HMK 20. MADDESİNDEKİ SÜRE GEÇMİŞSE GÖREVSİZLİK - YETKİSİZLİK KARARI VEREN MAHKEME ESASI KAPATMALIDIR

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


03 Eyl
2018

Yazdır

T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2015/6075
KARAR NO    : 2018/442

Y A R G I T A Y   İ L A M I

DAVA TÜRÜ          : ELATMANIN ÖNLENMESİ

Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi Merve Arslantürk'ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR- 

Dava, el atmanın önlenmesi isteğiyle Sulh Hukuk Mahkemesine açılmış, mahkemece verilen görevsizlik kararının 19.06.2014 tarihinde kesinleşmesi üzerine dava dosyası kendiliğinden (resen) 24.06.2014 tarihinde görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.

Bilindiği üzere, görevsizlik kararı veren mahkeme bu kararında dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesine karar vermekle yetinir. Dava dosyasını kendiliğinden (re’sen) görevli mahkemeye gönderemez. 

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 20. maddesi hükmü gereğince; taraflardan birinin görevsizlik kararının kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki; bu süre hak düşürücü nitelikte olup mahkemece re’sen gözetilir.

Somut olayda, Sulh Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının 19.06.2014 tarihinde kesinleştiği, 2 haftalık hak düşürücü süre içinde tarafların dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için herhangi bir müracaatta bulunmadıkları, dosyanın mahkemece kendiliğinden (resen) görevli mahkemeye gönderildiği anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca; 6100 sayılı HMK'nun 20. maddesi dikkate alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.

Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.01.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

Başkan                Üye                       Üye                   Üye                  Üye
A. S. TOGAY        N. KOYUNCU       H. KAYA           R. ÜLGER        T. T. GENÇ
                                                           (Muhalif)          (Muhalif)

-KARŞI OY-

Dava elatmanın önlenmesine ilişkin olup davanın açıldığı sulh hukuk mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararı, tarafların talebi olmaksızın kendiliğinden asliye hukuk mahkemesine gönderilmiş, bu mahkemece işin esası incelenerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

Daierece, HMK'nun 20. maddesi gözardı edilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir. 

Tarafların talebi olmaksızın dava dosyasının kendiliğinden görevli olan mahkemeye gönderilemeyeceği ve HMK'nun 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği konusunda sayın çoğunluk ile görüş aykırılığı bulunmamakta ise de, bu kararı verme görevinin hangi mahkemeye ait olduğu konusunda görüş aykırılığı bulunmaktadır.

6100 sayılı HMK’nun “Görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemler” başlıklı 20. maddesinde;

"(1) Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. 

(2) Dosya kendisine gönderilen mahkeme, kendiliğinden taraflara davetiye gönderir." hükmü düzenlenmiştir.

6100 sayılı HMK’da, gönderme talebinin süresinde yada hiç yapılmamasına rağmen kendisine resen dosya gönderilen mahkemenin nasıl bir işlem yapacağı açıkça düzenlenmemiştir. Öte yandan mahkemelerin görevinin kanunla düzenleneceği, görev hususunun da kamu düzeninden olduğu tartışmasızdır. Düzenlemenin yer alıdğı 20. madde hükmünde; "...dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir." düzenlemesi vardır. Maddenin yazım tarzı itibariyle emredici nitelikte olduğu ve takdire yer vermediği gözetildiğinde "bu mahkeme" ibaresinden kastedilenin görevsizlik kararını veren mahkeme olduğundan kuşku etmemek gerekir. Öyleyse dosya kendisine gelen asliye hukuk mahkemesi gönderme talebinin süresinde olmadığını veya hiç talep bulunmadığını fark ettiğinde 20. maddeye göre bir karar verilmek üzere dosyayı görevsizlik veya yetkisizlik kararını veren mahkemeye iade ederek esasını bu şekilde kapatmalıdır.

Dosya kendisine gönderilen mahkemenin davanın açılmamış sayılmasına karar verebilmesinin usul ekonomisine uygun olacağı söylenebilir ise de; mahkemelerin görev ve yetkileri kanunla belirlenir. Yorum yoluyla bunu genişletmek veya arttırmak mümkün değildir. Öte yandan farklı mahkemelerce hükmedilecek vekalet ücretlerinin de farklı olabileceği gözetildiğinde görevsizlik kararı veren mahkemede açılmamış sayılmasına karar verilmesinin tarafların yararına olacağı da kuşkusuzdur. 

Mahkeme kararının bu gerekçelerle bozulması gerektiği kanaatinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılmıyoruz.

ÜYE                     ÜYE
H. KAYA               R. ÜLGER

BİLGİ : 
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 18.04.2018, 2015/10188 E. - 2018/9216 K. sayılı Kararı da aynı yönde olup yine oyçokluğu ile alınmıştır.