HAKSIZ İŞGAL TAZMİNATI DAVASINDA BK 43-44 İLE TBK 52. MADDELERİ HÜKÜMLERİ UYGULANAMAZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


03 May
2018

Yazdır

TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
İstanbul Anadolu
17. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO       : 2014/114
KARAR NO    : 2014/411

DAVA                             : Müdahalenin  meni, ecrimisil
DAVA TARİHİ                : 19/03/2013
KARAR TARİHİ             : 11/11/2014
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/12/2014

Mahkememizde görülmekte bulunan Haksız İşgal Tazminatı (Ecrimisil) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :

Davacı vekili mahkemeye verdiği dilekçesinde; Pendik Batı mahallesi A. cad, 7. parseldeki taşınmazın davacı tarafından banka kredisi ile satın aldığını ve bu eve davacının oğlu ile karısı davalı gelininin oturmasına müsaade ettiklerini ancak davalı Didem'in 16/11/11 tarihinde And 4 aile mahkemesinde boşanma davası açtığını ve bunun üzerine davacının oğlunun müşterek konutu terk ettiğini ve böylece davalının evde tek başına kaldığını ve tahliye ihtarı çekerek davalının evi boşaltmasını istediklerini ve buna uymadığını boşanma sonrası davacının muvafatı kaldırabileceğini müdahelesinin menine ve belirsiz alacak davası olarak da 3/3/2013 tarihinden dava tarihine kadar ecrimisile hüküm kurulmasını talep ve dava etmişlerdir 

Davalı vekili yazılı cevabında davacının oğlu Koray ile evli oldukları ve Pendik Batı mahallesi, 9. pafta, 8.9 ada ve 2. parselde 1. kat 4 nolu bağımsız konutu aile konutu olarak kullandıklarını, mahkemeye başvururak davalının koruma kararı aldığını, dolayısı ile aile konutu olana evin boşanma gerçekleşmeden yapılamayacağını ve ecrimisil isteğinin de yerinde olmadığını, kaldı ki konutun evlenmeden 3 ay önce satın alındığını, bu nedenle davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığını, redde karar verilmesini savunmuştur.

Dava TMK 683 ve 995 maddelerine dayalı olarak açılmış, meni müdahale ve ecrimisil isteğine ilişkindir.

Mahkemece yapılan yargılama sonunda 5.7.2013 tarih, 2013/127 E - 249 K. Sayılı karar ile davacının taraf ehliyetine sahip olmaması nedeni ile davanın reddine karar verilmiş, davacının temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 26.11.2013 tarih, 2013/14926 E- 16658 K. Sayılı kararı ile ; 

"... Mahkemece taşınmazın davalı ile davacının dava dışı oğlunun aile konutları olduğu, davacının böyle bir davayı açmakta taraf ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki, davacının mülkiyet hakkına dayanarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'un 683 maddesi uyarınca eldeki davayı açtığı gözetildiğinde, davada taraf ehliyetinin bulunmadığını söyleyebilme olanağı yoktur. 

Hal böyle olunca işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir" denilerek bozulmasına karar verilmiştir. 

Taraflarca karar düzeltme yoluna başvurulmamış olup, yeniden esasa kayıt edilen davada bozmaya uyularak mahallinde keşif yapılmıştır. 

26.6.2014 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu taşınmazın 3.3.2012 ila 19.03.2013 tarihleri arasında toplam ecrimisil tutarının 12.573,76 TL olduğu, keşif tarihi itibari ile davalı Didem' in taşınmazı tahliye ettiği, taşınmazın dava tarihi itibari ile kıymetinin de 350.000 TL olduğu açıklanmıştır. 

Davacı vekili evin teslimine ilişkin 21.1.2014 tarihli anahtar teslim tutanağını sunmuş, ecrimisil isteği yönünden ise belirsiz alacak davası açtığından bilirkişi raporuna göre eksik harcı tamamlamıştır. 

Davalının gösterdiği tanıklarından Mustafa ve Atalay P. özetle; davalının davacının oğlu ile nişanlanmasından sonra birlikte oturacakları evi satın almak istediklerini, buldukları daireyi de davacı kayınvalideye yakın seçtiklerini, ancak bu evi alabilmek için davalı ve kocasının kredi yeterliliğinin bulunmadığını, bunun üzerine davacı kayınvalide üzerine kredi çekildiğini ve evin tapusunun da mecburen kayınvalide adına olduğunu, evin halen kredi borcunun bitmediğini, davacının davalıyı evden çıkarmak için elektrik-su aboneliklerini kestiğini, mahkemece tedbir kararı verilerek bu insani ihtiyaçların karşılandığını, davalının evi teslim tarihine kadar muntazaman kullandığını, eski kocasına ait eşyaları evde temiz ve düzenli bir şekilde bıraktığını, Aile Mahkemesince davalıya nafaka bağlanınca karşı dava olarak bu davanın açıldığını özetle belirtmişlerdir. 

Toplanan tüm delillere göre; 

Dava konusu 1 nolu dairenin tapusunun davacı uhdesinde bulunması davacının 15.12.2012 tarihinde çektiği ihtarname ile artık eski gelinin oturmasına rıza ve muvafakat göstermediğini açıklaması karşısında; hükmüne uyulan bozma ilamı gereğince davanın dinlenmesi gerekmiştir. 

Dava yürürken boşanma davası kesinleşince davalı konutu terk etmiş ve anahtar teslim tutanağı da dosyaya sunulmuş olmakla meni müdahale isteği yönünden davanın konusuz kaldığı anlaşılmıştır. 

Ecrimisil isteği yönünden; davalı vekili, davalı müvekkiline daimi nafaka bağlandıktan sonra kötü niyetle bu davanın açıldığını, kaldı ki dosyaya sunulan anahtar teslim tutanağında da evin anahtarını Koray K. vekili olarak Av. V.G.' un teslim aldığını, tapu kaydında evin aile konutu olduğuna ilişkin şerh olmasa dahi bu tutanağın evin aile konutu olduğunu gösterdiğini, davalıya Aile Mahkemesince boşanma davası sonuçlanıncaya kadar bu evde oturması hususunda tedbir kararı verildiği gibi, davacının kestirdiği aboneliklerin tesisi için de ek karar verildiğini savunmuş olup, bu savunmalar tarafların hak ve menfaatleri gözetilerek BK' nun 43-44 maddesi gereğince bilirkişinin hesap ettiği ecrimisil tutarından yarı oranında indirim nedeni kabul edilmiş, davanın kısmen kabulüne ve istem gibi dönem sonu olan dava tarihinden yürüyen yasal faizi ile tahsiline karar verilmek gerekmiştir. 

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçeye göre; 

1- Meni müdahale konusuz kaldığından bir karar verilmesine yer olmadığına, 

2- Ecrimisil isteğinin kısmen kabulü ile BK' nun 43-44 maddesi gözetilerek bilirkişinin hesapladığı ecrimisilin yarı oranında indirilerek 6.266,88 TL ecrimisilin dava tarihinden yürüyen yasal faizi ile davalıdan tahsiline. Fazla isteğin reddine, 

3- Alınması gereken 429, 53 TL harçtan peşin harç 85,40 TL ile 129, TL tamamlama harcının mahsubuna bakiye 215,13 TL'nin davalıdan tahsiline, hazineye gelir kaydına, 

4- Davacı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki tarifenin 12/1 maddesi gereğince 6.288 TL ecrimisil bedeli üzerinden hesaplanan 1.500 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine. 

Meni müdahale yönünden keşfe dayalı herhangi bir harç ikmali söz konusu olmadığından ayrıca ücreti vekalet verilmesine yer olmadığına, 

5- Ret edilen bölüm Mahkemenin taktiri indirimi ile oluştuğundan davalının vekili yararına ücreti vekalet verilmesine yer olmadığına, 

6- Davacının yatırdığı gider avansından kullanılan 1.159,00 TL ,85,40 TL peşin harç, 129 TL tamamlama harcı toplamı 1.373,40 TL yargılama giderinin davanın ret ve kabul durumuna göre 686,70 TL'sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine. Kalan masrafın davacı üzerinde tutulmasına. 

7- Davalının yaptığı masrafların üzerinde tutulmasına, 

8- Artan avansların talep halinde karar kesinleştiğinde iadesine ,

Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 11/11/2014

 

T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2015/5957
KARAR NO    : 2017/7509

Y A R G I T A Y   İ L A M I

DAVA TÜRÜ          : ELATMANIN ÖNLENMESİ, ECRİMİSİL

Taraflar arasında görülen el atmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece el atmanın önlenmesi talebinin konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebi yönünden davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekilleri tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi Selime Sarmaşık Turgut’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, bağımsız bölüme el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin olup mahkemece BK.43-44.maddesi uygulanmak suretiyle indirilen ecrimisilin tahsiline, taşınmaz boşaltıldığından el atmanın önlenmesi isteği yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Toplanan delillerden ve tüm dosya içeğinden; çekişmeli bağımsız bölümün tapuda davacı adına kayıtlı olduğu, taşınmazda davacının oğlu ile boşanma aşamasında olan davalının oturduğu, her ne kadar davalı dava konusu taşınmaz için aile konutu savunmasında bulunmuş ise de aile konutu kavramının eşler arasında geçerli olduğu, 3. kişi konumundaki davacıya ait taşınmaz bakımından aile konutundan söz edilemeyeceği gerekçesiyle ecrimisile hükmedilmesinde kural olarak bir isabetsizlik olmadığı gibi her ne kadar davalı taraf ecrimisilin 03.03.2013 tarihinden itibaren istendiğini ileri sürmüş ise de, dava dilekçesinin içeriğinden ecrimisilin 03.03.2012 tarihinden itibaren istendiği, dilekçenin sonuç bölümünde 03.03.2013 tarihinin maddi yanılgıdan kaynaklandığı sonucuna varılmakla davalının temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.

Davacının temyiz itirazlarına gelince, bilindiği üzere ecrimisil kötü niyetli zilyedin malike ödemekle yükümlü olduğu bir nev’i haksız işgal tazminatıdır.

Somut olayda davalı, davacıya ait bağımsız bölümde muvafakata dayalı oturmakta iken Kadıköy 27. Noterliği’nin 15.02.2012 tarihli 6..1 Yevmiye Nolu ihtarnamesi ile muvafakatini geri almıştır. Bu tarihten itibaren davalının iyi niyetli olduğundan söz etme olanağı olmadığı gibi BK. 43-44. maddeleri ile TBK’nun 52. maddesinin uygulama yeri bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca bilirkişice saptanan ecrimisile hükmedilmesi gerekirken hukuki nitelendirilmede yanılgıya düşülerek ecrimisil miktarından indirim yapılması doğru değildir.

Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan V.              Üye                 Üye                           Üye             Üye
N. KOYUNCU        F. AKBABA     Ö. KAKİLLİOĞLU    H. KAYA     R. ÜLGER