HAKİM OLMA, KİM OLURSAN OL, BEN ADAMIN KAFASINA SIKARIM ŞEKLİNDEKİ SÖZLER NEDENİYLE 10.000 TL MANEVİ TAZMİNAT UYGUNDUR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


29 Ock
2022

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/4-1836
KARAR NO   : 2021/1083

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              :
 Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                        : 05/05/2016
NUMARASI                : 2016/140 - 2016/256
DAVACI                      : N.N. vekili Av. D.B.
DAVALI                      : M.H.B. vekili Av. İ.Ş.M.

1. Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 13.10.2008 tarihinde Bakanlık görevlisi olarak İstanbul’daki bir toplantıya katılmak üzere uçağa bindiğini, davalının müvekkilinin ön koltuğunda iki Rus uyruklu kadının yanında oturduğunu, Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği ifadesinde açıkça beyan ettiği üzere uçağa binmeden önce dört adet bira içtiğini, uygunsuz davranışlar sergileyerek etrafını rahatsız ettiğini, bazı yolcular ile uçağın hostesinin davalıyı uyarması üzerine davalının "siz de kimsiniz, ben adamı dağıtırım, vururum, ben zenginim, bana kimse karışamaz, paramla uçuyorum" diyerek cevap verdiğini, müvekkilinin de davalıyı sessiz konuşması konusunda uyardığını, davalının "sen kim oluyorsun" diyerek karşılık verdiğini, müvekkilinin hâkim olduğunu söylemesi üzerine davalının "hâkim olma, kim olursan ol, ben adamın kafasına sıkarım, daha sonra on milyon dolar vererek dışarı çıkarım, seni de tutuklatırım, ben zenginim" sözleri ile müvekkilini tehdit ettiğini, olay nedeniyle Bakırköy 9. Sulh Ceza Mahkemesinin 08.04.2010 tarihli, 2009/6.3 E., 2010/4.7 K. sayılı kararı ile davalının tehdit suçundan mâhkumiyetine karar verildiğini ileri sürerek 10.000 TL manevi tazminatın 13.10.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı davaya cevap vermemiştir.

Mahkeme Kararı:

6. Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.04.2015 tarihli ve 2011/389 E., 2015/141 K. sayılı kararı ile; davalının uçağın içinde sarhoş vaziyette yanında oturan kızlar ile gürültülü ve uygun olmayan konuşmalar yaptığı, bir kaç yolcunun ve hostesin davalıyı uyarmasına rağmen bağırarak konuşmasına devam ettiği, Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi olan davacının olaya müdahale ederek davalıyı uyardığı, davalıya hâkim olduğunu söylemesi üzerine davalının "sen kim olursan ol, adamın kafasına sıkarım, 10 milyon dolar verip içerden çıkarım, seni içeri attırırım" dediği, bu nedenle hakkında Bakırköy Sulh Ceza Mahkemesinde kamu davası açılarak tehdit suçundan mahkûmiyetine karar verildiği, kararın Yargıtay tarafından onandığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın oluş biçimi, olayın meydana geldiği uçağın içerisinde davalının tutum ve davranışları, toplumu rencide edecek şekilde hoş olmayan olaylara sebebiyet vermesi, kendisinin çok zengin olduğunu imâ ederek hâkim olduğunu dile getiren davacıya karşı tehdit niteliğinde sözler söylemesi birlikte değerlendirildiğinde talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 10.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 14.12.2015 tarihli ve 2015/11173 E., 2015/14666 K. sayılı kararı ile;

“… 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Diğer temyiz itirazlarına gelince;

Dava, tehdit nedeniyle kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istem kabul edilmiş, karar davalı vekilince temyiz olunmuştur.

Davacı vekili, Bakanlıkta hâkim olan müvekkilinin bir toplantı nedeniyle uçakla İstanbul'a gittiği sırada ön koltukta oturan davalının uygunsuz davranışları nedeniyle etrafı rahatsız ettiğini, davacının kendisini uyardığını, bunun üzerine davalının "sen kim oluyorsun" diyerek karşılık verdiğini, davacının kendisini tanıtarak hâkim olduğunu söylemesi üzerine davalının ”hâkim olursan ol, ben adamın kafasına sıkarım, daha sonra on milyon dolar vererek dışarı çıkarım, seni de tutuklatırım” sözleri ile tehdit ettiğini, davalının tehdit suçundan dolayı Bakırköy 9. Sulh Ceza Mahkemesinin 08.04.2010 tarihli, 2009/6.3 esas 2010/4.7 sayılı kararı ile mahkûmiyetine karar verildiğini belirterek, davalının hareketlerinden kişilik hakları zarar gördüğünden manevi zararın tazmini isteminde bulunmuştur.

Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, davalının tehdit niteliğindeki sözleri nedeniyle, davanın kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 13.10.2008 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte ödetilmesine karar vermiştir.

 818 sayılı BK 49. maddesi hükmüne göre kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hâkim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek, takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hâkimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.

Somut olaya gelince, olayların gelişim biçimi, olay tarihi, tarafların sıfatları, ekonomik ve sosyal durumları ile yukarıda anılan ilkeler gözetildiğinde davacı yararına takdir olunan manevi tazminat tutarı fazladır. Daha alt düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir...” gerekçesiyle karar oy çokluğu ile bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.05.2016 tarihli ve 2016/140 E., 2016/256 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olup olmadığı ve daha az miktarda manevi tazminata hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.

13. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil, onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan, acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar manevi tazminat verilebilecek bazı olguları özel olarak düzenlemiştir.

14. Bunlar; kişilik değerlerinin zedelenmesi Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 24, isme saldırı (TMK m. 26), nişan bozulması (TMK m. 121), evlenmenin butlanı (TMK m. 158/2), boşanma (TMK m. 174/2) bedensel zarar ve ölüme neden olma [818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) m. 47, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 56] durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesi (818 sayılı BK m. 49, 6098 sayılı TBK m. 58) olarak sıralanabilir.

15. Belirtmek gerekir ki TMK’nın 24. maddesi ile 818 sayılı BK’nın 49. maddesi diğer yasal düzenlemelere nazaran daha kapsamlıdır.

16. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde;

“Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.

Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.”

Düzenlemesi mevcuttur.

17. Dava konusu olay tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde ise;

“Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir.

Hâkim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alır.

Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ilave edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebilir ve bu kararın basın yolu ile ilanına da hükmedebilir.”

Hükmü yer almaktadır.

18. Yargılama sırasında 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Kişilik hakkının zedelenmesi” başlıklı 58. maddesinde de;

“Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.

Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.

19. Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve Borçlar Kanunu’nun 49. (6098 sayılı TBK'nın 58.) maddelerinde belirlenen kişisel haklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir.

20. Görüldüğü üzere BK'nın 49. (6098 sayılı TBK'nın 58.) maddesi gereğince kişilik hakları zarara uğrayanların manevi tazminat isteme hakları vardır.

21. Mülga 818 sayılı BK’nın 49. (6098 sayılı TBK'nın 58.) maddesi hükmüne göre takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hâl ve şartlar 22.06.1966 tarihli ve 1966/7 E., 1966/7 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

22. Hâkimin özel hâlleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır.

23. Hâkim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır.

24. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hâl ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenler karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü Kanun’un takdir hakkı verdiği hususlarda hâkimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir.

25. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır.

26. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna dair bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.

27. O hâlde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut durumda elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.

28. Tüm bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında somut olay incelendiğinde; eldeki davada davalı tarafından davacı hakkında kullanılan ifadelerin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu hususunda mahkeme ile Özel Daire arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamakta olup ihtilaf hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olup olmadığı noktasındadır.

29. Mahkemece davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarına bakıldığında olay tarihi, olayın gelişim biçimi, davalı tarafından kullanılan ifadeler ile tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarı makul olup; objektif ölçülere göre takdir edildiğinden fazla olmadığı anlaşılmaktadır.

30. Hâl böyle olunca; mahkemece manevi tazminat miktarının fazla olmadığı gerekçesiyle verdiği direnme kararı yerindedir.

31. Bu nedenle direnme kararı onanmalıdır.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,

Aşağıda dökümü yazılı (508,10 TL) harcın temyiz edenden alınmasına,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22.09.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.