HAKİMİN SORUMLULUĞUNA DAYALI TAZMİNAT DAVASI, TESPİT DAVASI ŞEKLİNDE AÇILAMAZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


17 Eyl
2017

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO       : 2016/16-2752
KARAR NO    : 2017/1111

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ          :
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi (İlk Derece)
TARİHİ                   : 27/09/2016
NUMARASI             : 2016/1 - 2016/1
DAVACILAR            : 1- H.G. ve diğerleri vekilleri Av. Ü.G.
                                 2- Ali Öztürk vasisi Osman Öztürk ve diğerleri
DAVALI                  : Adalet Bakanlığına İzafeten Maliye Hazinesi vekili Av. G.T.
İHBAR OLUNAN     : C.Ö. ve M.E.

Taraflar arasındaki tazminat miktarının tespiti davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 16. Hukuk Dairesince;

“Davacı vekili dava dilekçesinde, Söke 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2004/1.4 Esas sayılı dosyası ile Söke 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2002/9.8 Esas sayılı dosyalarında tapu iptali ve tescil istemi ile davalar açtıklarını; Söke 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2004/1.4 Esas sayılı dosyasında davacı ile davalı taraf arasında ihtiyari dava arkadaşlığı söz konusu olmasına rağmen mahkemece zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğu kabul edilerek tek vekalet ücretine hükmedildiği; dört ayrı sebepten dolayı davanın reddine karar verildiği halde her red sebebi için ayrı vekalet ücreti verilmesi gereğine uyulmadığı; mahkeme kararı kesin olduğu halde temyiz yolu açık denilerek açık kanun hükmüne aykırılık oluşturulduğu; Söke 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2002/9.8 Esas sayılı dosyasının ise 35 ayrı dosyaya tefrik edilmesine karar verildiği, gider avansı yatırılması yolunda verilen ara kararının yerine getirilmediği gerekçesiyle bu davanın da reddedildiği ve eksik vekalet ücretine hükmedildiğini ileri sürerek Söke 2. Asliye Hukuk Mahkemesi hakimi C.Ö. ile Söke 1. Asliye Hukuk Mahkemesi hakimi M.E.'ın açık kanun hükmüne aykırılık teşkil eden bu kararları nedeniyle zararlarının oluştuğu iddiasıyla lehlerine hükmedilecek tazminat miktarının tespiti, karar tarihinden itibaren yürütülecek olan yasal faiz ile vekalet ücretinin tarafına verilmesi istemi ile ilk derece mahkemesi sıfatıyla dava açmıştır.

12.07.2016 tarihli oturumda; davacı vekili, dava dilekçesini tekrarla açtıkları davanın tespit davası olduğunu, herhangi bir eda istemlerinin olmadığını belirtmiştir.

Davalı Hazine vekili davanın reddini istemiştir.

Dairemizce ön inceleme yapılmış; ilgili dava dosyaları dosyaya getirtilmiş, hakim C.Ö. ile M.E.'a dava ihbar edilmiş, tüm deliller toplanmıştır.

İhbar olunun hakim C.Ö. davaya cevap vermemiş; hakim M.E. ise 04.03.2016 tarihli cevap dilekçesinde davanın reddini istemiştir.

Davacı vekiline, HMK'nun 74. maddesi gereğince özel yetki içeren vekaletname sunması için süre verilmiş; bu süre sonunda 25 adet davacıdan bu yolda vekaletname alınmış olmasına karşın davacılar Fatma K., Elif K. ve Ali Ö.'e ait vekaletnameler sunulmamış; davacı vekili bu üç kişiden yeniden vekaletname almasının mümkün olmadığını da bildirmiştir. HMK'nun "Davaya vekalette özel yetki verilmesini gerektiren haller " başlıklı 74. maddesi gereğince açıkça yetki verilmemişse vekil; hakimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açamaz. Aynı Yasa'nın 77. maddesinde de bu şarta uyulmadan açılmış olan bir davanın açılmamış veya gerçekleştirilen işlemlerin yapılmamış sayılacağı hükme bağlanmıştır. Kendilerinden özel yetki içeren vekaletname getirilmeyen davacılar Fatma K., Elif K. ve Ali Ö. yönünden ise davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.

Dairemizce yapılan incelemede; davanın tespit davası olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun yerleşmiş içtihatları gereğince tespit davasının şartlarından bir tanesi de davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmasıdır. Bundan maksat; davacının bir hakkı veya hukuki durumunun halen mevcut bir tehlike ile tehdit ediliyor olması, bu tehdit nedeniyle davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olması ve bu hususun davacıya zarar verebilecek nitelikte olması; ve ayrıca kesin hüküm etkisine sahip olmakla birlikte icraya konulma imkanı bulunmayan tespit hükmünün de bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmasıdır. Görüleceği üzere dava sözü edilen bu şartları taşımamaktadır. Kaldı ki, eda davası sonunda verilecek olan hüküm ile, aynı zamanda dava konusu hukuki ilişkinin var olup olmadığı da tespit edilerek sonucuna göre eda hükmü kurulacak olması nedeniyle eda davası açılması mümkün olan hallerde tespit davası açılmasında hukuki yarar yoktur.

Hal böyle olunca, davacıların eda davası açmak yerine tespit davası açmış olmalarında hukuki yarar bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekmiş; davanın usulden reddedilmiş olması nedeniyle davacı tarafa disiplin para cezası verilmesi yoluna gidilmeyerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

Davanın usulden reddedilmiş olması nedeniyle davacıya disiplin para cezası verilmesi yoluna gidilmemiştir.

HÜKÜM :

1- Fatma K., Elif K. ve Ali Ö. yönünden davanın HMK 77/1 mad. uyarınca açılmamış sayılmasına,

2- Diğer davacılar yönünden açılan davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle REDDİNE,

3- Red kararı usule ilişkin olduğundan disiplin para cezası tayin ve takdirine yer olmadığına,

4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,

5- Hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak Hazineye verilmesine,”

Dair oybirliği ile verilen 27.09.2016 gün ve 2016/1 E., 2016/1 K. sayılı karar bir kısım davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Davacı tarafın temyiz isteminin süresinde olduğunun anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:

Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesine dayalı tazminat miktarının tespiti istemine ilişkindir.

Davacılar vekili Söke ilçesi Avşar köyünde bulunan taşınmaz için Söke 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde müvekkilleri aleyhine 164 tane dava açıldığını, Söke 1. Asliye Hukuk Mahkemesine de 164 tane dava açıldığını, yerel mahkemece davacılar ve davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olduğu kanısına varılarak müvekkilleri lehine tek vekalet ücretine hükmedildiğini, bu durumun müvekkilleri için büyük hak yoksunluklarına sebebiyet verdiğini, yine yerel mahkemenin dört sebepten davayı reddettiğini, ancak her ret sebebi için ayrı vekalet ücretine hükmetmediğini, verilen kararın kesin olmasına rağmen yasa yolu açık demekle açık kanun hükmüne muhalefet ettiğini, hakim M.E.’ın Söke 1. Asliye Hukuk Mahkemesindeki dosyada gider avansı yatırılmadığından davayı reddettiğini ve 85,00 TL vekalet ücretine hükmettiğini, HMK’nın 46. maddesinde belirtilen “farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık kanun hükmüne aykırı” şekilde karar verildiğini belirterek tazminat miktarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Maliye Hazinesi vekili uğranıldığı iddia edilen zararın dayanağının bulunmadığını, kararın yasal mevzuata uygun olarak verildiğini, işlemlerde kusur, kast ve hatanın bulunmadığını, sorumluluğu ispata yarayacak yeterli delil sunulmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İhbar olunan hakim M.E. davacılar vekilinin hangi eylemden hangi miktarda zarar gördüğünü açıklamadığını ve davanın değerinin belli olmadığını, karar tarihinde yürürlükte olan HUMK’nın 427/2. maddesi uyarınca taşınmazın aynına ilişkin davaların temyize tabi olacağının bugün hukukçu olmayan vatandaşın dahi bilebilecek konumda olduğunu, verilen kararın halen temyiz yolunun açık olduğunu, karar tarihinde yürürlükte olan asgari ücret tarifesinin 13/2. fıkrasına göre, 410,00 TL değerindeki davada murislerinin tapudaki payları oranı toplamı 8/39’u olan davalılar lehine en fazla 84,10 TL vekalet ücretine hükmedilebileceğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

İhbar olunan hakim C.Ö. yargılamaya katılmamış ve beyanda bulunmamıştır.

Özel Dairece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.

SONUÇ : Bir kısım davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilamı harcı peşin alındığından başka harç alınmasına mahal olmadığına, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 14.06.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.