HAKKINDA HÜKÜM KURULMAMIŞ FER'İ MÜDAHİLİN TEK BAŞINA TEMYİZ HAKKI BULUNMAMAKTADIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


05 Eyl
2017

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO       : 2016/4-504
KARAR NO    : 2017/962

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ          :
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece)
TARİHİ                     : 15/09/2015
NUMARASI             : 2015/37 - 2015/48
DAVACI                   : R.S.
DAVALI                    : T.C. Adalet Bakanlığı izafeten Maliye Bakanlığı vekili Av. S.S.
İHBAR OLUNAN     : A.K.

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesince;

“DAVA : Dava dilekçesinde, ceza yargılaması sırasında el konulan silahların kasıtlı olarak yok edildiği ve bu nedenle yargılanan dava dışı kişilerin beraat ettiği iddia edilerek; 50.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi, talep ve dava olunmuştur.

CEVAP : Cevap dilekçesinde, dava koşullarının ve sorumluluk nedenlerinin gerçekleşmediği savunulmuştur.

GEREKÇE : Dava, ihbar edilen Cumhuriyet Savcısının yargısal faaliyeti nedeniyle maddi/manevi tazminat istemine ilişkindir. Davanın esastan reddine dair verilen dairemiz kararı, temyiz istemi üzerine Hukuk Genel Kurulu'nun 25/02/2015 gün ve 2014/4-1055 E. 2015/848 K. sayılı ilamı ile, görev konusunun değerlendirilmesi gerekçesiyle bozulmuştur. Usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmuştur.

Karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 18/06/2014 gün ve 6545 Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile değiştirilen 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141 ve 142. maddelerinde ceza hakimleri ve Cumhuriyet Savcıları aleyhine yargısal faaliyet nedeni ile açılan tazminat davalarının, zarara uğrayanın oturduğu yer Ağır Ceza Mahkemesi'nde karara bağlanacağı ve yine 6545 Sayılı Yasanın 86. maddesinde bu nedenle açılmış ve Yargıtay incelemesinde bulunan dosyaların esası incelenmeksizin ilgili dairece yetkili Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderileceği düzenlenmiş olmakla, aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Açıklanan gerekçe uyarınca;

1- 6545 Sayılı yasanın 70. maddesi ile değişik CMK.nun 141/3. maddesi ile 142. maddesi uyarınca mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,

2- Dosyanın talep halinde görevli Manavgat Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine,

3- Takdiren para cezası tayinine yer olmadığına,

4- Yargılama giderlerinin görevli mahkemede gözetilmesine,”

dair oybirliği ile verilen 15.09.2015 gün ve 2015/37 E., 2015/48 K. sayılı karar ihbar edilen Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

İhbar olunan Cumhuriyet Savcısının temyiz isteminin süresinde olduğunun anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:

Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.

Davacı kendisine karşı öldürmeye teşebbüs suçundan yargılanan dava dışı kişiler hakkındaki ceza yargılaması sırasında bu kişilerin evinde yapılan aramada el konulan ve emanete alınan av tüfekleri ile kendisinin üzerinden çıkan kurşunların mukayese edilmesine karar verildiğini, ancak silahların Makina Kimya Endüstrisi Kurumu'na gönderilerek imha edildiğinin ortaya çıktığını, ihbar olunan Cumhuriyet Savcısının kasıtlı olarak suç delillerinin ortadan kaldırılmasına neden olduğunu ileri sürerek 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesince “6545 Sayılı yasanın 70. maddesi ile değişik CMK’nın 141/3. maddesi ile 142. maddesi uyarınca görevsizlik” kararı verilmiş, hüküm ihbar edilen Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; ihbar olunan Cumhuriyet Savcısı tarafından bozma öncesinde yapılan yargılama sırasında, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na verilen dilekçe ile davaya katılan sıfatıyla kabulüne karar verilmesi talep edilmiş olmasına rağmen özel dairece bu talep hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması ve Hukuk Genel Kurulunun bozma kararına uyularak verilen karara karşı davacının veya davalı vekilinin temyiz isteminin bulunmaması karşısında ihbar olunan Cumhuriyet Savcısının bu kararı tek başına temyiz hakkının olup olmadığı hususu ön sorun olarak incelenip tartışılmıştır.

Ön sorun ile ilgili hususların açıklığa kavuşturulması açısından Hakimin hukuki sorumluluğundan kaynaklanan ve devlet aleyhine açılan tazminat davalarında davanın ihbarı ve davaya katılma müesseselerinin irdelenmesi gereklidir.

6100 Sayılı HMK’nın ilgili maddesi;

“Madde 48- Tazminat davası dilekçesinde hangi sorumluluk sebebine dayanıldığı ve delilleri açıkça belirtilir; varsa belgeler de eklenir.

Mahkeme, açılan tazminat davasını, ilgili hâkime resen ihbar eder.” şeklindedir.

6100 sayılı HMK’nın 48. maddesinin ikinci fıkrası ile, Devlet aleyhine açılan tazminat davasına bakan mahkemenin, bu davayı, sorumlu hâkime re’sen ihbar etmesi esası getirilmiştir.

Bu düzenleme ile dava kendisine ihbar edilen hâkimin/Cumhuriyet Savcısının, davalı Devlet yanında davaya katılabilmesi, böylece sorumlu hâkimin/Cumhuriyet Savcısının da davadan haberdar olması ve hukukî dinlenilme hakkı çerçevesinde davada etkili olabilmesi, delil getirebilmesi imkânı sağlanmak istenmiştir. İhbar edilenin bu hakları elde edebilmesi için 6100 sayılı HMK’nın 65 ve devamı maddeleri uyarınca davaya katılması gereklidir.

Bilindiği üzere, hukukumuzda davaya müdahale (katılma) iki türlü olup; bunlar asli müdahale ve fer’i müdahale olarak adlandırılmaktadır.

6100 sayılı HMK’nın 65. maddesinde “Asli Müdahale” başlığı altında;

“Bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir.

Asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır.” hükmü yer almakta;

Aynı Kanunun “Fer’i Müdahale” başlıklı 66. maddesinde ise;

“Üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer'î müdahil olarak davada yer alabilir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.

Belirtilen müdahale şekillerinin davadaki konumu ve sonuçları farklıdır.

Fer’i müdahalede üçüncü kişi, hukuki yararı olduğu gerekçesiyle görülmekte olan davaya ancak taraflardan birinin yanında ve onun yardımcısı olarak katılır. Bu nedenle fer’i müdahale, bir davanın davalılar aleyhine sonuçlanması halinde, kendi hukuksal durumu dolaylı şekilde etkilenecek olan üçüncü kişinin başvuracağı bir yoldur ve genellikle amaç, açılmış davanın davalı yararına sonuçlanmasını (reddedilmesini) sağlamaktır.

6100 sayılı HMK’nın 65/2. maddesine göre fer’i müdahale dilekçesi, davanın taraflarına tebliğ edilir. Mahkeme, gerekirse taraflarla birlikte üçüncü kişiyi de dinlemek üzere davet eder, gelmeseler dahi müdahale talebi hakkında karar verir.

Mahkeme, fer’i müdahale dilekçesi üzerine müdahale talebinin kabulüne veya reddine karar verir. Fer’i müdahil, müdahale talebinin reddine ilişkin kararı, asıl hüküm verildikten sonra lehine müdahale etmek istediği taraf aleyhine verilmiş olan hükme karşı temyiz yoluna başvurarak temyiz edebilir ve hükmün, müdahale talebinin haksız olarak reddedilmiş olması nedeniyle bozulmasını isteyebilir. Müdahale talebinin kabulü halinde ise fer’i müdahil, lehine katıldığı tarafla birlikte hareket ederek davayı ancak bulunduğu noktadan itibaren takip eder. Hüküm, lehine müdahale edilen taraf hakkında verilir. Müdahil hakkında karar verilemez. Müdahil hükmü ancak, lehine katıldığı tarafla birlikte temyiz edilebilir.

Lehine müdahale edilen taraf temyiz yoluna başvurmazsa, HMK’nın 68. maddesi uyarınca, yanında katıldığı tarafla birlikte hareket etmek zorunda olan fer’i müdahil, yalnız başına kararı temyiz edemez. Müdahile husumet tevcih edilmediği gibi müdahil aleyhine bir karar da verilmemiş bulunan hallerde müdahilin tek başına temyiz isteğinde bulunmaya hakkı yoktur.

Bir davada hüküm, ancak davada taraf olan hakkında verilebileceğinden, bu hükme yönelik temyiz yoluna başvurma yetkisi de sadece davanın taraflarına aittir. Asıl tarafın kararı temyiz etmesi halinde taraf yanında yer alan yani müdahil olan da temyiz edebilir ve bu halde temyiz eden feri müdahilin temyiz eden asıldan ayrı olarak gerekli harç ve temyiz giderini yatırması halinde kararı temyiz etme hakkı doğar. Bunun bir tek istinası ihbar olunan hakkında bir hüküm kurulmasıdır. İhbar olunan hakkında hüküm kurulmuş ise bu halde ihbar olunan taraf müdahil olmasa ve taraflar temyiz etmese de hükmü tek başına temyiz etme hakkı elde eder.

Yapılan açıklamaların ışığında somut olaya bakıldığında; HMK’nın 48. maddesi uyarınca kendisine dava ihbar olunan Cumhuriyet Savcısı tarafından ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Başkanlığına verilen dilekçe ile davaya katılan sıfatıyla kabulüne karar verilmesi talep edilmiş olmasına rağmen Özel Dairece bu talep hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesince verilen ilk kararın Hukuk Genel Kurulunca bozulması üzerine bozma kararına uyularak verilen görevsizlik kararı davacıya ve davalı vekiline tebliğ edilmiş, karar davanın taraflarınca temyiz edilmemiştir. İhbar olunan Cumhuriyet Savcısı ise süresi içerisinde vermiş olduğu temyiz dilekçesi ile kararın bozulmasını talep etmiş, ancak temyiz dilekçesi içeriğinde müdahale talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması hususunu temyiz sebebi olarak dile getirmemiştir.

İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesince HMK’nın 67. maddesi uyarınca ihbar olunan Cumhuriyet savcısının müdahale talebi hakkında herhangi bir karar verilmemiş ise de; davaya katılmakta hukuki yararının bulunması ve davanın davalı aleyhine sonuçlanması halinde, kendi hukuksal durumunun dolaylı şekilde etkilenecek olması karşısında fer’i müdahil konumunda bulunduğunun kabulü gerekir.

HMK’nın 68. maddesi gereğince fer’i müdahilin davaya yanında katılmayı talep ettiği tarafla birlikte hareket etmesi gerektiği dikkate alındığında, müdahil hükmü ancak lehine katıldığı tarafla birlikte temyiz edilebilir.

Somut olayda, davalı Hazinenin temyiz isteminde bulunmaması ve temyize konu kararda Cumhuriyet Savcısı hakkında bir hüküm kurulmamış olması nedeniyle Cumhuriyet Savcısının fer’i müdahil konumunda bulunduğu kabul edilse bile tek başına temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Bu nedenle temyiz hakkı bulunmayan ihbar olunan/fer’i müdahil Cumhuriyet Savcısının temyiz isteminin reddi gerekir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle ihbar olunan/fer’i müdahil Cumhuriyet Savcısının temyiz isteminin REDDİNE ve peşin harcın istek halinde iadesine, 24.05.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.