HMK DÖNEMİNDE AÇILAN KISMİ DAVA TAMAMEN ISLAHLA BELİRSİZ ALACAK DAVASINA DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİNİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


13 Nis
2020

Yazdır

T.C.
YARGITAY
22. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2016/21943
KARAR NO    : 2019/24020

TÜRK MİLLETİ ADINA

Y A R G I T A Y   İ L A M I

DAVA TÜRÜ          : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Ş. F. Ecemiş tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y     K A R A R I

Davacının İsteminin Özeti:

Davacı, iş sözleşmesinin sona erdirildiği tarihte bir kısım ödemelerin yapıldığını beyanla eksik kalan kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. 

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davacının iddialarının yerinde olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz:

Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Taraflar arasında davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp açılmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Davacı, dava dilekçesinde açıkça belirsiz alacak davası açtığını belirtmeden fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle kısmi olarak bildirdiği alacakların tahsilini talep etmiştir. Sonrasında da tam ıslah yapılarak usulüne uygun bir şekilde dava belirsiz alacak davasına dönüştürülmemiştir. Mahkemece, açıklama yapmayı gerektirecek bir durum bulunmadığı halde davacıya dava türünü açıklaması için verilen süre üzerine davacı tarafça davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı beyan edildikten sonra, mahkemece davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesine göre belirsiz alacak davası olduğu belirtilerek hüküm kurulmuştur. Davanın belirsiz alacak davası olarak açılmadığı açıktır. Davacının beyanı ile dava türü değiştirilemez. Hal böyle olunca, Mahkemece davanın kısmi dava olduğu dikkate alınarak, kısmi davaya ilişkin kurallara göre görülüp sonuçlandırılması gerektiğinin gözetilmemesi hatalı olmuştur. 

Yukarıdaki açıklamalardan sonra, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir. Bu halde davalı tarafın ıslah dilekçesine karşı ileri sürdüğü zamanaşımı def-i dikkate alınmaksızın karar verilmesi hatalı olmuştur.

Mahkemece davacının kıdem ve ihbar tazminatına yönelik taleplerinin de belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı gerekçesi ile usulden reddine karar verilmiş ise davanın kısmi dava olarak ele alınıp, işin esasına girilerek karar verilmesi gerekmektedir. 

SONUÇ:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 23/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan            Üye                   Üye                          Üye               Üye      
S. GÖKTAŞ     S. NAMAZCI     B. AZİZAĞAOĞLU  Ş. KIRMAZ   H. SARIKAMIŞ

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
22. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2017/26810
KARAR NO    : 2020/337

TÜRK MİLLETİ ADINA

Y A R G I T A Y   İ L A M I

DAVA TÜRÜ          : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Ö. Aydın tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y     K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkilinindavalı işyerinde 2005 yılından itibaren aşçı olarak çalıştığını, 31.07.2015 tarihinde iş sözleşmesinin emeklilik nedeniyle sona erdirildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti: 

Davalı vekili, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının garson olarak çalıştığını, iddilalarının gerçeğe aykırı olduğunu ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir.

Mahkeme Kararının Özeti: 

Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. 

Temyiz:

Karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Gerekçe: 

1- Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davacı ve davalı arasında davacının aylık ücretinin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.

İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçiler o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.

Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.

Mahkemece, Türkiye İstatistik Kurumunun resmi internet sitesindeki “kazanç bilgisi sorgulama” kısmından da faydalanılması ve emsal ücret araştırması sonucunda elde edilen verilerle birlikte, anılan Kurumun resmi internet sitesindeki bilgiler de dikkate alınarak emsal ücretin belirlenmesi mümkündür.

Somut olayda, tarafların davacının ünvanına ve ücret miktarına ilişkin beyanları arasında farklılık bulunmaktadır. Davacı ve davacı tanıkları davacının aşçı, ızgaracı, dönerci olarak günlük 70,00 TL yevmiye ile çalıştığını iddia etmiş olup, davalı ve davalı tanıkları ise davacının garson olarak asgari ücret ile çalıştığını savunmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı iddiası ve davacı tanık beyanları doğrultusunda davacının günlük 70,00 TL yevmiye ile çalıştığı kabul edilerek talep konusu alacaklar hüküm altına alınmıştır. Taraf beyanları arasında önemli bir farkın bulunduğu böyle bir durumda salt tanık anlatımlarıyla sonuca gidilmesi doğru olmaz. Davacı tanık beyanları ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının işyerinde aşçı olarak çalıştığı hususu sabit olmakla beraber, davacının meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücret araştırması yapılmalı, dosya içeriğiyle birlikte değerlendirme yapılarak davacının aylık ücreti belirlenmeli ve belirlenen bu ücret üzerinden davacının hüküm altına alınan tazminat ve alacakları gerekirse yeniden hesaplanarak hüküm altına alınmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır. 

3- Taraflar arasında, davacının yıllık izin ücreti alacağının miktarı noktasında uyuşmazlık vardır. 

6100 sayılı HMK'nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukuku için haksızlığın önlenmesinin anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir. Doğru hüküm kuramama, bazen ise zayıf olan tarafın bir usuli hakkı bilmiyor olması dolayısıyla söz konusu olmaktadır. Böyle bir durumda, hakkın özünün, usule kurban edilmesi mümkün olmadığından, tarafın bir vakıayı bütün ayrıntılarıyla getirmemiş olması dolayısıyla yargılamanın doğru ve adil bir hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde aydınlatılmamış olması durumunda hâkim devreye girecek ve söz konusu usûlî olanağı tarafa hatırlatacaktır.

Somut olayda davacı çalıştığı süre boyunca yıllık izin haklarının kullandırılmadığını iddia etmiştir. Mahkemece, ispat yükü üzerinde olan işverence imzalı yıllık izin defteri ve eşdeğer belge sunulmadığı gerekçesiyle davacının toplam hizmet süresine göre 10 yıllık dönemde hiç izin kullanmadığı gerekçesiyle 170 gün yıllık izin hakkının bulunduğu kabul edilerek yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmıştır. 

Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu göz önüne alınarak, davacının 10 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmadığı hayatın olağan akışına ters olduğundan, davacının beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. 

4- Taraflar arasında davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp açılmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Davacı, dava dilekçesinde açıkça belirsiz alacak davası açtığını belirtmeden fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle kısmi olarak bildirdiği alacakların tahsilini talep etmiştir. Sonrasında da tam ıslah yapılarak usulüne uygun bir şekilde dava belirsiz alacak davasına dönüştürülmemiştir. Ancak mahkemece, davanın belirsiz alacak davası olarak sonuçlandırıldığı görülmektedir. Davanın belirsiz alacak davası olarak açılmadığı anlaşılmakla, Mahkemece davanın kısmi dava olduğu dikkate alınarak, kısmi davaya ilişkin kurallara göre görülüp sonuçlandırılması gerektiğinin gözetilmemesi de hatalı olmuştur. 

SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.01.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan            Üye                   Üye               Üye              Üye      
S. GÖKTAŞ     S. NAMAZCI     H. AYDINLI   Ş. KIRMAZ   H. SARIKAMIŞ

BİLGİ : 
Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 07.07.2020 tarih ve 173 sayılı kararı ile aynı uyuşmazlıkların temyiz incelemesini yapmakla görevli 22. Hukuk Dairesi kapatılarak 22. Hukuk Dairesi'nin işlerinin tamamı, 9. Hukuk Dairesi'ne gönderilmiştir. Bu değişiklik sonrası Yargıtay 9. Hukuk Dairesi İÇTİHAT FARKLILIKLARININ GÖRÜŞÜLMESİ yönünde bir toplantı yapmıştır. 2020 yılının Eylül ayında yeni içtihatlar açıklanmıştır. Buna göre, ıslah yoluyla davanın türü değiştirilemez. Örneğin, belirsiz alacak davası, kısmî davaya veya kısmî dava, belirsiz alacak davasına dönüştürülemez.

 

DEĞİŞİKLİK SONRASI KARAR:

T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2016/20701
KARAR NO    : 2020/8136

TÜRK MİLLETİ ADINA

Y A R G I T A Y   İ L A M I

DAVA  TÜRÜ         : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi D. Duran tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y     K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili; davacının davalılar A. Güvenlik Hizmetleri A.Ş. ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinde alt-üst işveren ilişkisi içerisinde 01.03.2006-30.09.2009 tarihleri arası güvenlik elemanı olarak çalıştığı, son ücretinin aylık brüt 1.632,67 TL olduğu, iş akdinin 30.09.2009 günü işveren tarafından haksız şekilde feshedildiği, kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediği belirtilerek Kıdem Tazminatı, İhbar Tazminatı, Fazla Mesai ücreti alacaklarının davalılardan tahsilini dava ve talep edilmiştir. 

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı A. Güvenlik Hizm.A.Ş. vekili; davalı Şirket ile diğer davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında yapılan sözleşmenin konusunun işçi temini olması dolayısıyla asıl ve tek işverenin İstanbul Büyükşehir Belediyesi olduğu, A. Güvenlik A.Ş.’ye husumet yöneltilemeyeceği, dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığı, davacının belirli süreli sözleşme ile çalıştığı, sözleşme süresi dolmadan 30.09.2009 günü istifa ederek işten ayrıldığı, aylık maaşının bordrolarda gözüken tutarda olduğu, davacının davlı Şirkette sürekli çalışmasının söz konusu olmadığı, işyerinde üç vardiya sistemi ile çalışıldığı için fazla çalışma olmadığı, kabul anlamına gelmemek üzere varsa fazla mesai çalışmalarından sorumluluğunun diğer davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait olduğu savunularak davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.

Davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili, İstanbul Büyükşehir Belediyesine husumet yöneltilemeyeceği, Belediyenin asıl işveren değil ihale makamı konumunda olduğu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile yüklenici firmalar arasında 4857 sayılı İş Yasasının 2. maddesi anlamında alt-üst işveren ilişkisi bulunmadığı, dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığı savunularak haksız davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.

Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, dosya kapsamına ve bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz:

Kararı davalılar vekilleri temyiz etmiştir.

Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Davacı dava dilekçesinde 5.500,00 TL Kıdem Tazminatı, 2.400,00TL İhbar Tazminatı ve 100,00 TL Fazla mesai ücreti talep etmiş davasını kısmi dava olarak açmıştır. Davacı yargılama sırasında mahkemeye verdiği “talep artırım talebi hakkında” konulu ıslah dilekçesi ile taleplerini arttırmıştır.

Mahkemece fazla mesai alacağı yönünden davanın belirsiz alacak davası şeklinde açıldığı kabulü ile karar verilmiştir. 

Öncelikle ıslah ile dava türü değiştirilemez ve Mahkemece ıslaha ancak arttırım yapılan alacak kalemleri açısından değer verilebilir. 

Mahkemece kısmi dava olarak açılan davanın türünün bu şekilde değiştirilmesi hatalıdır. Davacı ıslah ile talep miktarını arttırdıktan sonra davalı A. Güvenlik Hizmetleri A.Ş. vekilince ıslaha karşı zamanaşımı def'i ileri sürülmüştür.

Mahkemece yapılacak iş fazla mesai alacağı yönünden davalı A. Güvenlik Hizmetleri A.Ş. vekili tarafından ıslaha karşı zamanaşımı def'i değerlendirilen 25.02.2016 tarihli ek rapora itibarla bir inceleme yapmak, faiz başlangıcını da dava ve ıslah tarihlerine göre ayrım yapılarak sonuca gitmekten ibarettir. 

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 16.09.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.

Başkan                   Üye                        Üye                           Üye                 Üye
Dr. S. GÖKTAŞ       N. KARABABA      B. AZİZAĞAOĞLU    Ş. KIRMAZ      Ş. ÇİL