçlunun aynı mahkemenin 2018/301 E. - 2018/432 K. sayılı dosyasında ödeme emri tebligatının usulsüzlüğüne yönelik olarak şikayette bulunduğu, bu dosyada şikayetin kabulü ile tebliğ tarihinin 18/05/2018 tarihi olarak düzeltilmesine karar verildiğine göre, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olması nedeniyle takip kesinleşmeyeceğinden, bu tarihten önceki hacizlerin hükümsüz kaldığının kabulü gerekir. Ödeme ve icra emrinde belirtilen ödeme süresi geçmedikçe, alacaklı tarafça haciz istenemeyeceği gibi, bu koşullar oluşmadan önce konulan hacizler de geçersizdir.
Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi kararında Dairemizin bazı içtihatlarına atıfta bulunulmuş ise de, Dairemizin istikrarlı uygulamalarına göre icra mahkemesi kararlarının uygulanması yönünden, kararın kesinleşmesinin gerekmediği, usulsüz tebligat şikayetinin de bu kapsamda olduğu; Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen farklı yöndeki kararların ya somut olayın özelliğinden ya da temyiz edenin sıfatından kaynaklanmış olabileceği anlaşılmakla; henüz haciz isteme hakkı doğmadan borçlunun malvarlığına ve 3. kişilerdeki alacaklarına yönelik olarak gerçekleştirilen hacizlerin yasal dayanağı kalmadığından, takibin kesinleşmesinden önce uygulanan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince, alacaklı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 28.03.2019 tarih ve 2018/2594 E. - 2019/891 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22/06/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
A. TUNCAL B. AZMAN M. T. UYAR S. MUTTA İ. YAVUZ
İÇTİHAT YORUMU : Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2014-2017 yılları arasında, haciz, ödeme emri tebliğ tarihine göre takibin kesinleşmesinden sonraya ilişkin ise usulsüz tebligat şikayeti nedeniyle düzeltilen tebliğ tarihine göre takip kesinleşmediği için haczin de geçerli olmayacağının söylenebilmesi için tebligat usulsüzlüğü şikayetinin kabulüne dair kararın kesinleşmiş olmasına bağlı olduğu görüşündeydi.
“… Somut olayda haciz, ödeme emri tebliğ tarihine göre takibin kesinleşmesinden sonraya ilişkindir. Ancak usulsüz tebligat şikayeti nedeniyle düzeltilen tebliğ tarihine göre takip kesinleşmediği için haczin de geçerli olmayacağının söylenebilmesi, tebligat usulsüzlüğü şikayetinin kabulüne dair kararın kesinleşmiş olmasına bağlıdır. Bu durumda mahkemece usulsüz tebligat şikayetine konu olan aynı mahkemenin 2013/168-171 sayılı dava dosyasının sonucu beklenip, kararın kesinleşmiş durumu nazara alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.” (Y. 12. HD. 11.03.2014, 4357/6802 sayılı Kararı)
“… Somut olayda haciz, ödeme emri tebliğ tarihine göre takibin kesinleşmesinden sonraya ilişkindir. Ancak usulsüz tebligat şikayeti nedeniyle düzeltilen tebliğ tarihine göre takip kesinleşmediği için haczin de geçerli olmayacağının söylenebilmesi, tebligat usulsüzlüğü şikayetinin kabulüne dair kararın kesinleşmiş olmasına bağlıdır. Bu durumda mahkemece usulsüz tebligat şikayetine konu olan aynı mahkemenin 2013/99-166 sayılı dava dosyasının sonucu beklenip, kararın kesinleşme durumu nazara alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla alacaklının karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.” (Y. 12. HD. 15.05.2014, 12004/14533 sayılı Kararı)
“… Somut olayda haciz, şikayete konu ödeme emrinin tebliğ tarihine göre takibin kesinleşmesinden sonrasına ilişkindir. Ancak, usulsüz tebligat şikayeti nedeniyle haczin geçerli olup olmayacağı, tebligat usulsüzlüğü şikayeti üzerine verilen kararın kesinleşmiş olmasına bağlıdır.
Bu durumda, mahkemece usulsüz tebligat şikayetine konu olan aynı mahkemenin 2015/90 E. - 2016/8 K. sayılı dosyasında verilen kararın kesinleşmesi beklenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.” (Y. 12. HD. 24.04.2017, 2016/14697 E. - 2017/6235 K.)
BİLGİ : Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 22 Haziran 2020 tarihinde içtihat değişikliğine giderek "daha önceki görüşümüzden dönülerek" veya "içtihat değişikliğine gidilerek" ifadelerini kullanmadan tespit edebildiğimiz kadarı ile 22 Haziran 2020 tarihinden itibaren yerleşik içtihatlarından dönerek “haczin kaldırılması için kabul edilen usulsüz tebliğe ilişkin şikayetin kesinleşmesine gerek yoktur" görüşünü benimsemiştir. Her ne kadar, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun m. 15/3 hükmü gereği, Yargıtay dairelerinden biri; yerleşmiş içtihadından dönmek isterse Yargıtay Hukuk Genel Kurulu veya Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na başvurması gerekiyor ise de, günümüz koşullarında Yargıtay’ın iş yükü nedeni ile ilgili hüküm uygulanamaz duruma gelmiştir. İsviçre Federal Mahkemesi ve Almanya Federal Mahkemesi, önceki görüşünden dönerek içtihat değişikliğine gittiğinde hukukî güvenlik ve istikrar ilkeleri gereği, internet sitelerinde bu değişikliği basın bülteni şeklinde ivedilikle paylaşmaktadır. En azından olması gereken, Yargıtay’ın da, basın bülteninde içtihat değişikliklerini ivedilikle paylaşması gerektiği kanaatindeyiz.
AYNI YÖNDE KARAR:
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/5833
KARAR NO : 2021/2421
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 22/06/2020
NUMARASI : 2019/1688 - 2020/870
DAVACILAR : Alacaklı : U. Tekstil San. Tic. Ltd. Şti.
DAVALI : Borçlı : S. Tekstil İnş. Ltd. Şti.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi Hilal Kocabey tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde alacaklının icra mahkemesine başvurusunda; borçlunun şikayeti üzerine Mersin 4. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 29.12.2018 tarihli 2018/2.4 E. - 2018/7.6 K. Sayılı kararı ile ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verildiğini, mahkeme kararı kesinleşmeden Mersin 7. İcra Müdürlüğü' nün 01.03.2019 tarihli işlemi ile hacizlerin kaldırıldığını, hüküm kesinleşmeden hacizlerin kaldırılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek icra müdürlüğü işleminin iptali ile hacizlerin mahkeme kararı kesinleşene kadar tekrar konulmasını talep ettiği, mahkemece şikayetin kabulü ile icra müdürlüğü işleminin iptaline hükmedildiği, borçlunun istinaf talebi üzerine bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, kararın borçlu yanca temyiz edildiği görülmektedir.
İİK'nun 37. maddesi; "İcra emrinde yazılı müddet geçtiği halde borcunu ödemeyenlerin malları haczolunur yahut borçlu iflasa tabi eşhastan olupta alacaklı isterse yetkili ticaret mahkemesince iflasına karar verilir" hükmünü amirdir.
Aynı şekilde İİK.'nun 78. maddesi gereğince, takibin şekline göre, borçluya ödeme emri tebliğ edilip, ödeme emrindeki müddet geçtikten sonra alacaklı haciz talep edebilir.
Tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ve dolayısıyla tebliğ tarihinin düzeltilmesi durumunda, haciz uygulamasının başlayacağı tarih ile mal beyanında bulunma tarihinin değişebileceği veya varsa kesinleşmeden önce konulan hacizlerin kaldırılabileceği nedenle borçlunun şikayette hukuki yararı vardır (HGK'nun 27.06.2001 tarih ve 2001/12-543 E. - 2001/560 K. sayılı kararı).
Kural olarak icra mahkemesi kararlarının uygulanması için kesinleşme gerekmez. İcra Mahkemesi kararları verildikleri tarih itibariyle hüküm ve sonuç doğurur. Ayrıca usulsüz tebligat şikayetine ilişkin kararın infazı için kesinleşmesi gerektiğine dair özel bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır.
Somut olayda ilk derece mahkemesince; "...borçlunun Mersin 4. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2018/2.4 E. - 2018/7.6 K. sayılı dosyasında ödeme emri tebligatının usulsüzlüğüne yönelik olarak şikayette bulunduğu ve bu dosyada şikayetin kabulü ile tebliğ tarihinin 25.04.2018 tarihi olarak düzeltilmesine karar verildiği, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olması nedeniyle takip kesinleşmeyeceğinden, bu tarihten önceki hacizlerin hükümsüz kaldığının kabulü gerektiği yönünde karar verilmiş ise de bu kararın henüz kesinleşmediği, tebligat usulsüzlüğüne ilişkin mahkeme kararı kesinleşmeden icra edilemeyeceği, dolayısıyla şikayete konu hacizlerin kaldırılmasına yönelik icra memurluğu işleminin yerinde olmadığından...." bahisle 01/03/2019 tarihli icra müdürlüğü işleminin iptaline karar verildiği, borçlunun istinaf başvurusunun ise Bölge Adliye Mahkemesince aynı gerekçeyle esastan reddedildiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında Dairemizin bir içtihadına atıfta bulunulmuş ise de, Dairemizin yerleşik ve istikrarlı uygulamalarına göre icra mahkemesi kararlarının uygulanması yönünden kararın kesinleşmesinin gerekmediği, usulsüz tebligat şikayetinin de bu kapsamda olduğu, mahkeme kararında belirtilen farklı yöndeki kararın ya somut olayın özelliğinden ya da temyiz edenin sıfatından kaynaklanmış olabileceği görülmekle, henüz haciz isteme hakkı doğmadan borçlunun malvarlığına yönelik olarak gerçekleştirilen hacizlerin yasal dayanağı kalmadığından, takibin kesinleşmesinden önce uygulanan hacizlerin kaldırılmasına ilişkin icra memurluğu kararı yerindedir.
O halde mahkemece, yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, istinaf talebinin esastan reddine ilişkin Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi'nin 22.06.2020 tarih ve 2019/1688 E. - 2020/870 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA ve Mersin 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 28.04.2019 tarih ve 2019/178 E. - 2019/194 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin de, Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 03/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
A. TUNCAL G. HEYBET S. MUTTA İ. YAVUZ A. AYAN
HACZİN KALDIRILMASI İÇİN KABUL EDİLEN USULSÜZ TEBLİĞE İLİŞKİN ŞİKAYETİN KESİNLEŞMESİNE GEREK YOKTUR.
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/8563
KARAR NO : 2020/5245
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 28/03/2019
NUMARASI : 2018/2594 - 2019/891
DAVACILAR : BORÇLU : A.G.
DAVALI : ALACAKLI : H.A.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi Burcu Dölek tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlu hakkında genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi yapıldığı, örnek 7 nolu ödeme emrinin borçluya 03.04.2018 tarihinde tebliğ edildiği ve borçluya ait banka hesapları ile taşınmazlarına haciz konulduğu, borçlunun ise icra mahkemesine yaptığı başvuruda, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü hususunda şikayette bulunduğunu ve ödeme emri tebliğ tarihinin 18/05/2018 tarihi olarak düzeltildiğini, itirazı üzerine takibin durduğunu ve hacizlerin kaldırıldığını ancak alacaklı vekilinin talebi üzerine banka hesapları ile taşınmazlarına yeniden konulan hacizlerin kaldırılması talebinin icra müdürlüğünce usulsüz tebligat şikayetinin kabul kararının kesinleşmediği gerekçesi ile reddedildiğini ileri sürerek usul ve yasaya aykırı icra müdürlüğünün 13/09/2018 tarihli kararının iptali ile hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği, ilk derece mahkemesince; şikayetin kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği, kararın alacaklı vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile hacizlerin geçerli olup olmadığının usulsüz tebligat şikayetinin kabul kararının kesinleşmiş olmasına bağlı olduğu gerekçesi ile şikayetin reddine hükmedildiği, kararın borçlu vekili tarafından temyiz edildiği görülmektedir.
İİK'nun 37. maddesi; "İcra emrinde yazılı müddet geçtiği halde borcunu ödemeyenlerin malları haczolunur yahut borçlu iflasa tabi eşhastan olupta alacaklı isterse yetkili ticaret mahkemesince iflasına karar verilir" hükmünü amirdir.
İİK.'nun 78. maddesi gereğince, takibin şekline göre, borçluya ödeme emri tebliğ edilip, ödeme emrindeki müddet geçtikten sonra alacaklı haciz talep edebilir.
Tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ve dolayısıyla tebliğ tarihinin düzeltilmesi durumunda, haciz uygulamasına başlanacağı tarih, mal beyanında bulunma tarihi veya varsa kesinleşmeden önce konulan hacizlerin kaldırılabileceği nedenleriyle borçlunun şikayette hukuki yararı vardır (HGK'nun 27.06.2001 tarih ve 2001/12-543 E. - 2001/560 K. sayılı kararı).
Kural olarak icra mahkemesi kararlarının uygulanması için kesinleşmesi gerekmez. İcra Mahkemesi kararları verildikleri tarih itibariyle hüküm ve sonuç doğurur. Ayrıca usulsüz tebligat şikayetlerine ilişkin kararların infazı için kesinleşmesi gerektiğine dair özel yasal bir düzenleme de bulunmamaktadır.
Somut olayda; mahkemece, borçlunun aynı mahkemenin 2018/301 E. - 2018/432 K. sayılı dosyasında ödeme emri tebligatının usulsüzlüğüne yönelik olarak şikayette bulunduğu, bu dosyada şikayetin kabulü ile tebliğ tarihinin 18/05/2018 tarihi olarak düzeltilmesine karar verildiğine göre, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olması nedeniyle takip kesinleşmeyeceğinden, bu tarihten önceki hacizlerin hükümsüz kaldığının kabulü gerekir. Ödeme ve icra emrinde belirtilen ödeme süresi geçmedikçe, alacaklı tarafça haciz istenemeyeceği gibi, bu koşullar oluşmadan önce konulan hacizler de geçersizdir.
Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi kararında Dairemizin bazı içtihatlarına atıfta bulunulmuş ise de, Dairemizin istikrarlı uygulamalarına göre icra mahkemesi kararlarının uygulanması yönünden, kararın kesinleşmesinin gerekmediği, usulsüz tebligat şikayetinin de bu kapsamda olduğu; Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen farklı yöndeki kararların ya somut olayın özelliğinden ya da temyiz edenin sıfatından kaynaklanmış olabileceği anlaşılmakla; henüz haciz isteme hakkı doğmadan borçlunun malvarlığına ve 3. kişilerdeki alacaklarına yönelik olarak gerçekleştirilen hacizlerin yasal dayanağı kalmadığından, takibin kesinleşmesinden önce uygulanan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince, alacaklı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 28.03.2019 tarih ve 2018/2594 E. - 2019/891 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22/06/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
A. TUNCAL B. AZMAN M. T. UYAR S. MUTTA İ. YAVUZ
İÇTİHAT YORUMU : Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2014-2017 yılları arasında, haciz, ödeme emri tebliğ tarihine göre takibin kesinleşmesinden sonraya ilişkin ise usulsüz tebligat şikayeti nedeniyle düzeltilen tebliğ tarihine göre takip kesinleşmediği için haczin de geçerli olmayacağının söylenebilmesi için tebligat usulsüzlüğü şikayetinin kabulüne dair kararın kesinleşmiş olmasına bağlı olduğu görüşündeydi.
“… Somut olayda haciz, ödeme emri tebliğ tarihine göre takibin kesinleşmesinden sonraya ilişkindir. Ancak usulsüz tebligat şikayeti nedeniyle düzeltilen tebliğ tarihine göre takip kesinleşmediği için haczin de geçerli olmayacağının söylenebilmesi, tebligat usulsüzlüğü şikayetinin kabulüne dair kararın kesinleşmiş olmasına bağlıdır. Bu durumda mahkemece usulsüz tebligat şikayetine konu olan aynı mahkemenin 2013/168-171 sayılı dava dosyasının sonucu beklenip, kararın kesinleşmiş durumu nazara alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.” (Y. 12. HD. 11.03.2014, 4357/6802 sayılı Kararı)
“… Somut olayda haciz, ödeme emri tebliğ tarihine göre takibin kesinleşmesinden sonraya ilişkindir. Ancak usulsüz tebligat şikayeti nedeniyle düzeltilen tebliğ tarihine göre takip kesinleşmediği için haczin de geçerli olmayacağının söylenebilmesi, tebligat usulsüzlüğü şikayetinin kabulüne dair kararın kesinleşmiş olmasına bağlıdır. Bu durumda mahkemece usulsüz tebligat şikayetine konu olan aynı mahkemenin 2013/99-166 sayılı dava dosyasının sonucu beklenip, kararın kesinleşme durumu nazara alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla alacaklının karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.” (Y. 12. HD. 15.05.2014, 12004/14533 sayılı Kararı)
“… Somut olayda haciz, şikayete konu ödeme emrinin tebliğ tarihine göre takibin kesinleşmesinden sonrasına ilişkindir. Ancak, usulsüz tebligat şikayeti nedeniyle haczin geçerli olup olmayacağı, tebligat usulsüzlüğü şikayeti üzerine verilen kararın kesinleşmiş olmasına bağlıdır.
Bu durumda, mahkemece usulsüz tebligat şikayetine konu olan aynı mahkemenin 2015/90 E. - 2016/8 K. sayılı dosyasında verilen kararın kesinleşmesi beklenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.” (Y. 12. HD. 24.04.2017, 2016/14697 E. - 2017/6235 K.)
BİLGİ : Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 22 Haziran 2020 tarihinde içtihat değişikliğine giderek "daha önceki görüşümüzden dönülerek" veya "içtihat değişikliğine gidilerek" ifadelerini kullanmadan tespit edebildiğimiz kadarı ile 22 Haziran 2020 tarihinden itibaren yerleşik içtihatlarından dönerek “haczin kaldırılması için kabul edilen usulsüz tebliğe ilişkin şikayetin kesinleşmesine gerek yoktur" görüşünü benimsemiştir. Her ne kadar, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun m. 15/3 hükmü gereği, Yargıtay dairelerinden biri; yerleşmiş içtihadından dönmek isterse Yargıtay Hukuk Genel Kurulu veya Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na başvurması gerekiyor ise de, günümüz koşullarında Yargıtay’ın iş yükü nedeni ile ilgili hüküm uygulanamaz duruma gelmiştir. İsviçre Federal Mahkemesi ve Almanya Federal Mahkemesi, önceki görüşünden dönerek içtihat değişikliğine gittiğinde hukukî güvenlik ve istikrar ilkeleri gereği, internet sitelerinde bu değişikliği basın bülteni şeklinde ivedilikle paylaşmaktadır. En azından olması gereken, Yargıtay’ın da, basın bülteninde içtihat değişikliklerini ivedilikle paylaşması gerektiği kanaatindeyiz.
AYNI YÖNDE KARAR:
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/5833
KARAR NO : 2021/2421
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 22/06/2020
NUMARASI : 2019/1688 - 2020/870
DAVACILAR : Alacaklı : U. Tekstil San. Tic. Ltd. Şti.
DAVALI : Borçlı : S. Tekstil İnş. Ltd. Şti.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi Hilal Kocabey tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde alacaklının icra mahkemesine başvurusunda; borçlunun şikayeti üzerine Mersin 4. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 29.12.2018 tarihli 2018/2.4 E. - 2018/7.6 K. Sayılı kararı ile ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verildiğini, mahkeme kararı kesinleşmeden Mersin 7. İcra Müdürlüğü' nün 01.03.2019 tarihli işlemi ile hacizlerin kaldırıldığını, hüküm kesinleşmeden hacizlerin kaldırılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek icra müdürlüğü işleminin iptali ile hacizlerin mahkeme kararı kesinleşene kadar tekrar konulmasını talep ettiği, mahkemece şikayetin kabulü ile icra müdürlüğü işleminin iptaline hükmedildiği, borçlunun istinaf talebi üzerine bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, kararın borçlu yanca temyiz edildiği görülmektedir.
İİK'nun 37. maddesi; "İcra emrinde yazılı müddet geçtiği halde borcunu ödemeyenlerin malları haczolunur yahut borçlu iflasa tabi eşhastan olupta alacaklı isterse yetkili ticaret mahkemesince iflasına karar verilir" hükmünü amirdir.
Aynı şekilde İİK.'nun 78. maddesi gereğince, takibin şekline göre, borçluya ödeme emri tebliğ edilip, ödeme emrindeki müddet geçtikten sonra alacaklı haciz talep edebilir.
Tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ve dolayısıyla tebliğ tarihinin düzeltilmesi durumunda, haciz uygulamasının başlayacağı tarih ile mal beyanında bulunma tarihinin değişebileceği veya varsa kesinleşmeden önce konulan hacizlerin kaldırılabileceği nedenle borçlunun şikayette hukuki yararı vardır (HGK'nun 27.06.2001 tarih ve 2001/12-543 E. - 2001/560 K. sayılı kararı).
Kural olarak icra mahkemesi kararlarının uygulanması için kesinleşme gerekmez. İcra Mahkemesi kararları verildikleri tarih itibariyle hüküm ve sonuç doğurur. Ayrıca usulsüz tebligat şikayetine ilişkin kararın infazı için kesinleşmesi gerektiğine dair özel bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır.
Somut olayda ilk derece mahkemesince; "...borçlunun Mersin 4. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2018/2.4 E. - 2018/7.6 K. sayılı dosyasında ödeme emri tebligatının usulsüzlüğüne yönelik olarak şikayette bulunduğu ve bu dosyada şikayetin kabulü ile tebliğ tarihinin 25.04.2018 tarihi olarak düzeltilmesine karar verildiği, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olması nedeniyle takip kesinleşmeyeceğinden, bu tarihten önceki hacizlerin hükümsüz kaldığının kabulü gerektiği yönünde karar verilmiş ise de bu kararın henüz kesinleşmediği, tebligat usulsüzlüğüne ilişkin mahkeme kararı kesinleşmeden icra edilemeyeceği, dolayısıyla şikayete konu hacizlerin kaldırılmasına yönelik icra memurluğu işleminin yerinde olmadığından...." bahisle 01/03/2019 tarihli icra müdürlüğü işleminin iptaline karar verildiği, borçlunun istinaf başvurusunun ise Bölge Adliye Mahkemesince aynı gerekçeyle esastan reddedildiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında Dairemizin bir içtihadına atıfta bulunulmuş ise de, Dairemizin yerleşik ve istikrarlı uygulamalarına göre icra mahkemesi kararlarının uygulanması yönünden kararın kesinleşmesinin gerekmediği, usulsüz tebligat şikayetinin de bu kapsamda olduğu, mahkeme kararında belirtilen farklı yöndeki kararın ya somut olayın özelliğinden ya da temyiz edenin sıfatından kaynaklanmış olabileceği görülmekle, henüz haciz isteme hakkı doğmadan borçlunun malvarlığına yönelik olarak gerçekleştirilen hacizlerin yasal dayanağı kalmadığından, takibin kesinleşmesinden önce uygulanan hacizlerin kaldırılmasına ilişkin icra memurluğu kararı yerindedir.
O halde mahkemece, yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, istinaf talebinin esastan reddine ilişkin Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi'nin 22.06.2020 tarih ve 2019/1688 E. - 2020/870 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA ve Mersin 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 28.04.2019 tarih ve 2019/178 E. - 2019/194 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin de, Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 03/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
A. TUNCAL G. HEYBET S. MUTTA İ. YAVUZ A. AYAN