HÂKİM TARAFLARIN UYGUN SÖZLEŞME İRADESİ BULUNMADIĞINI TESPİT EDERSE ŞARTLARI VARSA SÖZLEŞMENİN TAMAMLANMASI YOLUYLA BOŞLUĞU DOLDURUR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


31 Eki
2022

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2019/11-717
KARAR NO   : 2022/848

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                          :
 Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ                                    : 23/05/2019
NUMARASI                             : 2019/33 - 2019/528
ASIL DAVADA DAVACI    
BİRLEŞEN DAVADA DAVALI :
Sea World Denizcilik Ltd. Şti. vekili Av. M.K.
ASIL DAVADA DAVALI
BİRLEŞEN DAVADA DAVACI :
E. Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekilleri Av. Ö.B., Av. Y.Ş.

1. Taraflar arasında birleştirilerek görülen “alacak ve tazminat” davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne ilişkin karar, asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la değişikliği öncesi hâliyle 438/2 maddesi gereğince direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağından asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin duruşma isteminin reddine karar verilip dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

A. ASIL DAVA

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili; taraflar arasında teknik şartnameye uygun olarak Çin limanlarına bor ürünü taşıma işine ilişkin 28.12.2011 tarihli sözleşme akdedildiğini, müvekkilinin ediminin 94.951 ton ve bu tonaj uyarınca 4748 konteyner taşıması olarak belirlendiğini, 4748 konteyner ile yaklaşık 106.000 ton bor ürününün sözleşmede belirtilen Çin limanlarına taşındığını, davalının işe başlamadan önce vermesi gereken termin planını vermediğini, müvekkile teslim edilecek bor ürününün defalarca geciktirildiğini, termin planının verilmemesi ve ertelemelerin müvekkili şirketin taşıma planı yapmasını engellediğini ve mevsim normalleri üzerinde gerçekleşen kötü hava koşulları nedeniyle sıkıntılar yaşandığını, bu olumsuzluklara rağmen 94.951 ton taşıma işinin 106.000 ton olarak gerçekleştirildiğini, müvekkilinin işi tamamlamasını takiben davalı tarafça sözleşmenin 11.1. maddesine dayanılarak %20 iş artışı talebinde bulunulduğunu ve müvekkiline doksan günlük ek süre verildiğini, buna karşılık müvekkilinin 03.05.2012 ve 09.05.2012 tarihli ihtarnameler ile bu talebin haksızlığını davalıya bildirdiğini, davalının iş talebinin karşılanmadığı iddiası ile taraflar arasındaki sözleşmeyi fesih ederek sözleşme gereği verilen kesin teminat mektubunu 20.07.2012 tarihinde nakde çevirdiğini, müvekkilince yapılan %11,64'lük fazla taşımaya rağmen davalının sözleşmenin 11.1. maddesine dayanak %20 iş artış talep etmesinin sözleşme ve teknik şartnameye aykırı olduğunu, davalının kendi edimini yerine getirmeden iş artışı talebinde bulunmasının 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 81. maddesine ve Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesine aykırı olduğunu, davalının sözleşme ve teknik şartname hükümlerine aykırı olarak müvekkili tarafından verilen banka teminat mektubunun nakde çevrilmesi sonucu müvekkilini zarara uğrattığını, sözleşmenin ifa edilmesinde kusurlu olan tarafın cezai şart talep etmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 11.049 ton fazla taşıma nedeniyle şimdilik 10.000 TL'nin ve teminat mektubunun haksız olarak nakde çevrilmesi ile doğan şimdilik 102.232,92 USD'nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında fazla taşımadan kaynaklanan 10.000 TL'lik talebini 251.364,75 TL'ye çıkarmıştır.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili; taraflar arasındaki sözleşmenin tonaj üzerinden değil konteyner üzerinden yapıldığını, davacının sözleşme gereğince 4748 konteynerle taşıma işini üstlendiğini, ödemelerin de konteyner sayısına göre yapıldığını, sözleşme gereğince müvekkilinin toplam işin %20’sine kadar iş artışı yapma hakkının olduğunu, bu kapsamda 4748 konteyner taşımasının %20’si olan 950 konteyner taşımasına ilişkin iş artışı yapıldığını, davacının bu iş artışını verilen süreye ve yapılan uyarılara rağmen kabul etmediğini, bu nedenle sözleşmenin müvekkili tarafından haklı olarak feshedildiğini, dolayısıyla davacı tarafından verilen kesin teminat mektubunun cezai şart olarak nakde çevrilmesinin hukuka uygun olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

B. BİRLEŞEN DAVA

Davacı İstemi:

6. Davacı vekili; taraflar arasındaki sözleşme gereğince taşıma işini üstlenen davalı şirketin müvekkili tarafından yapılan iş artışını verilen süreye ve yapılan uyarılara rağmen kabul etmemesi üzerine anılan sözleşmenin müvekkili tarafından haklı olarak feshedildiğini, sözleşmenin feshine ilişkin sözleşmenin 19.1. maddesine göre yüklenicinin doğmuş borçları ile sözleşmenin feshinden doğan her türlü menfi ve müspet zararın gelir kaydedilen teminat tutarları düşülmeksizin faizi ile birlikte yükleniciden tahsil edileceğinin açıkça düzenlendiğini, davalıdan talep edilen iş artışının olumsuz karşılanması üzerine bu taşımanın fiyat teklifi toplama yöntemleri ile dava dışı şirketlere yaptırıldığını, bu nedenle müvekkilinin aynı iş için 161.471,32 USD fazla ödeme yapmak zorunda kaldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 161.471,32 USD'nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

7. Davalı vekili; taraflar arasındaki sözleşmenin tonaj üzerinden yapıldığını, müvekkilinin 94.951 ton taşıması gerekirken 4748 konteyner ile yaklaşık 106.000 ton taşıma yaptığını, davacının buna rağmen iş artışı talep etmesinin haksız olduğunu, davacının sözleşmeyi haksız feshettiği için zarara uğradığı iddiasının dinlenemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

8. Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.11.2014 tarihli ve 2014/739 E., 2014/687 K. sayılı kararı ile; yüklenici S.W. Denizcilik Ltd. Şti.’nin taraflar arasında düzenlenen sözleşme, idari ve teknik şartname kapsamında 4.748 adet konteynerle taşıma yükümlülüğünü yerine getirdiği, E. Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından verilmediği iddia edilen termin programından dolayı taşımada gecikme olmasına ilişkin yüklenici aleyhine herhangi bir olumsuzluğun meydana gelmediği, taraflar arasındaki sözleşmenin feshinin E. Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünün sözleşmeden kaynaklanan %20 iş artış talebinin yüklenici S.W. Denizcilik Ltd. Şti. tarafından yerine getirilmeyeceğinin ihtar edilmesi sonucu olduğu, dava konusu taşıma işinde fiyatlamanın konteyner birim fiyat üzerinden teklif edilmediği ve fiilen taşımanın da konteynerlerle yapıldığının tarafların kabulünde olduğu, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında belirlenen ve 4.748 adet konteyner üzerinden yapılan taşımada 11.049 ton fazla ürün taşıma yapıldığına ilişkin olarak dosyada herhangi bir delil bulunmadığından davacının fazla taşımadan dolayı 251.364,75 TL fazla taşıma ücreti talebinin yerinde olmadığı, iş sahibinin sözleşmeden kaynaklanan %20 iş artışı talebinin yerinde olduğu, yüklenicinin iş artışı talebinin reddini gerektiren mücbir sebep hâli mevcut olmadığından iş sahibince sözleşmenin feshi ve teminatın cezai şart olarak nakde çevrilerek gelir kaydedilmesinin yerinde olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 5.1.7. maddesinde “cezai şart olarak irat kaydedilen teminat, yüklenicinin borcuna mahsup edilemez” hükmü bulunduğu, E. Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünün sözleşme hükmü gereğince cezai şart olarak irat kaydedilen teminatla birlikte aynı iş sebebi ile yapmış olduğu ve belgelendirdiği fazla ödeme tutarı olan 161.471,32 USD zararını S.W. Denizcilik Ltd. Şti.’den talep edebileceği gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile 161.471,32 USD’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

9. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

10. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14.04.2016 tarihli ve 2015/8024 E., 2016/4197 K. sayılı kararı ile; “… 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı-birleşen davada davalı vekilinin birleşen davaya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi ile birleşen davada verilen kararın onanmasına, asıl davaya yönelik olarak aşağıdaki (2) nolu bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Asıl dava, fazla taşıma nedeniyle alacak ve nakde çevrilen teminat mektubu bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Taraflar arasında imzalanan 28.12.2012 tarihli sözleşme uyarınca davacı-birleşen davada davalı S.W. Denizcilik Ltd. Şti. tarafından 4748 konteyner ile bor ürününün taşındığı hususu uyuşmalık konusu değildir. Dava konusu uyuşmazlık anlaşmanın, taşımanın yapılacağı konteyner sayısı üzerinden mi yoksa taşınacak bor madeni tonajı üzerinden mi yapıldığı noktasında toplanmaktadır.

Taraflar arasında imzalanan 28.12.2012 tarihli sözleşmenin 2. maddesinde sözleşmenin konusu “E. Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nün ihtiyacı olan ve ekli teknik şartnamede özellikleri belirtilen 114.338 ton bor kimyasalının belirlenen 14 adet Çin Limanına konteynerlerle nakliyesi hizmet alımı işinden; Qindao, Shangai, Shekou(Guangdong) ve Nıngbo olmak üzere toplam 4 limana 4748 konteynerle nakliye hizmet alımı işinin şartnameler ile sözleşme esasları dahilinde yaptırılması” olduğu şeklinde açıklanmıştır.

Anılan sözleşmenin eki niteliğinde olan İdari Şartnamenin, 2.2.2 maddesinde “ihale konusu işin”, “114.338 ton bor kimyasalının Çin Limanlarına konteynerlerle nakliyesi hizmet alımı olduğu” hükmü düzenlenmiştir.

Teknik şartnamenin 1.maddesinde “İşin konusu” şu şekilde açıklanmıştır. “E. Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünce.... işletmelerinde üretilerek karayoluyla veya demiryolu ile Bandırma, Haydarpaşa, Ambarlı, Alsancak, Gemlik ve Evyap limanlarına taşınarak konteynerlerle Çin'e ihraç edilecek toplam +/-%20 toleranslı 114.338 ton bor ürününün, belirtilen yükleme limanlarındaki liman hizmetlerinin yerine getirilmesi ve bu limanların birinden veya bir kısmından veya tamamından Ek-1 listede verilen Çin limanlarına TEU (20 FCL) konteynerlerle veya alıcı firmaların kabul etmesi hâlinde ilave bir maliyet olmaksızın TEU (40 FCL) konteynerlerle taşınması işine ait hizmet alımlarıdır”.

 Aynı şartnamenin “işin süresi ve miktarı” başlıklı 3. maddesinde “yapılacak işin miktarı Çin Limanları bazında Ek-1 listede tonaj ve TEU olarak verilmiştir. Tonajların TEU'ya dönüştürülmesinde her 20FCL konteyner (TEU) için ortalama 20 ton yük öngörülmüştür. Ancak Teşekkül'ün bazı ürünlerinin 20 FCL konteyner (TEU)'lara 24 ton olarak yüklenmesinden dolayı daha düşük sayıda konteyner yüklemesi gerçekleştirilebilir” hükmüne yer verilmiştir.

Mahkemece, davacı-birleşen davada davalı S.W. Denizcilik Ltd.Şti. tarafından konteyner birim fiyat üzerinden teklif mektubu sunulduğu, tarafların dava konusu taşımada “konteyner birim fiyat üzerinden” anlaşmaya vardığı kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de yukarıda belirtilen sözleşme hükümleri hep birlikte nazara alındığında tarafların konteyner sayısı üzerinden değil de tonaj üzerinden anlaşmaya varıldığının kabulü gerekir. Teknik şartnamenin “EK 1” nolu ekinde “Çin Limanlarına tonaj ve TEU dağılımı” başlığı altında 114.338 ton ürün taşınacağı, “EK 2” nolu ekinde ise “işletmeler ile yükleme limanları arasındaki iç taşıma değerlendirme tablosu”nda birim fiyatın konteyner değil tonaj üzerinden kararlaştırıldığı görülmektedir. Bu itibarla mahkemece yanılgılı değerlendirme ile dava konusu taşımanın tonaj üzerinden değil de konteyner adedi üzerinden anlaşıldığının kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle birleşen davada verilen karar onanmış, asıl davada verilen karar oy çokluğuyla bozulmuştur.

11. Özel Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada taraf vekilleri karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

12. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13.11.2018 tarihli ve 2016/12860 E., 2018/6980 K. sayılı kararı ile; “… 1- Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, asıl davada davalı-birleşen davada davacı E. Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nün asıl davaya yönelik tüm karar düzeltme istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

 2- Asıl davada davacı-birleşen davada davalı S.W. Denizcilik Ltd. Şti. vekilinin birleşen davaya yönelik karar düzeltme itirazlarının incelenmesine gelince ise; Davacı tarafça, taraflar arasında akdedilen 28.12.2011 tarihli sözleşme uyarınca davalıdan iş artışı talebinde bulunulduğu, davalının iş artışına onay vermemesi üzerine sözleşmenin tek taraflı feshedilerek teminatın gelir kaydedildiği, davalı tarafından yapılmayan işin dava dışı 3. kişilere taşıttırılması nedeniyle sözleşmedeki birim fiyatlara göre fazla ödeme yapıldığı ileri sürülerek, fazla ödenen bedelin davalıdan tahsili istemi ile açılan birleşen davada mahkemece, davacının taraflar arasında akdedilen sözleşme hükmü uyarınca ceza-i şart olarak irat kaydedilen teminatla birlikte, davalının sözleşme kapsamındaki yükümlülüğünü yerine getirmediğinden aynı iş sebebiyle yapmış olduğu ve belgelendirdiği fazla ödeme tutarını davalıdan talep edebileceği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

 Ancak, S.W. Denizcilik Ltd. Şti. tarafından E. Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü aleyhine açılan asıl davada ise, fazla taşıma nedeniyle alacak ve nakde çevrilen teminat mektubu bedelinin tahsili isteminde bulunulmuş, mahkemece yazılı olduğu şekilde, dava konusu taşımanın tonaj üzerinden değil konteyner adedi üzerinden yapıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Dairemizce taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 2. maddesinde konusunun “E. Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nün ihtiyacı olan ve ekli teknik şartnamede özellikleri belirtilen 114.338 ton bor kimyasalının belirlenen 14 adet Çin Limanına konteynerlerle nakliyesi hizmet alımı işinden; Qindao, Shangai, Shekou (Guangdong) ve Nıngbo olmak üzere toplam 4 limana 4748 konteynerle nakliye hizmet alımı işinin şartnameler ile sözleşme esasları dahilinde yaptırılması” olduğu şeklinde açıklandığı, sözleşmenin eki niteliğindeki İdari Şartnamenin, 2.2.2 maddesinde “ihale konusu işin”, “114.338 ton bor kimyasalının Çin Limanlarına konteynerlerle nakliyesi hizmet alımı olduğu” hükmünün düzenlendiği, Teknik Şartnamenin 1.maddesinde işin konusunun “E. Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünce ... işletmelerinde üretilerek karayoluyla veya demiryolu ile Bandırma, Haydarpaşa, Ambarlı, Alsancak, Gemlik ve Evyap limanlarına taşınarak konteynerlerle Çin'e ihraç edilecek toplam +/-%20 toleranslı 114.338 ton bor ürününün, belirtilen yükleme limanlarındaki liman hizmetlerinin yerine getirilmesi ve bu limanların birinden veya bir kısmından veya tamamından Ek-1 listede verilen Çin limanlarına TEU (20 FCL) konteynerlerle veya alıcı firmaların kabul etmesi hâlinde ilave bir maliyet olmaksızın TEU (40 FCL) konteynerlerle taşınması işine ait hizmet alımlarıdır” şeklinde tanımlandığı, aynı Şartnamenin “İşin Süresi ve Miktarı” başlıklı 3. maddesinde “Yapılacak işin miktarı Çin Limanları bazında Ek-1 listede tonaj ve TEU olarak verilmiştir. Tonajların TEU'ya dönüştürülmesinde her 20FCL konteyner (TEU) için ortalama 20 ton yük öngörülmüştür. Ancak Teşekkül'ün bazı ürünlerinin 20 FCL konteyner (TEU)'lara 24 ton olarak yüklenmesinden dolayı daha düşük sayıda konteyner yüklemesi gerçekleştirilebilir” hükmüne yer verildiğinin anlaşılması karşısında, işbu sözleşme hükümleri hep birlikte nazara alındığında konteyner sayısı üzerinden değil de tonaj üzerinden anlaşmaya varıldığının kabulü gerektiği, Teknik Şartnamenin “EK 1” nolu ekinde “Çin Limanlarına tonaj ve TEU dağılımı” başlığı altında 114.338 ton ürün taşınacağı, “EK 2” nolu ekinde ise “işletmeler ile yükleme limaları arasındaki iç taşıma değerlendirme tablosu”nda birim fiyatın konteyner değil tonaj üzerinden kararlaştırıldığı gerekçesiyle, asıl davada verilen karar davacı yararına bozulmuştur.

Bu durumda, birleşen davada davalı tarafça, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirildiği, hatta sözleşme uyarınca 94.951 ton taşıma işinin 106.000 ton olarak gerçekleştirilerek hiçbir gecikme olmaksızın ve fazlası ile ifa edildiği, hâlihazırda fazla taşıma yapılmış iken %20 oranında daha fazla taşıma talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, bu çerçevede 11.049 ton fazla taşıma nedeniyle doğan alacak ile haksız olarak nakde çevrilen teminat tutarının taraflarına ödenmesi gerektiği savunulduğundan ve yukarıda da açıklandığı üzere, Dairemiz bozma ilamında da, dava konusu taşımada birim fiyatın konteyner değil tonaj üzerinden kararlaştırıldığından bahisle asıl davada verilen hükmün bozulmasına karar verildiğinden asıl davaya yönelik işbu kabulün, birleşen davaya etkisi gözetilerek, birleşen dava yönünden de değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar vermek gerekirken, anılan husus nazara alınmaksızın hüküm tesisi doğru görülmediğinden, birleşen davada davalı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 14.04.2016 tarih, 2015/8024 E-2016/4197 K. sayılı ilamının 1 no'lu bendindeki birleşen davaya ilişkin onama kararının kaldırılarak, yukarıda belirtilen gerekçelerle birleşen davada verilen hükmün davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir…” gerekçesiyle birleşen davada verilen karar da oy çokluğuyla bozulmuştur.

Direnme Kararı:

13. Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.05.2019 tarihli ve 2019/33 E., 2019/528 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

14. Direnme kararı süresi içinde asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

15. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; asıl ve birleşen davada taraflar arasında akdedilen taşıma sözleşmesinde taşıma işinin tonaj üzerinden mi yoksa konteyner üzerinden mi üstlenildiği, buradan varılacak sonuca göre iş sahibinin iş artırımı talebinin haklı olup olmadığı ve sözleşmenin feshinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı hususlarında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

16. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “sözleşmenin yorumlanması” kavramı üzerinde durulmasında fayda vardır.                                                                                                             

17. Somut olaya uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 18/1 maddesi; “Bir akdin şekil ve şartlarını tayininde, iki tarafın gerek sehven gerek akitteki hakiki maksatlarını gizlemek için kullandıkları tabirlere ve isimlere bakılmıyarak, onların hakiki ve müşterek maksatlarını aramak lazımdır” hükmünü haizdir. Buna göre bir sözleşmenin gerek şekil gerek içerik yönünden değerlendirilmesinde kullanılan söz ve deyimler değil, tarafların birbirine uygun gerçek iradeleri esas alınmalıdır. Sözleşmede yer alan kayıtların gerçek anlamını tarafların gerçek iradeleri bağlamında belirlemeye ve bu kayıtların hangi hukukî sonuçlara yöneldiğini tayin etmeye sözleşmenin yorumlanması denilmektedir. Dolayısıyla sözleşmenin yorumlanması, geçerli olarak kurulan, fakat uyuşmazlık konusu olan bir sözleşmenin veya bir maddesinin içeriğinin hâkimin tarafların birbirine uygun sözleşme iradelerine göre tespit etmesi ve belirlemesidir.

18. Sözleşmenin yorumlanmasının gündeme gelebilmesi için öncelikle tarafların geçerli olarak kurulmuş bulunan sözleşmenin içeriğini birbirinden farklı anlamaları ve bu konuda aralarında uyuşmazlığın bulunması gerekir. Hâkim yapacağı incelemeler sonunda tarafların sözleşmenin objektif ve sübjektif esaslı noktalarını farklı anladıkları kanısına varırsa irade beyanlarının birbirine uygun olmaması nedeniyle sözleşmenin kurulmadığına karar verebilir. Buna karşılık tarafların irade beyanları birbirine uygunsa (gerçek ve farazi uygunluk) sözleşme kurulmuş olacağından hâkim, sözleşmenin veya bir kaydının içeriğini tarafların gerçek veya farazi sözleşme iradelerine göre belirler. Zira yorumun amacı, tarafların birbirine uygun gerçek veya farazi sözleşme iradelerinin tespiti ve bu tespite göre sözleşmenin içeriğinin belirlenmesidir.

19. Sözleşme bir bütün olduğundan sözleşmenin bireysel maddeleri bütünden ayrı olarak tek başlarına yorumlanamaz. Başka bir deyişle sözleşmenin bireysel kısımları, sözleşmenin bütünü içinde ele alınarak yorumlanmalıdır. Ayrıca hâkim yorum yaparken kullanılan söz ve deyimlerin lafzı anlamları ile bağlı kalmamalı, tarafların gerçek ve farazi iradeleri araştırılmalıdır. Özellikle kullanılan söz ve deyimler sözleşmenin bütününe göre açık ve kesin değilse, muğlak ve birden çok anlama geliyorsa hâkim lafzı arka plana atmalıdır.

20. Sözleşmenin yorumlanmasında özellikle sözleşme metninde yer alan söz ve deyimlerin muğlak ve müphem olması hâlinde, sözleşme metnine yansımamakla birlikte, tarafların iradelerini belirlemeye imkân veren olgulara da başvurulmalıdır. Bu kapsamda sözleşmenin kurulması sırasında, özellikle sözleşmenin müzakeresi esnasında veya sözleşmenin kurulmasından sonra mevcut olan durumlar dikkate alınmalıdır. Dolayısıyla sözleşmenin kurulduğu yer ve zaman, sözleşme görüşmeleri, tarafların bu esnada ya da sözleşme kurulduktan sonra birbirine karşı takındıkları tutum ve davranışlar, ifa hazırlıkları, sözleşmenin kurulduğu andaki menfaat durumları ve özellikle ilgili iş çevresindeki örf, adet ve teamüller sözleşmenin yorumlanmasında göz önünde tutulmalıdır.

21. Sözleşmenin yorumlanması sonrasında hâkim, olumlu ya da olumsuz bir sonuca ulaşarak taraflar arasındaki uyuşmazlık hakkında karar verir. Olumlu sonuçta hâkim, sözleşmenin veya bir maddesinin içeriğiyle ilgili uyuşmazlıkta tarafların birbirine uygun gerçek veya farazi sözleşme iradesine sahip olduklarını tespit eder ve uyuşmazlığı bu doğrultuda çözer. Buna karşılık olumsuz sonuçta hâkim, incelemeleri sonucunda tarafların birbirine uygun sözleşme iradesi bulunmadığını tespit ederse bu durumda sözleşmede boşluk olabilir ve bu boşluk şartları varsa sözleşmenin tamamlanması yoluyla doldurulur.

22. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında 28.12.2011 tarihli “Birim Fiyat Hizmet Alımı Sözleşmesi” düzenlendiği, sözleşmenin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 3/G maddesi kapsamındaki yurt içi hizmet alımlarına ilişkin tip sözleşme niteliğinde olduğu, sözleşmenin konusunun ise ekli teknik şartnamede özellikleri belirtilen 114.338 ton bor kimyasalının belirlenen on dört Çin limanından sadece dört limana 4.748 konteynerle nakliye hizmet alımı olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Ayrıca sözleşmede; idari şartname, teknik şartname, hizmet işleri genel şartnamesi ve yüklenicinin ilk ve son teklif mektup fotokopilerinin sözleşmenin eki olduğunun belirtildiği görülmektedir.

23. İş sahibi E. Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından yükleniciye 12.12.2011 tarihli ihaleye davet mektubu gönderildiği, ihale konusunun 114.338 ton bor kimyasallarının Çin Limanlarına konteynerlerle nakliyesine yönelik hizmet alımı olduğunun belirtildiği ve mektuba ekli olarak idari ve teknik şartnamelerin teslim edildiği dosya kapsamı ile sabittir. İdari şartnamede ihale konusu işin “114.338 ton bor kimyasallarının Çin Limanlarına konteynerlerle nakliyesi hizmet alımı” olduğu belirtilmiştir. Teknik şartnamede ise işin konusunun iş sahibinin “işletmelerinde üretilerek karayolu veya demiryoluyla Bandırma, Haydarpaşa, Ambarlı, Alsancak, Aliağa, Gemlik ve Evyap limanlarına taşınarak konteynerlerle Çin’e ihraç edilecek toplam +/-%20 toleranslı 114.338 ton bor ürününün; belirtilen yükleme limanlarındaki liman hizmetlerinin yerine getirilmesi ve bu limanların birinden veya bir kısmından veya tamamından Ek-1 listede verilen Çin Limanlarına TEU (20’FCL) konteynerlerle veya alıcı firmaların kabul etmesi hâlinde ilave bir maliyet olmaksızın FEU (40’FCL) konteynerlerle taşınması işine ait hizmet alımı” olduğu belirtilmiştir. Yüklenici tarafından iş sahibine verilen kesin teminat mektubunda da işin konusu; “4748 adet konteynerle ilgili Çin Limanlarına nakil” olarak yazılmıştır.

24. Teknik şartnamenin 2. maddesinde işin miktarının Çin Limanları bazında Ek-1 deki listede tonaj ve TEU olarak verildiği, tonajların TEU’ya dönüştürülmesinde her 20’FCL konteyner (TEU) için ortalama 20 ton yükün öngörüldüğü, ancak bazı ürünlerin 20’FCL konteynerlere 24 ton olarak yüklenmesinden dolayı daha düşük sayıda konteyner yüklemesinin gerçekleştirileceği düzenlenmiştir. Ek-1 listede on dört Çin limanına taşınacak tonaj ve TEU dağılımı liman bazında yapılarak toplam 114.338 ton bor ürününün 5.718 adet konteyner (TEU) ile taşınacağı kararlaştırılmıştır. Ek-2 listede ise liman bazında iş sahibi tarafından belirlenen iç taşıma birim değerleri yer almaktadır.

25. Yüklenici tarafından Ek-1 listede yer alan Qıngdao, Shangaı, Shekou (Guangdong) ve Nıngbo limanlarına taşınacak 4.748 adet konteyner için ilk olarak konteyner birim fiyatı üzerinden 2.128.180 USD teklif verilmiş; daha sonra bu teklif 4.748 adet konteyner için 1.703.882 USD olarak güncellenmiştir. Bu bedel üzerinden de sözleşmenin imzalandığı anlaşılmaktadır. Yüklenicinin teklifleri incelendiğinde; Çin’in dört limanına gönderilecek bor ürünleri için Türkiye’deki limanlardan yüklenecek konteyner birim fiyatları üzerinden teklif verildiği, bu birim fiyatları konteyner sayısı ile çarpılması sonucu 1.703.882 USD’ye ulaşıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla taraflar arasındaki sözleşme ve ekli idari ve teknik şartname ile EK-1 ve Ek-2 listelerine göre sözleşmenin esasında konteyner birim fiyatı üzerinden yapıldığı görülmektedir.

26. Öte yandan iş sahibinin iş artışına ilişkin ihtarnamelerinde iş artışının konteyner birim fiyatı üzerinden hesaplandığı, acente hazırlık formlarının ve yüklenici tarafından düzenlenen faturaların da konteyner birim fiyatı üzerinden düzenlendiği hususları da taraflar arasındaki sözleşmenin tonaj üzerinden değil konteyner üzerinden yapıldığını göstermektedir. O hâlde yüklenicinin 5.718 adet konteyner taşıma işinin 4.748 adet kısmını üstlenmesi ve bu üstlendiği miktar kadar da konteyner taşıması yapması ve fazla taşıma yaptığı iddiasını ispatlayamamış olması karşısında iş sahibinin iş artışı talebini reddetmesi sözleşmeye aykırılık oluşturmaktadır. Zira taraflar arasındaki sözleşmenin 11. maddesinde iş sahibinin istemesi hâlinde ve işin devamı esnasında veya tamamlanmasını müteakip söz konusu işin toplam bedeli veya miktarının yüzde yirmisine (%20) kadar iş artışını aynı koşullarla yapabileceği düzenlenmiştir.

27. Bununla birlikte taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 13. maddesinde; yüklenicinin sözleşme ve eklerinde belirlenen yükümlülüklerinden herhangi birine uymadığı veya işi süresinde bitiremediği takdirde kendisine iadeli taahhütlü mektupla ihtar yapılarak sorumluluğunu yerine getirmek üzere on günden aşağı olmamak üzere cezalı süre verileceği, verilen süre içerisinde yüklenicinin istenen hususu yerine getirmez ise ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminatın ve varsa ek kesin teminatların gelir kaydedileceği ve sözleşme feshedilerek hesabın genel hükümlere göre tasfiye edileceği, ayrıca sözleşmenin feshi nedeniyle iş sahibinin uğrayacağı zarar ve ziyanın yükleniciden tahsil edileceği belirtilmiştir. Bu itibarla asıl davada iş sahibinin teminat mektubunu nakde çevirmesi; birleşen davada ise iş artışının yüklenici tarafından kabul edilmemesi üzerine aynı taşımayı başkalarına yaptırması nedeniyle uğradığı müspet zararı talep etmesi sözleşme hükümlerine uygundur.

28. O hâlde mahkemece asıl davada yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden usul ve yasaya uygun olarak verilen direnme kararının onanması gerekmiştir.

29. Öte yandan mahkemece birleşen davada yüklenicinin iş sahibinin müspet zararından sorumlu olduğuna dair verilen direnme kararı da uyuşmazlık noktası itibariyle usul ve yasaya uygun olup yerindedir. Ne var ki, Özel Dairece birleşen davada davalı vekilinin miktara yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının reddi ile asıl davada verilen direnme kararının ONANMASINA,

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,

Birleşen davada direnme uygun olduğundan asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin birleşen davaya yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.